tatil-sepeti
Trafiğe akıllı otopark çözümü

Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu salgın koşullarında, son 6 ayda bilgi ve iletişim altyapılarının önemi daha da arttı. Özellikle sesli ve görüntülü arama, uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma, video konferans toplantıları, e-sağlık, e-ticaret ve e-devlet uygulamaları kullanımı önemli ölçüde yaygınlaştı. Sabit abonelerin aylık internet kullanımı, salgın sürecinin ilk 3 aylık döneminde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 51, mobil abonelerin aylık internet kullanımı ise yüzde 56 arttı. CAN GÜVENLİĞİ ÖN PLANDA Bu değişim, gündelik hayatımızda ulaşım ve trafikte de devam edecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından açıklanan Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) Strateji Belgesi ve 2020-2023 Eylem Planı, şu özellikleriyle hayatımıza yansıyacak: Ekonomik verimlilik ve can güvenliği artacak. Hız ve ekolojik fayda sağlayacak akıllı yollarla hem güvenli ulaşım hem de ülke ekonomisi canlanacak. Sistemin devreye girmesiyle açılacak yeni iş sahaları ile istihdam da artacak. En önemlisi şehirlerde park yeri arayışı yüzünden trafik sıkışıklığını önleyecek akıllı otopark sistemi devreye girecek. YOLCU DA BİLGİLENECEK AUS teknolojilerine hızlı geçiş ve uyum için AUS test ve uygulama koridoru da kurulacak. Yapay zeka, derin öğrenme, büyük veri, mobil teknolojiler, robotik, Endüstri 4.0 gibi teknolojilerdeki gelişmelerin AUS sektörü üzerindeki sonuçları önümüzdeki yıllarda görülecek. Ayrıca, toplu taşımanın daha konforlu hale getirilmesi ve vatandaşların bu sisteme uyum sağlaması için yolcu bilgilendirme sistemleri kurulacak. YOLLARDA FİBER HABERLEŞME AUS altyapısını güçlendirmek ve bu sistemlerin haberleşme ihtiyacını karşılamak için Karayolları Genel Müdürlüğü, bölünmüş yollar ve otoyollarda fiber haberleşme altyapısı kuracak. AUS işbirliği uygulamalarında, otonom araçların yaygınlaştırılması, yerli ve milli araç içi haberleşme ve bilgi sistemlerinin üretilmesi de yer alıyor. RAYLI SİSTEM ENTEGRE Raylı sistemlerin hareket enerjisinin yeşil enerjiye dönüştürülmesi, hava taksi (VTOL) ve benzeri araçlara yönelik mevzuat düzenlemelerinin yapılması, blok zincir teknolojilerinin kullanımı, ulaşımın tüm noktalarında entegrasyonun sağlanması planlanıyor. ÖĞRENCİLERE ÜCRETSİZ İNTERNET Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone ile yürüttüğü çalışmalar kapsamında ihtiyaç olduğu sürece öğrencilere ücretsiz internet paketleri verilmeye devam edecek. SİBER SALDIRILARA AMAN VERİLMEDİ Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesinde yer alan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi tarafından son 6 ayda, Covid-19 ile ilgili 42 zararlı yazılım tespit edildi. Ayrıca 420 komuta kontrol merkezi ile 71 sahte video konferans uygulaması merkez tarafından tespit edilip engellendi. Uzaktan yönetim servisleri ve ara yüzleri ile ilgili toplamda 5 bin 879 açık da tespit edilerek, kapattırıldı.

06 Ekim 2020 Salı

Yenilenebilir enerjide 11.5 milyon istihdam

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) Yenilenebilir Enerji ve İstihdam-Yıllık Değerlendirme Raporu’na göre, küresel yenilenebilir enerji sektöründe istihdam 2012’den bu yana sürekli büyüyor. 2012’de 7.3 milyon kişi yenilenebilir enerji sektöründe çalışırken, bu rakam 2018’de 11 milyona, geçen yılsonu itibarıyla ise 11.5 milyona yükseldi. Böylece, geçen yıl dünyada yenilenebilir enerji sektöründe 500 bin kişi daha işe başladı. Bu artışın yüzde 63’ü ise Asya ülkelerinde gerçekleşti. Çin, yenilenebilir enerji sektöründe yaklaşık 4.4 milyon istihdamla ilk sırada yer alırken, Brezilya 1.1 milyon, Hindistan 824 bin ve ABD 756 bin kişiye iş sağlayarak sektörün lider ülkeleri arasında yer aldı. Güneş enerjisi, toplam istihdamın 3.8 milyonunu oluşturarak yenilenebilir enerji sektöründe ilk sırada yer aldı. Çin, 2.2 milyon ile güneş enerjisinde en fazla istihdam oluşturan ülke olurken, Japonya, ABD, Hindistan ve Bangladeş bu ülkeyi takip etti. Güneş enerjisini 3.6 milyon istihdamla biyoenerji izlerken, Brezilya, Endonezya, ABD, Kolombiya ve Tayland, bu sektörde en fazla istihdam sağlayan ilk 5 ülke olarak öne çıktı. HİDROELEKTRİKTE 8. SIRADA Hidroelektrikte, dünyada 2 milyon kişiye istihdam yaratılırken, Çin, Hindistan ve Brezilya bu alandaki istihdamın yüzde 59’unu sağladı. Türkiye, hidroelektrik enerji sektöründe oluşturduğu yaklaşık 40 bin istihdamla (yüzde 2), bu alanda en fazla iş yaratan 8’inci ülke oldu. Küresel rüzgar enerjisi sektörü 1.2 milyon kişiye iş kapısı olurken, Çin bu istihdamın yüzde 44’ünü tek başına sağladı. Çin’i Almanya, ABD, Hindistan ve Birleşik Krallık izledi. Toplamda 11.5 milyona ulaşan yenilenebilir enerji istihdamının kalan yaklaşık 900 bini jeotermal enerji, ısıtma ve soğutma gibi çeşitli sektörler tarafından sağlandı. Öte yandan, küresel yenilenebilir enerji sektöründe çalışanların yüzde 32’sini kadınlar oluşturdu. 2030 TAHMİNİ 30 MİLYON Raporu değerlendiren IRENA Genel Direktörü Francesco La Camera, ülkelerin küresel salgın döneminde enerji dönüşümüne odaklanırsa, bu alanda daha fazla fayda sağlanabileceğini belirterek, “IRENA’nın Covid-19 sonrası tahminlerine göre, küresel yenilenebilir enerji sektöründe gelecek 3 yılda 5.5 milyon yeni istihdam sağlanabilir ve toplam istihdam 2030’da 30 milyona ulaşabilir” dedi.

06 Ekim 2020 Salı

Kahve kültürünü oluşturan 5 önemli ülke

HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU Yaklaşık bin 300 yıllık kayıtlı tarihi olan kahvenin de tüm dünyada kutlanan bir günü var: 1 Ekim Uluslararası Kahve Günü… Uluslararası Kahve Örgütü(ICO) tarafından 2014 yılı mart ayında kabul edilen karara göre, Uluslararası Kahve Günü, kahve sektörünün çeşitliliğinin, kalitesinin ve tutkusunun bir kutlaması olarak tanımlanıyor. Kahve severlerin içeceğe olan sevgilerini paylaşmaları ve geçimleri aromatik mahsullere bağlı olan milyonlarca çiftçiyi desteklemeleri için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Çünkü dünya kahve üretimini gerçekleştiren ekvator kuşağındaki milyonlarca çiftçinin global kahve değer zincirinden sadece yüzde 10 pay alabildiği belirtiliyor. KÜRESEL 5 AŞAMA Günümüzde sudan sonra en çok tüketilen içecek olarak da tanımlanan kahvenin bu yaygınlığa ulaşmasında, kültürünün oluşmasında 5 ülke ve aşama öne çıkıyor. Şimdi bunları sırasıyla görelim: 1. Etiyopya’da keşfedildi: Kahvenin bitki olarak ilk kez M.S. 700-800’lü yıllarda Etiyopya’da (Eski Habeşistan) keşfedildiği belirtiliyor. Kahve adının da Etiyopya’nın güneybatısındaki bir yerleşim yeri olan Kaffa’dan aldığı, Arap yarımadasına Qahwaholarak geçtiği kaydediliyor. Kahvenin keşfine yönelik kabul gören en bilindik hikaye, keçi çobanı Kaldi’nin hikayesi. Rivayete göre, Doğu Afrika ülkesi Habeşistan’da keçi çobanı Kaldi, otlattığı keçilerden bazılarının daha hareketli olduğunu, geceleri uyumadığını ve çalılıklarda kırmızı renkli meyve veren bir ağacın meyvelerini yediğini farkeder. Meyveler ilgisini çekince, bir miktar toplayıp evine götürür ve tüketir. Pişince yayılan güzel koku da ilgi odağı olur ve böylece kahvenin küresel serüveni başlar. 2. Yemen’de ilk kez içecek olarak tüketildi: Habeşistan’da keşfedilen kahve; bugünkünden farklı bir alanda, ekmek yapımında yiyecek maddesi olarak kullanılır. Günümüzdeki gibi içecek olarak kullanılması ise ilk kez Yemen’de gerçekleşir. Bu konuda rivayetler farklı olsa da kayıtlara giren genel kabule göre, ilk kez sufi dervişlerle içecek hikayesi başlar. Şazeli dergahı dervişleri, geceleri uyanık olmak ve ibadet yapabilmek için kahve içerler. Bu hikayeye ithafen Osmanlı’daki kahve dükkanlarının girişinde de şöyle bir levha yer alır: Her seherde besmele ile açılır dükkanımız, Hazreti Şeyh Şazeli’dir pirimiz üstadımız! 3. İstanbul’dan dünyaya tanıtıldı: Kahveyi yerel, lokal bir ürün-tüketim nesnesi olmaktan çıkaran ise şüphesiz Türkler olur. 1516-1517 seferi ile Mısır’ı alan Osmanlılar, kısa sürede kahvenin ilk keşfedildiği Habeşistan ve ilk kez içecek olarak tüketildiği Yemen’i de hakimiyet altına alırlar. Böylece oralardaki birçok ürün gibi kahve de imparatorluk başkenti İstanbul’a ulaşır. 3 kıtaya hükmedilen başkent olan İstanbul’da kahvehane furyası başlar ve kahvenin dünya yolculuğu da böylece yeni bir aşamaya geçer. 4. İnovasyonu İtalyanlar gerçekleştirdi: Kahveyi ‘Türk kahvesi’ pişirme tekniği ile dünyaya Türkler tanıtır, ancak günümüzde yaygınlaşan tüketim kalıplarındaki inovasyonu İtalyanlar gerçekleştirir. İtalyan icadının temelini de Espresso demleme tekniği yöntemi oluşturur. Espresso da ‘Türk kahvesi’ gibi aslında bir kahve hazırlama metodu… 1884’ten itibaren Espresso makina ve demleme tekniklerinin İtalya merkezli geliştiğini görüyoruz. Günümüzde Latte ve Capuccino gibi yaygın kahve türlerinin İtalyanca olması bunun göstergelerinden biri. 5. Küresel ticaretini ABD yapıyor: Günümüz dünyasında petrolden sonra en fazla ticareti yapılan emtianın kahve olduğu belirtiliyor. Bu ticaretin baş aktörü de şüphesiz ABD merkezli bir içecek perakende zinciri… Kahveyi dünyaya tanıtan Türkiye’de bile 523 şubeye ulaşmış. Dijital ortamda dolaşan söz konusu markanın dağılış haritasına göre Türkiye, İngiltere’den sonra en fazla şubenin olduğu ikinci ülke konumunda. Oysa İtalya’da sadece 9 şubesi gösteriliyor. KAHVE PİŞİRME, DEMLEME VE HAZIRLAMA METODLARI Bir dünya içeceği olan kahve, günümüzde ülke ve bölgelere göre farklı hazırlama metodları ile sunuluyor. Bunların ilkini ise Türk kahvesi metodu oluşturuyor. Diğerlerinden ayrıştıran yönü ise demleme değil, pişirme yöntemi olması… Son yıllarda gelişim gösteren Türk kahvesi makinaları ile Türk kahvesi tarzı da global anlamda yaygınlaşıyor.

06 Ekim 2020 Salı

e-ticarette markalaşma da tüketici zihninden geçiyor

HABER: ŞEREF KILIÇLI Markalaşma, geleneksel ticaret gibi e-ticarette de önemli bir misyon üstlendi ve firmalar için dijital dünyada da başarı kriteri oldu. Üyelerini bu sürece hazırlayan İstanbul Ticaret Odası, dijital pazarlama ve e-ticaret eğitimlerine başladı. Bu eğitimin ilki olan ‘Markalaşma, Tüketici Davranışları ve Dijital Pazarlama Eğitimi’, bu kez İTO Meclis ve Komite Üyelerine yönelik olarak online gerçekleştirildi. Toplantıda konuyla ilgili sunum yapan Ideasoft Dijital Pazarlama Müdürü Cenk Kanıkman, e-ticaretin markalaşma yönüne dikkat çekti. ‘LOVE MARK’ OLUN Güçlü bir marka oluşturmak için tüketicinin zihninde güçlü bir kalite algısı oluşturmak gerektiğini belirten Kanıkman, şöyle konuştu: “Araştırmalar daha fazla reklamı yapılan ürünlerin tüketiciler tarafından daha kaliteli algılandığını gösteriyor. Güçlü bir marka olmak, tüketicinin kalbinde yer almak ve kolay kolay vazgeçemeyeceği bir his yaratmak demektir. ‘Love mark’ kavramı, tüketicilerin yüreklerinden bağlı oldukları markalar için kullanılıyor. Dünya çapında ticaret yapan büyük markalar bütçelerinin önemli bir kısmını ‘love mark’ olarak tüketicinin zihninde kalmak için harcıyor.” İSPANYA ÖRNEĞİ Türkiye’nin markalaşma konusunda hak ettiği konumda olmadığının da altını çizen Kanıkman, İspanya örneğini şöyle anlattı: “İspanya’nın dünyanın en değerli 100 markası içinde iki markası var. O iki markanın toplam değeri 35.8 milyar dolar. İspanya dünyaya sanat, kültür ve gastronomi pazarlayıp markalaşmayı başardı. Türkiye’nin en değerli 100 markasının toplam değeri 24.6 milyar dolar. En değerli ilk iki Türk markasının toplam değeri ise 3.6 milyar dolar. Türk markaları neden hak ettiği değeri bulamıyor? Çünkü kısa vadede kazanç hedefleri var. Aynı şey marka algısı için de geçerli. Çok kısa sürede başarılı olunması istenince hatalı adımlar atılabiliyor. Bu noktada bizi ileriye taşıyacak olan inanmaktır. Yani markamızın ileriye gideceğine inanmalıyız.” TÜRKİYE’NİN FIRSATLARI AVRUPA’DAN FAZLA Küresel salgın döneminde markalaşmada da yeni bir dönemin başladığına işaret eden Kanıkman, “Türkiye’deki markalaşma fırsatları diğer Avrupa ülkelerine göre daha fazla. Pandemi döneminde dijitalleşme sayesinde markalaşma imkanı daha fazla oluştu. Çünkü satın alma tercihleri değişmiş durumda ve dijitalleşme daha fazla rekabet etme imkanı veriyor. Markalaşmak açısından çok şanslı bir coğrafyada yaşıyoruz. İnsan kaynağımızın zengin olması da önemli bir avantaj sağlıyor” diye konuştu. PAZARLAMADA BAŞARI VE EMPATİ Pazarlamanın müşteriyi doğru anlamak olduğunun da altını çizen Cenk Kanıkman, şu önerilerde bulundu: “Müşterilerinizi anlamak zorundasınız. Bunu başarmak için öncelikle empati becerilerinizi geliştirmeniz gerekiyor. Bazı insanlar bu konuda doğuştan yetenekli olsa da bunun sonradan kazanılabilecek bir beceri olduğuna inanıyorum. Müşterileri tanımlamak, kaç tip müşteri olduğunu ve onların ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak çok önemli. Sunduğunuz ürün ve hizmetlerin ya da kampanyaların vaatlerinin gerçekten müşteri taleplerini karşılayıp karşılamadığı önemli.”

06 Ekim 2020 Salı

Libya’nın imarında Türk şirketlerine stratejik rol

Ticaret Bakanlığı’nın Libya’da iş yapan Türk şirketlerinin yarım kalan projelerini tamamlayabilmeleri ve yeni iş bağlantıları kurabilmeleri için yürüttüğü yoğun görüşme trafiği meyvelerini vermeye başladı. MUTABAKAT ZAPTI Hatırlanacağı üzere, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Planlama Bakanı Taher Jehaimi başkanlığındaki heyetlerin çalışmaları sonucu, Türk müteahhitlik firmaları tarafından üstlenilen ve 2011 yılında yaşanan olaylardan sonra yarım kalan müteahhitlik projelerinin tekrar hayata geçirilmesi ve yeni projelere başlanmasının önündeki engellerin kaldırılması amacıyla 13 Ağustos’ta mutabakat zaptı imzalanmıştı. Türkiye, Türk firmaları ve Libya işveren kuruluşları arasında yapılacak görüşmelerin başlamasını sağlayacak mutabakat zaptına ilişkin iç onay sürecini tamamladı. HİZMET İHRACATI Libya tarafının da onay sürecini tamamlamasının ardından yürürlüğe girecek zaptla, Türk firmaları Libyalı işveren idarelerle görüşmelere başlayacak. Böylelikle, Libya’da tamamlanmamış projelere ilişkin iş süreçleri sonuçlandırabilecek ve bunlar ülkenin yeniden imarında önemli bir yer tutacak. KAYNAK AKTARILACAK Libya Yerel Yatırım ve Kalkınma Fonu’nun gelecek süreçte, hastane, otel ve turizm tesisleri gibi birçok projeye 500 milyon doların üzerinde kaynak aktarmayı planladığı da kaydedildi. Bölgede iş yapan Türk müşavirlik ve mühendislik firmalarının yetkilileri, Libya’nın genç, kentli bir nüfusa sahip olduğunu, bu nedenle de acil kentsel donatı ve sosyal altyapı ihtiyacı bulunduğunu bildirdi. Türk firma yetkilileri, bu amaçla ülkenin vergi ve yatırım konularında yabancı firmalara teşviklerini artırdığını belirtti.

06 Ekim 2020 Salı