tatil-sepeti
İthal kısrak ve aygırlar, Türk Soy Kütüğü'ne kayıt ve damızlık belgesi müracaat yılında, vizeli kabul edilecek

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Safkan Arap ve İngiliz Atlarının Soy Kütüğü, Kayıtları, İthalat ve İhracatı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Buna göre, damızlık belgesi alınaek olan aygır ve kısraklarda aranacak koşu performans şartları yeniden belirlendi. Damızlık belgesi verilen aygır ve kısraklar için damızlık olarak kullanıldıkları müddetçe her yıl, Bakanlıkça gerek görülmesi halinde ve uygun görülen yöntemlerle isimleri ilan edilen hastalıklardan salim olduklarına dair rapor alınması gerekecek. Aygır ve kısrakların vizeleri, söz konusu raporun alınmasının akabinde, il müdürlüklerince yapılacak ve at kayıt defterlerine işlenerek bunların listeleri, her yıl aşım sezonunu takip eden ağustos ayı başına kadar Bakanlığa gönderilecek. Söz konusu süre daha önce kasım ayı başına kadar olarak belirlenmişti. Damızlık atların vize işlemi atların bulunduğu ve tespit edildiği ilde yapılacak. Damızlık vizesi onaylanmadan atlara tohumlama/aşım yapılamayacak. Bakanlık tarafından ilave analiz/test istenmediği sürece ithal edilen kısrak ve aygırlar, Türk Soy Kütüğü'ne kayıt ve damızlık belgesi müracaatı yaptığı yıl vizeli kabul edilecek. Soy kütüğü kayıtlarında istenen belgelere "Arap atları için isim dilekçesi" ile "ihtiyaç duyulması halinde diğer evrak (veraset belgesi, vekaletname ve benzeri)" de eklendi. Soy kütüklerine kaydedilecek atlara isim verilirken "Gazi veya Cumhuriyet Koşusu kazanmış atların isimleri" kullanılamayacak. Korumaya alınması gereken ve yasaklı isimlerin belirlenmesine yönelik iş/işlemler Yüksek Komiserler Kurulu'nca oluşturulacak komisyon tarafından yürütülecek. Soy kütüğüne kayıtlı ithal atların pedigrileri (atın kimlik belgesi) kaybolduğunda atın sahibi illerde il müdürlüğüne, ilçelerde ilçe müdürlüklerine yeni pedigri çıkarılması için müracaat edilecek. İlgili pedigri orijin ülkeden talep edilecek.

23 Haziran 2021 Çarşamba

Tarımsal girdi fiyat endeksi nisanda yıllık yüzde 22,15, aylık yüzde 1,71 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu, nisan ayına ilişkin Tarım-GFE verilerini açıkladı. Buna göre, endeks nisanda bir önceki aya göre yüzde 1,71, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 6,55, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,92 yükseldi. Ana gruplar itibarıyla nisanda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yüzde 1,69, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 1,85 arttı. Geçen yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yüzde 21,89, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 23,72 artış gösterdi. ALT GRUPLAR Yıllık en fazla artış yüzde 41,78 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda görüldü. Bunu yüzde 36,54 ile çiftlik binaları (ikamet amaçlı olmayanlar) ve yüzde 32,68 ile bina bakım masrafları izledi. Buna karşılık, nisanda geçen yılın aynı ayına göre en az artış gösteren alt gruplar ise sırasıyla yüzde 5,85 ile tohum ve dikim materyali, yüzde 11,09 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 16,10 ile diğer mal ve hizmetler oldu. Aylık en fazla artış yüzde 5,73 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda görüldü. Bir önceki aya göre en fazla artış gösteren diğer alt gruplar ise yüzde 4,29 ile makine bakım masrafları ve yüzde 4,19 ile çiftlik binaları (ikamet amaçlı olmayanlar) oldu. Buna karşılık, aylık en az artış gösteren alt gruplar ise sırasıyla yüzde 0,83 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 0,84 ile malzemeler olarak kayıtlara geçti. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,94 ile enerji ve yağlar oldu.

23 Haziran 2021 Çarşamba

Türkiye'nin enerji haritasında 'yeşil'in payı artıyor

Yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artışla dünya sıralamasında basamakları hızla tırmanan Türkiye'nin temiz enerji haritasında, İzmir rüzgar, Konya güneş, Aydın jeotermal, Şanlıurfa hidroelektrik ve İstanbul biyokütle kapasitesiyle lider şehirler olarak öne çıkıyor. Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücü nisan sonu itibarıyla lisanslı ve lisanssız olmak üzere 50 bin 990 megavata ulaştı ve elektrikteki toplam 97 bin 377 megavat kapasitenin yüzde 52,5'ini oluşturdu. Bu dönemde, yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek payı 31 bin 280 megavatla hidroelektrik santralleri aldı. Bunu 9 bin 543 megavatla rüzgar, 7 bin 70 megavatla güneş, 1595 megavatla jeotermal ve 945 megavatla biyokütle takip etti. Türkiye'de yenilenebilir enerji yatırımlarının büyüklüğü 50 milyar dolar seviyesini aşarken, kurulu güç kaynak ve il bazında farklılıklar gösteriyor. Şanlıurfa, 3 bin 128 megavatla hidroelektrikte en yüksek kapasiteye sahip şehir olarak ilk sırada geliyor. Elazığ, 2 bin 287 megavat, Diyarbakır 2 bin 250 megavat, Artvin 2 bin 167 megavat ve Adana 1902 megavatla hidroelektrikte en fazla kurulu güce sahip ilk 5 şehir arasında yer alıyor. Ayrıca, Samsun 1879 megavat, Bingöl 1316 megavat, Kahramanmaraş 1300 megavat, Mardin 1213 megavat ve Giresun 940 megavat hidroelektrik kapasitesiyle öne çıkıyor. RÜZGARIN BAŞKENTİ İZMİR'İ BALIKESİR TAKİP EDİYOR Türkiye'de mevcut durumda, 253 santralde rüzgar enerjisi türbinleri elektrik üretimi gerçekleştiriyor. Rüzgar enerjisinde 1635 megavatla İzmir başı çekerken, İzmir'i 1275 megavatla Balıkesir ve 808 megavatla Çanakkale izliyor. Rüzgar enerjisinde 736,5 megavat kurulu güçle Manisa ve 412,5 megavat kurulu güçle Hatay da en fazla kapasiteye sahip ilk 5 şehir arasında yer alıyor. İstanbul 398,7 megavat, Aydın 391 megavat, Kırklareli 379,2 megavat, Afyonkarahisar 323,8 megavat ve Kayseri 272 megavat rüzgar enerjisi kurulu gücüyle dikkati çekiyor. ANADOLU'NUN GÜNEŞİ PARLIYOR Türkiye'nin güneş enerjisinde kurulu gücü 6 bin 450 megavatı lisanssız, 620 megavatı ise lisanslı olmak üzere toplam 7 bin 70 megavat seviyesinde bulunuyor. Bu kapasitenin 843 megavatına sahip Konya, güneş enerjisinde en yüksek kurulu güce sahip şehir olarak ilk sırada yer alıyor. Türkiye'de dağıtık elektrik gücünün en belirgin örneği olarak değerlendirilen güneş enerjisinde Ankara 383,8 megavat, Şanlıurfa 370 megavat, Kayseri 333 megavat, İzmir 291 megavat, Afyonkarahisar 244,6 megavat, Kahramanmaraş 232 megavat, Manisa 217 megavat, Mersin 201 megavat ve Denizli 194 megavat kurulu güç bulunuyor. JEOTERMALDE AYDIN, BİYOKÜTLEDE İSTANBUL BAŞI ÇEKİYOR Jeotermal enerjisi kurulu gücünün oluşmasında yer altı kaynakların potansiyeli belirleyici olduğundan, Türkiye'deki jeotermal kapasitesi ağırlıklı olarak Ege bölgesiyle sınırlı kalıyor. Jeotermalde Aydın 850,4 megavatla en fazla kapasite sahibi şehir olarak başı çekerken, Aydın'ı 354 megavatla Denizli, 349 megavatla Manisa, 27,3 megavatla Çanakkale, 12 megavatla İzmir ve 2,8 megavatla Afyonkarahisar takip ediyor. Türkiye'de diğer temiz enerji kaynaklarına göre daha yavaş ilerlese de yüksek potansiyel barındıran biyokütle kurulu gücünde en yüksek kapasite 139 megavatla İstanbul'da bulunuyor. Ankara 83,9 megavat, İzmir 58,2 megavat, Balıkesir 53,2 megavat ve Afyonkarahisar 51,5 megavatla en fazla biyokütle kapasitesine sahip ilk 5 şehir olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Tekirdağ'ın 44,3 megavat, Antalya'nın 40,6 megavat, Adana'nın 38,6 megavat, Samsun'un 38,3 megavat ve Konya'nın 36,2 megavat biyokütle kurulu gücüne sahip olduğu biliniyor. Türkiye genelinde 72 şehirde hidroelektrik santrali bulunurken, 62 şehirde de biyokütle tesisi elektrik üretiyor. TÜRKİYE'NİN TEMİZ ENERJİ KURULU GÜCÜ KÜRESEL KAPASİTENİN YÜZDE 1,7'Sİ SEVİYESİNDE Türkiye, temiz enerji kurulu gücüyle geçen yıl dünyada 12'nci, Avrupa'da ise 5'inci sırada yer aldı. 21. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Politikaları Organizasyonu'nun (REN21) 2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu'na göre, jeotermal kurulu gücünde dünyada 4'üncü sırada gelen Türkiye, dünyadaki toplam kapasitenin yüzde 11'ini oluşturdu. Öte yandan, Türkiye geçen yıl Çin'den sonra en yüksek hidroelektrik kapasitesini devreye alan ülke oldu. Türkiye, bu dönemde küresel hidroelektrik kapasitesinin yüzde 3'ünü karşıladı ve bu alanda ilk 10 ülke arasına girdi. Türkiye'nin toplam yenilenebilir enerji kapasitesi ise küresel yenilenebilir enerji kurulu gücünün yaklaşık 1,7'sine karşılık geldi. RÜZGAR VE GÜNEŞTEN ELEKTRİK ÜRETİMİ DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE Temiz enerji kaynakları arasında elektrik üretiminde en yüksek payı hidroelektrik santralleri alıyor. Kuraklık nedeniyle son aylarda hidroelektrik santrallerinin üretimdeki payı düşse de geçen yıl toplam elektrik üretiminin yüzde 25,6’sı hidroelektrik santrallerinden sağlandı. Londra merkezli araştırma kuruluşu Ember verilerine göre, Türkiye geçen yıl toplam elektrik üretiminin yüzde 12'sini rüzgar ve güneşten karşılayarak dünya ortalamasının (yüzde 9,4) üzerinde performans gösterdi. Türkiye'nin bu kaynaklardan sağladığı elektrik üretimi 2015-2020 döneminde 3 kat artış gösterdi. Toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı geçen yıl yüzde 43 seviyesinde gerçekleşti. İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE İÇİN FOSİL YAKIT KULLANIMI SONLANDIRILMALI Fosil yakıtlardan kaynaklanan karbon emisyonları küresel sıcaklık artışına neden oluyor. Küresel sıcaklık artışının yol açtığı iklim krizini önlemek için fosil yakıt kullanımının en hızlı şekilde sonlandırılması gerekiyor. Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak ve 2050'de net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için kritik önemde olan temiz enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Bu kapsamda, özellikle son yıllarda birçok ülke başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan çıkış stratejileri ortaya koyarken, dünyada çapında temiz enerji dönüşümü giderek daha yaygın hale geliyor. Temiz enerji dönüşümü şirketlerin ve bankaların yatırım planlarını da şekillendiriyor. Şu anda dünyadaki tüm kalkınma bankaları kömür finansmanını durdururken, yenilenebilir kaynaklara yatırımları artırmayı taahhüt ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2050'de net sıfır emisyonu başarmak için ülkelerin 2030'a kadar yıllık 5 trilyon dolar temiz enerji yatırımı gerçekleştirmesine ihtiyaç duyuluyor. Bu rakam, küresel enerji sektöründeki yıllık 2,3 trilyon dolarlık mevcut yatırım hacminin yaklaşık 2 katı seviyesinde bulunuyor. Rüzgar ve güneş enerjisinde yıllık 1000'er megavat kapasite oluşturmayı hedefleyen Türkiye'nin küresel temiz enerji yatırımlarından daha fazla pay alabilmesi, finansmana erişiminin kolaylaşması, daha fazla yabancı yatırımcı çekebilmesi ve cari açığını azaltabilmesi için yenilenebilir enerji yatırımları kritik önem taşıyor.

23 Haziran 2021 Çarşamba

Türkiye'nin patates tohum ihtiyacının yarısından fazlası yerli tohumla karşılanıyor

Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ökkeş Yıldırım, Türkiye'de 2006 yılında tohum üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri kapsayan 5553 sayılı kanunun çıkarılmasıyla özel sektör tarafından başlatılan çalışmalara hız verildiğini belirtti. Yıldırım, dünyada patates tohumunun en çok üretildiği ülke olan Hollanda'da iklimsel değişiklikler nedeniyle zorluklar yaşanmaya başladığını, yürütülen çalışmalarla Türkiye'nin, elverişli toprak yapısı sayesinde gelecek yıllarda patates tohumculuğu konusunda söz sahibi ülkelerden olabileceğini ifade etti. Ülke genelinde 168 firmanın patates tohumu üretimi yaptığını, firmalarca denemeleri yapılan ve sertifikalı hale gelen çok sayıda yerli patates tohumu elde edildiğini dile getiren Yıldırım, "Türkiye'de yılda 500 bin ton sertifikalı tohum ihtiyacımız var. Yerli ıslah ve markalarımız oluştu. Tarım Bakanlığı nezdindeki Niğde Patates Araştırma Enstitüsü ve özel sektördeki bazı firmalar yerli ıslaha başladı. Çalışmalar neticesinde, 'Saruhan', 'Yankı', 'Kafkas', 'Soylu' gibi yerli çeşitlerimiz var." dedi. Yerli üreticilerin uluslararası tohumculuk fuarlarına katılarak ürünlerini tanıtmaya başladığını, Türk Cumhuriyetlerinin yanı sıra Irak ve Suriye'ye ihracat yapıldığını kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu: "Yakın tarih içinde sertifikalı tohum üretimi 20 bin tondan 300 bin tona kadar yükseldi. Patates tohumculuğu konusunda coğrafi olarak konumumuz çok elverişli. Tohumculuğun gelişmesi için Ar-Ge yatırımlarına ciddi oranda destek verilmeli. Patates fiyatları yükselirken de düşerken de gündem oluyor. Tohumculuğun gelişmesi için Tarım ve Orman Bakanlığının bürokratik işlemleri kontrol mekanizmasını güçlendirmesi lazım. İhracatımız her geçen yıl artıyor, şu an 3 bin ton civarına geldik. Yurt dışı partnerlerimiz de oluşuyor. Biz de yavaş yavaş uluslararası pazara çıkıyoruz. Tohumcu firmalar olarak artık rahat şekilde ürünlerimizi satabiliyoruz. Kendi yeterliliğimizi sağlamamız lazım. Şu anda dünyada patates üretiminde 18'nci sıradayız. Islahta ciddi yatırımlarımız başladı ama bu bir süreçtir. Bir markanın meydana gelmesi 8-10 yılı alabiliyor. Özellikle Ar-Ge yatırımları konusunda pilot uygulama yapılırsa 10 yıl içinde bu coğrafyada patates tohumculuğu konusunda söz sahibi oluruz." 30 yılı aşkın süredir patates sektöründe faaliyet sürdüren, son yıllarda ise tohumculuk çalışmasına yönelen bir firmanın sahibi ziraat yüksek mühendisi Ahmet Yekta Tezel de yerli tohumculuğun başlamasının ardından dekar başına elde edilen verimde önemli seviyede artış görüldüğünü dile getirdi. Tezel, "Tohumculuk çalışmalarının başlamasıyla dekar başına 2 bin 400 kilo ortalama verimden 6 ton ortalamalara kadar gelindi" dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre son 10 yıldaki sertifikalı yerli patates tohum üretim miktarları şöyle: YılÜretim miktarı (ton) 201070 bin 654 201196 bin 295 2012185 bin 485 2013150 bin 908 2014163 bin 269 2015175 bin 397 2016231 bin 592 2017258 bin 180 2018276 bin 390 2019255 bin 966 2020293 bin 530

23 Haziran 2021 Çarşamba

Türkiye'nin yeşil elektrik piyasası işleme açıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) bünyesinde 1 Haziran'da devreye giren ve bugün itibarıyla yenilenebilir kaynak bazında işleme açılan YEK-G Sistemi ve Organize YEK-G Piyasası'nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, sistemin yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişimine önemli katkı sağlayacağını söyledi. Türkiye'nin yenilenebilir enerji kapasitesinin mayıs sonu itibarıyla 51 bin 388 megavata ulaştığını ve toplam kurulu gücün yüzde 52,7'sini oluşturduğunu aktaran Dönmez, "Kurulu güçteki bu artışımız elektrik üretimimize de yansıdı. 2002'de yüzde 26 olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi oranımız son 3 yılda yüzde 40-45 bandına geldi." diye konuştu. Dönmez, böylece Türkiye'nin yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde 2023 hedefine bugünden ulaştığını söyledi. Devreye giren YEK-G sistemi ve piyasasıyla yenilenebilir enerjinin teşviki ve geliştirilmesi için önemli bir adım daha atıldığını dile getiren Dönmez, şunları kaydetti: "YEK-G gönüllülük esasına dayanacak. Üreticilerimize ve tüketicilerimize kullandıkları elektriğin kaynağını seçme alternatifi sunuyoruz. Böylece yeşil enerji kullanımının bilinçli bir seçenek haline gelmesini sağlayacağız. Bireysel tüketicilerden büyük ölçekli kuruluşlarımıza kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih edenler, artık YEK-G ile bu seçimlerini belgelendirebilecek. Böylece üretimden tüketime kadar her aşamada elektriğin hangi yenilenebilir kaynaktan üretildiğini takip edebilecek. Tüketiciler artık satın aldığı elektriğin kaynağını bilecek. Bunu bir sertifikayla ispat edecekler. Üreticiler de portföylerinde yenilenebilir enerji bulundurduklarına dair yükümlülüklerini böylece doğrulamış olacaklar. Yenilenebilir enerjide artık her aşama kayıt altında olacak." 5,2 TERAVATSAATLİK YEK-G BELGESİ İHRAÇ EDİLDİ Dönmez, YEK-G sisteminin yüzde 100 yerli imkanlarla blok zincir teknolojisi kullanılarak oluşturulduğuna işaret ederek, "Üretilen her 1 megavat elektrik üretimine karşılık özel bir kod tanımlanacak. Bu da sistemin veri doğruluğunu ve takibini sağlayacak. 21 Haziran itibarıyla 100 piyasa katılımcısının 127 yenilenebilir enerji santrali sisteme kaydını yaptı. Bunların 53'ü üretim, 47'si tedarik lisansına sahip. 1 Haziran'da devreye aldığımız sistemimizde bugüne kadar 5,2 teravatsaatlik YEK-G belgesi ihraç edildi" ifadelerini kullandı. YEK-G piyasasının iki farklı aşamaya sahip olduğunu belirten Dönmez, ilk aşama olan YEK-G sisteminde elektriğin EPİAŞ tarafından kaynağına göre sertifikalandırılacağını, üretici adına kaydının yapılacağını ve ihraç edileceğini anlattı. Dönmez, ikinci aşama olan YEK-G piyasasına ilişkin ise "Burası organize bir piyasa. EPİAŞ tarafından işletilecek. Üretilen sertifikalar organize piyasalarda işlem görerek el değiştirecek. Burada fiyat organize piyasada kaynağa bağlı olarak oluşacak. Organize piyasa ayda bir işleme açık olacak." değerlendirmesinde bulundu. Organize YEK-G piyasasında hidroelektrik, rüzgar, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisinin kaynaklarına bağlı olarak ayrı ayrı işlem göreceğini kaydeden Dönmez, kaynağa bağlı olarak farklı YEK-G belge fiyatları oluşacağını dile getirdi. "EKONOMİNİN YÖNÜNÜ YEŞİL ENERJİ BELİRLİYOR" Yeşil enerjinin artık ekonomilerin gidişatını belirleyen, oluşturan, onlara yön veren bir niteliğe kavuşmaya başladığını anlatan Dönmez, ülkelerin son zamanlarda iklim değişikliğiyle mücadele için yenilenebilir enerjide önemli düzenlemeleri hayata geçirdiğini belirtti. Dönmez, bu düzenlemelerden birinin Avrupa Birliği'nin (AB) yayımladığı Yeşil Mutabakat olduğunu anımsatarak, "İlerleyen dönemde YEK-G, AB’nin karbon vergisi yükümlülükleri ve sınırda karbon vergisine karşılık kullanılabilecek. Kaynak ifşası ve bunun sertifikalandırılmasıyla, yenilenebilir enerji, üreticilerimiz için yeni bir ihracat kapısı olacak. YEK-G şirketlerimiz için yeni bir kar kapısı oluştururken, bizim için de enerjide merkez ülke Türkiye hedefimize yönelik önemli bir adım daha olacak. Türkiye’nin yurt dışına açılan yeni gümrük kapılarından biri de YEK-G olacak." diye konuştu. Bunun için Bakanlığı, EPİAŞ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının başını çektiği bir çalışma grubunun görüşmelerini sürdürdüğünü bildiren Dönmez, firmaların karbon salımlarının kayıt altına alındığını, raporlandığını ve doğrulandığını ifade etti. Dönmez, bundan sonraki sürecin piyasanın kurulması ve mekanizmanın işletilmesine yönelik olacağını ve hazırlık sürecini yakından takip ettiklerini söyledi. Yenilenebilir enerji kullanımını belgeleyen şirketlerin yurt içi ve yurt dışındaki muadillerine göre rekabet açısından daha güçlü bir konuma geleceğini vurgulayan Dönmez, "Sosyal sorumluluk, çevre bilinci ve karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik atılan bu adım şirketlerimizin marka değerine de olumlu katkılar sunacak. İtibar yönetiminde önemli bir enstrüman olacak. Firmalarımız, sürdürülebilirlik raporlarında YEK-G belgelerine yer verebilecek. Çevreye karşı duyarlılıklarını bu şekilde kanıtlamış olacaklar." dedi, Dönmez, konuşmasının ardından EPİAŞ'ın şeffaflık butonuna basarak piyasanın açılışını gerçekleştirdi. Dönmez, piyasada gerçekleştirilen ilk işleme ilişkin, "Organize YEK-G Piyasasında ilk eşleşme jeotermal enerjide oldu. İlk eşleşmede megavatsaati 5 lira olmak üzere 10 adet YEK-G Belgesi oluşturuldu." ifadelerini kullandı.

23 Haziran 2021 Çarşamba