tatil-sepeti

Dünyanın güneş enerjisiyle çalışan en hafif drone’u üretildi: Sadece 4.21 gram. Drone, bugüne kadar üretilmiş güneş enerjisiyle çalışan benzeri drone’lardan 600 kat daha hafif. Sürekli gözetleme, iletişim ve arama-kurtarma operasyonları için ise ideal görünüyor.


AYŞE BAŞAK

 

Beıhang Üniversitesi ve Gelişmiş Aero-Engine Merkezi araştırmacılarının ortak projesi olan CouloumbFly, yalnızca 4.21 g ağırlığında olmasına rağmen 20 cm rotor çapına sahip avuç içi kadar minyatür bir rotorlu araç. Drone, o kadar hafif ve verimli ki, güneş ışığını görmesi, kendi kütlesini havalandırmaya yetiyor. Cihaz, yaklaşık dört ataç ağırlığında ve güneş ışıldadığı müddetçe kesintisiz uçabiliyor. Güneş ışığıyla uçan drone yeni bir buluş ve sıradışı bir durum değil. Ancak bu cihaz, güneş ışınlarıyla kendi kaldırma kuvvetini üretmekten sorumlu ve bunu yalnızca güneş enerjisiyle yönetmek ve bu kadar kısa sürede gerçekleştirmek olağanüstü bir başarı.

 

1 SAAT UÇTU

 

Doğal güneş ışığında gerçekleştirilen deneylerde CouloumbFly bir saniye içinde havalandı. Mekanik bir arıza onu inmek zorunda bırakana kadar gücü kesintiye uğramaksızın bir saat boyunca uçtu. Bu deney, elektrostatik motorların mükemmel stabilitesini ve dayanıklılığını göstererek, bu tür drone’ların gelecekteki gelişimi için bir temel sağladı. Drone’un hareketi için manyetik alanlar yerine elektrostatik alanları kullanan elektrostatik motoru, ekseriyetle mikro elektro-mekanik sistemlerde sensör olarak kullanılıyor. Ancak bu örnekte manyetik bobinlerin ve rotorların tüm ağırlığını ortadan kaldırdıkları için mükemmel bir sonuç vermişler. 

 

İKİ GÜNEŞ PANELİ

 

Üst rotor ve elektrostatik motora ek olarak drone’un tabanında her biri yaklaşık 4 santimetrekare büyüklüğünde incecik iki güneş paneli bulunuyor. Paneller, güneş ışığıyla yaklaşık 4.5 volt enerji üretiyor ve bu 4.5 voltu 9 bin volta yaklaştırmak için 12 aşamalı bir voltaj çarpanı ile güneş panellerini dengeleyen transformatörden beslenip stator panellerine gönderiliyor. Cihazın geri kalanı ise temel olarak kürdan inceliğinde çerçeve çubukları ve üst rotorun oturacağı bir şafttan ibaret. Araştırma, Nature dergisinde yayımlandı.

 

ARAMA-KURTARMA OPERASYONLARI İÇİN İDEAL

 

Henüz geliştirme aşamasında olan drone sürekli gözetleme, iletişim ve arama-kurtarma operasyonları için ideal görünüyor. Drone, o kadar küçük ki, mevcut teknolojiyle görülmesi, takip edilmesi zor olacak deniyor. Ancak araştırmacılar, teknolojinin güneş ışığının mevcudiyeti ve nem miktarıyla ilgili sınırlamalarla karşı karşıya olması nedeniyle önlerinde gidilecek daha çok yol olduğunu kabul ediyor. 

 

Drone’a şarj edilebilir piller ve güneş pillerinin bir kombinasyonu geliştirilip güç sağlanabilirse 24 saatlik uçuş yapabileceği düşünülüyor. Bu çözümle aynı zamanda aracın çevreye uyum sağlama yeteneği de geliştirilip düşük ışık yoğunluğunda ve hatta ışıksız koşullarda uçuşunu sürdürmesine imkan yaratılabilecek. 

 

 

Hipersonik füzeler hassas radarın takibinde

 

Optıcal Communication Technology’de hipersonik füze alanına dair yepyeni bir gelişme duyuruldu. Gökyüzünde saniyede dört mil hızla ilerleyen nesneleri takip edebilecek, lazer tabanlı inanılmaz derecede hassas bir radar sistemi geliştirildi. 

 

600 KM MENZİLDE AKTİF

 

Radar sistemini, Tsinghua Üniversitesi elektronik mühendisliği bölümünde, uzun yıllar ultra hızlı optik iletişim üzerinde çalışan profesör Zheng Xiaoping geliştirdi. Profesör ve ekibi, sistemin saniyede neredeyse 7 km hızla giden bir füzeyi yalnızca 28 cm hata oranıyla takip edebildiğini açıkladı. Sistem, ayrıca füzenin hızını da yüzde 99.7 doğruluk oranıyla tahmin edip 600 km menzilde çalışabiliyor.

 

‘Hipersonik’, saniyede yaklaşık bir mil hızla hareket eden herhangi bir füze için kullanılan bir terim. Hipersonik füzeler, yüksek manevra kabiliyetine sahip, alçaktan uçabilen silahlar ve bu fırlatıldıktan sonra havada tahmin edilebilir bir yay çizen kıtalararası balistik füzelerin tam tersini ifade ediyor. Hipersonik füzelerin hızlarının ve manevra kabiliyetlerinin, füze karşıtı sistemlerden ve şimdiye kadar geliştirilmiş radar tespit sistemlerinden kaçmalarına olanak sağlayacağına inanılıyor. 

 

ISI ÜRETİMİNE SON

 

Bu buluş, bu durumu değiştirebilir. Radar sistemindeki bu yeni buluş, lazerlerin üç farklı mikrodalga iletişim bandıyla birleştirilme-siyle kullanılmasından oluşuyor. Bu, yalnızca dedektörün ışık hızında iletişim göndermesine izin vermekle kalmıyor, aynı zamanda bu kadar yüksek hızlı algılamada gerekli olduğu düşünülen hızla hareket eden elektronlardan kaynaklanan ısı üretimi sorununu da ortadan kaldırıyor. Çünkü bu ısı ortadan kalkmazsa devre kartlarını kolaylıkla yakabilir ve onları kullanılamaz hale getirebilir. Çok bantlı mikrodalga sinyallerinin kullanımı Zheng’in ekibi tarafından icat edilen bir algoritmayla birleştirildiğinde sistemin doğruluğunu da geliştirmiş. Radar sistemi şu ana kadar yalnızca yer tabanlı simülasyonlarda test edilmiş olsa da araştırmacılar, sistemin uçaklara veya hava savunma füzelerinin başlarına monte edilebilecek kadar küçük olduğunu vurguluyor. 

 

 

 

 

 

30 Temmuz 2024 Salı

Dijitalleşmenin ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması, bilgi ve iletişim sektöründeki ücretli çalışan sayısının yıllık bazda 51 aydır artış göstermesini sağladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı derlemeye göre, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı ağustosta 15 milyon 883 bin 831 kişi olarak hesaplandı.

Ücretli çalışanlar sektör bazlı incelendiğinde, bilgi ve iletişim alanında çalışanların sayısındaki artış dikkati çekti.

Son yıllarda yazılım teknolojilerindeki gelişmeler, yapay zeka ve siber güvenlik gibi kavramların öne çıkması, sektördeki istihdam sayısında da artışa neden oldu.

Söz konusu verilerin toplanmaya başlandığı 2009 yılında bilgi ve iletişim kategorisinde ücretli çalışan sayısı 135 bin 760 iken, ağustos ayında 292 bin 712'ye ulaşarak rekor kırdı.

Böylece, bilgi ve iletişim alanındaki ücretli çalışan sayısında yıllık bazda 51 aydır artış meydana geldi. Söz konusu sektörde yıllık bazda çalışan sayısı, son olarak Kovid-19 salgınının yaşandığı Mayıs 2020'de gerilemişti.

Çalışan sayısında o dönem yaşanan 0,7'lik düşüşün ardından hızlı bir artış trendi başlarken, 2021'de bazı aylarda yıllık bazda yüzde 20'ye yaklaşan yükselişler kaydedildi.

Geçen ay ise bilgi ve iletişim kategorisinde ücretli çalışan sayısındaki artış yıllık bazda yüzde 2,2 oldu.

 

"UZMANLAŞMIŞ ÇALIŞANLARA TALEP ARTIYOR"

Türk İstatistik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Menteş, bilgi ve iletişim sektöründe çalışan sayısındaki artışın, dijitalleşmenin hızla benimsenmesi ve teknolojinin hemen hemen her sektördeki iş süreçlerine entegrasyonuyla yakından ilişkili olduğunu söyledi.

Son yıllarda dijital teknolojilere duyulan ihtiyacın hızlandığını ve özellikle Kovid-19 salgını sonrasında hızla arttığını bildiren Menteş, sektördeki ihtiyaçlara dair şu değerlendirmelerde bulundu: "Yapay zeka, bulut bilişim ve büyük veri analitiği gibi ileri teknolojilerin hızla gelişmesi, bu alanlarda uzmanlaşmış iş gücüne olan talebi artırıyor. Bu teknolojiler, birçok endüstrinin operasyonlarını optimize etmek için kritik hale geldi. Teknoloji odaklı girişimcilik ekosistemi son yıllarda hızla büyüyor. Özellikle Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerde teknoloji start-up'ları hem istihdam hem de yenilikçilik anlamında önem taşıyor. Çevrim içi alışverişin ve dijital pazarlamanın hızla büyümesi, yazılım geliştirme, veri analitiği, dijital içerik üretimi ve e-ticaret platformlarının yönetimi gibi alanlarda uzmanlaşmış çalışanlara olan talebi artırmıştır."

Menteş, dijitalleşmeyle birlikte siber güvenlik tehditlerinin de arttığına dikkati çekerek, bu nedenle hem kamu hem de özel sektörde verilerin korunması ve dijital altyapıların güvenliği için daha fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyaç duyulduğunu aktardı. Menteş, yazılım geliştirme ve mühendislik, veri bilimi ve analitiği ile siber güvenlik alanlarının, sektörde en çok istihdam sağlanan ve hala açık bulunan alanlar olduğunu kaydetti.

18 Ekim 2024 Cuma

Google, Microsoft ve Amazon gibi teknoloji şirketleri, yapay zeka kaynaklı elektrik tüketimlerinin artması sonucu yeni enerji yatırımlarına yöneliyor.

Üretken yapay zeka modellerinde yaşanan hızlı ilerleme ile enerji tüketiminde de artış yaşanıyor.

ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs tarafından yayımlanan rapora göre, veri merkezlerinin enerji tüketimi uzun yıllar durağan devam ederken, üretken yapay zeka araçlarındaki hızlı artışla beraber veri merkezlerinin enerji talebinin 2030 yılına kadar yüzde 160 artması bekleniyor.

Rapora göre, dünya çapındaki veri merkezleri, şu anda toplam enerjinin yaklaşık yüzde 2'sini tüketiyor ancak bu oranın 2030'a kadar yüzde 3-4'e yükseleceği tahmin ediliyor.

Son 10 yılda ABD'deki enerji talebinde neredeyse hiç büyüme gerçekleşmezken, 2022-2030 dönemi baz alındığında, veri merkezleri ve diğer ihtiyaçlarla beraber bu talebin yaklaşın yüzde 2,4 artması bekleniyor.

Enerji tüketiminde yapay zeka araçları sebebiyle yaşanması beklenen büyük artış nedeniyle aralarında Google, Microsoft ve Amazon gibi şirketlerin de bulunduğu teknoloji devleri de enerji yatırımlarını hızlandırdı.

Bu kapsamda, teknoloji devi Google, yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için küçük nükleer reaktörler kullanacağını açıkladı. Şirket, bunun için Kairos Power isimli bir firmayla anlaşma imzaladı.

Konu ile ilgili açıklama yapan Google'ın enerji ve iklimden sorumlu yöneticisi Michael Terrell, yapay zeka teknolojilerini devamlılığı için yeni elektrik kaynaklarına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Anlaşmaya göre, ilk reaktörün 2030'a kadar, diğerlerinin ise 2035'e kadar kullanıma girmesi öngörülüyor.

ChatGPT'nin sahibi OpenAI şirketinde ortaklığı bulunan Microsoft da enerji yatırımlarına devam ediyor. Şirket, eylül ayında Three Mile Island enerji santralinde operasyonları tekrar başlatmak için bir anlaşma imzaladı.

Amazon ise martta Pennsylvania eyaletinde nükleer enerji ile desteklenen bir veri merkezi satın alacağını duyurdu.

 

BİR YAPAY ZEKA SORGUSU 10 GOOGLE ARAMASI KADAR ENERJİ HARCIYOR

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre de yapay zeka uygulamaları ile yapılan sorgulamalar çok fazla enerji tüketiyor. Buna göre, bir ChatGPT sorgulaması 2,9 vatsaat elektrik tüketirken, bir Google araması ise 0,3 vatsaat saat elektrik tüketimine neden oluyor.

Bu da yapay zeka sorgularının Google aramalarından yaklaşık 10 kat daha fazla enerji tükettiği anlamına geliyor.

 

YAPAY ZEKA İLE BİR GÖRÜNTÜ ÜRETMEK BİR TELEFONU ŞARJ ETMEK KADAR ENERJİ HARCIYOR

Görüntü üreten yapay zekaların tükettiği enerji miktarı da yine tartışmalara sebep oluyor. Son dönemde popüler hale gelen görüntü merkezli yapay zekalar, ürettikleri her görüntüde önemli oranda enerji tüketiyor.

Teknoloji sitesi The Verge'de yer alan bilgilere göre, ortalama bir akıllı telefon şarj olmak için 0,012 kilovatsaat enerji tüketiyor.

Üretken yapay zekayı kullanarak sadece bir adet görüntü elde etmek bir telefonun şarj olması kadar enerji harcıyor.

17 Ekim 2024 Perşembe