tatil-sepeti

Orta Vadeli Program’da yer alan sermaye piyasalarına yönelik adımları değerlendiren uzmanlar, yatırımcı sayısındaki artışın önemli olduğunu ve hayata geçecek yeni düzenlemelerin ilgiyi daha da artıracağını belirtti.


 

2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) sermaye piyasaları geliştirilmesi kapsamında, alternatif finansal araçların geliştirilmesiyle yatırımcı tabanının genişletilmesi ve tasarrufların artışı hedefleniyor.

 

Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun (MKK) açıkladığı verilere göre, ağustos sonunda bakiyeli yatırımcı sayısı son 1 yılda yüzde 18,6 artarak 10 milyon 959 bin 772 kişiye ulaştı. Toplam kayıtlı yatırımcı sayısı ise 35 milyon 596 bin 999 oldu.

 

Söz konusu dönemde pay senedi bakiyeli yatırımcı sayısı son 1 yılda yüzde 18,7 artarak 7 milyon 430 bin 342 kişiye yükselirken, yatırım fonu yatırımcı sayısı yıllık yüzde 25,7 artarak 5 milyon 227 bin 524’e ulaştı.

 

Ak Portföy Genel Müdürü Mehmet Ali Ersarı, sermaye piyasasının geliştirilmesi konusunun istikrarlı şekilde bu programlarda yer aldığını ve bu konuların gündemde olmasını olumlu bulduklarını söyledi.

 

Geçmiş dönemde destekleyici adımlar atıldığını anımsatan Ersarı, şu bilgileri paylaştı: “Sermaye piyasalarına yönelik vergisel avantajlar, stopaj avantajları gibi çalışmaların hayata geçtiğini gördük. Bu konuların gündemde olmasıyla sermaye piyasalarının teşvik edilmeye devam edileceği yönünde bir izlenim alıyoruz. Çünkü gittiğimiz noktada potansiyel büyük. Yatırımcı sayısındaki artışların etkileyici olduğunu düşünüyorum. Bugün 8 milyon fon yatırımcısından 5 milyonu tekil yatırımcı. Amerika'da ne kadar var diye baktığımızda, her haneden 2 kişinin yatırım fonu yatırımcısı olduğunu görüyoruz. Aslında bu rakamlar daha çok büyümeye gebe. Portföy yönetim sektörü olarak toplam büyüklüğümüz Gayri Safi Milli Hasıla içerisinde yüzde 15’e yeni yeni yaklaşıyor. Dünya ortalaması yüzde 100’ün yüzün üzerinde. Dolayısıyla buralarda gidecek çok yolumuz var.”

 

Ersarı, tasarruf alışkanlıklarının değişmeye başladığını ve yatırımcıların farklı piyasalara, geçmiş dönemde riskli algıladıkları varlık sınıflarına daha açık hale geldiğini vurguladı.

 

Araç çeşitliliğine değinen Ersarı, girişim sermayesi yatırım fonu ya da gayrimenkul yatırım fonu yatırımlarının uzun vadeli olması sebebiyle buralardaki yatırım havuzlarını doldurmanın diğer yatırım fonlarına göre daha zor olduğunu bildirdi.

 

Bu fonlara uzun vadeli yatırımlar üzerinden kaynak yönlendirmesi yapılması gerektiğini ifade eden Ersarı, şunları kaydetti: “Bu anlamda bireysel emeklilik sistemi bu iki yatırım fonu grubu için oldukça önemli itici bir güç. Çünkü bireysel emeklilik fonlarından buralara aktarılan kaynaklar var. Bu aslında bir ekosistem yani, kısa vadeli yatırımcıdan uzun vadeli yatırımcıya, kurumsal yatırımcıdan bireysel yatırımcıya, farklı varlık sınıflarına kadar hepsi bir ekosistem. Önümüzdeki dönemde bireysel emeklilik sistemine dair yapılabilecek yeni geliştirmeler, oradaki ivmeyi bir üst seviyeye çekebilecek adımların bu varlık sınıflarında itici gücün artması anlamına gelebilir."

 

"AÇIĞA SATIŞ GİBİ REGÜLASYONLARIN DEVREYE ALINMASI DÜŞÜNÜLEBİLİR"

 

Başkent Menkul Değerler Genel Müdürü Cumhur Örnek ise yıllardır 2 milyon bakiyeli yatırımcı sayısını aşmakta zorlanan sermaye piyasalarının bugün negatif reel faizle büyümeyi önceleyen politikaların devreye girmesi ve halka arzlarda eşit dağıtım tebliğ değişikliğiyle yeni bir boyuta ulaştığını söyledi.

 

Portföy büyüklük dağılımları ile analiz yapıldığında hedeflenen noktaya henüz ulaşılmadığını belirten Örnek, şu bilgileri paylaştı: “Kısa vadede piyasa katılımcıları üç ana noktaya odaklanmış durumda: Parasal sıkılaştırmanın reel sektöre gecikmeli etkileri, enflasyon muhasebesinin finansallarda yaratacağı değişim ve Merkez Bankası’nın atacağı adımların zamanlaması. Orta ve uzun vadede ise borsa işlemlerinin vergilendirilmesi konusu belirsizliğini koruyor ve netleşmesi gerekiyor. Daha fazla kurumsal yatırımcı çekmek adına piyasanın kendi dinamiklerini dengeleyen açığa satış gibi regülasyonların zaman içinde devreye alınması düşünülebilir. Sürdürülebilir fiyat istikrarı ise olmazsa olmazımız; aksi takdirde sermaye piyasası dışındaki finansal ürünlerin cazibesini azaltmak mümkün olmayacaktır.”

 

"ARAÇ ÇEŞİTLİLİĞİNİN ARTMASINI BEKLİYORUZ"

 

Bulls Yatırım Genel Müdürü Burak Salman, sermaye piyasalarının çeşitlendirilmesi ve yatırımcı tabanının geliştirilmesi hususunu oldukça önemli bulduklarını söyledi.

 

OVP’de altı çizilen kripto varlıklar ve platformlara ilişkin düzenlemeler ile sektörde yapay zeka ve diğer teknolojilerin kullanılması gibi konuların sermaye piyasalarının gelişimine katkı sağlayacağını vurgu yapan Salman, şunlara dikkati çekti: "Yatırımcı sayısı, sermaye piyasalarımızın son yıllardaki büyümesiyle birlikte mevcut seviyelerine ulaştı. Bu alandaki araç ve ürün çeşitliliğini artırmak, hem yatırımcıların adet bazında hem de portföy büyüklükleri bazında sermaye piyasalarına olan katkısını artıracaktır. Buna ek olarak teşviklerin artırılması, teknolojik altyapının geliştirilmesi gibi hususların da etkisinin olabileceğini düşünüyoruz. Son dönemlerde fonlara ciddi bir ilgi var. Yatırımcılar, hisse senedi, altın, borçlanma aracı gibi yatırım araçlarında spesifik yatırım yapmak yerine, çeşitli temalardaki ve içeriklerdeki fonları alarak aslında istedikleri alana, içeriği sermaye piyasası uzmanlarınca oluşturulan ürünler vasıtasıyla yatırım yapmış oluyorlar. Biz önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarında araç çeşitliliğinin artmasını bekliyoruz."

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : OVP sermaye yatırımcı

Altının ons fiyatı, bu hafta 2 bin 589,70 dolarla rekor tazelerken, yılbaşında bu yana yüzde 25 değer kazanarak emtia piyasasında en fazla kazandıran ürünler arasında yer aldı.


 

ABD Merkez Bankasının (Fed) 50 baz puanlık faiz indirimine gideceğine yönelik beklentilerin güç kazanması sonrasında dolara olan talebin azalması ve tahvil faizlerindeki geri çekilmelerle altının ons fiyatı tarihi zirveleri test etti.

 

ABD'de iş gücü piyasasındaki yavaşlamanın Fed'in atması beklenen güvercin adımları desteklemesi ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) faizlerde indirime gitmesi son zamanlarda altının ons fiyatını destekleyen unsurlar arasında bulunuyor.

 

Altın fiyatları, yıl genelinde Orta Doğu'daki gerginlikten dolayı yatırımcıların "güvenli limana" yönelmesi nedeniyle de yükseldi. Merkez bankalarının devam eden altın alımları da altının ons fiyatını destekleyen önemli bir faktör olarak öne çıktı.

 

Dünya Altın Konseyi raporuna göre, merkez bankalarının altın alımları yılın ilk yarısında 483 ton ile rekor seviyeye çıktı. Merkez bankalarının altın alımları, temmuz ayında ise bir önceki aya göre iki katın üzerine çıkarak 37 tona yükseldi.

 

Analistler, jeopolitik ve ekonomik belirsizliğe karşı korunmak için Çin başta olmak üzere Asya'da altına talebin arttığını dile getirdi. Bölgede, gayrimenkul ve hisse senedi gibi diğer yatırım seçeneklerine güvenin azalması da altının tercih edilmesine yol açtı.

 

Orta Doğu'nun yanında Rusya, Ukrayna ve ilgili jeopolitik riskler ve özellikle kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerine ilişkin belirsizlikler de altın fiyatlarını destekledi.

 

Çin'deki zorlu ekonomik koşullar ve emlak sektöründeki sıkıntılara karşı yatırımcıların nakitlerini daha korunaklı bir alana yatırmasıyla bu ülkeden gelen talep de altında sert yükselişe neden oldu.

 

Analistler, ayrıca tarihsel olarak altının iyi performans gösterdiği bir dönemde, Fed'in faiz indirimi döngüsünün başlamasının altın üzerindeki olumlu etkisinin giderek daha fazla görüldüğünü kaydetti.

 

"BU SENEYE 'ALTIN' SENESİ DENİLEBİLİR"

 

Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, altın fiyatlarında güçlü görünümün devam ettiğini belirtti.

 

Söz konusu seyrin zaten beklenen bir durum olduğunu ifade eden Ergezen, "Altının ons fiyatının özellikle 2 bin 500 dolar 2 bin 528 dolar üzerinde kalıcı olması burada 2 bin 600 dolara kadar görülebilme ihtimaline zaten işaret ediyordu ve o seviyelere de oldukça yaklaşmış durumdayız. Tabii çok hızlı bir yükseliş oldu, özellikle faiz indirimlerinin başlayacak olması burada etkiliydi." dedi.

 

Ergezen, bu kadar kısa sürede yaşanan hızlı yükselişler sonrasında bu seneye aslında "altın" senesi denilebileceğini vurgulayarak, altının birçok varlık fiyatından daha fazla getiri sağlamış durumda olduğunu dile getirdi.

 

Bu yıl içerisindeki beklentilerin hala devam ettiğini vurgulayan Ergezen, şunları kaydetti: "Faiz indirimleri başlayacak. Jeopolitik riskler devam ediyor ki zaman zaman resesyon endişelerini konuşuyoruz. Belki de resesyon endişelerinin yaradığı nadir varlıklardan bir tanesi de altın. Güvenli liman özelliğiyle ön plana çıkıyor. Yani şu anda konjonktür tamamen ons altından yana diyebiliriz ve bunun etkisinde fiyatlamalarda görüyoruz.Benim bu sene için beklentim, sene başında 2 bin 450, 2 bin 500 dolar bandıydı. Jeopolitik riskler, güvenli liman özelliğiyle bunu 2 bin 600 dolara kadar esnetmiştim ve bu seviyelerin üzerinde artık altının onsundaki fiyat artışının yavaşlamasını beklerim. Hala çok fazla yüksek marjlar olduğunu düşünmüyorum ama alıcılı devam edeceği bir dönem olduğunu söyleyebiliriz ama 2 bin 600, 2 bin 615 seviyelerinden de kar realizasyonu gelirse çok da şaşırmam."

 

Commerzbank Emtia Analisti Carsten Fritsch, altının ons fiyatındaki yükselişte ana faktörün Fed'in faiz indirim beklentilerinin güçlenmesi olduğunu belirtti.

 

Fed tarafından beklenen sert faiz indirimlerinden dolayı altın fiyatlarının yükseldiğini söyleyen Fritsch, ECB'nin faiz indirimine gitmesiyle de altının rüzgarı arkasına aldığını kaydetti.

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : emtia altın yatırımcı