Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM), kendi bünyesinde iş fikirleri geliştiren girişimcileri ufuk açıcı konuklarla buluşturmaya devam ediyor. Girişimcilere I2B Söyleşi serisiyle de hizmet eden BTM, Hızlandırma Kampı’nın üçüncü haftası söyleşisine, 2017 yılında 22 milyon Euro’luk yatırım yapan ve fon büyüklüğü 27.5 milyon Euro olan ACT Venture Partners kurucu ortaklarından Okan Kara’yı konuk etti. Konuşmasına şirketini tanıtarak başlayan Kara, girişimcilere yol haritası olabilecek püf noktalarının ipuçlarını verdi. Regülasyonu olan sektörlerde her zaman ilk olarak yer almanın kazançlı olmadığını belirten Kara, “İkinci olmak bazen hızlı ilerlemek açısından daha avantajlı” dedi.
Kara, girişimcinin projesine aşık olması durumunda çoğu zaman yatırımcıların yatırım yapmayı tercih etmediğini söyledi.

YAPAY ZEKA İLE İLGİLENİYOR

Türkiye’deki ilk yatırımlarının IoT alanında olduğunu aktaran Kara, yapay zeka ile de ilgilendiklerini söyledi. Okan Kara, ilk fonlamanın 30 Aralık 2017 itibariyle sona erdiği, ikinci tur fonlamanın da toplam 50 milyon Euro olacağı bilgisini verdi. “Projeye ait prototipin olması, ürün ya da hizmetin pazarda yer alabilmesi adına çok önemli” diyen Kara, yapılan işin fikri ve sınai mülkiyet hakkının alınmaması durumunda girişimcilerin pazara açılmada sıkıntı yaşayabileceğine dikkat çekti. Kara, BTM gibi mekanizmaların girişimcilik ve ticarileştirme alanlarında girişimcilik ekosistemine büyük katkılar sağladığını sözlerine ekledi.

EKİP OLARAK ÇALIŞIN

BTM girişimcilerine ekip olarak çalışmalarını tavsiye eden Okan Kara, şöyle devam etti: “Yatırımcılar bu konuya çok fazla önem veriyor. Tam zamanlı olarak projede çalışmak da yatırımcı tarafında hassasiyet oluşturuyor. Projeye yapılan yatırımlar ortalama senaryoda 1 yıl boyunca şirketi maddi zorluğa sokmadan, öngörülen faaliyetleri yapacak şekilde devam ettirilmeli. Girişimciler yatırımcı karşısına çıkmadan mutlaka bu planı oluşturmalı. Yatırımcı karşısına çıkacak girişimciler; şirket kurulduğunda nasıl bir yapısı vardı, satışları nasıldı, şirket değerlemesi ne kadardı, şimdi ne durumda gibi sorulara hazır olmalı.”

YÜZDE 51 HİSSE KURUCUDA KALMALI

Yatırım ve sonraki aşamaları konusunda da BTM girişimcilerinin merak ettikleri soruları yanıtlayan Okan Kara, ilk turda yüksek şirket değerlemesi yapmanın sakıncalı olduğundan bahsetti. Ortaya çıkan projenin dünyadaki örneklerine bakılması gerektiğini söyleyen Kara, “İkinci turda yapılan değerlemenin ilk tura göre daha az olması, proje için kötü bir imaj oluşturacak. Yatırımcılara verilecek hisse yüzde 30’u geçmemeli. Kurucuların hisse toplamı da yüzde 51’in altına düşmemeli” dedi.

29 Mart 2018 Perşembe

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "En büyük sorun, Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa'nın liderlik ve stratejik perspektif eksikliğidir." dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi getirilmesi, enerji güvenliği, göç ve üçüncü ülkelerde iş ortaklıkları konularında işbirliğinin artırılması gerektiğini söyledi.

 

Şimşek, Belçika'nın başkenti Brüksel'in önemli düşünce kuruluşlarından Bruegel'de "Türkiye: Avrupa ekosisteminde ilerlemek" konulu etkinlikte konuştu.

 

Türkiye'nin ilk önceliğinin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneye indirmek olduğunu söyleyen Şimşek, bunun zorluğunun farkında olduklarını ancak başarı sağlayacaklarını vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye'nin bir diğer önceliğinin mali pozisyonu güçlendirmek olduğunu belirterek, geçen yıl yaşanan deprem nedeniyle bütçe açığının arttığını anımsattı.

 

Mali ayarlamaya azami çaba gösterdiklerini dile getiren Şimşek, "Daha yapılması gerekenler var. Mali ayarlama enflasyonun düşmesine yardımcı olacak." diye konuştu.

 

Şimşek, "Diğer önemli öncelik ise dış dengeyi düzeltmek, cari açığı azaltmak ve rezervleri yeniden artırmak." dedi.

 

Nihai hedefin yapısal dönüşümü sağlamak olduğunu vurgulayan Şimşek, enflasyonu düşürmek için olağan dışı bir şey yapmadıklarını, geleneksel para politikasını uyguladıklarını kaydetti.

 

Şimşek, enflasyonla mücadelenin önemine işaret ederek, "Enflasyon mayıs ayında zirveye çıkacak. O noktadan itibaren enflasyon oranında her yıl anlamlı bir yavaşlama göreceğiz. Bizim gördüğümüz yol bu. Bu yılın sonunda enflasyonun yüzde 38 civarında olduğunu öngörüyoruz. Gelecek yıl yüzde 14 düşecek enflasyon 2026'da da tek haneli rakamlara geri dönecek." yorumunu yaptı.

 

Enflasyondaki gerilemenin para politikasının normalleşmesinin bir parçası olduğuna vurgu yapan Şimşek, Merkez Bankası para politikası duruşunun enflasyon beklentilerini destekleyeceğini belirtti.

 

Şimşek, "Cari açıkta sürdürülebilir bir düşüş sağlamayı hedefliyoruz." dedi.

 

Kapsamlı bir yapısal reform gündemleri olduğuna işaret eden Şimşek, "Programımız çalışıyor. Yapısal reformların yatırımcı güvenini yeniden kazanmamızı sağladığını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.

 

"Yeniden dengelenme süreci devam ediyor, enflasyon beklentileri önemli ölçüde geriledi."diyen Şimşek, Merkez Bankası'nın rezervlerinin iyileştiğini ve iyileşmeye devam edeceğinin altını çizerken kredi risk priminin düştüğünü, kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye ekonomisindeki iyileşmenin farkında olup not artışına gittiklerini vurguladı.

 


AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER

 

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında yıllık ticaret hacminin 200 milyar doları bulduğunu hatırlatan Şimşek, Türkiye’nin AB’nin en büyük beşinci, AB’nin de Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu söyledi.

 

Şimşek, AB ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı olduğunu anımsatarak, “Türkiye’nin AB üyeliği büyük bir genişleme olacaktır. Ancak, AB henüz buna hazır değil. Yine de yapılabilecek birçok şey olduğuna inanıyorum.” Dedi.

 

Gümrük Birliği’nin derhal güncellenmesi ve Avrupa’ya seyahat için vize serbestisi getirilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, “Enerji güvenliği, göç ve üçüncü ülkelerde iş ortaklıkları konularında işbirliği yapmamız gerekiyor.” İfadesini kullandı.

 

Şimşek, AB’ye üyelik sürecinde ekonomik entegrasyona devam edilmesi gerektiğini belirterek, günümüzde Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin Avrupa’da bir iç politik konu halini aldığını anlattı.

 

“Avrupa’nın dünya ekonomi sahnesinde geçerliliğini koruması için Tek Pazar’ı derinleştirmesi ve genişletmesi gerekiyor.” Diyen Şimşek, bunun için yeni üyeler alması gerektiğini vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasıyla birlikte Avrupa’nın son dönemde zayıf seyreden üretkenliğinin de artacağını belirtti.

 

Türkiye ile birlikte AB’ye üyelik sürecine başlayan bütün ülkelerin sorunlarına rağmen içeriye alındığını anımsatan Şimşek, bu durumun kırgınlık, öfke ve hayal kırıklığı ile sonuçlandığını söyledi.

 

Şimşek, “En büyük sorun, Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa’nın liderlik ve stratejik perspektif eksikliğidir.” Dedi.

 

AB’nin kurallara dayalı olmasının önemine işaret eden Şimşek, iş dünyasının da karşılıklı olarak yatırımları ve ticareti geliştirmesinin önemini anlattı.

 

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ

 

Şimşek, "Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle bize bir iyilik yapmayacaksınız. Eşit şartlarda rekabet etmek istiyoruz. Biz eşit şartlar istiyoruz. Güya bunlar Avrupa değerleri. Peki neden bu konuda geri duruyorsunuz?" ifadesini kullandı.

 

Avrupa'nın kendi standartlarının ve değerlerinin çok uzağında olan ülkelerle vize serbestisi yaptığını anımsatan Şimşek, AB'nin Türkiye gibi büyük potansiyele sahip bir ülke ile yakınlaşması gerektiğini kaydetti.

 

Şimşek, Türkiye'nin AB ile kararlı biçimde her alanda ilerlemek istediğini vurgulayarak, mevcut siyasi iklimin buna daha elverişli olduğuna işaret etti.

 

AB çalışmalarında, Gümrük Birliği'nin tarım, hizmet ve kamu alımlarını içine alacak biçimde güncellenmesinin etki değerlendirmesinin yapıldığını anımsatan Şimşek, güncellemenin gelecek on yılda ticaret hacminin iki kattan fazla artabileceğinin altını çizdi.

 

Şimşek, son dönemde kurallara dayalı sistemin büyük bir baskı altında olduğuna dikkati çekerek, ekosistemin nasıl gelişeceğini öngörmenin zor olduğunu ancak Türkiye'nin stratejik açıdan çok önemli bir ülke olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtti.

 

"Türkiye, büyük bir ekonomi ve büyük bir potansiyele sahip." diyen Şimşek tamamen kanıta dayalı bir ekonomik program uygulandığını belirtti.

 

Şimşek, "Programın işe yaradığını, enflasyonun düştüğünü göstermeye başladık." yorumunda bulundu.

 

"Türkiye'nin AB'ye yeniden ve sağlam bir şekilde bağlanması gerektiğine inanıyorum çünkü bunu hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin çıkarına görüyorum." ifadesini kullanan Şimşek, AB tarafının da buna stratejik bakması gerektiğini vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye-AB arasında ekonomiyle ilgili üst düzey diyalogların yeniden başlatılması, enerji ve diğer siyasi konular üzerine de daha fazla odaklanılması gerektiğini dile getirdi.

 

AB'nin, Türkiye ile ilişkilerini bazı üye ülkelerin maksimalist talepleriyle gasbetmelerine izin vermemesi gerektiğini ve bunu bahane etmemesi gerektiğini söyleyen Şimşek, Gümrük Birliği güncellemesinin Türkiye'nin çıkarına olduğu kadar AB'nin de çıkarına olduğunu belirtti.

 

Şimşek, Türkiye'nin AB'nin politik, ekonomik ve sosyal dönüşümünün motoru olabileceğine de dikkati çekti.

 

Türkiye'nin jeopolitik olarak önemli ve büyük bir ülke olmakla birlikte tarihi açıdan çok zengin olduğunu anımsatan Şimşek, ekonomideki başarının diğer alanlara da olumlu yansıyacağını söyledi.

 

Şimşek, Brüksel temaslarının genel olarak yapıcı olduğuna işaret ederek, ilişkilerin adım adım ilerleyebileceğini ve geliştirilebileceğini vurguladı.

 

Bakan Şimşek, Brüksel temasları kapsamında AB Komisyonu Ekonomiden Sorumlu Üyesi Paolo Gentiloni, AB Komisyonu İç Pazardan Sorumlu Komiseri Thierry Breton ve AB Komisyonu Finansal Hizmetler, Finansal İstikrar ve Sermaye Piyasaları Birliğinden Sorumlu Üyesi Mairead McGuinness gibi üst düzey AB yetkilileriyle de görüştü.

14 Mayıs 2024 Salı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlı tarımsal üretime geçilmesini sağlayacağız. Tarım yapılan tüm alanları kayıt altına alarak, destekten faydalanan çiftçi sayımızı artıracağız." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla ATO Congresium'da düzenlenen Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Danışma Kurulu Toplantısı'na katıldı.

 

Konuşmasına, hayatını kaybeden tiyatro ve sinema sanatçısı Ayten Gökçer'e Allah'tan rahmet, sevenlerine ve sanat camiasına başsağlığı dileyerek başlayan Erdoğan, Dünya Çiftçiler Günü münasebetiyle düzenlenen bu toplantıda, çiftçiler ve temsilcileriyle birlikte olmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.

 

Alın terleriyle toprağı sulayan, emekleriyle onu üretime, ürüne dönüştüren çiftçilerin Dünya Çiftçiler Günü'nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Çiftçiler Günü'nün tüm çiftçilere, millete ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.

 

TÜRKİYE YÜZYILI'NI DA YİNE ÇİFTÇİLERİMİZLE OMUZ OMUZA İNŞA EDECEĞİZ

 

Çiftçilere bereketli bir yıl temenni eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

 

"Çiftçi kardeşlerimize bir kez daha emeklerinden, alın terlerinden, ülkemize ve milletimize kazandırdıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Rabb'im sizlerden razı olsun. Rabb'im milletimize sizlerin yokluğunu yaşatmasın. Tabii çiftçi kardeşlerimize sadece ülkemiz tarımına yaptıkları katkılar için değil, demokrasimize verdikleri destek için de minnettarız, müteşekkiriz. 15 Temmuz darbe girişiminde milli iradeyi korumak için öne atılanların en başında, biliyorsunuz, çiftçilerimiz vardı. Birileri uçakları görünce bankamatik kuyruklarına koşarken, benim çiftçi kardeşim darbecileri engellemek için bir yıllık mahsulünü ateşe verdi.

 

Elindeki tüm imkanlarla darbeci hainlere karşı koyan çiftçilerimizin fedakarlığını, cesaretini ve vatanperverliğini hiçbir zaman unutmayacağız. Tıpkı Milli Mücadele'de olduğu gibi iş başa düşünce istiklal ve istikbalimiz uğrunda canını ortaya koyan tüm çiftçilerimize şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'yi vesayetin her türlüsünden kurtarma mücadelesini birlikte verdik. Türk demokrasisine vurulan prangaları sizlerle beraber parçaladık. Sadece demokraside değil ekonomide, tarımda, hayvancılıkta, üretimde ve ihracatta ülkemizi hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Türkiye Yüzyılı'nı da yine çiftçilerimizle omuz omuza inşa edeceğiz. Rabb'im muhabbetimizi ve dayanışmamızı daim eylesin diyorum."

 

ÇİFTÇİ KARDEŞLERİMİZE HAK ETTİKLERİ ÖNEMİ VERMENİN GAYRETİNDE OLDUK

 

İnsanların topraktan yaratıldığını ve hayatlarını topraktan elde edilen nimetlerle, mahsullerle sürdürdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aşık Veysel'in "Kara Toprak" şiirinden dizeler okudu.

 

İnsanoğlunun sadık yarinin toprak olduğunu vurgulayan Erdoğan, toprak olmazsa bitki, nebatat ve hayatın olamayacağını söyledi.

 

Toprak olmazsa ne dünyada kalacak yer ne de öteki aleme göçünce yatacak yer bulunabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz toprağa ne kadar değer verir, ihtimam gösterirsek, toprak da bizi besler, yaşatır, bağrına basar. Şayet emek vermez, alın teri dökmez, gerekli altyapıyı kurmaz, gerekli yatırımı yapmazsanız, toprak da size bakmaz, sizi doyurmaz, beslemez. Bu anlayışla son 21 yılda hem toprağa hem de toprağı bizim için işleyen çiftçi kardeşlerimize hak ettikleri önemi vermenin gayretinde olduk." dedi.

 

Türk tarımının çehresini ve kaderini değiştirebilmek, daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, sorunlara kalıcı, pratik ve modern çözümler bulabilmek için yoğun mesai harcadıklarını anlatan Erdoğan, "Ülkemizin tarımsal potansiyelini gün yüzüne çıkarmak için kırsal kalkınma alanında ciddi destek ve hibeler sağladık. Bu sayede tarım sanayi entegrasyonunu güçlendirdik." diye konuştu.

 

BU İDDİALAR, ELİ NASIRLI ÇİFTÇİLERİMİZİN EMEKLERİNE HAKARETTİR

 

Üretimin gelişmesi için son 21 yılda reel rakamlarla 1 trilyon 364 milyar lira tarım desteği verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"2024 yılında şu ana kadar 45 milyar lira ödeme yaptık. Yıl sonuna kadar bu rakam 91,5 milyar liraya çıkacak. Üreticilerimizin yoğun emeği ve yürüttüğümüz etkin politikalar sayesinde tarım-orman sektörümüz son 21 yılın 16'sında büyüme kaydetti. Sulanan arazi miktarını 48 milyon dekardan, 71 milyon dekara çıkardık. Toplulaştırılan arazi miktarı 4,5 milyon dekardan, 73 milyon dekara ulaştı. Sürdürülebilir tarımsal üretim ve gıda arz güvenliği için, ülkemiz genelinde toplam alanı 93 milyon dekar olan 440 tarımsal ovamızı koruma altına aldık. İlk kez bizim dönemimizde başlayan TARSİM ile üreticimizin alın terini, doğal afetlere karşı koruduk, koruyoruz.

 

TARSİM'le, sigorta poliçe bedellerini yüzde 67'ye varan oranlarda biz karşılıyoruz. Biliyorsunuz, zaman zaman tarım sektörümüzle ilgili gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. 'Çamur at, izi kalsın' mantığıyla Türkiye'nin tarım politikası kötüleniyor, değersizleştirilmeye çalışılıyor. Bir defa şunu söylemek durumundayım, bu iddialar, bizden önce eli nasırlı çiftçilerimizin emeklerine hakarettir. Elbette yapılan her işin eksiği, fazlası, doğrusu, yanlışı olabilir. Her ülke gibi bizim de sıkıntılarımız var ama 'Türkiye'de tarım bitti' demek sadece cehaletin değil, büyük bir art niyetin işaretidir. 2002 ile 2023'ün basit bir karşılaştırması bile muhalefetin diline doladığı eleştirilerin temelsiz, mesnetsiz ve içinin boş olduğunu göstermeye kafidir."

 

TÜRKİYE, 2023 YILINDA 212 ÜLKE VE BÖLGEYE 2 BİN 200 ÇEŞİT TARIMSAL ÜRÜN İHRAÇ ETTİ

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2023 yılında 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarımsal ürün ihraç ettiğini bildirdi.

 

Erdoğan, "Milletin aşına, ekmeğine ve boğazındaki lokmasını göz dikenlerden bunun hesabını mutlaka soracağız. Enflasyon ve hayat pahalılığına karşı yürüttüğümüz kararlı mücadeleyi birkaç tamahkarın fiyat oyunlarına kurban vermeyiz, veremeyiz." diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlı tarımsal üretime geçilmesini sağlayacağız. Tarım yapılan tüm alanları kayıt altına alarak, destekten faydalanan çiftçi sayımızı artıracağız." ifadelerini kullandı.

14 Mayıs 2024 Salı