Salı, 29 Ekim, 2024
Burası 67 yıldır zamana hizmet ederek, zamanı durduran Yüksel Özcan’ın saate dair her şeyin bulunabildiği küçük dükkânı. “Yaptığım iş sabır öğreticisi” diyen Özcan, İstanbul saat kültürünün de yaşayan temsilcisi niteliğinde.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Saat altıda kalkıyor, Bayrampaşa’daki evinden Sirkeci’deki işyerine gelmek için toplu taşımayı kullanıyor ve saat 9 olmadan baba yadigârı dükkânının kapısını açıyor. “Dükkânın kapısının açık olması berekettir” diyen Yüksel Özcan, Sirkeci’de 67 yıllık dükkânında dekor dahi değiştirmeden müşterilerle buluşuyor. Burası, İstanbul saat kültürünün yaşayan temsilcisi konumunda olan Yüksel Özcan’ın babasından el alarak mesleğini icra ettiği Saatçiler Yuvası. Özcan; saate dair her bir parçayı, hızlanan zamana meydan okurcasına tik tak sesine meftun olan saatçilerle buluşturuyor.
16. ASRA UZANAN GELENEK
İstanbul’un saatle teşrik-i mesaisi 16. yüzyıla kadar dayanıyor. Cenevreli saat ustalarının Galata’da kurduğu saat kolonisi ve duvar saatleri ile buluşan İstanbul halkı için özellikle namaz vakitlerini takip etmede duvar saati önemli bir rol üstlenmiş. Saat kültürü, 20. yüzyıla kadar duvar saatine dayanan İstanbul’da bu kültürün yaşayan temsilcilerinden biri Yüksel Özcan. Kayışından merceğine, kadranından ibrelerine kadar saatle ilgili her türlü malzemenin temin edilebildiği dükkân, Özcan’ın babası Kemal Özcan tarafından 1956 yılında kurulmuş.
KÜÇÜK BİR FABRİKA GİBİ
“Anadolu’dan esnaf gelir, kasalarla ürün alıp giderdi” diye anlatıyor o günlerin şatafatını Yüksel Özcan. Babasının bir ortakla açtığı Saatçiler Yuvası, İstanbul’la birlikte Anadolu’da bulunan yüzlerce saatçinin dermanı olmuş. Küçük küçük binlerce parçanın satıldığı dükkân, butik saat imalatçılarının da uğrak adreslerinden biri. Babasıyla birlikte küçük yaşlarda dükkânda çalışmaya başlayan Özcan, “Biz saatlerin kadranını, zembereğini, cep saati kulpunu, saat muhafazaları gibi parçaları üst katta bulunan atölyemizde üretiyorduk. Dükkânımızda ustalar çalışıyordu ve küçük bir fabrika gibiydik aslında” diye anlatıyor o güne dair anılarını.
KRAVATLI KARŞILAMA
Yüksel Özcan’ın dükkânı, babası Kemal Özcan’ın önderliğinde yıllarca İstanbul’la birlikte Anadolu’ya saat parçaları göndermiş. “Babam Anadolu’daki bütün saatçileri tanırdı. O yıllarda bizden ürün gitmeyen dükkân yok gibiydi” diyen Özcan, babasının zamanından kalma saatçi adreslerinin bulunduğu defterleri hâlâ saklıyor. “Babam bayramlarda, yılbaşı gibi özel zamanlarda tüm tedarikçilerine tek tek tebrik kartı yollardı” şeklinde konuşan Özcan, babasının asla takım elbisesiz ve kravatsız müşteri karşılamadığını da anlatıyor.
ANILARI SAKLAYAN DÜKKÂN
Babasının vefatının ardından dükkânda işleri tek başına devam ettiren Yüksel Özcan, işe erken gelme geleneğinden ise hiç vazgeçmemiş. Her gün aynı yollardan toplu taşıma ile işe gelip, dükkânını açtığını söyleyen Özcan, ekmek kapısının kapalı olmaması gerektiğini ifade ediyor. “Kar, yağmur, fırtına fark etmiyor. Cumartesi günleri de dükkânımı açıyorum” diyen Özcan, işinin başında huzur bulduğunu ifade ediyor. Hâlâ çok işlek olan Özcan’ın dükkânı, adeta küçük bir müze konumunda. Siyah beyaz fotoğraflar, gazete kupürleri, kurmalı saatler, cep saatleri, dükkân ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor.
HER PARÇA AKLINDA
Yüksel Özcan’ın dükkânı, saatçiler ve saat meraklıları tarafından çok iyi biliniyor. “Varsa mutlaka Yüksel Hanım’da vardır” denecek kadar zengin çeşitte saat parçalarını barındıran dükkândaki her bir parça Özcan’ın zihninde. “Burada binlerce, belki milyonlarca mikro düzeyde parça var. Ancak her birinin nerede olduğunu hiç şaşırmadan bilirim” diyor Özcan. Eski saatlerin 50 ve üzeri parça ile imal edildiğini, bunun da o saatlerin daha sağlam olmasını sağladığını ifade eden Yüksel Özcan, dijital saatlerde parça sayısının da azaldığını söylüyor.
RAMAZAN VE ARTAN BEREKET
“Evvelden kurmalı saatler çok revaçtaydı. Sağlamdı, sesi ayrı huzur verirdi. Ramazanlarda biz Anadolu’ya kasalarla zemberek gönderirdik. Çünkü insanlar sahurda uyanabilmek için saatlerini tamir ettirirdi.”
BABAMIN KOLTUĞUNA OTURAMAM
“Babam dükkanda koltuğuna oturur, güler yüzle müşterilerini karşılar, hal hatır sorardı. Ona dair çok şeyi saklıyorum. Dükkanda onun koltuğuna çok nadir oturuyorum.”
SANAT OKULU BİTİRMİŞ GİBİYİM
“Bu konuda bir okul okumadım. Ancak sanat okulu bitirmiş gibiyim. Makinaların dilini anlıyorum. İşimden hiç şikayet etmedim. Her zaman bu işte olduğum için şükrettim.”
SAAT SABIR İŞİ
“Saatçilik sabrın bir yansıması. Zamanı gösteren bir aletle hemhal oluyorsunuz. O tik taklar size aslında yavaşlamayı ve sabrı da öğretiyor. Bu dükkan benim için bir ruhsal şifa mekanı.”
04 Aralık 2023 Pazartesi
Uluslararası Ankara Caz Festivali, 20 Kasım'da müzikseverlerle buluşacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakanlığın desteğiyle Caz Derneği tarafından düzenlenen festivalin bu yılki teması "Caz Enerjisi" olacak.
Bu yıl 28'incisi düzenlenecek festivalde sanatseverler, konser, söyleşi ve ücretsiz sergi ve eğitim etkinliklerine katılma fırsatı bulacak.
Çok sayıda uluslararası sanatçının sanatseverlerle buluşacağı festival, 30 Kasım'da sona erecek.
Uluslararası Ankara Caz Festivali'nin programına "www.cazdernegi.org" adresinden ulaşılabilecek.
28 Ekim 2024 Pazartesi
Türkiye Cumhuriyeti bu hafta 101. yaşını kutlarken, Cumhuriyet’in bir asrı aşan köklü kültürel geçmişine dair izler, artık çevrimiçi ortamda da sürülebiliyor. Türk Tarih Kurumu, Ankara’nın başkent oluşunun 101. yıl dönümüne ait belgeleri uzaktan erişime açtı.
Bunun yanı sıra Cumhuriyet döneminin önemli tarihçilerinden Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi ve Türkiye’nin ilk sanat okulu Musiki Muallim Mektebi arşivi de dijital ortamda ulaşılabilir hale getirildi.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun 101. yılını kutlarken, pek çok kurum asırlık arşivlerini dijital ortamda erişilebilir hale getirerek, Cumhuriyet kültürüne vefa borcunu ödüyor. Türk Tarih Kurumu, Ankara’nın başkent oluşunun 101. yılına özel olarak kimi belge ve fotoğrafları dijital olarak erişime açarken, Kadir Has Üniversitesi de Cumhuriyet’in ilk yıllarının İstanbul’unu en ince detaylarına kadar anlatan tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’ni çevrimiçi olarak ulaşılabilir hale getirdi. Ayrıca Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) de 1924’te kurulan ve 1936’da Ankara Devlet Konservatuvarı’na dönüştürülen Musiki Muallim Mektebi’ne ait 1925-1956 yıllarından oluşan arşivi çevrimiçi erişime açtığını duyurdu.
2 BİNİ AŞKIN FOTOĞRAF
Osmanlı Devleti’nin son dönemleri ile Cumhuriyet dönemi Türkiye’sine ait belge, gazete kupürü, tefrika ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan Türk Tarih Kurumu (TTK) arşivinin bir kısmından dijital ortamda faydalanılabiliyor. TTK, çeşitli koleksiyonlarını kamuoyunun faydasına sunarken, en son proje Cumhuriyet’in 101. yılı münasebetiyle Ankara’ya ait belgelerin erişime açılması oldu. TTK, aynı zamanda Ankara’nın başkent oluşunun da 101. yılı olması hatırasına açtığı arşivle
2 bini aşkın fotoğraf ve belgeyi çevrimiçi ortamda erişilebilir hale getirdi.
CUMHURİYET İSTANBUL’U
Son dönemde çevrimiçi ulaşılabilir hale gelen arşivlerden biri de Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi oldu. Kadir Has Üniversitesi ve Salt Araştırma’nın ortaklaşa yürüttüğü proje çerçevesince tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun Cumhuriyet’in kuruluşundan kısa bir süre sonra yazmaya başladığı ve İstanbul tarihine ışık tutan 11 ciltlik külliyatı, ilk defa dijital erişime açık hale geldi. Hazırlık çalışmaları 2018 yılından bu yana süren proje kapsamında 40 bini aşkın belge tek bir platformda toplandı.
TÜRKİYE’NİN İLK SANAT OKULU
Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) de Cumhuriyet’e vefa projesi geliştiren kurumlardan biri oldu. VEKAM, Türkiye’nin ilk sanat okulu olan Musiki Muallim Mektebi’ne ait arşivi çevrimiçi erişime açtı. Arşiv bünyesinde erişime açılan 1925-1956 yıllarına ait mektuplar, fotoğraflar ve zarflardan oluşan 15 bin belge Cumhuriyet’in erken dönemi hakkında ipuçları veriyor. Arşivde tanınmış pek çok sanatçının başvuru mektuplarının yanı sıra, Anadolu’nun çeşitli illerinden okulda okumak isteyenlerin mektupları bulunuyor. Ayrıca okulun verdiği yanıtlar da erişim kapsamında görülebiliyor.
DAHA ÖNCE AÇILAN ARŞİVLER
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü de 2022 yılında Film Mirasım projesini hayata geçirmiş ve 1895 yılından itibaren Türkiye’de çekilen görüntüleri dijital arşive aktararak kamuoyuyla paylaşmıştı. Dijital arşiv bünyesinde; Kurtuluş Savaşı dönemine ait pek çok görüntünün yanı sıra, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki fabrika açılışlarına dair videolar, yabancı heyetlerin kabulü ve çeşitli günlük çekimleri içeren bini aşkın görüntüye erişmek mümkün.
Milli Kütüphane arşivine uzaktan erişim Arşivleri uzaktan erişime açma çalışması başlatan kurumlardan biri de Milli Kütüphane. Geçtiğimiz mart ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nce Milli Kütüphane kaynaklarında 20 milyon sayfanın dijitale aktarıldığı duyurulmuştu. Aynı açıklamada Milli Kütüphane’nin, her çeşitteki tüm dijital ya da dijitalleştirilmiş bilgi kaynaklarını Ankara dışından da çevrimiçi ulaşılabilir hale getireceği ve Bakanlığa bağlı halk kütüphanelerinden bu kaynaklara erişimin mümkün olacağı bilgisi paylaşılmıştı.
28 Ekim 2024 Pazartesi
28 Ekim 2024 Pazartesi
28 Ekim 2024 Pazartesi
27 Ekim 2024 Pazar
24 Ekim 2024 Perşembe
23 Ekim 2024 Çarşamba