Salı, 15 Ekim, 2024
HCOB (Hamburg Ticaret Bankası) eylül öncü Satınalma Yönetici Endeksi (PMI) verileri açıklandı. Buna göre, Almanya'da ağustosta 48.4 puan olan bileşik PMI eylülde 47.2 puana geriledi. Böylece 50 puanın altında kalan Almanya bileşik PMI verisi, son 7 ayın en düşük seviyesine indi.
Ağustosta 51,2 puan olan hizmet sektörü PMI eylülde 50,6'ya inerek son 6 ayın en düşük seviyesine geriledi. İmalat sanayi PMI ise ağustosta 42,4'ten eylülde 40,3'e düştü.
PMI verisinde 50 puanın üstü büyümeyi, altı ise daralmayı gösteriyor.
İmalat ve hizmet sektörleri, Alman ekonomisinin 3'te 2'sinden fazlasını oluşturuyor.
Açıklamada, "Alman ekonomisi, imalat sektörü öncülüğünde daha da derin bir daralmaya sürükleniyor." denildi.
HCOB Başekonomisti Cyrus de la Rubia, verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, "İmalat sektöründeki gerileme yeniden derinleşerek Alman ekonomisinde erken bir toparlanma umudunu buharlaştırdı. Üretim son bir yılın en hızlı düşüşünü yaşarken yeni siparişler de azaldı." ifadelerini kullandı.
Almanya'daki şirketlerin 2020'deki Kovid-19 salgınından beri görülmemiş bir oranda personel çıkardığını belirten De la Rubia, bu durumun birçok büyük otomotiv tedarikçisinin önemli istihdam azaltımlarını açıkladığı bir döneme denk geldiğini ve "bu rahatsız edici rakamların", Almanya'da sanayisizleşme riski ve hükümetin bu konuda ne yapması gerektiği konusunda devam eden tartışmaları artıracağını kaydetti.
De la Rubia, "İyimserlik geçmişte kaldı. Üreticiler gelecekteki faaliyetleri konusunda düpedüz depresyonda ve önümüzdeki yıla ilişkin beklentileri düşüyor. Ağustos ayındaki ılımlı iyimserlik, çarpıcı bir değişimle eylülde son bir yılın en sert kötümserliğine dönüştü. Duyarlılıktaki bu hızlı gerileme büyük olasılıkla Volkswagen'i çevreleyen ve sektörün geneline gölge düşüren olumsuz haber manşet dalgasıyla bağlantılı." değerlendirmesini yaptı.
İmalattaki bu endişe verici eğilimlerin Almanya'nın geleneksel olarak güçlü olan hizmet sektörünü de etkilemeye başladığını ifade eden De la Rubia, hizmet sektörünün faaliyetlerinde büyümenin art arda 4 aydır yavaşladığı ve durgunluğa doğru gittiği uyarısında bulundu.
Alman ekonomisi, artan faiz oranları ile konjonktürel rüzgarların ve yapısal değişikliklerin ortasında büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.
Almanya Merkez Bankası, 3. çeyrekte daha düşük büyüme beklerken, Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü de (Ifo) 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.
Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor. Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.
Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,3'lük büyüme bekliyor.
Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'ten sıfıra düşürmüştü.
Öte yandan, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avro Bölgesi'nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları, Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin, Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyondan uzaklaşmasını zorlaştırıyor.
Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya'da, bir zamanlar oldukça başarılı olan "Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak 'Made in Germany' algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et" başlıklı iş modelinin artık işe yaramadığı belirtiliyor.
Ayrıca Doğu Avrupa'da ucuz taşeronlar bulunması, Çin'e sürekli artan ihracat ve ülke savunmasının ABD'ye yaptırılması da ülkeye yardımcı olmuyor.
Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin, jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor. Almanya'nın hala "kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği" belirtiliyor.
Bu arada, Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması ve hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilebilir enerji ve otomotiv de Almanları geride bırakması Almanya'da "Çin Şoku" olarak tartışılıyor.
23 Eylül 2024 Pazartesi
ABD'de resesyon endişelerinin azalması ve Fed'in faiz indirimi beklentileriyle, emtia piyasasında tarım ürünleri öncülüğünde hafif bir yükseliş görüldü. Altın, kahve ve kakao gibi ürünlerde dikkat çekici artışlar yaşanırken, bakır ve petrol fiyatları baskı altında kaldı.
ABD'de açıklanan enflasyon ve perakende satışlar verisinin resesyon endişelerinin azaldığına işaret etmesiyle Fed'in faiz indirimi yapacağına yönelik beklentilerin gücünü koruması emtia piyasasını olumlu etkileyen ana unsur oldu.
Ülkede, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), temmuzda aylık bazda yüzde 0,2 ile beklentilere paralel, yıllık bazda ise yüzde 2,9 ile tahminlerin altında arttı. Art arda dördüncü ayda yavaşlamaya devam eden yıllık enflasyon, Mart 2021'den bu yana en düşük seviyesini kaydetti.
Analistler, ABD'de, enflasyonun Fed'in yüzde 2 hedefine ulaşma yolunda ilerlediğini gösterdiğini aktararak, bunun da bankanın istihdamı maksimuma çıkarma olan diğer hedefine daha fazla odaklanmasına olanak tanıyacağını belirtti.
Ülkede, perakende satışlar, temmuzda aylık yüzde 1 ile beklentilerin üzerinde artış kaydederken, perakende satışlarda bu dönemde yaşanan artış, Ocak 2023'ten bu yana kaydedilen en yüksek aylık yükseliş oldu.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda bankanın yıl sonuna kadar 100 baz puanlık faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılırken, 50 baz puanlık faiz indiriminin kasım ya da aralıktaki toplantılarda yapılabileceği öngörülüyor.
Geçen ay ABD'de ekonomik aktivitenin öngörülenden daha sert yavaşlayabileceği endişesiyle küresel piyasalarda görülen tarihi satış baskısının etkilerinin varlık fiyatları üzerinde de görülmesi emtia piyasasındaki fiyatlamalarda ürün bazlı ayrışmalara neden oldu.
Ülkede resesyon endişelerinin azalması ve Fed'in faiz indirimi yapacağına yönelik beklentilerin gücünü korumasıyla geçen ay tarım grubu öncülüğünde emtia piyasasında hafif yükseliş eğilimi görüldü.
Ağustosta ons bazında altın yüzde 2,3, paladyum yüzde 4,2 değer kazanırken, gümüş yüzde 0,5, platin yüzde 5 değer kaybetti. Altının ons fiyatı geçen ay 2 bin 531,7 dolarla tarihi zirveyi gördü.
Fed'in faiz indirimlerine yaklaştığına dair beklentilerin güçlenmesi, merkez bankaları ve Çinli tüketicilerden gelen satın alımlar ile Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalar altının ons fiyatını destekledi.
Analistler, değerli metallerde özellikle altında güvenli liman özelliğinin öne çıktığını, altın fiyatlarının gücünü korumasında jeopolitik risklerin payının büyük olduğunu söyledi.
Tahvil faizlerindeki gerileme de altındaki fiyat artışlarını destekledi.
Öte yandan tezgah üstü piyasada geçen ay fiyatlar libre bazında bakırda yüzde 0,3, kurşunda yüzde 2,3 gerilerken, alüminyumda yüzde 5,9, nikelde yüzde 1,4, çinkoda yüzde 7,6 yükseldi.
Kanada'daki çelik ve alüminyum üreticilerinin, Asya'da üretilen metallerin Kanada pazarını baskıladığını ve iç piyasayı tehdit ettiğini belirtmesi ve ülkenin Başbakanı Justin Trudeau hükümetine Çin ürünlerine hızla yeni gümrük vergileri getirmesi çağrısında bulunması, baz metallerde arz endişelerini gündeme getirerek, alüminyum, nikel ve çinko fiyatlarında artışa neden oldu.
Artan bakır stokları ise bakır fiyatları üzerinde baskı oluşturmayı sürdürdü.
Bakırda talebe yönelik endişeler devam ederken, Melbourne merkezli madencilik şirketi BHP Group, bu yıl Çin'den gelecek talebin düşeceği öngörüsünde bulundu.
Çin ekonomisine yönelik endişeler ile Japonya Merkez Bankasının (BoJ), sıkı para politikasına devam edeceğine yönelik endişelerin güçlenmesi de bakır fiyatlarını aşağı yönlü etkileyen unsurlar arasında yer aldı.
BoJ Başkan Yardımcısı Ryozo Himino, yaptığı açıklamada, bankanın finansal piyasalardaki gelişmeleri yakından izleyeceğini vurgulayarak, ekonomi ve fiyatların beklendiği gibi büyümeyi sürdürmesi halinde para politikasının sıkılaştırılmasına devam edileceğini söyledi.
Japonya'da ayrıca ağustos ayına ilişkin Tokyo Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 2,6 artarken, çekirdek Tokyo TÜFE de yüzde 2,4 artışla beklentilerin üzerinde gerçekleşti.
Ülkede, sanayi üretimi aylık yüzde 2,8, yıllık yüzde 2 artarak beklentilerin altında oldu.
Japonya'da ayrıca perakende satışlar da aylık yüzde 0,2, yıllık yüzde 2,6 artışla beklentileri karşılayamadı.
Analistler, ülkede açıklanan Tokyo TÜFE verisinin piyasalarda BoJ'un ileriki aylarda da fazla faiz artırımı yapacağı yönündeki beklentileri canlı tuttuğunu söyledi.
Enerji grubuna bakıldığında ağustosta Brent petrolün varil fiyatı yüzde 5,5 azalırken, New York Ticaret Borsasında işlem gören doğal gazın İngiliz Termal Birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 4,5 arttı.
Dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı Çin'den gelen zayıf ekonomik veriler, petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya devam ederek piyasa oyuncularının talep endişelerini destekledi.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun ekim ayından itibaren üretimi artırabileceğine yönelik öngörüler de Brent petrol fiyatlarının gerilemesine yol açtı.
Doğal gaz fiyatları ise Ukrayna birliklerinin Rusya'nın Avrupa'ya gaz sevkiyatını sağlayan geçiş noktasını ele geçirdiği haberiyle geçen ay sert yükseldi.
Chicago Ticaret Borsasında kile başına fiyatlar, buğdayda yüzde 4,6, mısırda yüzde 0,3 artarken, soya fasulyesinde yüzde 2,2, pirinçte yüzde 1,5 azaldı. Soya fasulyesinin kile başına fiyatı 9,5 dolarla Eylül 2020'den bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Intercontinental Exchange'de libre bazında fiyatlar, pamukta yüzde 1,5, şekerde yüzde 5, kahvede yüzde 6,5 artış kaydetti. Kakaonun ton başına fiyatı ise geçen ay yüzde 9,7 yükseliş kaydetti.
Kahvenin libre fiyatı, ağustos ayında 2,5945 dolarla 13 yılın en yüksek seviyesini test etti.
Küresel ekonomiye yönelik endişelerin bir nebze azalmasıyla tarım grubunda da talep endişeleri düştü.
Fransa'da üretimin azalması ve Rusya-Ukrayna kaynaklı riskler buğday fiyatlarının yükselmesine neden oldu.
Öte yandan ABD'de soya fasulyesi üretim tahminlerinin yükselmesi fiyatların düşmesine yol açtı. ABD Tarım Bakanlığının (USDA) son tahminleri, 2024-25 döneminde ABD'de kullanılabilecek soya fasulyesi stok oranının 5 yıllık zirve olan yüzde 12,8 olacağını ve bir önceki yılın yüzde 8,4'lük oranının üzerinde gerçekleştiğini gösterdi.
Brezilya Tarımsal Kalkınma ve Aile Tarımı Bakanlığına bağlı olan Ulusal Tedarik Şirketi de (Conab) 2023/2024 sezonunda ülkede soya fasulyesi üretiminin artacağı öngörüsünde bulundu.
Analistler, pirinç fiyatlarında da arz fazlası nedeniyle birkaç ay boyunca satış baskısı olabileceğini kaydetti. ABD'de üretimin artmasıyla Çin'den gelen talebin azalmasının bir araya gelmesi pirinç ve soya fasulyesi fiyatlarının düşmesinde önemli bir unsur oldu.
Şeker piyasasında küresel üretim açığı beklentilerinin devam etmesiyle şeker fiyatları yükseldi.
Brezilya'da kahve üretiminin azalabileceğine yönelik artan öngörüler kahve fiyatlarının artmasına yol açarken, ülkede don olaylarına ilişkin endişeler de kahve fiyatlarındaki yükselişi hızlandırdı.
Batı Afrika'da yağışların yetersiz olmasıyla kakaoda üretim endişeleri devam etti ve fiyatların geçen ay sert yükselmesinde önemli bir unsur olarak öne çıktı.
04 Eylül 2024 Çarşamba
10 Haziran 2023 Cumartesi
04 Ocak 2018 Perşembe
19 Kasım 2023 Pazar
17 Mayıs 2023 Çarşamba
05 Temmuz 2023 Çarşamba