tatil-sepeti

HABER: ADEM ORHUN

Küresel ekonomik büyüme, son yıllarda ticaret savaşlarının etkisi ve belirsizlik ortamının aşılamaması sebebiyle iyice hız kesti. IMF’nin gelecek yıl global büyüme tahmini yüzde 3.4, OECD’ninki ise yüzde 2.9. Sonraki yıl (2021) için de yüzde 2.94 büyüme beklentisi raporlara yansıdı. 2018’de büyüme yüzde 3.5 olduğu halde ülkeleri yeterince memnun etmeyen ekonomi, ‘küçük gelişmeler’ trendine girdi. Son rakamlar finans krizinden bu yana en düşük büyüme anlamına geliyor. Sürekli artan nüfusa ve teknolojinin kolaylaştırıcı etkisine rağmen ekonomik büyüme belli başlı engellere takılıyor.

TİCARET SAVAŞLARI

Küresel ekonomide büyümeyi tehdit eden risklerin başında ticaret savaşları geliyor. ABD ve Çin arasında yaşanan ve vergi bariyerleriyle kendisini gösteren çekişme aslında, menfaat hesaplarının bir parçası. Üstelik Avrupa Birliği ve Birleşik Devletler arasında da ticaret savaşı yaşanıyor.

BREXIT VE AB

İngiltere’de 2016’daki referandu-mun ardından anlaşmalı ayrılığın bir türlü gerçekleşmemesi, Birleşik Krallık kadar AB’nin diğer üyelerinin ve bu ülkelerle ticaret yapan üçüncü ülkelerin de sorunu olmuş durumda. Muhtemel ayrılığın tamamlanmasının ardından ikili anlaşmalar ve AB dışından tedarik alternatifleri daha önem kazanacak.

TERÖRİZM VE ÇATIŞMALAR

Küresel ekonomiyi olumsuz etkileme kapasitesi olan bir diğer konu ise çeşitli bölgelerde çıkması muhtemel çatışmalar ve terörizm. Suriye’de istikrarın yıllardır sağlanamamış olması, bölgesel ticareti ciddi şekilde etkiliyor. Muhtemel bir barış ve onarım süreci ise birçok sektör için fırsat anlamına geliyor.

NATO’NUN GELECEĞİ

NATO üyeleri son zirveyi kritik bir kararla tamamladılar. Londra Deklarasyonu’nda, ilk defa Çin’in yükselen gücüne değinilerek, “Çin’in artan nüfuzu ve uluslararası politikalarının ortaya çıkardığı fırsat ve sınamaları ittifak olarak birlikte ele almalıyız” denildi. Bu durum her ne kadar paktın, Çin tehdidini göstererek; ayrışmaları önleme manevrası olarak yorumlansa da, ticaret savaşlarıyla yükselen tansiyonu daha da artırdı.

SUUDİ-İRAN YAKINLAŞMASI

Trump, 2015’te Obama yönetiminin imzaladığı nükleer anlaşmadan vazgeçince, gözler yine İran’a çevrildi. Özellikle yaptırımlarla yetinmek istemediğini gösteren ABD’nin hamlelerine karşılık, Tahran ile yoğun ticari ilişkileri bulunan AB ülkeleri direniyor. Bu süreçte AB ülkelerinin tutumunun ne yönde olacağı, gelecek için ipucu verecek. İran’a müdahale bir risk olarak görünüyor ancak Suudi Arabistan’ın İran ile görüşmesinin, iyileşme için bir fırsat olduğu değerlendiriliyor.

SATIN ALMA GÜCÜ

OECD raporlarında, hane halkı harcamaları arttığı halde zayıflamaya dair işaretlerin ortaya çıktığı belirtiliyor. Ayrıca, otomobil satışlarının geçen yıl keskin bir şekilde düştüğü belirtilerek, bunun etkilerine dikkat çekiliyor.

AÇIK İŞBİRLİĞİ

OECD’nin gelecek iki yıla ait öngörülerine ilişkin raporunda, hükümetlerin, yatırımları artırmak, vergi ve ticaret konusunda adil uluslararası kurallar oluşturmak için acilen birlikte çalışması gerektiği vurgulanıyor.

DİJİTALLEŞME

Çin’in üretime ve ihracata bağlı üretimden tüketim ve hizmetlere doğru bir denge kurmaya çalıştığı belirtiliyor. Raporlarda dijitalleşmenin, iş modellerini dönüştürdüğüne de dikkat çekiliyor.

İLETİŞİM GÜVENLİĞİ

Huawei’nin mobil cihazları ve iletişim altyapısıyla pazarlardaki ‘güçlü pozisyonu’na tepki olarak yaşanan bazı gelişmeler, hem rekabet hem güvenlik endişelerinden kaynaklanıyor.

İletişim güvenliği NATO’nun zirvesinde de masadaydı. Zirvenin sonuç metninde “Üyeler, iletişim alt yapısının güvenliği konusunda mutabık kaldılar” denildi. Bu gelişme, tehdit olduğu kadar üretim ve pazarlara giriş açısından bir fırsata işaret ediyor.

SAHRA’NIN TOZUNU YUTANLAR REHBER OLMALI

Çad eski Büyükelçisi Prof. Ahmet Kavas, Türkiye’den yüzölçüm olarak 40 kat büyük olan Afrika’nın değişimin eşiğinde olduğunu söyledi. Afrika ülkelerinde artık ‘kendi gücümüzle kendimiz için çalışalım’ fikrinin güç kazandığını belirten Kavas, şöyle konuştu: “54 ülkenin bulunduğu kıta artık, sömürgeci sistemin etkilerinden veya emperyalist ekonomilerin baskılarından sıyrılıp, ‘birlik’ şeklinde hareket etmek istiyor. Bu değişim isteği iyice güçlenmeye başladı.”

Afrika’da İslam ve Müslüman Toplumlar konusunda akademik çalışmaları olan Prof. Kavas, İstanbul Ticaret’in sorularını cevaplarken “Yerel özellikleri ağır basan Afrika’da tecrübe kazanmış kişilerin Türkiye’de tecrübelerini paylaşmaları çok önemli. Orada bir şeyler başarmış olan iş insanlarının, Afrika’da iş yapmak isteyenlerle sık sık bir araya getirilmesi lazım. O zaman hızlı büyüme potansiyeli olan kıtada ticaret anlamında çok daha hızlı ilerleyebiliriz” şeklinde konuştu.

YÜKSELEN PAZARLAR: HİNDİSTAN, ÇİN VE AFRİKA ÜLKELERİ

Ekonomilerde resesyon önemli risklerden biri. Global ortalama büyüme yüzde 2.5’e düşerse birçok ülke resesyona girecek. Fakat ortalamanın üstünde büyüyen ülke ve bölgeler ticaret için fırsatlar barındırıyor.

Dev ekonomilerle ilgili büyüme tahminleri raporlara şu şekilde yansıdı:

  • ABD’de büyüme 2020 ve 2021’de yüzde 2’ye düşecek.
  • AB genelinde yüzde 1.4 beklenen büyüme, Euro bölgesinde yüzde 1 olacak.
  • Japonya’da da büyüme beklentisi yüzde 1.
  • Çin 2020’de yüzde 5.8, sonraki yıl yüzde 5.5 büyüyecek.
  • Yabancı raporlarda Türkiye’nin yüzde 3 büyüyeceği öngörülürken, hedefler yüzde 5 büyümeyi gösteriyor.

Diğer yandan dünya ortalamasının üzerinde büyümesi beklenen bazı ülkeler ve bölgeler dikkat çekiyor: 

  • Hindistan için büyüme tahmini yüzde 7
  • Afrika yüzde 3.6. Hindistan ve Afrika ülkeleri yeni dönemde fırsat barındıran yükselen ekonomiler olacak. 1.3 milyar insanın yaşadığı Muson ülkesinde pazara giriş çalışmaları avantajlı bir seçenek olarak kendisini gösteriyor. Hindistan’da düzenlenen büyük fuarların milli katılım organizasyonunu yapan İstanbul Ticaret Odası, şirketler ve girişimciler için rehberlik hizmeti de sunuyor. Diğer yandan 54 ülkenin bulunduğu Afrika da ticaret ve yatırım imkanları açısından üzerinde daha fazla çalışılması gereken bir kıta olarak girişimcileri bekliyor.

DÜNYANIN BORCU AĞIR

Global ekonomiyi borçluluk da olumsuz etkiliyor. Hem hükümetler hem özel sektör için borçluluk, iyi yönetilmemesi halinde önemli bir risk olarak kabul ediliyor.

İMF, Mali Gözetim raporlarına göre, 2009’da 140 trilyon dolar olan toplam küresel borç, 2017’de 184 trilyon dolara ulaştı. Bu rakam, global GSYH’nın yüzde 225’i anlamına geliyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 105 oldu. Kişi başına borç da ortalama 84 bin dolara yükseldi.

Geçen yıl 240 trilyon doları aşan küresel borç, bu yılı 255 trilyon dolarla kapatıyor.
Dünyanın en borçlu ülkesi ABD, Çin ve Japonya. Bunların borcu toplam global borcun yarısını geçiyor. Raporlara birer yıl sonra yansıyan bu rakamlar gösteriyor ki borçluluk, önümüzdeki yıl da ekonomileri ve ticareti etkileyecek.

İMF raporlarında, bazı ülkelerde kolay finansman koşullarının aşırı borç birikimini teşvik edebileceği ve sürdürülebilirlik risklerini artıracağı kaydedildi. Bu bilgi, şirketler için de tercih-sonuç ilişkisini iyi değerlendirmeleri yönünde bir not olarak değerlendirildi.

ŞİRKETLERİN BORÇ YÖNETİM KABİLİYETİ

Saxo Bank Makroekonomik Analiz Başkanı ve Fransa Parlamentosu üyelerinin danışmanı Christopher Dembik, borçluluk konusunun özel sektör için de çok önemli olduğuna dikkat çekti. İstanbul Ticaret’e özel değerlendirme yapan Dembik, Türkiye’de kilit konunun, özel sektörün dolar cinsinden yüksek borç seviyesi olduğunu ifade etti. Dembik, “Şirketlerin mali yapılarını düzeltmeleri ve yeniden yatırım yapabilir hale gelmesi çok önemli. Burada borç yönetimi ön plana çıkıyor” dedi.

25 Aralık 2019 Çarşamba

Etiketler : Dünya

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indiriminin ardından kripto para birimlerinde de yükseliş gözlendi. En yüksek piyasa değerine sahip kripto para birimi Bitcoin 63 bin dolar seviyesini aştı. Kripto para piyasasında gözler şimdi de kasımdaki ABD seçimlerine çevrildi.


Fed, politika faizini 4 yıl aradan sonra ilk kez indirdi. Faiz, 50 baz puan düşürülerek yüzde 4,75-5 aralığına çekildi.

 

Fed'in gelecek döneme ilişkin tahminleri de açıklanırken, projeksiyonlar, Bankanın faiz indirimlerinin yıl sonuna kadar 100 baz puana ulaşacağını ortaya koyuyor.

 

Fed Başkanı Jerome Powell, toplantı sonrasındaki değerlendirmesinde, enflasyona yönelik yukarı yönlü risklerin azaldığını ve istihdama ilişkin aşağı yönlü risklerin arttığını belirtti.

 

Söz konusu gelişmelerin ardından kripto para birimlerinde yükseliş gözlendi. En yüksek piyasa değerine sahip kripto para birimi Bitcoin 63 bin dolar seviyesini aştı.

 

Ethereum da yüzde 5'i aşan yükselişle 2 bin 500 dolar seviyesini geçerken, bazı altcoin projelerinde yükseliş yüzde 20 seviyesinin üzerine çıktı.

 

Bu süreçte kripto para piyasasının toplam piyasa değeri ise 2,2 trilyon düzeyini geçti.

 

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eren Çaşkurlu, faiz indiriminin ve parasal genişleme sürecinin, faiz indiriminden getiri düşüklüğü şeklinde etkilenecek yatırım enstrümanları dışındaki varlıklar için cazibe yaratacağını söyledi.

 

Kripto para birimlerinin de "riskli varlık" statüsüne girdiklerini ve dolayısıyla getirisi daha yüksek olabileceği için söz konusu cazibeden etkilenebileceğini dile getiren Çaşkurlu, "Faiz indirimi kararının ardından özellikle enflasyonist etkilere karşı sabit arzıyla koruma sağlayan Bitcoin'in fiyat hareketlerindeki yukarı yönlü hareket bunun belirtisidir." dedi.

 

Çaşkurlu, kripto para piyasası için büyük merkez bankalarının faiz indirim kararlarındaki devamlılığın, kripto para projelerindeki teknolojik atılımların devam etmesinin, piyasa regülasyonlarının ve spot borsa yatırım fonlarının (ETF) borsalarda yaygınlaşmasının olumlu gelişmeler olabileceğini ifade etti.

 

ABD'de resesyon endişelerinin yükselmesi ile kripto para piyasalarına ilişkin yasaklayıcı, sınırlandırıcı ya da piyasayı daraltabilecek düzenlemelerin piyasaya olumsuz yansıyabileceğini anlatan Çaşkurlu, şunları kaydetti: "ABD başkanlık seçimlerini Donald Trump'ın kazanması, kripto para piyasalarına ilişkin olumlu ve destekleyici görüşleri ve ülkeyi 'kripto para üssü haline getirme' söylemi dikkate alındığında kripto para piyasası açısından olumlu fiyatlanır. Harris'in kazanması durumunda ise piyasa uygulamalarına ilişkin vereceği kararlar netlik kazanana kadar piyasa hacmini belli miktarda azaltabilir. Ancak Harris'in de kripto para piyasasındaki yatırım hacmi, kazanç miktarı ve yatırımcıları göz önüne alarak piyasaya tamamen olumsuz bir yerde kendini konumlandırmayacağı görüşündeyim."

 

"ABD'DE PARASAL GENİŞLEME KRİPTO PİYASASINI OLUMLU ETKİLEYECEK"

 

Beykent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Batuhan Tufaner ise Fed'in faiz kararının piyasa beklentilerini karşıladığını ifade etti.

 

ABD tarafında enflasyon beklentilerinde aşağı, işsizlik beklentilerinde ise yukarı yönlü revizyon görüldüğüne dikkati çeken Tufaner, "Tüm bu göstergeler ABD'nin parasal genişlemeye devam edeceğini gösteriyor. Parasal genişleme sürecinde ise paraya ulaşım maliyetinin düşük olması ve piyasadaki likiditenin fazla olması nedeniyle kripto para piyasası da bundan olumlu yönde etkilenecektir." diye konuştu.

 

ABD'deki başkanlık seçimlerine yönelik anketlerdeki değişikliklerin diğer piyasalar gibi kripto para piyasasını da derinden etkilediğini bildiren Tufaner, şunları kaydetti: "Başkan adaylarından Donald Trump'ın kripto paralara olumlu baktığını biliyoruz. Bazı ödemelerini de kripto para aracılığıyla yaptığını gördük. Ayrıca parasal genişlemeyi daha çok tercih eden bir başkan imajı çiziyor. Diğer aday Kamala Harris tarafında ise böyle olumlu bir bakış açısı baskın değil. Dolayısıyla, Trump'ın seçimden galip çıkması kripto para piyasasını daha olumlu etkileyecektir."

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : Fed faiz kripto para bitcoin

İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) ağustos ayına ilişkin perakende satış verilerini açıkladı. Buna göre, ülkede perakende satışlar Temmuz 2024'teki yüzde 0,7'lik artışın ardından ağustosta yüzde 1 yükseldi.


 

Süpermarket ve giyim mağazalarında sıcak hava ve sezon sonu indirimlerinin etkisiyle artan trafik, perakende satışlara pozitif yansıdı.

 

Haziran-ağustos döneminde ise perakende satışlar önceki üç aylık döneme göre yüzde 1,2 artış gösterdi.

 

ONS Başekonomisti Grant Fitzner, verilere ilişkin değerlendirmesinde, ağustosta süpermarketlerin gıda satışlarında 2021'den beri görülen en büyük yıllık artışa katkıda bulunduğunu dile getirdi.

 

Haziran-ağustos dönemindeki satışların da arttığını kaydeden Fitzner, "Ancak, perakende satışlar genel olarak salgın öncesi seviyelerin hafif altında kalıyor." ifadesini kullandı.

 

İngiliz Perakendeciler Birliği (BRC) Araştırma Direktörü Kris Hamer ise hayat pahalılığı krizinin tüketiciler üzerinde hala baskı yarattığını belirterek, "Bu da ekimde enerji faturaları bir kez daha yükseldiğinde, talebin daha da düşebileceği anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : İngiltere perakende satış