Ezine peynirinin Avrupa Birliği'nden (AB) coğrafi işaret tescili alması, üretim merkezi olan Çanakkale'nin Ezine ilçesinde sevinçle karşılandı.


Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma Geliştirme ve Tanıtma Derneğinin AB'ye yaptığı Ocak 2023 tarihli başvuru sonuçlandı. Türkiye'de 10 Nisan 2007'de coğrafi işaret olarak tescil edilen Ezine peyniri, AB'nin tescillediği Türkiye'nin 18'inci ürünü, AB'den tescilli ilk Türk peyniri, Çanakkale'nin ise "Bayramiç beyazı"ndan sonra ikinci coğrafi işaretli ürünü oldu.

 

AB'den tescilli Ezine peyniri, Çanakkale'nin Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçeleri, Çan ilçesine bağlı Şerbetli, Etili, Ahlatlıburun, Küçüklü, Alibeyköy ve Söğütalan köyleri ile merkez ilçeye bağlı Karacaören, Kurşunlu, Şerbetli ve Kirazlı köylerinin doğal bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla beslenen koyun, keçi ve ineklerden elde edilen sütlerden üretiliyor.

 

Ezine Belediye Başkanı Güray Yüksel, küçükbaş hayvancılığın yaygın yapıldığı bölgenin florasına ve bitki örtüsüne hakim sütlerin işlenip, 1 yıl bekletilerek tüketicilere Ezine peyniri markasıyla sunulduğunu söyledi.

 

Tescili değerlendiren Yüksel, "Şehrimizin peynirin başkenti olmasının yanında AB'ye ihracat noktasında bir kapı aralanacaktır. Şehrimizi bu konuda temsil etmekten onur ve gurur duyuyoruz. Bundan sonra Ezine peynirini daha güzel ve daha gurur verici yerlerde göreceğiz." dedi.

 

Ezine peyniri üretiminde bölgedeki küçükbaş hayvan sayısının önemine değinen Yüksel, bunu geliştirmek için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ezine Ziraat Odasının projelerinin bulunduğunu, geçen yıl 100'e yakın damızlık küçükbaş hayvan desteği sağlandığını ifade etti.

 

TÜRKİYE'DE EZİNE PEYNİRİNİN SAHTELERİNİN ÖNÜNE GEÇEMEDİK

 

Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma Geliştirme ve Tanıtma Derneği Başkanı Ali Öztürk de AB tescilinin üreticiler arasında heyecanla karşılandığını bildirdi.

 

Köylerde küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi, ahırların modernize hale getirilmesi için devlet desteğinin artırılmasını, köylülerin bilinçlendirilmesini talep eden Öztürk, "Süt üreticisinin de bizimle beraber yola çıkması lazım. Bizim mandıramız istediği kadar AB şartlarına uygun olsun, aldığınız süt bunu karşılamıyorsa ürünü AB almıyor." değerlendirmesini yaptı.

 

Öztürk, Avrupa'nın bazı ülkelerinde Ezine peyniri adı altında sahte üretim yapıldığını, tescille en azından bunun önüne geçileceğini vurguladı.

 

İhracat konusunda yol haritası hazırlayarak ilerleyeceklerini kaydeden Öztürk, şöyle devam etti:

 

"Türkiye'de Ezine peynirinin sahtelerinin önüne geçemedik. Bizim peynirimiz coğrafi işaretli. Coğrafi işaretin ne olduğunu bilmeyen hem tüketici hem perakende satıcı var. Süt ve peynir yapılan imalathanenin Ezine, Ayvacık, Bayramiç'i kapsayan haritanın içinde olması lazım. Dışarıdan gelen sütten Ezine peyniri yapamazsınız. Bunu vatandaşımızın da satıcının da öğrenmesi lazım. 'Ezine inek peyniri' diye peynirler satılıyor. Böyle bir peynir yok. Ezine peyniri tek, koyunu, keçisi, ineği olmaz. Kontrollerin sıklaşması lazım. Tek başımıza mücadele edemiyoruz."

 

Avrupa'da feta peynirinin ön planda olduğunu anlatan Öztürk, "Bizim en kötü Ezine peynirimiz, en iyi feta peynirinden misli misli yukarıda bir ürün." ifadesini kullandı.

 

BU PEYNİRİN TÜRKİYE'YE DAHİ YETMEYECEĞİ BİR GERÇEK

 

Derneğin 2. Başkanı Ali Atak, talepte artış olması halinde bunun karşılanamayabileceğini belirtti.

 

İlçede yılda yaklaşık 250 bin teneke peynir üretildiği bilgisini veren Atak, "Gerçek Ezine peyniri satıldığı sürece, bu peynirin Türkiye'ye dahi yetmeyeceği bir gerçek. Ancak sahte ve tağşişli ürünlerden dolayı Ezine peyniri hak ettiği değeri alamamakta." görüşünü dile getirdi.

 

Derneğe üye 25 Ezine peyniri üreten firmanın bulunduğunu aktaran Atak, 2 firmanın da dernek dışında üretim yaptığını söyledi.

 

Ezine peynirinin üretiminin mart ayında başlayıp eylüle kadar sürdüğünü bildiren Atak, şunları anlattı:

 

"Koyun ve keçi sütünden olduğu için bu tarih haricinde üretme imkanımız yok. AB coğrafi işaret tescili, AB kapısını hemen açacak değil. Zamanla yüklenerek, zorlayarak bu kapıyı açmaya çalışacağız. Bu kapıyı açmadan önce Türkiye'ye sağladığı fayda ise bir prestij kazancı olacak. Çanakkale, Ezine, Bayramiç ve Ayvacık bölgesi için büyük bir katma değer için bu alındı. Maddi gelire döndürebilirsek çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Yurt dışına çıkmak için de belli bir ham maddeye ihtiyacımız var. Bu bölgede de bu ham madde yeterli değil. Çeşitli çalışmalar yaparak buradaki koyun ve keçi sayısını artırmamız gerekmektedir. Buradaki üretimimiz Türkiye'ye dahi yetmemektedir. Avrupa gelir olarak bizden daha iyi olduğu için bu ürünü talep edeceklerini düşünüyorum."

 

Almanya ve Danimarka'da iki büyük firmanın sahte Ezine peyniri ürettiğini, öncelikle bunun önüne geçeceklerini, ardından büyük toptancılarla irtibat kurarak coğrafi işaret yoluyla ihracat kanalı aralamaya çalışacaklarını ifade eden Atak, Mart 2024'te başlayacak üretim döneminden itibaren Ezine peynirinin üzerinde "AB coğrafi işareti" logosunun yer alacağını sözlerine ekledi.

 

DİĞER ÜRÜNLERİMİZ İÇİN DE TEŞVİK EDİCİ BİR GELİŞME

 

Çanakkale Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Deniz de Ezine peynirinin AB coğrafi işaret tescili almasının Çanakkale, Türkiye ve markalar için çok sevindirici bir gelişme olduğuna dikkati çekti.

 

Süreci dört gözle beklediklerini ve nihayet olumlu sonuçlandığını dile getiren Deniz, "Ezine peyniri, AB'nin tescil etmiş olduğu ilk ve tek Türk peyniri oldu. Yerel ürünler bakımından oldukça zengin olan ilimizde Ezine peynirimiz gibi AB'de coğrafi işaret tescili mümkün olan birçok ürünümüz mevcuttur. İlimizde Bayramiç beyazımızın ardından Ezine peynirimizin de AB coğrafi işaret tescili alması diğer ürünlerimiz için de teşvik edici bir gelişmedir." diye konuştu.

07 Aralık 2023 Perşembe

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi