Asıl ününü illüstratör olarak yapan ve bu alanın Türkiye’deki öncüsü olarak kabul edilen Münif Fehim Özerman’ın (1899-1983) meşhur bayram yeri çizimi… Özellikle tarihsel konuları, İstanbul’un yakın dönem yaşamını işleyen Özerman, bu çiziminde, eski İstanbul’da Ramazan eğlencelerini tasvir etmiş. Şekercisi, baloncusu ve atlı karıncasıyla işte o özlenen bayramların bir bayram yeri…
Birçok Anadolu kentinin en büyük meydanlarının adı günümüzde bile ‘Bayram Yeri Meydanı’ olarak geçiyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Koç ise bu geleneğin UNESCO kültürel miras listesine alınmasını öneriyor.
HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU
Nerede o eski bayramlar, yakın geçmişe kadar dillerde bir klişeydi… Ancak 2020 Ramazan Bayramı’ndan bu yana gerçek bir özlemin ifadesi oldu. Bu yıl da geçen seneki gibi bayramlarımız yine sevdiklerimizle yüz yüze buluşmaya kapalı. Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve tatil kültürünün yaygınlaşmasıyla bayramlar eskisi gibi büyüklerin küçüklerine kavuştuğu, akrabaların birbirleriyle buluştuğu ortamlardan uzaklaşsa da artık onları da arar olduk. Peki, asıl özlemi duyulan, birebir ilişki temelli eski bayramlar-bayramlaşmalar nasıldı?
İSTANBUL’UN HAFIZASI
‘İstanbul’un hafızası’ olarak tanımlanan ve 96 yaşında hayata veda eden Prof. Dr. Semavi Eyice; büyüklerimizin özlem duyduğu, bizlerin ise özlemeye başladığı bayramların ‘bayram yerleri’nde geçtiğini anlatıyordu. Prof. Eyice’nin 4-5 yaşlarından özlemle andığı ve bizlere aktardığı o bayram yeri uygulamaları, eski İstanbul’un bir klasiğiydi ve her semtin bir bayram yeri vardı. Ailece gidilen bayram yerleri, Karagöz gibi gösterilerle özellikle çocuklar için aynı zamanda bir eğlence yeriydi. Üsküdar, Aksaray, Fatih, Kasımpaşa ve Kocamustafapaşa, ilk akla gelen bayram yerleri olarak biliniyor. İstanbulluların aynı zamanda buluşma mekanı olan bu yerler, alışverişin de yapılabildiği panayır havasında geçiyordu.
ANADOLU’DA BAYRAM
‘Bayram yeri’ uygulamaları, Anadolu’da da geçerli bir gelenekti. Hatta birçok Anadolu kentinin en büyük meydanlarının adının günümüzde de ‘Bayram Yeri Meydanı’ olarak geçmesi, bunun ispatı olarak gösteriliyor. Denizli’nin en işlek ve en kalabalık bölgelerinden Bayramyeri Meydanı, ilk akla gelenlerden… Keza, 1955’te inşa edilen İzmir Konak’taki Bayramyeri Saat Kulesi, Ege Bölgesi’nden diğer bir örnek. İstanbul’da anılarda, Ege Bölgesi’nde meydan adlarında varlığını sürdüren bayram yeri geleneğinin İç Anadolu bölgesinde ise hâlâ yaşamakta olduğu anlaşılıyor.
YAŞATILAN GELENEK
‘Kültürel mekansızlık bağlamında kaybolmaya yüz tutmuş bir gelenek: Bayram yeri ve Mihalgazi örneği’ başlıklı bir makale yazan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Koç, pandemi öncesine kadar söz konusu geleneğin yaşatıldığını gözlemlemiş ve kayda almış. Neşenin, heyecanın ve paylaşımın mekanı olarak bayram yerinin yaşadığını ve çocuktan yaşlıya tüm aile, akraba, hatta mahalle ve köyü bir araya getirdiğini belirten Doç. Dr. Adem Koç, şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin çeşitli yörelerinde bayram öncesi temizlik ve yemek pişirilmesiyle (sarma, baklava vb.) hazırlıklar tamamlanır. Misafirler temiz evde özel yiyeceklerle ağırlanır. Örneğin İçel yöresinde bayramlardan üç gün önce evler temizlenmeye, bayram günü giyilecek elbiseler, ikram edilecek yemekler hazırlanmaya başlanır… İçel yöresi köylerde, bayram günü erkekler cami avlusuna toplanır, orada bayramlaşırlar. Bazı yerlerde de köy odalarında bayramlaşırlar.”
UNESCO ENVANTERİNE ALINABİLİR
Bayram yeri konusunda Anadolu’da incelemeler yapan ve yaşayan gelenekleri kayda alan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Koç, bayram yerinin temel fonksiyonunu, “Bayram günü, köy meydanına toplanan gençler hem kendi aralarında hem de diğer komşu köylerden gelen arkadaşları ile bayramlaşırlar ve çeşitli oyunlar oynarlar” diye özetliyor. Geleneksel törenler, bayramlar, şenlikler ve panayırların sosyal etkileşimdeki önemine dikkat çeken Doç. Dr. Koç, “Toplumsal barışın ve paylaşımın sağlanması açısından ‘bayram yeri’ mekan tasarımı ve uygulamaları, kent yaşamına uyarlanıp, canlandırılabilir” tespitini yapıyor. Hatta, ‘bayram yeri ve bayramlaşmalar’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın oluşturduğu, ‘Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri Unsur Listesi’ne de eklenebilir ve özendirici çalışmalar yapılabilir” önerisini getiriyor. Doç. Dr. Adem Koç, UNESCO kaydına gidecek sürecin illerdeki kültür müdürlükleri takibiyle sonuçlanacağını da vurguluyor.
BİR BAYRAM GÜNÜNDE MİHALGAZİ
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Koç, ‘Kültürel mekansızlık bağlamında kaybolmaya yüz tutmuş bir gelenek: Bayram yeri ve Mihalgazi örneği’ başlıklı makalesini 2019’da kayda almış. Bir bayram gününde Mihalgazi’ye ailece misafir olan Doç. Dr. Koç, “Pandemi bittiğinde bu güzel gelenekler canlandırılmalı” mesajı veriyor.