tatil-sepeti

Filistin Ekonomi Bakanlığı Politika ve İstatistik Departmanı Direktörü Yusuf, Türkiye'nin Filistin pazarında Çin'in yerini aldığına dikkati çekerek, "İsrail'i istisna tutarsak Filistin pazarına en çok ürün ihraç eden ülke Türkiye'dir." dedi.


Filistin Ekonomi Bakanlığı Politika ve İstatistik Departmanı Direktörü Reşat Yusuf, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önceye kadar İsrail'den sonra Filistin'e ürün ihraç eden ülkelerin başında Çin'in geldiğini söyledi.

 

Filistin'in ithalat yaptığı Türkiye'nin son 5 yılda Çin'in yerini aldığına dikkati çeken Yusuf, "İsrail'i istisna tutarsak Filistin pazarına en çok ürün ihraç eden ülke Türkiye'dir." diye konuştu.

 

Filistin piyasalarına ithal edilen Türk ürünlerinin diğer dünya ülkeleri ürünlerine oranla hızla artarak birinci sırada yer aldığına vurgu yapan Yusuf, Filistin'in Türkiye'yle ticaret hacminin ithalat ve ihracat düzeylerinde net artış gösterdiğini belirtti.

 

FİLİSTİN ÜRÜNLERİNİN TÜRK PAZARINDAKİ PAYI DA ARTTI

 

Filistinli yetkili Yusuf, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Karşılıklı ticaret hacmi rakamlarındaki artış oranı net ortada. İki ülke (Filistin-Türkiye) arasındaki ticaret hacmi 2022 yılında 900 milyon doları aştı. İkili ticaret hacmi 2022 yılında 2021’e oranla yüzde 12 arttı, 2021 yılında ise 2020 yılına oranla yüzde 32 arttı. Bu da (Türkiye’den Filistin’e) ithalatın büyümesini gösteriyor.”

 

Türkiye’nin Filistin’e ihraç ettiği ürünlerin başında demir, ahşap, bitkisel yağlar, tekstil, mobilya ve gıda ürünlerinin geldiğine vurgu yapan Yusuf, “Türkiye, Filistin ithalat pazarında lider olmakla yetinmiyor. Bilakis Ankara, Filistin ürünlerinin de Türk pazarındaki payını artırmasına katkı sundu.” İfadelerini kullandı.

 

Türk üreticilerin Filistin pazarında kabul gördüğünün altını çizen Yusuf, bunun da Türk ürünlerinin yüksek kalite standartlarından taviz vermediğinin göstergesi olduğunu söyledi.

 

Yusuf, “Ticaretteki bu rakamlar aslında Türkiye’nin Filistinlilere ne kadar yakın olduğunu ve onlara desteklerini yansıtıyor. Filistinli tüketici de yabancı veya İsrail menşeli ürünlere göre Türk ürünlerini daha kaliteli görüyor.” Dedi.

 

FİLİSTİN’E İTHALAT İSRAİL ÜZERİNDEN YAPILIYOR

 

Filistin ticaretinin İsrail üzerinden yapılması sebebiyle hem Filistin'in hem de İsrail'in ticaret verilerinin çarpıtıldığını vurgulayan Yusuf, "Türkiye, Filistin pazarının ihtiyaçlarını karşılayacak birçok alanda sanayisi olan bir ülkedir. Ancak İsrail'in kısıtlamaları ve onunla olan ekonomik anlaşmalar, Filistin ile Türkiye arasında ticari alışverişte ortaklık kurulmasını kısıtlıyor." ifadelerini kullandı.

 

Filistin yönetiminin sınır kapıları konusunda bir egemenliğe sahip olmadığına işaret eden Yusuf, dolayısıyla Filistin'in ithal ettiği tüm ürünlerin İsrail'den geçmek zorunda kaldığını belirtti.

 

İsrail'in tüm sınır kapılarını kontrolünde tuttuğunun altını çizen Yusuf, "Filistin'in ithal ettiği ürünler, Akdeniz'e açılan Hayfa veya Aşdod limanlarından ulaştırılıyor. İthalat aynı zamanda Ürdün'le olan sınır kapısı üzerinden ulaştırılıyor." diye konuştu.

 

Yusuf, İsrail'in sınır kapılarını kontrolünde tutması sebebiyle Filistin'e ithal eden edilen ürünlerin maliyetlerini artırdığını ve bunun da tüketiciyi etkilediğini aktardı.

 

İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında 1994'te imzalanan Paris Ekonomi Protokolü gereğince Filistin dış ticareti sadece İsrail üzerinden yapılıyor.

 

Filistin İstatistik Merkezi verilerine göre, İsrail'den sonra Filistin'in en büyük ticaret ortağı ülkeler yıllık 900 milyon doları aşan rakamlarla Türkiye ve Çin'dir.

 

Filistin'in dünya ülkelerinden ithal ettiği ürünler, Hayfa ve Aşdod limanlarından teslim alınarak kara yoluyla Filistin pazarına ulaştırılıyor.

 

Paris Ekonomi Protokolü gereğince İsrail yönetimi, kontrolü altındaki sınır kapılarından Filistinliler adına topladığı vergileri, aylık olarak Filistin hazinesine aktarıyor.

08 Nisan 2024 Pazartesi

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, "Dünya hızla değişiyor ve Avrupa geride kalıyor. Teşhis ve çözüm açık. AB bir araya gelmeli ve rekabet gücünü artırmak için yapısal zorluklarını ele almalı" dedi.


 


 

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) Ekonomik ve Mali İşler Komitesi toplantısında konuştu.

 

"Avrupa önemli zorluklarla karşı karşıya ve önümüzdeki beş yıl içinde kritik kararlar alınması gerekecek" diyen Lagarde, yeni dönemde AP ile yakın biçimde çalışacaklarını anlattı.

 

Lagarde, Avro Bölgesi'nin birinci çeyrekte yüzde 0,3, ikinci çeyrekte ise yüzde 0,2 büyüdüğünü anımsatarak, "İkinci çeyrekteki büyüme esas olarak ihracattan ve kamu tüketiminden kaynaklandı. Hane halkları daha az tükettiği, firmalar iş yatırımlarını azalttığı ve konut yatırımları düştüğü için iç talep zayıf kaldı. Hizmet sektörü, yavaşlama belirtileriyle ayakta kalırken, imalat ve inşaat sektörlerindeki faaliyetler durgun kalmaya devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

Enflasyondaki gelişmeler hakkında Lagarde, "Enflasyondaki düşüş son iki aydır hızlanıyor. Manşet enflasyon Ağustos 2024'te yüzde 2,2'ye düştü. Azalan enerji maliyetleri nedeniyle enflasyonun eylül ayında daha da gerilemesi bekleniyor." dedi.

 

Lagarde, enerji fiyatlarındaki sert düşüşlerin yıllık enflasyona etkisinin kaybolduğunu bu nedenle dördüncü çeyrekte enflasyonun bir miktar artabileceğini belirterek, "Son gelişmeler enflasyonun zamanında hedefe döneceğine olan güvenimizi güçlendiriyor. Bunu ekim ayındaki para politikası toplantımızda hesaba katacağız." dedi.

 

"Enflasyonla mücadelede uzun bir yol katettik" diyen Lagarde, enflasyonun faiz oranlarının artırılmasıyla gerilediğini ifade etti.

 

Lagarde, "Enflasyonun orta vadede yüzde 2'lik hedefimize zamanında dönmesini sağlamaya kararlıyız. Uygun kısıtlama seviyesini ve süresini belirlemek için veriye dayalı bir yaklaşımı izlemeye devam edeceğiz. Burada enflasyon görünümüne, enflasyonun dinamiklerine ve para politikası iletim gücüne odaklanacağız." değerlendirmesinde bulundu.

 

Enflasyonda yüzde 2 hedefine ulaşmak için gerekli olduğu sürece politika faizlerini yeterince kısıtlayıcı tutacaklarını vurgulayan Lagarde, "Önceden belirli bir faiz oranı patikası taahhüdünde bulunmuyoruz." diye konuştu.

 

"Dünya hızla değişiyor ve Avrupa geride kalıyor. Teşhis ve çözüm açık. AB bir araya gelmeli ve rekabet gücünü artırmak için yapısal zorluklarını ele almalıdır" diyen Lagarde, AB'nin sermaye piyasaları birliğinde ilerlemesi, ekonomik dayanıklılığı artırmak ve ekonomiyi karbondan arındırmak için önemli çaba göstermesi gerektiğini anlattı.

 

Öte yandan, ECB, 12 Eylül'de piyasa beklentileri doğrultusunda yılın ikinci faiz indirimine giderek mevduat faiz oranını 25 baz puan, ana refinansman faizi ve marjinal borçlanma faizini 60'ar baz puan indirmişti.

 

Banka, mali piyasalar için çok önemli olan ve bankaların kısa vadede ECB'ye fazla mevduatlarını ilettikleri mevduat oranını çeyrek puan düşürerek yüzde 3,50'ye çekmişti.

 

ECB Yönetim Konseyi, önceden belirli bir faiz oranı patikasına bağlı kalmayacağını teyit ederken, bazı analistler bankanın 2025 ortalarına kadar faiz oranlarını düşürmeye devam edeceğini öngörüyor.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Christine Lagarde Avrupa Merkez Bankası

Altının ons fiyatı gördüğü en yüksek seviyeyi 2.685,61 dolara taşırken, geçen haftayı yüzde 1.4 artışla tamamladı. 32.714 dolarla Ocak 2013'ten bu yana en yüksek seviyesini test eden gümüşün ons fiyatı geçen hafta yüzde 1.5 yükseldi.


Emtia piyasası, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz indirimlerini sürdüreceğine yönelik beklentilerin gücünü koruması ve Çin'in ekonomiyi desteklemek için attığı adımlarla yükselişini geçen hafta da sürdürdü.

 

Fed'in enflasyonla mücadeleyi "yumuşak iniş" ile sonlandırabileceği ve ekonomiye zarar vermeyeceği öngörüsü geçen hafta emtia piyasasını pozitif etkilemeye devam etti.

 

Emtia piyasası, bankanın faiz indirimlerini sürdüreceğine yönelik beklentilerin gücünü korumasının yanına Çin'in ekonomiyi desteklemek için attığı adımlar eklenince yükselişini geçen hafta da sürdürdü.

 

Altının ons fiyatı gördüğü en yüksek seviyeyi 2.685,61 dolara taşırken, geçen haftayı yüzde 1,4 artışla tamamladı. 32,714 dolarla Ocak 2013'ten bu yana en yüksek seviyesini test eden gümüşün ons fiyatı geçen hafta yüzde 1,5 yükseldi.

 

Ons bazında paladyum yüzde 5 değer kaybederken, platin yüzde 2,5 değer kazandı.

 

Öte yandan baz metallere bakıldığında, tezgah üstü piyasada geçen hafta fiyatlar libre bazında bakırda yüzde 6,3, alüminyumda yüzde 5,9, nikelde yüzde 3,4, kurşunda yüzde 3,5, çinkoda yüzde 7,3 artış görüldü.

 

ABD ekonomisinde devam eden resesyon endişeleri ve Orta Doğu'da artan gerilim güvenli liman varlıklara olan talebi desteklemeyi sürdürdü.

 

Çin Merkez Bankasının (PBoC) ekonomiyi desteklemek için para politikasını önemli ölçüde gevşetmesi varlık fiyatları üzerinde etkili olmayı sürdürürken, bu durum değerli ve baz metallerdeki yükselişi tetikledi.

 

Banka, iç talepte süregelen zayıflık ve gayrimenkul sektöründeki düşüşün aşağı çektiği ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir dizi tedbir açıklamıştı.

 

PBoC Başkanı Pan Gongşıng, düzenlediği basın toplantısında, ters repo faizinde indirimden zorunlu karşılık oranlarının azaltılmasına ve mortgage faizlerinin düşürülmesine dek politika adımlarını duyurmuştu.

 

Pan, PBoC'nin piyasaya kısa vadeli nakit aktarmasının en önemli aracı olan 7 günlük ters repo faizini yüzde 1,7'den yüzde 1,5'e çektiğini açıklamıştı.

 

Banka ayrıca finans kuruluşlarına verilen bir yıllık orta vadeli kredi faiz oranını yüzde 2,30'dan yüzde 2'ye düşürdüğünü duyurdu.

 

Pan, Çin'in büyük devlet bankalarına 1 trilyon yuan tutarında sermaye enjekte edeceğini ifade etti.

 

Çin'in konut sektöründeki istikrar ve yumuşak ekonomik iniş beklentisinin bir araya gelmesi, baz metaller ve değerli metal fiyatlarındaki artışın devam edebileceğine dair öngörüleri güçlendirdi.

 

Devam eden merkez bankası alımları ile Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalardan kaynaklanan jeopolitik riskler altının ons fiyatını desteklemeye devam ediyor.

 

Analistler, 100 seviyelerine kadar gerileyen dolar endeksinin ve düşen tahvil getirilerinin de altının alternatif maliyetini azaltarak yukarı yönlü hareketini desteklediğini ifade etti.

 

ABD'de açıklanan verilerin ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın sınırlı da olsa sürdüğünü göstermesi özellikle baz metalleri olumlu etkiledi.

 

ABD'de imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), eylülde aylık 0,9 puan azalarak 47 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. Endeks, 15 ayın en düşük seviyesini kaydetti.

 

İmalat sanayinde en çok kullanılan ürünlerden olan bakırda, resesyon endişelerinin sınırlı da olsa yatışması ve gelecek dönemde bakıra olan talebin güçlü kalabileceğine ilişkin beklentiler sonrasında kayda değer yükselişler görüldü.

 

ENERJİ GRUBU KARIŞIK SEYRETTİ

 

Enerji grubuna bakıldığında Brent petrolün varil fiyatı yüzde 2,8 azalırken, New York Ticaret Borsası'nda işlem gören doğal gazın İngiliz termal birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 20 arttı.

 

Petrol fiyatları, Libya'daki arz kesintilerine ilişkin endişelerin azalmasıyla düştü.

 

Libya'nın doğusundaki Temsilciler Meclisi tarafından atanan hükümet, Merkez Bankasının yönetimi konusunda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle geçen ay tüm petrol sahaları, limanlar ve kurumlarda "mücbir sebep" ilan ettiğini, üretimin ve ihracatın durdurulması kararı aldığını bildirmişti.

 

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu, Temsilciler Meclisi ve Trablus'taki Devlet Yüksek Konseyi temsilcilerinin Merkez Bankasına atanacak başkan ve yardımcısı konusunda anlaştığını açıkladı.

 

Ülkede istikrarın sağlanmasıyla petrol üretiminin tekrar normal seviyelere döneceği beklentisi fiyatların düşüşünde etkili oluyor.

 

Suudi Arabistan'ın petrol üretim artışına hazırladığına dair haberler de fiyatların düşüşünde etkili oldu.

 

ABD'de doğal gaz stoklarının beklentilerin altında artması doğal gaz fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

 

TARIM GRUBUNDA KAHVE VE KAKAODA SERT YÜKSELİŞLER GÖRÜLDÜ

 

Geçen hafta Chicago Ticaret Borsası'nda kile başına fiyatlar buğdayda yüzde 2, mısırda yüzde 4, soya fasulyesinde yüzde 5,3 artarken, pirinçte yüzde 3,1 azalış kaydetti.

 

Intercontinental Exchange'de libre bazında fiyatlar, şekerde yüzde 2,2, kahvede yüzde 7,3 artış kaydederken, pamukta yüzde 0,7 azaldı. Kakaonun ton başına fiyatı da haftayı yüzde 8,1 yükselişle tamamladı.

 

Avustralya'nın güney ve güneydoğusundaki, buğday tarlalarının şiddetli don olaylarından etkilenmesinin buğdayda üretim endişelerine yol açması fiyatların yükselmesine neden oldu.

 

Brezilya'da kurak hava koşullarının devam etmesi ve Güneydoğu Asya ülkelerini vuran Yagi Tayfunu'nun Vietnam'daki kahve üretilen alanlara zarar vermesi kahve fiyatlarını destekledi.

 

Fildişi Sahili'nde kakao üretiminin azalması, Gana hükümetinin kakao üreticilerine ödediği desteği artırması ve dolara talebin azalması kakao fiyatlarının sert yükselmesine neden oldu.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : emtia ons enerj tarım kahve kakao altın