tatil-sepeti
Pandemi molasında 15 bin yabancıya Türkçe

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlerden biri de eğitim oldu. Yüz yüze yapılan pek çok eğitim, artık çevrimiçi ortamlarda gerçekleştiriliyor. Dil eğitiminde de uzaktan öğrenim tercih edilirken, Türkçe öğrenme meraklıları da arttı. Yunus Emre Enstitüsü Türkçe Öğretim Müdürlüğü’nün çevrimiçi eğitimlerine talep artarken pandemi sürecinde dünyanın farklı ülkelerinden 15 bin kişi uzaktan eğitim yoluyla Türkçe öğrendi. 1 MİLYONUN ÜZERİNDE Yunus Emre Enstitüsü, kurulduğu 2009 yılından bu yana Türkçe öğretim faaliyetlerine ağırlık veriyor. Enstitü, 48 ülkede 58 merkezle Türk kültürünü ve Türkçe’yi öğrenmek isteyenlere dokunuyor. Enstitü bünyesinde bulunan kültür merkezlerinin yanı sıra çevrimiçi kurslar, video dersler ve Türkçe Öğretim Portalı vesilesiyle de Türkçe meraklıları eğitim alıyor. Şu ana kadar 194 ülkeden 1 milyonun üzerinde kişi Türkçe’yi ikinci bir dil olarak hanelerine yazdı. Bunun 99 bini yüz yüze eğitimlerle gerçekleşirken geriye kalanı uzaktan eğitimle oldu. İSPANYA’DA YOĞUN İLGİ Enstitünün Türkçe Öğretim Müdürlüğü tarafından verilen dil eğitimlerine, pandemi boyunca ilgi 3 kat arttı. Bu süreçte özellikle çevrimiçi kurslar ve dijital kurs çalışmalarıyla 15 bin kişi daha Türkçe öğrendi. Yüz yüze eğitime ara verilmesi, uzaktan eğitime hız kazandırılmasına vesile olurken, Güney Amerika ülkeleri başta olmak üzere İspanya, Avustralya, Endonezya, Malezya, Mısır, Paraguay ve Şili gibi ülkelerden Türkçe’ye olan ilgi arttı. Pandemi sürecinde enstitünün uzman eğitimcileri tarafından öğrenim seviyelerine göre videolar çekildi. Toplam 111 videonun çekimi tamamlanırken, bu eğitim videoları da 500 bin kişiye ulaştı. DİZİLER VESİLE OLDU Enstitü, birebir faaliyette bulunduğu ofislerinin haricinde, 100’ün üzerinde ülkede de irtibat ofisleriyle Türk kültürünü dünyaya tanıtıyor. Bu süreçte Türkçe öğreniminin temel kaynağını ise yurt dışından Türkiye’ye eğitim amaçlı gelen öğrenciler ve özellikle Güney Amerika’da takipçi sayısını her geçen gün artıran Türk dizileri oluşturdu. İTALYA’DAN İLGİ Türkçe’ye olan merakın bir diğer kaynağı da Türk dizileri oldu. Pandemi sürecinde 1.200 saatlik dizi içeriği uluslararası izleyici ile buluşturuldu. En çok Latin Amerika ülkeleri, İspanya ve İtalya, Türk dizilerini izleyerek Türkçe’ye olan meraklarını gidermeye çalıştı. 148 BİN ÖĞRENCİ Türkçe’ye olan ilginin kaynağında Türkiye’de eğitim gören öğrenciler bulunuyor. Hem kendileri Türkçe öğrenen hem de ülkelerinde Türkçe’ye ve Türk kültürüne olan ilginin artmasına vesile olan öğrencilerin sayısı her geçen gün yükseliyor. Son 10 yılda Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrenci sayısı yüzde 75 artarak 148 bine ulaştı. Türkiye, bu alanda en çok misafir öğrenci ağırlayan ülkelerden biri haline geldi.

24 Eylül 2020 Perşembe

e-ihracata yoğun talep

Küresel ticaretin Covid-19 salgını nedeniyle durma noktasına geldiği bu dönemde firmalara yönelik e-ticaret talepleri arttı. Yurt dışında en çok ev tekstili ve bakliyat rağbet görüyor. E-İhracat Türkiye Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye de e-ihracat taleplerinin arttığı ülkelerden biri oldu. Sektöre ve ürüne göre talep gelen ülkeler farklılık gösterirken, Çinli üreticilere ilginin azalması Türkiye için fırsat oluşturdu. Türkiye’den e-ihracat yoluyla her kategoriden üründe ciddi satış rakamlarına ulaşıldı. e-ticarette en çok satanlar arasında ev tekstili, takı, kozmetik, deri ve ofis malzemeleri öne çıktı. Şirketler arası satışta ise tekstil, kuru gıda ve bakliyat gibi ürünler tercih edildi.

24 Eylül 2020 Perşembe

Etiket okuryazarlığı sağlığı da cebi de koruyor

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Gıda ürünlerinin ambalajında yer alan etiketler, gıdanın adeta kimlik kartı konumunda. Etiketler, gıda ile ilgili önemli detayları aktarsa da çoğu zaman tüketiciler tarafından okunmuyor. Kimileri etiketlerde bulunan yazıları anlamadığını ifade ederken, kimileri de etiket okumanın çok da gerekli olmadığını düşünüyor. İSRAFA ENGEL Halbuki etiketler bir yandan israfı önlemeye yardımcı olurken, diğer yandan işletmeleri daha iyi ürün üretme konusunda teşvik ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda özel bir hassasiyeti bulunuyor. TACİRİN MALİYETİ Uyarıların çoğu, sağlık sebebiyle tüketiciye yapılsa da etiket bilgileri, üreteni, nakledeni, depolayanı ve perakende satış için rafa yerleştireni de ilgilendiriyor. Ürünlerin depoda veya rafta bozulması tüketicinin sağlığı kadar tacirin maliyetini de etkiliyor. Otoriteler de toplumsal sağlığı koruyacağı için etiket okumaya büyük önem veriyor. Yetkililer, tüketicileri, etiketi incelemeye ve doğru okuyup anlamaya davet ediyor. Etiket inceleme ve doğru okuma alışkanlığının yaygınlaşması için önümüzdeki dönemde yeni çalışmaların yapılması bekleniyor. ETİKETLERDE NE NEDİR? İyi bir etiket okuryazarı olmak için yapılması gerekenler şu şekilde sıralanıyor: Tavsiye edilen tüketim tarihi: Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi (TETT) ve Son Tüketim Tarihi (STT), genellikle tüketiciler tarafından en çok karıştırılan etiket bilgilerinden biri. STT, mikrobiyolojik açıdan kolay bozulabilen ve insan sağlığı açısından kısa sürede tehlike oluşturacak gıdaların üzerinde yer alıyor. STT, belirtilen tarihten önce gıdanın tüketilmesi manasına geliyor. Ancak TETT; gıdanın tazelik, tat ve aroma gibi özelliklerine bakarak belirleniyor. TETT’si geçen bir bulgur mikrobiyolojik açıdan bozulmuyor, ancak tazeliğini yitirmiş oluyor. Gıda satın alırken TETT’si yakın olan ürünler de alınıp tüketilebiliyor ve TETT’si geçen ürünler de kontrollü bir şekilde tüketilerek gıda israfı önlenebiliyor. Muhafaza şartları: Gıda ürünlerinin etiketinde satışa sunulan gıdanın hangi şartlarda muhafaza edilmesi gerektiği de küçük bir bilgi halinde yer alıyor. Gıdayı satışa sunanların sorumluluğunda olan bu konu, dikkat edilmediği takdirde gıdaların belirtilen tarihten önce bozulmasına neden olabiliyor. Tüketicinin, ‘serin ve kuru yerde muhafaza ediniz’ ibareli bir ürünün güneş altında bir alanda satışa sunulduğunu gördüğü takdirde almaması gerekiyor. Böylece evde çöpe atılıp israf olacak gıdanın mutfağa girmesi engellenebilir. İşletme kaydı: Tüketicilerin etiketlerde bulunan İşletme Kayıt ve Onay Belgesi’ni de kontrol etmeleri gerekiyor. Eğer paketli bir gıdada işletmeye dair bir kayıt ve onay yoksa bu durum gıdanın ‘güvenilir’ olmadığı anlamına geliyor. Dünyada her yıl 2.2 milyon kişi, gıdaya bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu sebeple tüketicinin hazır gıda tercihinde mutlaka kayıt altında olan bir işletmenin ürettiği ürünlere yönelmesi gerekiyor. E kodları: Tüketicilerin kafalarını en çok karıştıran ve etiketleri okumaktan uzaklaştıran bileşen ise ‘E’ kodları oluyor. E kodu,her bir gıda katkı maddesi için Avrupa Birliği tarafından belirlenen kod numaraları demek. E kodları; renklendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, asit baz sağlayıcılar, tatlandırıcılar ve koku verenler, geniş amaçlılar, emülsifiyer ve stabilizatörler gibi çeşitli gruplara ayrılıyor. Gıdasında hiçbir katkı maddesi olmasını istemeyen tüketicinin, E kodu bulunmayan bir gıdaya yönelmesi gerekiyor. BESİN DEĞERLERİNE DİKKAT Gıdanın içerdiği enerji değeri ile birlikte yağ, donmuş yağ, trans yağ, karbonhidrat, şeker, protein ve tuz gibi besin öğeleri miktarı obezite parametresi dikkate alınarak kontrol edilmeli. Gıdanın etiketinde bir hastalığı önleme, tedavi etme veya iyileştirme özelliğine sahip olduğuna dair bilgilendirme olup olmadığı kontrol edilmeli.

24 Eylül 2020 Perşembe

28 milyar e-belge ile 2.8 milyar lira tasarruf

Gelir İdaresi Başkanlığıtarafından 2010 yılında başlatılan ve sürekli geliştirilen e-belge uygulamaları sayesinde yaklaşık 28 milyarın üzerinde belge elektronik ortamda düzenlendi. Böylece kağıt, postalama ve arşivleme gibi işlemlerde yaklaşık 2.8 milyar lira maliyet tasarrufu sağlandı. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 2010 yılı itibarıyla e-fatura ile hayata geçirilen e-belge uygulamaları, yıllar içinde e-arşiv fatura, e-serbest meslek makbuzu (e-SMM), e-müstahsil makbuzu (e-MM), e-irsaliye, e-bilet gibi birçok yeni belgenin katılımıyla büyümeye devam ediyor. EN ÇOK E-FATURA Gerek Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılan düzenlemeler gerekse mükelleflere sağladığı avantajlar nedeniyle e-belge uygulamalarına katılım her geçen gün artıyor. e-fatura uygulamasından yaklaşık 300 bin, e-arşiv faturadan 281 bin, e-irsaliyeden 80 bin, e-serbest meslek makbuzundan 185 bin ve e-müstahsil makbuzu uygulamasından 24 bin vergi mükellefi yararlanıyor. Söz konusu uygulamalarla birlikte kağıt, kırtasiye, postalama ve arşivleme gibi işlemlerde maliyet tasarrufu sağlandığı gibi sarf malzemelerine olan ihtiyaçların azalması dolayısıyla da çevre ve doğa korunuyor. 380 BİN AĞAÇ Uygulamanın başlangıcından bugüne kadar yaklaşık 28 milyarın üzerinde belge elektronik ortamda düzenlenerek muhataplarına iletildi. Bu sayede kağıt belge düzeninde, kağıt, yazdırma, iletme, arşivleme, muhasebeleştirme gibi tüm süreçler bakımından belge başına 10 kuruş maliyet oluşacağı değerlendirildiğinde, yaklaşık 2.8 milyar lira tasarruf sağlandı. Bu tasarrufla gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakılması için 380 bin ağacın kesilmesi de önlendi. YENİLERİ YOLDA Mükellefler, e-belge uygulamalarından işletme ölçeklerine uygun yararlanma yöntemlerinden dilediklerini seçebiliyor. Güçlü bilgi işlem sistemi altyapısına sahip olanlar, kendi sistemlerini entegre ederek, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan e-belge düzenlenme işlemlerine aracılık etmek için izin alan özel entegratör firmaların bilgi işlem sistemlerini kullanabiliyor. Bunun yanı sıra kurum tarafından tamamen ücretsiz sunulan e-belge portallarını kullanıp, e-belge uygulamalarından yararlanarak fatura gibi belgelerini evlerinin ya da ofislerinin konforunda düzenleyebiliyor. Söz konusu e-belge uygulamalarının yaygınlaştırılması hedefleniyor. 163 ÇEŞİT HİZMET Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 28 Şubat 2018’de açılan İnteraktif Vergi Dairesi, ilk günden itibaren mükellefler ve meslek mensupları tarafından yoğun şekilde kullanılıyor. Kullanıma açıldığı dönemde 50 hizmet çeşidine sahip olan İnteraktif Vergi Dairesi’nde, Eylül 2020 itibarıyla hizmet çeşidi sayısı 163’e ulaştı. Vergi dairesine gidilerek yapılan işlemlerin yüzde 95’inin online olarak gerçekleştirilebilmesi mümkün hale geldi. Uygulamanın başladığı günden bugüne kadar 25 milyonun üzerinde işlem yapıldı.

24 Eylül 2020 Perşembe

Rusya İhracat Merkezi ticarete yeni üs olacak

Türkiye ile Rusya arasındaki 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak için taraflar çeşitli adımlar atıyor. Yeni kurulan Rusya İhracat Merkezi de İstanbul üzerinden ikili ticaret hacmini artırmak için faaliyet gösteriyor. Rusya Federasyonu’nun dış ekonomik faaliyetlerinden sorumlu bakanlıklar, kurumlar ve şirketlerle iç içe çalışan Rus tacirlerine finansal ve finansal olmayan destekler sağlayan sistem, Türk firmalarının da ticari bağlantılar kurmasını kolaylaştırıyor. KREDİ VE SİGORTA Yabancı ithalatçıya doğrudan kredi sağlayan Rusya İhracat Merkezi, akreditif ve sigorta işlemleri için de destek sunuyor. Merkez, iş insanlarına ve şirketlere piyasa araştırması, sertifikasyon, tanıtım, uluslararası lisanslama, lojistik ve gümrük desteği konularında da yardımcı oluyor. Merkez, sanal heyet projeleri de gerçekleştirerek, iki ülke iş insanlarını farklı platformlarda bir araya getiriyor. Rusya İhracat Merkezi Başkanı Andrey Slepnev, geçen yıl yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, Rusya’nın ana ihracat ortaklarından biri olduğunu belirterek, “Türkiye ile ilişkilerimiz stratejik. Türkiye’de ihracat ofisi açacağız” demişti. TECRÜBELİ İSİM İstanbul Şişli’de açılan Rusya İhracat Merkezi’nin Türkiye Temsilcisi olarak Radik Gimatdinov görevlendirildi. Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov’un Dış İlişkiler Yardımcısı olan Gimatdinov, daha önce 2012 yılına kadar Tataristan’ın Türkiye Temsilcisi olarak görev yapmıştı. Rusya İhracat Merkezi iletişim bilgileri: Tel: +90(212)2443587 e-mail: www.exportcenter.ru Adres: Süzer Plaza Askerocağı Caddesi No:6, Kat:16, Ofis no:1604, Elmadağ, 34367 Şişli/İstanbul İhracat Desteği Grubu Rouslan Bekuzarov Tel: +905070225555 Artur Leontev Tel: +905378586474

24 Eylül 2020 Perşembe