tatil-sepeti
Şehirlerin ilhamıyla takı tasarlıyor

HABER: MÜGE BİBER İstanbul Ticaret Odası liderliğinde, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ortaklığında yürütülen Yükselen Markalar Projesi ile üreten kadın girişimcilerin markalaşmalarına, küresel değer üretmelerine yol açıldı. Yükselen Markalar Projesi’nde başarılı olan 14 markanın hikayesinde bu hafta, takı alanında başarılı olan ‘Pınar Kul İstanbul’yer alıyor. Pınar Kul, İstanbul Ticaret’e markalaşma hikayesini anlattı. HİKAYEYİ CANLANDIRDIM Kendi markanızı oluşturmaya nasıl karar verdiniz? Pandemi öncesi Roma gezilerimden birinde, Galleria Borghese’de Bernini’nin David heykelini veya Proserpina ve Pluto’sunu hayranlıkla incelerken, döndüğümde bir heykel atölyesine başlamaya karar verdim. Gördüğüm heykellerin minyatürlerini kilden çalışırken, kilden takılar yapma fikri doğdu. Tamamen hobi olarak yaptığım bu kil parçalarını sonrasında, Kapalıçarşı’da usta bir altın atölyesinde altın/gümüş takı koleksiyonuna çevirdim. Çok kurgulanmış bir süreç değildi, tamamen kendiliğinden gelişti. Markanın hikayesi, kimliği sanki hep vardı ve ben onu 1.5 sene gibi kısa bir süre içinde canlandırdım, bugüne getirdim. FARKLI KÜLTÜRLERİN BİRİKİMİ Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz? Üniversitenin ilk yılını Alexander McQueen, John Galliano, Stella McCarthney gibi tasarımcıların mezun olduğu Central St Martin’s School of Art and Design-Londra’da tamamladım. Sonrasında Chicago’ya, 1866’da 35 sanatçının kurduğu müzenin okuluna, The School of the Art Institute of Chicago’ya transfer oldum. Moda tasarımıyla beraber iki okulda da sanat tarihi programı yoğundu. Bu konseptüel okullar, daha o yıllardan bana branşım ne olursa olsun, ortaya konan orijinal çalışmaya önem vermeyi öğretti. Sanırım bu yüzden, tasarımda kadın, erkek, çocuk, kumaş, ev tekstili, haute couture, fast-fashion gibi birçok alana yayıldım. Ama mücevher geç buluştuğum, en çok keyif aldığım alan oldu. Bana öyle geliyor ki, tüm bu saydıklarım arasında en fazla anıyı biriktirebilen, anneanneden toruna aktarılabilen, en özel parçaların, sevginin, aşkın anlamını yükleyebildiğimiz parçalar mücevherler. Ben bu özel duyguları farklı formlarda ortaya koymayı başarabilen bir marka olmak istedim. İlk olarak Roma’nın terakota dokulu sokaklarını hikayeleştirdim. İkinci sıraya ise doğup büyüdüğüm, bendeki İstanbul’un oryantal ruhunu aldım. Londra, İstanbul, Chicago, New York, tüm bu yaşadığım şehirlerin ve kadınların güçlü kimliği bana ilham veriyor. Markam tüm farklı şehirlerin, sokakların, dokuların, kültürlerin, stillerin, mimarinin bendeki birikimini taşıyor. ZAMANSIZ TASARIMLAR Müşteri profilinizde kimler var? Aktif şehir hayatını ve içinde bu hayata ayak uyduran, feminenliğini öne çıkaran kadını çok çekici buluyorum. Parçalar yeni ve kusurlu bir estetik anlayışı taşıyor. Her bir tasarım, modern, zamansız ve dinamik olmakla birlikte neredeyse her zaman geçmişe dönük bir tavır içeriyor. Formlar, organik, doğal, düzensiz, bazen dokulu, pütürlü, bazen cilalı, parlak, pürüzsüz ama hep bir tezatlık içerisinde. Yüzeysel olmayan, cesur, yaratıcılığa önem veren kadınla aynı hikayeyi anlatıyoruz. Hayatta neyi ortaya koyuyorsan, o kadarını geri kazanıyorsun fikrine çok inanıyorum. Koleksiyonda her bir parça, bu alışveriş için bir araç. Takanın, taşıyanın bunu hissetmesi en büyük başarı. HEDEFİM DÜNYA KENTLERİ Bundan sonraki hedefleriniz neler? Markamı global bir platforma taşımayı hedefliyorum. İstanbul çıkışlı seçkin bir dünya markası olmak, benim için çok heyecan verici başarı hikayesi olacak. Dünya şehirlerinde satış noktalarımı, mağazalarımı, üzerinde İstanbul yazılı logomla, tabelamla görmek isterim. KENDİLERİNDEKİ ARTILARIN FARKINA VARSINLAR Kadın girişimcilere önerileriniz neler? Ben başarmak için içimdeki iyi sesi dinlemeyi kendime kural koydum. Nasıl yaparım, mümkün değil gibi negatif konuşmaları göz ardı ettim. Hep bir sonraki adımım ne olabilir, bugün bir fazla ne yapabilirimle yol aldım. Çünkü çok büyük hedefler en başta göz korkutabilir. Ama adım adım istikrarla ilerlemek, durmamaktır, tekrar tekrar denemektir, öğrenmektir. Bu arada, kadın olmanın iş hayatında avantajlarının çok fazla olduğuna inanıyorum. Birçok projeyi, alanı aynı anda organize edebiliyor kadınlar. Örneğin, çalışan birçok kadın, evde çocuklarını, evinin işini, ofisteki işi birlikte götürebiliyor. Bu, üretkenliğimizi artırıyor, zamanımızı iyi değerlendirmemizi sağlıyor. Bir de doğamız gereği sezgilerimiz çok kuvvetli. İletişim kurduğumuz insanlara, karşılaştığımız olaylara farklı açılardan bakabiliyor, yaklaşabiliyoruz. Eksileri, haksızlıkları görmek yerine, kendimizde bu gibi artıların farkına varmak, altını çizmek önemli. BU YOLDA YALNIZ DEĞİLİZ Yükselen Markalar Projesi’ne girmenize ne etken oldu? Projeden bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum. Katılmanın, projenin yaratıcısı olan, arkasında duran güçlü insanlarla tanışmak, deneyimlerinden yararlanmak için büyük bir fırsat olabileceğini düşündüm. Açıkçası düşündüğümden çok fazlasını aldım. Bu yolda yalnız olmadığımı bilmek, iyi işler ortaya koyarken donanımlı insanların desteğini alabileceğimi hissetmek, zorlu, karamsar pandemi sürecinde dahi yere daha sağlam basmama yardımcı oldu. EŞSİZ BİLGİLERLE DOLUYDU Yükselen Markalar Projesi size neler kattı? Bir markanın kimliğinin oluşumundan koleksiyon sürecine, sonrasında satış noktaları oluşturmaya, gümrük bilgisinden sosyal medya kullanımına çok geniş, kapsamlı bir yelpazede eğitimler aldık. Bu eğitimleri, alanlarında çok deneyimli, ayrıcalıklı isimlerden gördük. Benim için çok değerli bir projeydi, yoğun bir sertifika programı gibi eşsiz bilgilerle doluydu. Defterler dolusu notlar tuttum, her günümü kendime, markama yığınla bilgi katarak geçirdim. Üzerine, jüri tarafından başarılı bulunmak bonus oldu.

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Sertifikalı gıda eğitiminde ikinci etap

HABER: BARIŞ CABACI İstanbul Ticaret Odası’nın düzenlediği ve üç hafta sürecek olan ‘Gıda ve Hızlı Tüketim Ürünleri Satın Alma’ eğitimlerinin ikinci haftası tamamlandı. Online ortamda başlayan eğitimlere her hafta 100’u aşkın sektör temsilcisi katıldı. Eğitimlerde bu hafta tedarik zinciri, tedarikte kriz yönetimi ve satın almada stok yönetimi-analizi konuları ele alındı. İstanbul Ticaret Üniversitesi ortaklığında yapılan eğitimlere ikinci hafta İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nagehan Akoğlu ve satın alma uzmanı Metin Çavuşlar konuşmacı olarak katıldı. Eğitimlerin son haftasında katılımcılara sınav yapılacak. Sınavlarda başarılı olan katılımcılara başarı sertifikası, sınavda yeterli başarıyı gösteremeyenlere ise katılım sertifikası verilecek. MALİYETLERİ DÜŞÜRÜN Eğitimlerde tedarik zinciri konusunda sunum yapan Dr. Nagehan Akoğlu, “KOBİ’ler, tedarik zincirlerini kurarken doğru stratejiler izlerse hem operasyon maliyetlerinde hem de ürün maliyetlerinde gözle görülür bir düşüş olacak” dedi. KOBİ’ler için tedarik zincirinin bir atardamar konumunda olduğunu belirten Akoğlu, KOBİ’lerin tedarik zincir kurarken büyük firmalardan örnek alması gerektiğinin de altını çizdi. STOK KONTROLDEN ÇIKMASIN İkinci hafta eğitimin diğer konuşmacısı olan satın alma uzmanı Metin Çavuşlar ise tedarik zincirinin öneminin bilinmesi gerektiğini vurguladı. Çavuşlar, “KOBİ’ler ürünleri stoklarına koyarken analiz etmeli. Stoktaki ürünler kontrolden çıkınca firmalara büyük zararlar da getirebilir” dedi.

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Yan sanayiciler, Alman Hydac ile buluştu

HABER: OSMAN KUVVET İstanbul Ticaret Odası Yan Sanayi Borsası (TYSB), pandemi günlerinde de ‘Tedarikçi Günleri’ organizasyonlarıyla yerli ve yabancı büyük firmalarla, yan sanayicileri satın alma masasında online buluşturmaya devam ediyor. İTO’nun organizasyonunda, tedarikçi firmalarla B2B masasına oturan büyük firmaların yetkilileri, bu sayede yeni işbirliklerine imza atıyor. ONLINE B2B Bu organizasyonlardan biri de Alman Hydac firması ile gerçekleştirildi. ‘Hydac Tedarikçi Günleri’nde, merkezi Almanya’da bulunan, 1963 yılından beri faaliyetlerine devam eden firmanın yetkilileri, makina ekipmanları, ekskavatör, traktör ve rüzgar tribünleri hidrolik ekipmanları için Türk sanayicilerle buluştu. Hidrolik sistemler ve madeni yağ filtrasyonları, diyaframlı akümülatörler, soğutma sistemleri ve çekirdekleri alanlarında faaliyet gösteren Hydac, 1.8 milyor Euro cirosu ile 9 bin kişiyi istihdam ediyor. Hydac Stratejik Satın Alma Yönetici Yardımcısı Fabian Weber ve Güney Doğu Bölgesi Satın Alma Yöneticisi Fatih Dayı, 19 Türk firma ile online olarak ikili görüşmeler gerçekleştirdi. DEVLERLE İŞBİRLİĞİ Tedarikçi Günleri organizasyonları, yerli ve yabancı ana sanayicilerle ülkemizdeki yan sanayi firmalarını buluşturuyor. Bu sayede her iki tarafın müşteri portföylerinin gelişmesi sağlanırken, firmalar arasında güçlü bağlar kuruluyor. İTO, Tedarikçi Günleri kapsamında son iki yılda, Bosch, MTU, Schneider Electric, Harman, Hitachi, Europe, Türk Traktör, ROKETSAN, Toyota Material Handling, Girbau, Baire&Michels, M&M, Munters, Proficool Fans, Autoliv, Gates Powertrain, Stackpole, Canon Bretagne, Continental, Schaeffler, Rolls Royce gibi dünyanın önde gelen firmalarını ağırladı.

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Sektörel risk endeksinde ilk aşama tamam

HABER: ŞEREF KILIÇLI İstanbul Ticaret Odası, ‘Sektörel Risk Envanterleri ve Risk Endeksi Oluşturulması’ projesi ile belirlenen 11 sektörde çalıştaylarını tamamladı. Proje kapsamında, 4 Mayıs’ta otomotiv, restoran ve yiyecek içecek hizmetleri, turizm otelcilik sektörleri ile de online çalıştaylar gerçekleştirildi. İstanbul Üniversitesi Risk ve Denetim Araştırma Merkezi Direktörü ve GRC Management Kurucusu Prof. Dr. Davut Pehlivanlı tarafından modere edilen çalıştaylarda, risk konularının ve bunlardan etkilenme derecelerinin yer aldığı bir anket de katılımcılara iletildi. TEORİ VE UYGULAMA İşletmelerin riske dönüşmesi ihtimali olan durumları görmezden gelebildiğini belirten Prof. Dr. Davut Pehlivanlı, “Risk yönetiminde tersten bakılmadığında başarı şansı yok. Risk yönetimi denilince daha önce sadece finansal riskler anlaşılıyordu. Ancak 1990’larda bu algı değişti. Risk yönetimi salt raporlama ve salt üst yönetimin çalışması değildir. Kurumun tümünü kapsayan bir risk yönetimi olmalı. Geçmişte risk yönetimi denildiğinde organizasyonun içinde nerede yer aldığı konusu boşluktaydı. Ancak şimdi, teori ve uygulama yerine oturmuş durumda” dedi. ÇİP KRİZİ ÖRNEĞİ Pandeminin risk yönetiminde doğru bilinenlerin uygulanmadığını da gösterdiğini vurgulayan Pehlivanlı,“Küresel olarak Çin ağırlıklı bir tedarik sisteminin tercih edildiğini de gösterdi. Çin’deki işgücü maliyeti ve üretim birim maliyetinin düşük olması bunu sağladı. Otomotiv sektöründeki çip krizinden örnek verelim. Üretici firmalar kripto paralardan kaynaklı yüksek bir talep oluştuğu için çip yerine anakart ve ekran kartı üretimine ağırlık verdi. Mevcut tedarik sisteminde çip krizi çözülse bile yarın başka taraflardan başka kriz çıkabilir” diye konuştu. OTOMOTİVDE DÖNÜŞÜM VE RİSKLER Prof. Dr. Pehlivanlı’nın otomotiv sektörü çalıştayında üzerinde anket yapıldığını belirttiği risklerden bazıları şöyle: Jeopolitik ve siyasi etkenler kaynaklı yurtdışı talebinin daralması riski. İthal girdi yapısı kaynaklı fiyat oynaklıkları ve bunun getirdiği riskler. Pandemi kaynaklı üretim hacminde kayıp riski. Dijital satış kanallarının yeteri kadar kullanılmaması riski. Yüksek vergi maliyetleriyle talebin daralması riski. Emisyon düzenlemeleri kaynaklı riskler. Pandemi kaynaklı tedarik zincirinim kırılması riski. Yedek parça üretiminin aksaması riski. Üretimde sürekliliğin sağlanamaması riski. Elektrikli ve hibrit araçlarla ilgili yetersiz altyapı riski. Otonom araçlardaki sürüş güvenliği ve siber saldırı riskleri. İnovasyonda geri kalma riski. POPÜLER LOKASYONLARDA TURİSTİN ALGISI DEĞİŞEBİLİR Turizm otelcilik sektörü çalıştayında gündeme getirilen risklerden bazıları şunlar oldu: Ulaşım kaynaklı riskler. Pandemi kaynaklı hacim kaybı riski. Pandemi sürecinde hijyen kaynaklı riskler. Turizm bölgelerinde tahribat kaynaklı riskler. Jeopolitik ve siyasi gerekçelerle ülkeler arası turizmin kısıtlanması. Popüler lokasyonlarda turistin algısının değişmesi ve bunun getirdiği riskler. Tesis içi hizmet çeşitliliği problemleri. Terör ve göç gibi nedenlerle talebin daralması riski. Global ekonomideki dalgalanmalara bağlı talepte daralma riski. Ülkeler arasındaki inovasyon yarışında geride kalma riski. Turizmde paylaşım ekonomisine dayalı yeni modellerin yaygınlaşmasına bağlı hacim ve ciro kaybı riski. DİJİTAL İMKANLARDAKİ FARKLILIK DEZAVANTAJ Restoran ve yiyecek içecek hizmetleri sektörü çalıştayında gündeme getirilen risklerden bazıları şunlar oldu: Hizmet kanallarının çeşitlendirilmemesi ve dijitalleşme eksikliğinin getirdiği riskler. Online sipariş sitelerinin komisyon ücretlerinden kaynaklı riskler. Pandeminin getirdiği hacim ve ciro riskleri. Pandemi sebebiyle belirsizlik ve sürdürülebilirlik riskleri. Zincir gruplarla, orta ve küçük ölçekli işletmelerinin dijital imkanlarının farklı olması, bu alandaki dezavantaj riski. İnovasyonların ürün haline getirilememesi riski.

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Irak’ın 100 milyar dolarlık imarı için işbirliği

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Irak’ta ülkenin yeniden imarı için yaklaşık 100 milyar dolarlık projelerin gündemde olduğunu hatırlattı. Avdagiç, “Türk müteahhitlerin bu projelerden ciddi bir payı, Iraklı paydaşlarıyla birlikte alacağına inanıyorum” dedi. HABER: BARIŞ CABACI Irak, Türkiye’nin dış ticaretinde, özellikle de ihracatında çok önemli bir yere sahip. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, geçen yıl 17 milyar dolar seviyelerindeydi. Türkiye ve Irak arasındaki ticaret hacmini kısa sürede yükseltmek için İstanbul Ticaret Odası ve Bağdat Ticaret Odası, sektörel iş toplantısıyla üyelerini bir araya getirdi. ‘Irak ile İnşaat Sektöründe İşbirliği Fırsatları Webinarı’,İTO Başkanı Şekib Avdagiç ve Bağdat Ticaret Odası Başkanı Firas Rasool Jaafar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. ULUSAL KALKINMA PLANI Irak ile Türkiye’nin ekonomik olarak en önemli göstergesinin, zorlu pandemi şartlarında bile ticareti artırması olduğunu belirten İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Irak’ın devam eden 2018-2022 Ulusal Kalkınma Planı’na dikkat çekti. Bu projelerin, müteahhitlik hizmetleri sunan Türk firmaları için önemli bir potansiyel barındırdığını kaydeden Avdagiç, şunları söyledi: “Irak’ta ülkenin yeniden imarı için yaklaşık 100 milyar dolarlık projeler gerçekleştirilecek. Türk müteahhitlik sektörünün bu projelerden ciddi bir payı, Iraklı paydaşlarıyla birlikte alacağına inanıyorum. Iraklı firmaların güven duydukları ve iş yapma kültürünü bildikleri Türk firmalar ile ortaklık kurmayı tercih ettiklerini biliyoruz. Ayrıca Türk firmaları, su temini ve atık su arıtma tesisi, elektrik santrali, hastane, okul ve konut inşaatı, kara yolu, hava yolu, köprü ve liman inşaatı gibi birçok sektörü kapsayan bu projelerde yer almak için hazır.” GÜVEN VE İŞ KÜLTÜRÜ “Türk firmaları, Iraklı firmalarla kuracakları ortaklıklarla ülkenin yeniden imarında aktif bir rol alabilir” diyen Avdagiç, şöyle devam etti: “Iraklı firmaların, güven duydukları ve iş yapma kültürünü bildikleri Türk firmalarla ortaklık kurmayı tercih ettiklerini biliyoruz. Çünkü Türk firmaları, Irak’ı ülkeleri gibi görmüşler, pandemi döneminde geri dönmek yerine orada çalışmayı sürdürmüşler. Bu sadece ‘para’ kazanmayla açıklanamaz. Bu, güçlü kardeşlik ve dostluk duygusunun yansıması.” 1.482 IRAKLI FİRMA İTO’ya kayıtlı yüzde 100 Irak sermayeli bin 482 firma bulunduğunu belirten Avdagiç, şu bilgiyi verdi: “Yine Iraklı kardeşlerim Türk konut sektöründe ciddi paya sahip. Onlar 2019 yılında 7 bin 596 adet, 2020’de 6 bin 674 adet ve 2021’in ilk 3 ayında ise bin 461 adet konut satın aldılar. Bu rakamlar, Iraklı dostlarımızın ülkemizi kendi evleri gibi kabul ettiklerini gösteriyor.” HEDEF 20 MİLYAR DOLAR Türkiye’nin Irak’ın ithalatında Birleşik Arap Emirlikleri ve Çin’den sonra yüzde 18.1’lik pay ile üçüncü sırada yer aldığını ifade eden Avdagiç, “2020’de Irak ile ticaret hacmimiz, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 35 artışla 17.3 milyar dolara yükseldi. Bu da gösteriyor ki, iki ülke tüccarının işbirliğini ve yakınlaşmasını, Covid-19 salgını bile durduramadı. Ancak bizim hedefimiz, iki ülke arasındaki ticaret hacminin kısa vadede 20 milyar dolar seviyesini geride bırakması” dedi. OVAKÖY SINIR KAPISI Avdagiç, Irak-Türkiye arasında ticaretin hızlandırılması için iki ülke arasında transit geçişlere izin verilmesi ve yeni gümrük kapılarının açılmasının çok yararlı olacağını belirtti. Avdagiç, şöyle devam etti: “Hali hazırda ticaretin tek bir sınır kapısı üzerinden yürümesi ticaret hacminin istenilen düzeye ulaşmasını engelliyor. Bu nedenle, Ovaköy Sınır Kapısı’nın açılması stratejik önem taşıyor. Irak’ın Türkiye’den ithal ettiği bazı ürünlerdeki ithalat yasakları ve artan gümrük vergileri de bir başka önemli sorun. Irak’ın ihtiyaç duyduğu ve Türkiye’nin de üretimde güçlü olduğu bu ve benzeri ürünlerin Irak’ta üretiminde işbirliği yapabiliriz.” ÖNCÜ OLALIM Toplantının açılışında konuşan Bağdat Ticaret Odası Başkanı Firas Rasool Jaafar da Irak ve Türkiye arasındaki ilişkileri her zaman ileri taşımak için çalıştıklarını söyledi. Jaafar, “Türk kardeşlerimiz ile ciddi ve gerçek işbirlikleri olması, doğması için bizler iki Oda olarak öncü olalım. Bu sayede de iki ülke olarak gerçek ve sürdürülebilir kazanımlar elde edebiliriz” diye konuştu. GÜVEN ORANI ARTTI Jaafar, Iraklı iş insanlarının İstanbul’daki bilgi birikiminden yararlanmasını arzu ettiklerini belirterek, “Birkaç yıl önce güvenlik yokluğundan bahsediliyordu. Irak hükümetinin dirayetli adımlarından dolayı bir istikrar geldi diyebiliriz. Türk firmalarının herkesten önce Irak’a gelmelerini ve yatırımlarda yer almalarını arzu ediyoruz” dedi. Jaafar, ayrıca iki ülkenin karşılıklı vize kolaylığının sağlanması gerektiğinin de altını çizdi. Toplantıya, Bağdat Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Raad Braich, Bağdat Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Duraid Othman Mahmood ve sektör temsilcileri de katıldı. 10 BİN PROJEYLE 424 MİLYAR DOLAR İnşaat sektörünün istihdam sağlayan, sosyo–ekonomik refah düzeyine katkısı olan bir sektör olduğunu ve alt meslek gruplarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Köç, şunları söyledi: “Türk inşaat sektörü, 2000–2009 yılları arasında yüzde 5.9, 2010–2019 yılları arasında yüzde 74 oranında büyüdü. 2003–2019 yılları arasında inşaat sektörünün büyümesine bakıldığında ise yüzde 7.2 oranında gerçekleştiği görülüyor.” Türk müteahhitlerin sektörde başarılarının arttığını vurgulayan Köç, “Müteahhitlerimiz 1972-2021 yılları arasında yurt dışında424.5 milyar dolar değerinde 10 bin 725 proje üstlendi” dedi. Köç, Türk firmaların, Iraklı firmalara tecrübe ve deneyimlerini daha fazla aktarmak istediklerinin de altını çizdi. VERGİLER İNDİRİLMELİ İHALELER İSE AVANTAJLI Iraklı sektör temsilcileri, webinarda yaptıkları sunumlarda, en büyük sorunun Türk ürünlerine Irak hükümeti tarafından uygulanan vergi oranları olduğunu belirtti. Türk firmalarının AB standartlarında üretim yaptığını söyleyen konuşmacılar, “Uygun ve kaliteli olan Türk ürünlerine uygulanan vergi maalesef rekabeti düşürüyor. Bölgede en iyi-en hızlı-en güvenilir ürünleri Türkiye’den temin edebiliyoruz. Bu yüzden vergiler indirilmeli” diye konuştu. Konuşmacılar, Irak hükümetinin kamu ihalelerinde talep edilen ‘inşaat sektöründe tecrübeli firma’ şartının da Türk firmaların tecrübesi ile yerine getirilebileceğini dile getirdi.

10 Mayıs 2021 Pazartesi