Çarşamba, 29 Mart, 2023
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz gazının devreye alınması tarihinin Kahramanmaraş merkezli depremlerle ötelendiğini belirterek, "Nisan sonunda Karadeniz gazını karada yakacağız" dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TRT Haber'de enerji sektöründeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Depremler sonrasında enerji sektöründe gündemin değiştiğini ancak çalışmaların hız kesmediğini ifade eden Dönmez, şöyle konuştu: "Şubat ayında gerçekleştirilmesi planlanan Uluslararası Gaz Zirvesi ile ilgili tüm davetimizi yapmıştık ancak büyük felaketten dolayı programı ertelemek zorunda kaldık. Gaz merkezi olma hedefimiz bu zirve ile sınırlı değil. Hedefimizden vazgeçmiş değiliz. Türkiye sadece transit bir ülke olarak gözükmesin, doğal gaz ticaret merkezi hedefimizi bir yıl içinde hayata geçirmiş olacağız. Artık kendi gazımız da var. Türkiye olarak yıllık 55-60 milyar metreküp doğal gaz kullanıyoruz. Sisteme 100 milyar metreküp gaz getirme kabiliyetimiz var. Ayrıca 30-40 milyar metreküp gazı ihraç etme şansımız var. Komşu ve talep eden ülkelerle iyi bir diplomasi ortaya koyduk onlar da bu çalışmanın tamamlanmasını bekliyorlar."
Dönmez, Karadeniz gazı çalışmalarının kara işleme tesisinde yaklaşık 1200 ile 1300 işçinin deprem sürecinden etkilendiğini belirterek, şöyle devam etti: "İkinci deprem ile o personelimize izin verdik. Bununla birlikte ağır iş makineleri ve vinçlerimizi de arama kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak üzere deprem bölgesine gönderdik. Bundan dolayı bir takım gecikmeler yaşandı. Personelimiz işin başına yavaş yavaş dönmeye başladı. Hatta onların bir kısmının ailelerini Bartın'a getirip geçici barınma hizmeti sağladık. İnşallah verdiğimiz sözü tutacak şekilde nisan sonunda bu gazı karada yakacağız. Sadece tesisin montajını bitirmek yetmiyor, arkasından da işletmeye alma hazırlıkları başlıyor. Testler ve kontroller var. Bunların da sağlıklı bir şekilde tamamlanması gerekiyor. İnşallah milletimize verdiğimiz sözü yerine getireceğiz ve yerli gazımızı vatandaşlarımızla buluşturmak istiyoruz."
TÜRKİYE'NİN İLK BOR KARBÜR TESİSİ YARIN FAALİYETE BAŞLAYACAK
Bakan Dönmez, Türkiye'nin ilk bor karbür tesisinin yarın faaliyete başlayacağını belirterek, bu tesiste borik asitin grafit ve petrokok ile birleştirilmesiyle "bor karbür" oluşturulacağını söyledi.
Yer altından bor cevheri olarak çıkarılan madenin çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlere maruz bırakılmasıyla rafine bir ürün halinde borik asite dönüştürüldüğünü ifade eden Dönmez, bu ürünün ağırlıklı olarak yurt dışına satıldığını aktardı.
Dönmez, söz konusu tesiste, "sanayinin tuzu" olarak da tanımlanan bor karbürün başta savunma sanayi olmak üzere bir çok sektörde değerlendirildiğini belirterek, şunları kaydetti: "Dünyanın en sert malzemelerinden birini oluşturuyoruz. Malzeme biliminde buna ingot deniliyor. İngot malzemesini toz haline getiriyoruz. Sonuç olarak bor karbür nerelerde kullanılıyor? Savunma sanayinde, zırhlama işlemlerinde kullanılıyor. Nedeni ise çeliğe göre yoğunluğu dört kat daha az. Bunu daha hafif yapıyor. Hafif olmasına rağmen çelik kadar sağlam. Yüksek sıcaklıklara dayanabilmesinden dolayı roketlerde ateşleme ve yanıcı odalarında kullanılıyor. Ürün çeşitliliği ile birlikte fiyatlama da değişiyor. Roket nozulunun tanesi 1000 dolar. Tonu 4,1 milyon dolara gelmiş oluyor. Kumlama nozulu 47 gram, adeti 125 dolar. Tonu 2,7 milyon dolara geliyor. Aynı şekilde başka bir malzeme de helikopterlerde pilotları ateşli silahlara karşı korumak için kullanılıyor. 1400 gram bir adeti. Bir adedi 250 dolar. Aslında cevherden, ara mamul ve uç mamule kadar katma değeri artan bir üründen bahsediyoruz. Ağırlıklı olarak borik asit halinde satıyoruz. Bor karbürün tonu 35 bin ile 45 bin dolar arasında değişiyor. Cevherden son ürüne 300-400 kat artış var. Bu yolculuğumuzu cevherden mücevhere giden yol olarak tanımladık. İşlenmiş katma değerli ürünlere geçiş söz konusu."
"TÜRKİYE, DÜNYA BOR REZERVİNİN YÜZDE 73'ÜNE SAHİP"
Bakan Dönmez, Türkiye'nin yerlileştirme stratejisinin bir parçasının yer altı kaynaklarında sahip olunan malzemelerden uç ürünlere ulaşmak olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bor açısından dünyanın en büyük rezervine sahip olduğunu anımsatan Dönmez, "Dünya rezervlerinin yüzde 73'ü Türkiye'de. Dünya pazarının yüzde 62'si bizde. Sadece miktar açısından liderliğimiz yok, en kaliteli bor madeni de bizde. Biz de yatırımcılara şunu diyoruz. Ürün sıkıntınız yok. Dünyanın en büyük rezervi bizde. En kaliteli bor cevheri bizde kalite sıkıntınız yok. Bora dayalı, borun kullanıldığı ara ve uç ürünler için gelin burada yardım yapın. Bora dayalı sanayileşme hedefimiz var. Kümeleşme sağlayacağız. Belki bor ihtisas bölgesi ilan edeceğiz." diye konuştu.
Dönmez, lityum ile ilgili olarak ise pilot üretim tesisinin geçen yıl devreye alındığını belirterek, şöyle konuştu: "Bu yıl temelini atıyoruz yıllık 700 tonluk endüstriyel ölçekte bir lityum tesisimizin de temelini atıyoruz. İnşallah en kısa sürede hizmete alacağız. Özellikle e-mobilite ile birlikte cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar ve buna en son elektrikli otomobiller de eklenince, enerjinin depolanabildiği alanlara ihtiyacı arttı. Küçük hacimlerde büyük depolama yapmak sizi rekabette öne geçirecek, lityum da bunlardan biri. Ar-Ge çalışmaları neticesinde yıllardır atık olarak depoladığımız lityumu artık ikincil bir ürün olarak elde etme yeteneğini geliştirmiş olduk. Başta kendi ihtiyacımız olmak üzere belki ileride yüksek miktarlarda ürüne ulaştırsak ihraç imkanlarımız da gelişmiş olacak. Lityuma ihtiyaç da artacak. Zamanında verdiğimiz stratejik kararla da önce kendi ihtiyacımızı karşılaşacağız."
Dönmez, bor karbür tesisinin yıllık üretim kapasitesinin 1000 ton olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Kütahya Emet'te de yıllık 5 bin tonluk üretim kapasitesine sahip bir bor karbür tesisi için planlamalar yapılıyor. ÇED başvurularını yapıyorlar. Pazar payımız daha da artmış olacak. İlk tesisle birlikte know-how ve teknoloji birikimi kazanmış olacak. Dünyada bor karbüre olan talep artıyor. Resmi kayıtlara göre dünyada yıllık tüketim 25 bin ton civarında. Biz ilk etapta 1000 tonla giriyoruz. 5 bin ton daha Kütahya Emet'teki tesisle ekleyeceğiz. Böylece pazar payımızı yüzde 20'lere çıkacağız. Uç ürünleri yapmak isteyen şirketleri de Türkiye'ye davet edeceğiz. Görüştüğümüz firmalar var. Bu alanda yatırım yapacaklar. En kaliteli bor ile en kaliteli bor karbürü biz üretince niçin buraya gelmesinler. Yan sanayimiz ve iş kollarımız açısından rekabetçi tesislerimiz var. Borla birlikte neden sanayimiz gelişmesin diyoruz."
19 Mart 2023 Pazar
Türkiye'nin doğuştan elektrikli ilk akıllı cihazı Togg T10X için ön sipariş sahiplerini belirleyecek dijital çekiliş, 29 Mart’ta noter huzurunda gerçekleşecek.
Togg'dan yapılan açıklamaya göre, ön sipariş sürecinde ön ödeme için kredi kartı ve banka yoluyla e-Cüzdan'a yapılan transferler, 27 Mart saat 17.00'ye kadar işleme alındı ve aynı gün saat 22.00'de sipariş sistemi kapatıldı.
16-27 Mart'ta Trumore uygulamasından ve Togg web sitesi üzerinden ön sipariş sürecine katılan 177 bin 467 kişi, 29 Mart'ta noter huzurunda yapılacak dijital çekilişe katılmaya hak kazandı.
Togg'un, internet sitesi ile Trumore uygulaması üzerinden ön sipariş numaralarıyla ad ve soyadlarının ilk harflerinin bulunduğu sıralı listeyi açıkladığı kullanıcılar arasından şanslı 20 bin kişi, 2023 yılında teslim edilecek T10X için ön sipariş hakkı kazanacak. Asıl ve yedek liste dışında kalan kullanıcıların yaptıkları ön ödemeler de (60 bin TL) Trumore cüzdanları üzerinden iade edilecek.
YEDEK LİSTE DE BELİRLENECEK
Çekiliş sonucu ayrıca, şanslı 20 bin kullanıcının yanı sıra 20 bin kişilik yedek liste de belirlenecek.
2023 yılı için planlanan teslimatlarda iptallerin yaşanması halinde yedek listedeki kullanıcılar devreye alınacak. Ancak 2023 yılı teslimatları için yedek listeden asıl listeye geçemeyenler 2024 yılı ocak ayı itibarıyla belirlenecek yeni paket ve konfigürasyon seçenekleriyle T10X sipariş edebilecek. Bu siparişi verenler, 2024 yılı haziran ayına kadar herhangi bir çekilişe girmeden akıllı cihazlarını teslim alabilecek.
BEKLENEN SÜRE KADAR EK GARANTİ VE TRUGO'DAN AYLIK 85 KWS ENERJİ DOLUM HAKKI
Çekiliş sonuçlandığında asıl ve yedek listeye girmeye hak kazanan 40 bin kişi, akıllı cihazlarını teslim almaya kadar geçen süre boyunca da çeşitli ayrıcalıklara sahip olacak. Kullanıcıların hesaplarına nisan ayından itibaren teslimat gerçekleşene kadar geçen zaman için ilave garanti süresi eklenip Trugo'dan da aylık 85 kWs (WLTP ~ 500 km yol karşılığı) enerji dolum hakkı tanımlanacak.
Togg sosyal medya hesaplarından da canlı olarak yayınlanacak çekilişte, sipariş hakkı kazanan kullanıcılar, akıllı cihazlarının teslimat tarihi geldiğinde ön ödeme tutarı düşülmüş bir şekilde kalan ödemelerini yapacak.
28 Mart 2023 Salı
Dünyanın önde gelen hazır giyim ve tekstil markalarının alım ofisi temsilcileri, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nce (TGSD) düzenlenen toplantıda "Türkiye ile iş birliğine devam" mesajı verdi.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nden (TGSD) yapılan açıklamaya göre, hazır giyim ve tekstil sektörlerinin başkanları, deprem sonrası gelişmeleri değerlendirmek üzere uluslararası alım ofislerinin temsilcileri ile İstanbul'da bir araya geldi.
Inditex, H&M, Tommy Hilfiger, Calvin Klein, Superdry, Spring Near East Manufacturing, Tesco, Ralph Lauren, Tom Tailor, Varner ve Puma'nın da aralarında bulunduğu 25 alım ofisinden temsilcilerin hazır bulunduğu toplantıda, "üretimde olduğu gibi orta ve uzun vadeli iş birliklerinde de sürdürülebilirliğe odaklanmalıyız" mesajı verildi.
TGSD ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz ile İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan hazır bulundu.
"TÜRKİYE'DEN YILLIK 10 MİLYAR DOLARLIK ALIM YAPAN MARKALAR YOLA DEVAM ETMEK İSTİYOR"
Açıklamada toplantıdaki konuşmasına yer verilen TGSD Müşterek Başkanı Ramazan Kaya, hazır giyim ve tekstil sektörlerinin mevcut koşullarda siparişleri karşılayacak kapasiteye sahip olduğunu vurguladı.
Uluslararası markalar ile uzun yıllara dayanan iş birliklerinin sürekliliğinin önünde engel bulunmadığını kaydeden Kaya, alım ofislerinin temsilcileri ile bir ay önce yapılan ilk toplantıda daha çok deprem ve yardımların konuşulduğunu, ikinci buluşmada maliyetler ve üretim standartlarının gündeme geldiğini bildirdi.
Kaya, toplantıda kendilerine yöneltilen soru ve önerileri normale dönüşün bir işareti olarak görebileceklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'den yıllık toplam 10 milyar dolarlık hazır giyim alımı yapan markalar depremden sonra da bizimle yola devam etmek istiyor. Ancak yüksek maliyetler nedeniyle fiyat tutturmakta zorlandığımız için rekabetçiliğimiz zayıflıyor. Barınma ve sosyal destek gibi insan odaklı projelerle müşterilerimizi deprem bölgesine çekebilmeliyiz. Anadolu'yu üretim üssüne çevirebilmemiz için sektörel ve endüstriyel bir dönüşüme ihtiyacımız var. Sektörü yeniden kurgulamalı ve ona göre teşkilatlanmalıyız. Tersine göçü teşvik edecek sosyal bir devrim yapmalıyız. Türk hazır giyim sektörünün esneklik, hız, kapasite ve kalite gibi güçlü kaslarını daha çok çalıştırmalıyız. Öte yandan, geçen yıl sel afetinin ardından ABD, Pakistan ile 'tercihli ithalat' uygulamasını başlatmıştı. Biz de en az iki yıllığına benzer bir uygulama için ABD nezdinde girişimlerde bulunmalıyız."
"HİBE DEĞİL ORTA VE UZUN VADEDE İŞ SÜREKLİLİĞİ İSTİYORUZ"
TGSD Müşterek Başkanı Sanem Dikmen de deprem sonrası durum tespiti yaptıkları toplantıda iki konunun öne çıktığını aktararak, "Birinci başlıkta, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin toparlanması, depremden önceki hacmine ulaşabilmesi ve herkesin mutlu olabileceği sistemin yeniden kurgulanabilmesi için nelerin yapılabileceğini konuştuk. İkinci olarak, müşterilerimizle iş birliklerinde devamlılığın üzerinde durduk. Sektörlerimiz, son yıllarda üretimde sürdürülebilirlik konusunda çok önemli çalışmalar yaptı. Biz müşterilerimizden de hibe değil orta ve uzun vadede iş birliklerimizin sürdürülebilir olması için destek bekliyoruz. Sektörlerimiz geçmişte de krizler yaşadı. Hızlı adaptasyon yeteneğimizle hepsini kısa sürede geride bıraktık. İş ortaklarımızın desteği ile bu dönemi de en kısa zamanda atlatacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"TEŞVİKLER İLÇE BAZLI BELİRLENMELİ VE DOĞRU YERE KANALİZE EDİLMELİ"
İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ise deprem bölgesinin yine hazır giyim ve tekstil sektörüyle ayağa kalkacağını belirterek, üretimi hep birlikte toparlayacaklarını, devletten beklentilerinin olduğunu bildirdi.
Öksüz, "Teşviklerin ilçe bazlı belirlenmesi ve doğru yere kanalize edilmesi çok önemli. Haksız rekabete izin vermemek gerekiyor. Halihazırda üretim çarkları yüzde 50 seviyesinde eskiye dönmüş durumda. Ancak tamamen eskiye dönebilmemiz için en büyük ihtiyacımız deprem bölgelerinin istihdamının korunması. Bu çerçevede tersine göç hareketinin başlaması için bölgede istihdam edilen çalışanlarımızın acil barınma ihtiyaçlarının giderilmesi ve ilave teşviklerle desteklenmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
İHKİB Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, deprem bölgesinde üretimin birkaç ay içinde normale döneceğini kaydederek, depremzede illerde üretimin desteklenmesi için şu taleplerde bulundu: "Deprem bölgesinin tamamının cazibe merkezleri programı kapsamına alınması, bölgede çalışanlara maaşlarına devlet tarafından ilave bir destek sağlanması, merkezi veya üretimi bölgede olan işletmelerin mevcut yatırımlarına da ilave istihdam desteklerinin verilmesi, yatırım teşvik paketine beşinci bileşen olarak dijital ve yeşil dönüşüm yatırımlarının eklenmesi, özellikle sanayi bölgelerine yakın noktalarda geçici-kalıcı barınma çözümleri geliştirilmesi gerekiyor."
28 Mart 2023 Salı
28 Mart 2023 Salı
28 Mart 2023 Salı
28 Mart 2023 Salı
28 Mart 2023 Salı
28 Mart 2023 Salı