tatil-sepeti
Enflasyonu düşürmekte kararlıyız

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Naci Ağbal, "2021 Yılında Para ve Kur Politikası" çevrim içi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, 2021 Para veKur Politikası"nın TCMB'nin uygulayacağı para, kur ve likidite politikalarının çerçevesini belirlediğini dile getirdi. Para ve kur politikasını hazırlarken geçmişdönem para ve kur politikası uygulamalarını kapsamlı bir şekilde gözden geçirdiklerini belirten Ağbal, "TCMB bilançosu ile para ve likidite politikası araçlarının kullanılma biçimlerini ve sonuçlarını tek tek değerlendirdik. Para Politikası Kurulu ve ilgili birimlerimizle uzun çalışmalar, kapsamlı analizler ve değerlendirmeler yaptık. Ayrıca farklı kurumlardan ve sektörlerden temsilcilerle, akademisyenlerle ve diğer paydaşlarımızla görüşmeler yaptık, görüş alışverişinde bulunduk. Ortaya çıkan bu politika dokümanı bütün bu çalışmaların bir sonucudur. TCMB için 2021 yılında yol haritasını oluşturanbu politika çerçevesini çok önemsiyoruz" diye konuştu. FİYAT İSTİKRARI EKONOMİK İSTİKRARIN ÖN KOŞULUDUR Fiyat istikrarının önemine dairdüşüncelerini paylaşan Ağbal, "Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme, istihdam ve toplumsal refahın ön koşuludur. Merkez Bankaları toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yaparlar. Bu nedenledir ki TCMB'nin kendisine yasa ile verilmiş görevinin de temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır Fiyat istikrarı ekonomik istikrarın ön koşuludur. Fiyat istikrarını kalıcı hale getirdiğimizde verimlilik ve rekabet gücümüz artacak, yatırım, üretim, istihdam artış gösterecek, Türkiye olarakdaha fazla uluslararası sermaye yatırımını ülkemize çekmiş olacağız. Böylelikle, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması noktasında önemli ilerlemeler sağlayacağız. Ve insanımızın refahı bu sayede sürekli şekilde artış gösterecektir. Bu açıdan fiyat istikrarını sağlamak hepimizin ortak amacı olmalıdır. TCMB olarak biz bu amaca yürekten inanıyoruz ve enflasyonu düşürmekte kararlıyız" ifadelerini kullandı. EKONOMİK GÖRÜNÜM DEĞERLENDİRMESİ TCMB Başkanı Ağbal, Türkiye'de ekonomik faaliyetin salgına bağlı etkilerle mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başladığını dile getirerek, "Ekonomideki yavaşlama nisan ayında belirginleşti ve sektörler geneline yaygınlaştı. TCMB bu dönemde salgının ekonomik ve finansal etkilerini sınırlamak amacıyla 2020 yılı mart-mayıs döneminde yaptığı faiz indirimlerinin yanında bir dizi kapsamlı likidite tedbirini de uygulamaya koydu. Bu dönemde maliye politikası ve finansal politikalar aracılığıyla da ekonomiyi destekleyici son derece önemli çok sayıda adım atıldı. Böylelikle yılın ikinci çeyreğinde sert bir şekilde daralan ekonomik faaliyet 3. çeyrekte iç talep kaynaklı belirgin bir toparlanma kaydetti. Hızlı parasal genişlemenin gecikmeli etkileriyle ekonomideki ısınmanın son çeyrekte de belirginleştiği görülmektedir. Krediler ve parasal büyüklüklerde kısa sürede sağlanan buhızlı genişleme cari denge ve enflasyon görünümünü ise olumsuz etkiledi. Turizm gelirlerindeki düşüş veek olarakyabancı sermaye çıkışları, yurt içi yerleşiklerin artan varlık dolarizasyonu ve reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğilimini hızlandırmasıyla birlikte cari denge ve finansman görünümühızla bozuldu" dedi. Bu durumun ülke risk primini artırırken kurlar ve döviz rezervleri üzerinde baskı oluşturduğuna dikkati çeken Ağbal, şöyle devam etti: "Döviz kuru başta olmak üzere artan maliyet baskıları ve güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü unsurlar özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon görünümünü olumsuz etkiledi ve enflasyon beklentileri bu dönemde yükseldi. Gıda ve temelmal enflasyonundaki belirgin artışa karşın bu dönemde enerjive tütün grupları büyük ölçüde baz etkileriyle tüketici enflasyonunu sınırladı ve yılın ilk 10 ayında enflasyon yüzde 12 civarında yataya yakın bir seyir izledi. TCMB ağustos ayı başından itibaren salgın dönemine özgü politikalarda kademeli sıkılaştırma adımlarına da başladı. Gıda ve temel mal enflasyonundaki artışın belirginleşmesiyle kasım ayında yıllık TÜFE yüzde 14'e yükseldi. Diğer taraftan salgının ilk aşamalarında yüzde 5,5'e kadar gerileyen üretici enflasyonu yılın 2. yarısında hızlı bir artışla yüzde 23'e ulaştı. Üretici fiyatları eğilimindeki yükseliş eğilimi tüketici fiyatları üzerinde maliyet baskılarını artırdı. Enflasyon eğilimlerini incelediğimizde enflasyondaki yükselişin temel belirleyicisinin döviz kuru gelişmeleri olduğunu görüyoruz. bu hususları dikkate alarak kasım ayında dezenflasyon sürecinin en kısa sürece yeniden tesisi için politika faizini yüzde 10,25'ten yüzde 15'e yükselttik. Bu kapsamda sade ve anlaşılabilir bir operasyonel çerçeve benimseyerek kısa vadeli tüm fonlamanın temel politika aracı olan 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranından yapılmasına karar verdik." PARA POLİTİKASI KARARLARIMIZ FİYAT İSTİKRARI ÖNCELİĞİ KORUNARAK ALINACAKTIR 2021 yılı enflasyon gelişmeleri ve görünümüne ilişkin değerlendirmeleri de paylaşan Ağbal, yeni yılına girerken başta döviz kuru olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü seyir ve beklentilerdeki yükselişin enflasyonda yukarı yönlü risk oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Önümüzdekidönemde, salgına bağlı küresel risk iştahı, ekonomik faaliyetteki olası etkileri ileücret politikaları ve yönetilen, yönlendirilen fiyatlara ilişkin belirsizlikler enflasyonun seyri bakımındanöne çıkıyor. Belirtmiş olduğum bu riskler ile mevcut enflasyon görünümü ve oluşabilecek ilave riskler 2021 yılında para politikasında sıkı ve kararlı bir duruş sergilememizi zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede para politikası kararlarımız fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacaktır. Para politakası duruşumuzu enflasyondaki riskleri dikkate alarak enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarı hedefine ulaşmak odağında belirleyerek kararlılıkla uygulayacağız. Başka bir deyişle hedeflerimize ulaşmak için şartların gerekli kılması halinde 2021 yılında politika duruşumuzun sıkılığı; enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir."

16 Aralık 2020 Çarşamba

Bilmeniz gereken 6 dijital pazarlama trendi

2020 çok hareketli ve beklenmeyenlerle dolu bir yıl oldu. Zor ama bir o kadar da tüm sektörler için değişim, paylaşma ve yardımlaşmanın ön plana çıktığı bir yıldı. Aslında internet pazarlama eğilimleri, dijital segmentteki en istikrarsız şeydir. İki veya üç yeni aracın ortaya çıkması, alıcı önceliklerini tamamen değiştirebilir ve pazarlamacılar tarafından yaratılan tüm stratejileri bir anda alt üst edebilir. Ve 2020’ye baktığımızda işte tam da böyle bir yıldı. Her şeyin alt üst olduğu bir yıl. Dijitalleşmeyi geriden takip eden birçok şirket kendini bir anda zorunlu dijitalleşme sürecinin içinde buldu. Tüm süreçte de pazarlama çalışmaları daha kapsayıcı ve kişiselleştirilmiş bir hal aldı. Bu değişim hız kesmeden devam edecek. Artık pazarlamacılar için yeniden düşünmenin zamanı geldi.Dünya o kadar hızlı ve çarpıcı bir şekilde değişti ki, artık işletme sahiplerinin %100'ü işlerinin dijital sürümünü geliştirme ihtiyacının acil olduğunu fark etti.Buna karşılık, Dijital Pazarlama da hayatın gerçeklerine adapte oldu, yani yeni yöntemler, araçlar ve eğilimler elde etti. Makine öğrenimi ve algoritmalar gelişmeye devam ettikçe, dijital pazarlamanın SEO ve sesli arama gibi daha teknik tarafları da giderek önem kazandı. Peki 2021’de bizi neler bekliyor? Haydi gelin birlikte bir göz atalım; ÖNE ÇIKAN SNİPPETLER VE TIKLAMA İÇERMEYEN ARAMALAR Son zamanlarda Google'ın arama sonuçlarında fazladan, alakalı bilgiler sağladığını fark etmiş olabilirsiniz. "Öne çıkan snippet'ler" olarak adlandırılan bu sonuçlar, Google arama sayfasının en üstünde görüntülenir ve genellikle, bir web sitesine tıklamaya gerek kalmadan sorunuzu tam orada yanıtlar. Bu "tıklama gerektirmeyen aramalardan" biri için sıralama, sizi bir otorite olarak konumlandırmakla kalmaz, aynı zamanda öne çıkan snippet'ler sesli aramalarda da yüksek sesle okunabilir. Bir soruyu yanıtlayan içerik oluşturmak, arama sonuç sayfasının en üstünde yer almanın en iyi yollarından biridir. Bunun için içeriğinizi soruyu net bir şekilde yanıtlayacak şekilde biçimlendirmeniz gerekir. YEREL SEO Google trend verileri gösteriyor ki insanların “yakınımdaki” aramaları artış göstermeye devam ediyor. Özellikle pandemi sürecinde evlerinden çok uzaklaşamayan insanlar “yakınımdaki restoranlar” aramalarını yoğun bir şekilde gerçekleştirdiler. 2021’de de bu tarz aramalar devam edecek. Bu nedenle herhangi bir dijital pazarlama planındaki temel unsurlardan biri de yerel SEO çalışmaları olmalıdır. Google My Business, işletmenizin Google SERP'lerde (Arama Motoru Sonuç Sayfaları) daha üst sıralarda yer almasına yardımcı olacak en önemli platformlardan biridir. İşletmenizi GMB’de doğrulamak, aynı zamanda, şirketiniz hakkında çevrimiçi arama yapanlara ek bilgiler sunma olanağı sağlar. Son olarak Google incelemeleri önümüzdeki yıl da önemli olmaya devam edecek; Bu Google My Business'ı aktif kullanmaya devam etmek için çok önemli bir neden. Etkileşimli içerik ve kişiselleştirme İnsanlar içeriğinizle, özellikle sosyal medyada etkileşim kurduğunda, algoritmalar tarafından tercih edilme olasılığınız artmaktadır. Bu, 2021'de hala önemli olacak olsa da, kullanıcı deneyimi önemli bir rol oynayacak. Testler, açık uçlu sorular, anketler, yarışmalar, çekilişler, vb. Gibi Etkileşimli içeriği kullanmayı düşünün. Bu içerik ne kadar kişiselleştirilirse, katılımınız ve genel kullanıcı deneyiminiz o kadar büyük olacaktır. Kişiselleştirmeye yönelik bu eğilim, takipçilerinizin markanızla daha büyük bir bağ hissetmesini de sağlayacaktır. MÜŞTERİ SEGMENTASYONU "Tek beden herkese uyar", genellikle dijital pazarlamada iyi sonuç veren bir strateji değildir. Bunun yerine, hedef kitlenizin tamamına yayılan bir veya iki kampanya yerine daha fazla sayıda hedefli kampanya oluşturmaya önem vermelisiniz. Bunu, müşterilerinizi demografi veya alışveriş alışkanlıkları gibi belirli özelliklere veya davranışlara göre segmentlere ayırarak yapılabilirsiniz. KAPSAYICILIK / SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK 2020'de, dijital pazarlamada, küçük grupları daha kapsayıcı hale getirmek için bir değişim görüyoruz. Engelliler, etnik azınlıklar veya diğer topluluklar olsun, tüketiciler tükettikleri içerikte ve satın aldıkları markalarda daha fazla eşitlik arıyorlar. Aynı şey sürdürülebilirlik için de geçerli. 2021'de, çevre için kendi endişelerini yansıtan markaları destekleyen insanlar görmeye devam edeceğiz. Kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik dijital pazarlama planınızın bir parçası değilse, bunları ürettiğiniz resimlere ve videolara, sosyal medyada tartıştığınız konulara, blog içeriğinize ve varsa sunduğunuz ürünlere dahil etmeyi düşünmelisiniz. ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK AR, müşteri ve marka arasında yakın etkileşim oluşturmaya yardımcı olacak harika bir araç olarak karşımıza gelecek. AR uygulamaları sanal gerçekliğe benzer, ancak KOBİ’ler için uygulama açısından çok daha kolay ve daha ekonomiktir. Gartner tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2021'de şirketlerin %70'inden fazlası AR teknolojiisini kullanacak. AR sayesinde potansiyel alıcılar satın almayı düşündükleri mobilyayı kendi dairelerinde telefon kameraları üzerinden 3 boyutlu olarak deneyebilirler ya da bazı e-ticaret siteleri AR sayesinde kullanıcıların kıyafetleri “deneyebilmelerini” de sağlayabilir. Bu durum sadece kullanıcının akıllı telefon kamerası ile kullanabileceği uygulamalar olacak. BONUS İPUCU İnsanlar konuşurken kullandıkları aynı anahtar kelimeleri yazarken kullanmazlar! Bu durum sesli asistanların önemini daha da artırıyor. Sesli asistanlar piyasaya ilk girdiği günden beri, sesli aramalar istikrarlı bir şekilde artıyor. Bu durumda SEO stratejinize konuşma anahtar kelimelerini dahil ederek daha fazla verim elde edebilirsiniz.

16 Aralık 2020 Çarşamba

Mangala ve minyatür de UNESCO miras listesinde

HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU Binlerce yıllık maziye sahip olan ve üç kıtaya yayılan Türk kültür mirası, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil edilerek hem gelecek nesillere taşınması sağlanıyor hem de bütün dünyada tanıtımı yapılıyor. Bu kervana son olarak geleneksel zeka ve strateji oyunu mangala ile klasik Türk süsleme sanatlarından minyatür de dahil edildi. Her iki kültürel mirasın da UNESCO listesine alınmasıyla Türkiye’nin söz konusu listedeki kültürel miras varlık sayısı 20’ye çıktı. UNESCO listesine 2008 yılında ilk olarak Meddah Sanatları ile Mevlevi Semah Töreni girmişti. TÜRK STRATEJİ OYUNU UNESCO listesine Türk kültür varlığından son olarak mangala dahil oldu. Mangala-Göçürme, özel tahtalarda veya zeminde çukurlar üzerinden doğaçlama olarak oynanabilen geleneksel bir oyun şeklinde tanımlanıyor. Oyun, çukurlara dağıtılmış taş, tahta, metal ve kemik, fındık veya tohumlardan yapılmış peletlerle oynanıyor, en çok peleti toplayan oyuncu oyunu kazanıyor. Oyunun birkaç çeşidi var. Örneğin, tahtada oyuncu sayısına göre düzenlenmiş iki, üç, dört, altı veya dokuz çukur olabiliyor ve süre oyuncu sayısına göre değişiklik gösteriyor. Oyun, oyuncuların bilişsel, motor ve sosyal becerilerini, stratejik ve yaratıcı düşüncelerini geliştirir; onlara sabırlı ve düşünceli olmayı öğretiyor. Son zamanlarda, ilgili topluluklar oyunu öğrenmek ve/veya oynamak için mobil cihaz uygulamaları geliştirdi. Bu da ilgili becerileri aktarmanın ve genç nesiller arasında uygulamanın görünürlüğünü artırmanın yeni bir yolunu sağlıyor. GÖBEKLİTEPE’DEKİ İZ Mangala’nın bir Türk zeka ve strateji oyunu olduğunu belirten Hacı Bayram Veli Üniversitesi Geleneksel Sporları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yöneticisi Dr. Zeynep Nalcıoğlu, şu bilgiyi verdi: “Mangala’nın temeli çok eski dönemlere dayanıyor. Hatta Şanlıurfa’da Göbeklitepe’de yapılan araştırmalarda orada da bir mangala oyun alanına rastlandı. Hatta daha önce Gaziantep Müzesi’nde de mangala kayası adı verilen bir mangala düzeneği vardı. Mangala gerçekten çok eski dönemlere dayanan ama Osmanlı döneminde de çok yaygın bir şekilde oynanan günümüze kadar ulaşan, günümüzde de yaygınlığını sürdüren bir Türk zeka ve strateji oyunudur.” SÜSLEME SANATI Listeye en son dahil olan diğer bir Türk kültür varlığı da minyatür… Minyatür, altın, gümüş ve çeşitli organik maddeler gibi hammaddeler kullanılarak kitap, kağıt hamuru, kilim, tekstil, duvar, seramik ve diğer eşyaların üzerine küçük resimlerin tasarlanmasını ve oluşturulmasını içeren iki boyutlu bir sanat eseri olarak tanımlanıyor. Minyatürün desenleri inançları, dünya görüşlerini ve yaşam tarzlarını resimsel bir tarzda temsil ediyor ve aynı zamanda İslami etkiyle yeni bir karakter kazandı. Minyatür, figürlerin boyutlarının önemlerine göre değiştiği belirli bir perspektif türü sergiliyor - gerçekçi ve natüralist tarzlardan önemli bir fark. Yüzyıllardır var olmasına rağmen gelişmeye devam ediyor ve böylelikle geçmiş ile bugün arasındaki bağları güçlendiriyor. Minyatür, öyküleri, olayları veya bilgileri bir resim yöntemiyle gösterme sanatı şeklinde de özetleniyor. Osmanlı döneminde bu sanat ‘nakış’ veya ‘tasvir’ olarak adlandırılıyor. Uygulayıcıları ise ‘rakkaş’, ‘müsavvir’, minyatür sanatçısı, tasvir sanatçısı veya ‘şebihnüvis’ olarak adlandırılıyor. Zamanla minyatür sanatı farklı okullarda ve coğrafyalarda gelişti. İslam inancının etkisinde yeni bir karakter kazandı. El yazmalarına uygulanan minyatürler, yaygın görsel sanatlar haline geldi. DEKORASYONA UYGULANDI Osmanlı minyatür okulu, imparatorluk coğrafyasının kültürel çeşitliliği ve çoğulculuğunu yüzyıllar içinde gelişen anlatım ve anlatım ilkeleriyle harmanlayarak farklı bir illüstrasyon yöntemi oluşturdu. 19. yüzyıldan itibaren bu sanatın uygulandığı alanlar çeşitlenerek kitapların yanı sıra minyatürler daha çok duvar, kanvas, ahşap, çini ve deri gibi malzemelere uygulandı. Minyatürlerin baskın konuları olarak manzara, sarayda tören, sünnet, düğün ve av sahneleri resmedildi. Minyatürler, dönemin gündelik yaşamı, kıyafetleri ve ritüelleri hakkında bilgi veriyor. Bu nedenle, aynı zamanda tarihsel bir belge işlevi de görüyorlar. DÜNYA MİRAS LİSTESİ İÇİN 5 ÖNEMLİ KRİTER Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarına göre bir varlık aşağıdaki kriterlerden bir veya daha fazlasını karşılıyor ise UNESCO Komitesi, bu varlığın istisnai evrensel değere sahip olduğunu kabul ediyor. Önce bakanlık envanterine kaydedilen varlığın UNESCO’ya aday gösterilebilmesi için aranan kriterlerden 5’i şöyle: 1. İnsanın yaratıcı dehasının bir başyapıtını temsil etmeli. 2. Yaşayan veya ortadan yok olmuş bir kültürel geleneğe veya bir uygarlığa yönelik ünik veya en azından istisnai bir tanıklık üstlenmeli. 3. İnsanlık tarihinde önemli bir aşamayı veya aşamaları gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olmalı. 4. Bir kültürün (veya kültürlerin) veya insanın çevresiyle etkileşiminin temsilcisi olan geleneksel insan yerleşiminin, arazi kullanımının veya deniz kullanımının istisnai bir örneği olmalı. 5. Üstün doğal bir fenomeni veya istisnai bir doğal güzelliğe ve estetik öneme sahip alanları içermeli. UNESCO LİSTESİNE DAHİL OLAN UNSURLAR 2020 Geleneksel zeka ve strateji oyunu: Mangala / Göçürme Minyatür sanatı 2019 Geleneksel Türk okçuluğu 2018 Dede Korkut Ata / Dede Korkut Mirası, destan kültürü, halk masalları ve müzik 2017Islık dil (Acil korunmaya ihtiyaç duyan somut olmayan kültürel miras listesi)Bahar kutlaması, Hıdrellez 2016Çini yapımının geleneksel işçiliğiNevruzGözleme yapma ve paylaşma kültürü: Lavash, katyrma, jupka, yufka 2014Türk ebru sanatı 2013Türk kahvesi kültürü ve geleneği 2012Mesir macunu festivali 2011Tören keşkek geleneği 2010Semah, Alevi-Bektaşi ritüeliGeleneksel Sohbet toplantılarıKırkpınar Yağlı Güreş Festivali 2009Âşıklık geleneğiKaragöz 2008Meddah sanatları, halk hikâyecileriMevlevi sema töreni

28 Aralık 2020 Pazartesi

ASELSAN Covid-19 avlayacak

HABER: OSMAN KUVVET ASELSAN Araştırma Merkezi’nde, kimyasal ve biyolojik tehditlerin tespitine yönelik araştırmalar sonucu elde edilen bilgi birikimiyle, Covid-19 tespitinde kullanacak şekilde bir cihaz geliştirme çalışması başlatıldı. Antikor tabanlı dijital tespite dayanan sistem, mercekler kullanılarak optik yöntemle tespit yapıyor. Hastalardan alınan örnekler tek kullanımlık kasetler üzerinde inkübe (kuluçkalama) ediliyor. Hastadan alınan örneğin yer aldığı kartuş, yapay zeka yazılımıyla analiz ediliyor ve sonuç raporlanıyor. Virüs tanı sistemi, yapısı bozulmamış virüsün, kartuş içinde bulunan ve anahtar-kilit uyumuyla çalışan antikorlar tarafından tutularak optik temelli olarak tespit edilmesini sağlıyor. PATENT BAŞVURUSU ASELSAN, sistemin kritik görülen bileşenleri için patent başvuruları yaptı. Bu sistemle Covid-19, influenza gibi üst solunum yolu enfeksiyonu semptomlarını gösteren virüslerin tek kaset üzerinde aynı anda tespit edilmesi amaçlanıyor. Sistem testleri sırasında antijenler, inaktif ve aktif virüslerle çalışmalar yapıldı ve başarılı sonuçlar alındı. HEDEF YÜZDE 99 Virüs tanı sistemi için yüzde 99 test doğruluk oranına ulaşılması amaçlanıyor. Sistem, hastane testleri için etik kurul onay aşamasında bulunuyor. Hasta örnekleriyle çalışmalar ise yakında başlayacak. Tanı kitinde öncelikli olarak Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılaması, ardından ihracat hedefleniyor. ASELSAN Araştırma Merkezi Müdürlüğü Biyosavunma Araştırma Programları Biriminden Lider Mühendisi Didem Lale Özkan, virüs tanı sistemi konusunda yürüttükleri çalışmalar ve gelinen aşamaya ilişkin bilgi verdi. NÜKLEER TECRÜBE Özkan, salgın döneminin, sağlık alanında da yerli ve milli çözümlere ihtiyaç olduğunu ve hızlı çözümler üretilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi. Özkan, kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer (KBRN) tehditlerin tespitine yönelik bilgi birikimleriyle virüs tanı sistemine odaklandıklarına işaret ederek, “Kendi mühendislerimizin çalışmalarıyla yerli ve milli bir sistem geliştirdik. Mikroelektronik optik tabanlı bu sistemle Covid-19 virüsünü tespit ediyoruz” dedi. DEMİRBAŞ OLACAK Yeditepe Üniversitesi ve TÜBİTAK Biyogüvenlik Seviye 3 (BSL3) Laboratuvarı’nda onaylı testlerin tamamlandığını anlatan Özkan, şöyle devam etti: “YÖK KBRN ekibi içinde yer alıyoruz. Üniversitelerimizle de bu anlamda temas halindeyiz. Cihazımız çok yakında hastanelerde yerini alacak şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Cihazımız optik tabanlı, dünyada ilk defa bu alanda ürünleştirilmiş bir sistem. Bu sistemle çoklu tanı yapabiliyoruz. Birden fazla hastalığı aldığımız sürüntü örneğiyle tek seferde tespit etme imkanımız var. ‘In vitro’ bir sistem. Cihazımızdaki tek kullanımlık kasetleri değiştirerek sınırsız sayıda hastalığın tespiti için uygulama yapma imkanı tasarlayabiliriz. Sadece SARS Cov2 özelinde değil, sürekliliği olan, hastanelerde demirbaşa dönüşebilecek cihaz geliştirdik.” Özkan, hastane klinik testlerinin tamamlanmasının ardından cihazın üretim sürecine başlanacağını ve hastanelerde yerini alacağını kaydetti. 2 SAATTE ANALİZE HAZIR Hastadan alınan örneklerin yaklaşık 2 saatte analize hazır hale geldiğini ve bu süreyi kısaltmak için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Özkan, analiz sonucunun ise dakikalar içinde alınabildiğini dile getirdi. Özkan, geliştirilen cihazın ana ünitesinin değiştirilmeyeceğini aktardı. TEK ÖRNEKLE ÇOKLU TESPİT Didem Lale Özkan, seri üretim hazırlıkları hakkında da şu bilgiyi verdi: “Etik kurul onay işlemleri devam eden prototip sistemimiz, sonraki adım olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda (TİTCK) onaya arz edilecek. Hastane klinik testleri önümüzdeki aylarda tamamlandıktan sonra seri üretim safhasına geçilecek.”

28 Aralık 2020 Pazartesi

Rekabette en belirleyici unsur girişimcilik ekosistemi

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından kurulan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi'nin (BTM) girişimci ile yatırımcıları bir araya getirdiği en büyük etkinlik olan Sahne XL, pandemi nedeniyle sanal ortamda gerçekleştirildi. Etkinliğin açılışında konuşan İTO Başkanı Avdagiç, artıkgüçlü toplum ve ülke olmanın yolunun, girişimci toplum olmaktan geçtiğine işaret ederek, bunun önemininfarkında olan 440 bin üyeli bir meslek örgütü olarak, 3 yıl önce kurdukları BTM ile, Türkiye'de girişimcilik ekosistemine yeni bir soluk getirdiklerini söyledi. Bunlardan birinin deSahne XL etkinliği olduğunu dile getirenAvdagiç,şunları kaydetti: "21. yüzyıl, baş döndürücü teknolojik gelişmelere tanıklık ederken, girişimcilik ülkelerin en ayırt edici özelliği oldu. Bu yılın başında maruz kaldığımız koronavirüs salgını, bu gidişatı daha da hızlandırdı. Hepimiz yakından gördük ki, pandemi, girişimciliğin, inovasyonun ve startupların öneminin altınıdaha net bir şekilde çizdi. Böylece girişimciliğe katkı sağlayan tüm mekanizmalar her zamankinden daha değerli hale geldi. Bunun farkında olduğumuz için, BTM'yi pandemi döneminin en aktif girişimcilik merkezi yapmayı amaçladık." BTM'nin çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verenAvdagiç,yaptıkları enönemli işin, sağladıklarıimkanlarla "inovatif fikirlerin gelişip büyümesine, hayata geçmesine, ölçeklenmesine, globalleşmesine ve ülke ekonomisinin kalkınmasına"katkıda bulunmasını sağlamak olduğunu anlattı. Avdagiç,şu bilgileri verdi: "Dijital çağın bu evresinde, ülkeler arasındaki rekabetin en belirleyici unsuru, ülkelerin girişimcilik ekosistemleri arasındaki rekabettir. O halde bir ülkeye değer katacak projeler, BTM gibi girişimcilik eko sistemlerinden yükselecektir.BTM, 3 yılda 4 bindenfazla girişimciye ev sahipliği yaptı. Yine BTM girişimcilerinin bugüne kadar aldığı yatırım miktarı 160 milyon lira değerlemeyi geçti, satış rakamları ise 60 milyon lirayı aştı." BTM Direktörü İbrahim Elbaşı, "Çok yakın zamanda bilgiyi ticarileştiren, değerlendiren ve uygulayan topluluklar, girişimciler; ülkemizin refahına, küresel rekabetine ve ekonomik kalkınmasına etki edecek yegane sermaye teşkil edecekler. BTM ise bu sürecin merkezinde yer almaya bugün olduğu gibi yarın da devam edecek" ifadelerini kullandı. 16 GİRİŞİM SUNUM YAPTI Toplantıda paylaşılan bilgiye göre,Sahne XL,pandemi nedeniyle sanal ortamda yapılan etkinlik alanında bir ilk oldu. Sahne XL için BTM Fulya Yerleşkesi 3 boyutlu modellenerek birebir olarak sanal ortama taşındı. Böylece katılımcılar tıpkı BTM'ye geliyormuş gibi sanal ortamdan giriş sağladı, kaydını yaptırdı. BTM'yi katılımcıların evlerine getiren bu etkinlik ile dileyen katılımcı, kendisi için ayrılan yere oturarak sahnedeki sunumları izlerken dileyen katılımcı da BTM'yi gezerek stand açan 16 girişim hakkında bilgi alma olanağı buldu. Ana teması "Potansiyelini Yansıt"olan etkinlik kapsamında,e-spor girişimciliği üzerine panel düzenlenirken,16 girişimci kendilerine ayrılan 3'er dakikalık sürede yatırımcılara projelerini anlatma olanağı buldu.

15 Aralık 2020 Salı