tatil-sepeti

* Veri merkezleri dijital dönüşümün stratejik yapı taşları arasında yer alıyor. Küresel veri merkezi altyapısına 2020 yılında 188 milyar dolar son kullanıcı harcaması yapıldı. Rakamın 2021 yılında 200 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.

* Türkiye ise veri konusunda, “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı” politikasını benimsemiş durumda. Yeni sosyal medya yasası sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de veri merkezi yatırımı yükümlülüğü de getirdi.

* Yaklaşık 100 bin metrekare veri merkezi büyüklüğüne sahip olan Türkiye’de sektörün gelişimini desteklerle artırması hedefleniyor. Veri merkezlerine, ‘Cazibe Merkezleri Programı’ kapsamında 24 ilde destek ve teşvik var.

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Dijital dönüşüm sürecinde verinin üretimi kadar depolanması da kritik önemde. Veri üretimi konusunda yapılan araştırmalara göre her 18 ayda bir var olan veri iki katına çıkıyor. Çağın petrolü olarak kabul edilen veride, bu kadar devasa bir üretimin olması veri merkezleri yatırımlarını güvenlik yönünden olduğu kadar ekonomik yönden de stratejik hale getiriyor. Dünyada yaklaşık 500 bin veri merkezi bulunuyor ve bu sayının yarıya yakını Kuzey Amerika ve Avrupa’da yer alıyor. Küresel araştırma ve danışmanlık kuruluşu Gartner’in araştırmasına göre, küresel veri merkezi altyapısına 2020 yılında 188 milyar dolar son kullanıcı harcaması yapıldı. 2021 yılında gerçekleştirilmesi beklenen harcama 200 milyar dolar seviyesinde.

SOSYAL MEDYA YASASI

Türkiye ise veri konusunda “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı” politikasını benimsemiş durumda. Bu bakımdan son dönemde bilişim alanında yapılan düzenlemelerde de bu yönde maddeler görmek mümkün. Hatırlanacağı üzere, kamuoyunda ‘sosyal medya yasası’ olarak bilinen düzenleme, 1 Ekim’de yürürlüğe girdi. Kanun, günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilci belirleme zorunluluğu getirmesi yönüyle çok tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediyor. Ancak kanunda veri merkezleri konusunda da önemli bir madde yer aldı. Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yükümlülüğünü getirdi. Yani global sosyal ağ sağlayıcılarından Türkiye’de veri merkezi yatırımı yapması da isteniyor.

SEKTÖRE YATIRIM ARTACAK

Yeni düzenlemedeki veri merkezleri yükümlülüğü konusunda görüşlerini aldığımız TELKODER Veri Merkezi Komisyonu Başkanı İlyas Turgut, söz konusu maddenin, ‘Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma’ amacı ile konulmuş olduğuna dikkat çekti. Mevcut veri merkezlerinin işlerini büyütmesi ve gün geçtikçe artan sosyal medya verisi miktarı dolayısıyla yeni veri merkezlerinin yapım yolunu açacak olması açısından da düzenlemenin önemli olduğunu belirten Turgut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sayede Türkiye’nin verisi Türkiye’de kaldığı gibi şu anda bu veriye erişmek için kullanılan ve operatörlerin milyonlarca dolar ödediği yurt dışı internet hatlarının kapasitesi de azalacak. Yani dış ticaret açığını azaltma yönünde de küçük de olsa bir katkısı olacaktır.”

TÜRKİYE’DE 100 BİN METREKARE

Veri merkezleri sektörünün Türkiye’de gelişime açık bir sektör olduğunu da belirten Turgut, mevcut durum hakkında şu bilgileri verdi: “Dünyada veri merkezleri sayısı ve büyüklükleri özellikle gelişmiş batı ülkelerinde ciddi bir artış gösteriyor. Önümüzdeki 3-4 senede ‘Hyperscale’ olarak tarif ettiğimiz 40-50 bin metrekarelik büyüklükte veri merkezi sayısının 200-300’lerden 400-500’lere ulaşacağı tahmin ediliyor. Mevcut durumda Türkiye’de bulunan yaklaşık 100 bin metrekare veri merkezi büyüklüğü ile karşılaştırdığımızda, ülkemizde bu sektörün daha yeni gelişmekte olduğu aşikardır.”

4 MİLYAR DOLARLIK VERİ MERKEZLERİ

Veri merkezlerinin maliyetleri ve sağladıkları istihdam konusunda da bilgi veren İlyas Turgut, şunları söyledi: “TIER 3 lisans veya diğer sınıflandırmalara sahip veri merkezi maliyetleri, veri merkezi içinde bulunan sistem kabinetlerinin kW olarak destekledikleri IT güçlerinden ve bu kabinlerin bulunduğu ve kaç adet kabin barındırdığını hesapladığımız metrekare olarak veri merkezi büyüklüğünden bir korelasyon ile hesaplanır. Ortalama 4-5 kW destekli kabinetlerden oluşan 500-600 metrekarelik ‘Beyaz Alan’a sahip veri merkezinin maliyeti 5-6 milyon dolarlık bir yatırım gerektirir. Global sosyal medya şirketlerinin barındırma alanları binlerce metrekareden fazla olup bazıları Hyperscale dediğimiz en az 40-50 bin metrekarelik birkaç veri merkezinden hizmet veriyor. Bu tür veri merkezlerinin maliyetleri, içindeki aktif cihazları da dahil edersek 3-4 milyar doları aşıyor. Kanuni yükümlülük dolayısıyla inşa edilecek veri merkezi bu tür Hyperscale veri merkezlerinin örnek olarak dörtte biri olsa dahi ülkemize ne kadar katkı sağlayacağı aşikardır. Bin metrekarelik bir veri merkezinde sadece veri merkezi için istihdam 15-20 kişi olsa da aslında bu veri merkezi içinde barındırılan şirket sunucularının yönetimlerini yapan şirketlerin istihdam edecekleri sayı on binlerce kişi olabilir.”

DİJİTAL SERBEST BÖLGELERLE İHRACAT

Dijital hizmet ihracatı için ‘Dijital Serbest Bölgeler’ kavramının çalışılmasına ve hayata geçirilmesine ihtiyaç olduğunu da vurgulayan İlyas Turgut, şöyle konuştu: “Dijital serbest bölgelerde çalışanlara vergi indirimi olması, Cazibe Merkezleri’ne yapılacak desteklere benzer olarak, ofis ve altyapı destekleri verilmesi ile hem şu anda yürütülmekte olan 1 milyon yazılımcı projesi desteklenmiş olup istihdam sağlanacak hem de bu bölgelerde üretilen yazılımlar yurt içinde kullanılıp her yıl yurt dışına ödenen yazılım giderlerinden tasarruf yolu açılacaktır. Bu bölgelerde üretilen yazılımların yurt dışına ihracı ile ilave olarak ülkemize bir döviz girdisi de olacaktır.”

CAZİBE MERKEZLERİ PROGRAMI DESTEKLERİ

Veri merkezlerine, ‘Cazibe Merkezleri Programı’ kapsamında devlet destekleri ve teşvikleri sağlanıyor. Cazibe Merkezleri Programı, 24 ili kapsıyor. Program kapsamındaki 24 ilin listesi şu şekilde: Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Kars, Kilis, Malatya, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van. Cazibe Merkezleri Programı kapsamında yatırımcılar; veri merkezi enerji, fiber iletişim altyapısı, yatırım yeri tahsisi, faizsiz yatırım kredisi desteklerinden faydalanabiliyor. Destek için ANSI/TIA-942 veya Uptime Institute TIER-3 ya da üstü standardı lisans şartı var. Ayrıca veri merkezi yatırımlarının asgari 5 bin metrekare beyaz alan ihtiva etmesi gerekiyor.

DESTEKLER TÜRKİYE GENELİNE YAYILSIN

Sektörde, Cazibe Merkezleri Programı’nın veri merkezleri için tüm Türkiye’ye yayılması önerisi de var. İlyas Turgut, önerinin uygulamaya geçmesi durumunda şu faydaların sağlanacağını savunuyor: “Türkiye’de bulunan standartlara uyumlu veri merkezi sayısı artacak. ‘Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı’ hedefimizin gerçekleşmesi daha karşılanabilir hale gelecek. Veri merkezlerimiz yurt dışı rakiplerine karşı rekabet edebilir hale gelip, her yıl yurt dışına bu hizmetler için ödenen döviz miktarı azalacağı gibi yurt dışından alınacak müşteriler sayesinde ayrıca bir döviz girdisi de olacaktır. Bunun yanında, ekstra istihdam ve buralarda oluşan değer sayesinde ülkemizden yurt dışına ödenen internet çıkış giderleri de azalacaktır.”

14 Aralık 2020 Pazartesi

Etiketler : Gündem

Bakan Şimşek, "Enflasyon bu sene mayıs ayında yüzde 75'le zirveyi buldu. Ağustos ayı itibarıyla enflasyon yüzde 52'ye düştü. Önümüzdeki aylarda kalıcı şekilde düşmeye devam edecek. Yani enflasyonda kalıcı, belirgin bir düşüşün içindeyiz" dedi.


 

Karabük'te "Türkiye Buluşmaları" kapsamında gerçekleştirilen "STK ve İş Dünyası Buluşması" programında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orta Vadeli Program (OVP) ile Türkiye'nin büyümesinin temellerini sağlamlaştırmak istediklerini vurguladı.

 

Bazılarının "büyüme yavaşlıyor" diyebileceğine değinen Şimşek, "Bu geçici yavaşlamadır. Çünkü biz daha yüksek, sürdürülebilir büyümenin temellerini sağlamlaştırıyoruz. Enflasyon bu sene mayıs ayında yüzde 75'le zirveyi buldu. Şu anda ağustos ayı itibarıyla enflasyon yüzde 52'ye düştü. Önümüzdeki aylarda kalıcı şekilde düşmeye devam edecek. Yani enflasyonda kalıcı, belirgin bir düşüşün içindeyiz." diye konuştu.

 

"SÜRDÜRÜLEBİLİR CARİ AÇIKTA BU SENE VE ÖNÜMÜZDEKİ SENELERDE SORUN ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Bakan Şimşek, Merkez Bankasının açıkladığı tahmin bandının üst kısmının yüzde 42 olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti: "Bu sene muhtemelen Merkez Bankamızın tahmin bandının üstüne yakın bir noktaya enflasyonu çekmiş olacağız. Gelecek sene de yine bandın orta noktası olan yüzde 17,5 buçuk gibi, yani en azından Orta Vadeli Program'da (OVP) öyle öngördük. Ondan sonraki yılda tek hane tekrar yüzde 10'un altına. Dolayısıyla enflasyonda yani düşüş patikası bu çerçevede. Enflasyonda düşüşü desteklemek için bütçede disiplini sağlamamız lazım. Deprem nedeniyle ağırlıklı olarak geçen sene ve bu sene bütçe açıkları yüzde 5 civarı. Milli gelire oran olarak tabii. Büyük açık. Şimdi biz bu açığı önümüzdeki sene yüzde 3 civarına, daha sonra yüzde 3'ün altına düşürmeyi hedefliyoruz. Zaten AK Parti hükümetlerinin 20 yıllık geçmişine bakarsanız ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2,4. Dolayısıyla depreme rağmen tekrar harcama disiplinini sağlayarak bütçede disiplini başaracağız. Son 20 yıla bakarsanız Türkiye’de cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,8. Bu sene biz bu açığı yüzde 1,7’ye düşürdük. Önümüzdeki 3 yıl boyunca da yüzde 1 ile 2 arası tahmin öngörüyoruz, orada tutacağız. Bu düzeyde cari açık sorun değil çünkü bu düzeydeki cari açıkla biz hem dış borcun milli gelire oranını aşağı çekebiliyoruz hem de rezerv birikimine gidebiliyoruz. Dolayısıyla sürdürülebilir cari açıkta bu sene ve önümüzdeki senelerde sorun öngörmüyoruz.”

 

Milletin karşı karşıya olduğu en önemli sıkıntı alanının hayat pahalılığı, yani enflasyon olduğuna dikkati çeken Şimşek, OVP’nin esas itibarıyla enflasyonu kalıcı şekilde aşağı çekecek program olduğunu vurguladı.

 

“TÜRKİYE’NİN ŞU ANDA NET REZERVİ SWAP HARİÇ 30 MİLYAR DOLAR CİVARI”

 

Rezerv konusuna da değinen Şimşek, geçen sene OVP öncesi 98,5 milyar dolar civarında brüt rezervin olduğuna işaret ederek, bu rezervi yaklaşık 58 milyar dolar artırıp 156 milyar dolara çıkardıklarını bildirdi.

 

Şimşek, uluslararası tanımlara göre artık Türkiye'nin, rezerv yeterliliğini sağlamış durumda olduğunu vurgulayarak, "Tabii bu dönemde önemli tartışmalardan biri swap hariç rezervlerdi. Swap nedir diye merak ediyor olabilirsiniz; Merkez Bankası, diyelim ki geçici olarak döviz alıp onun karşısında TL verince bu swap işlemi oluyor. Şimdi swap hariç net rezerv eksi 60,5 milyar dolardı. Swap hariç net rezervleri son 12 ayda 90 milyar dolar artırdık ve Türkiye'nin rezerv sorununu bu anlamda çözdük. Yani artık rezerv konusu endişe kaynağı olmaktan çıktı. Türkiye'nin şu anda net rezervi swap hariç 30 milyar dolar civarı." dedi.

 

Kur korumalı mevduattan (KKM) çıkışın da diğer önemli hedeflerinden biri olduğuna değinen Şimşek, şöyle devam etti: “Son 1 yılda yaklaşık 98 milyar dolar kur korumalı mevduata düşüş oldu. Epey mesafe katettik. Yani eylül başı itibarıyla kur korumalı mevduatın bakiyesi 144 milyar dolardan 46 milyar dolara düştü. Biz piyasaları bozmadan önümüzdeki aylarda peyderpey bu bakiyenin daha da düşeceğini ve kur korumalıdan ülkemizin çıkışını öngörüyoruz. Türk lirasının toplam mevduat içerisindeki payı geçen sene yüzde 32 civarıydı, şu anda yüzde 53 civarına çıkmış durumda. Bir yılda muazzam başarı var. Yani Türk lirasına, vatandaşımızın ve uluslararası aktörlerin güveni arttı. Dolayısıyla bir taraftan cari açık azaldı bir taraftan KKM’den çıkıyoruz bir taraftan rezerv biriktirdik bir taraftan da liraya güveni tekrar tesis ediyoruz.”

 

Şimşek, vatandaşın kamuda disiplin ve tasarruf istediğine işaret ederek, geçen sene ve bu sene attıkları adımlarla bütçe harcamalarında kontrolü ve disiplini sağlamış durumda olduklarını söyledi.

 

“TEKRAR TÜRKİYE’Yİ YATIRIM YAPILABİLİR SEVİYESİNE, NOTUNA ÇIKARTMAKTA KARARLIYIZ”

 

OVP'ye devam ettikleri sürece kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımına devam edeceğini dile getiren Şimşek, "Hain darbe girişimi sonrası kredi notumuz, yatırım yapılabilir seviyesinin altına düştü. Tekrar Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviyesine, notuna çıkartmakta kararlıyız. Ve bu defa çok daha hızlı olacak, öyle görünüyor." dedi.

 

Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli makro ekonomik sorunun enflasyon olduğuna dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz inanıyoruz ki, 2026'nın sonunda kararlı şekilde ve sabırla bu programı uygulayarak enflasyonu tekrar tek haneye düşürebiliriz. Nitekim zaten şunu öngördük; 'Programın bu geçiş döneminde enflasyon yükselecek, mayısta zirveyi bulacak' dedik. Mayısta zirveyi buldu ve mayıstan bu yana enflasyonda 23,5 puanlık düşüş var. Önümüzdeki aylarda bu enflasyondaki düşüş devam edecek. Yılı yüzde 40 civarında bir enflasyonla kapatacağız. Gelecek sene de yüzde 20'nin altında bir enflasyon, bir sonraki sene de yüzde 10'un altında bir enflasyon..."

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yaptıkları bir toplantıda dünyanın önde gelen büyük kuruluşları ve şirketlerinin temsilcileriyle bir araya geldiklerini aktaran Şimşek, dünyanın yatırım çekme yarışında olduğunu, Türkiye'nin mevcutları tutmak ve yenilerini çekmek için yatırım ortamını iyileştirmesi gerektiğini, bu anlamda öngörülebilirliği düşüren enflasyonu tek haneye çekmeyi başaracaklarını söyledi.

 

Bakan Şimşek, büyük önem verdikleri yeşil ve dijital dönüşüm konularının, dünyanın önde gelen iki temel alanı olduğuna dikkati çekerek, Türkiye dijital ve yeşil dönüşümü sağladığında verimliliğin, rekabetin ve büyüme potansiyelinin artacağını, bu sayede de vergi politikaları ve dezenflasyon üzerinden gelir dağılımının bugünkü durumdan çok daha iyi hale geleceğini anlattı.

 

Türkiye ekonomisinin yüzde 23'üne tekabül eden sanayide, yüksek teknoloji gerektiren alanlarda 8 başlık altında 30 ürün belirlediklerini bildiren Şimşek, "30 milyar dolar destekle, örneğin çip, batarya, robot üretimi, sağlık, tarım, iklim teknolojileri... Yani birçok alanda biz diyoruz ki şimdi bir üst kademeye doğru çıkalım. Sanayi üretimimizde ve ihracatımızda yüksek teknolojinin payını artırmak için devlet şimdi elini taşın altına koyuyor." dedi.

 

Şimşek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı "HIT-30" programı kapsamında, Türkiye'nin dış ticaret açığının neredeyse yarısına neden olan 284 ürün belirlediklerine işaret ederek, Türkiye ve dünyada bu ürünlerden birini üretme teknolojisi, bilgisi ve finansal yeterliliği olan girişimcilere 10 yıl vadeli, 2 yıl ödemesiz ve piyasanın çok daha altında maliyetle kredi verdiklerini kaydetti.

 

Son 21 yılda 900 milyar dolar ödenen enerji alanında, dönüşüm ve sürdürülebilirliğin lüks değil zaruret olduğunun altını çizen Şimşek, yapay zekada yaşanan devrimlere hazırlıklı olunması ve fırsatların kaçırılmaması gerektiğini, Türkiye'nin yapay zeka hazırlık endeksinde kendisine benzer ülkelerden daha iyi durumda olduğunu sözlerine ekledi.

 

Bakan Şimşek, konuşmasının devamında AK Parti iktidarında çeşitli alanlarda Türkiye genelinde ve Karabük'te yapılan yatırımlara dair katılımcılara bilgiler verdi.

 

Kentteki programları kapsamında AK Parti İl Başkanlığını, Belediye ve Valiliği ziyaret eden Şimşek'e Vali Mustafa Yavuz, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Zekeriya Kaya, AK Parti Karabük milletvekilleri Cem Şahin ve Durmuş Ali Keskinkılıç, AK Parti Kırıkkale Milletvekili Mustafa Kaplan, Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, AK Parti İl Başkanı Ferhat Salt ve protokol üyeleri eşlik etti.

29 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek enflasyon

TBMM Genel Kurulu, 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışını ne zaman yapacak? TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanacak Meclis’in gündeminde hangi ekonomik konular yer alıyor? Vatandaşın cebini doğrudan ilgilendiren hangi kararlar alınacak? İşte detaylar…


 

Meclis, 2 aylık aranın ardından yasama çalışmalarına yeniden başlayacak. 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nın başlaması dolayısıyla 1 Ekim’de ilk olarak Meclis Atatürk Anıtı’na çelenk konulacak, saygı duruşunda bulunulacak ve İstiklal Marşı okunacak. Anıttaki törenin ardından TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılacak.

 

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi açmasının ardından sunuş konuşması yapacak. Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Genel Kurula takdim edecek, ardından İstiklal Marşı okunacak. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kuruluna hitap edecek.

 

Meclis başkanlarının yasama yılı açılışı dolayısıyla geleneksel olarak verdiği resepsiyon, Kurtulmuş’un ev sahipliğinde TBMM Tören Salonu’nda saat 19.30’da gerçekleştirilecek.

 

Yasama yılının açılışında devlet protokolü ile davetiye gönderilen izleyiciler dışında TBMM’ye ziyaretçi kabul edilmeyecek.

 

Genel Kurul, yeni yasama yılının ilk mesaisini 2 Ekim Çarşamba günü yapacak.

 

Meclis Genel Kurulunda ilk olarak Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri yapılacak. Geçen yasama yılında birinci bölümünde yer alan maddeleri üzerindeki görüşmeler tamamlanan Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’nin ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler gerçekleştirilecek. Ardından komisyonlarda görüşmeleri tamamlanan tüketicilerin korunmasına yönelik kanun teklifi ile 9. Yargı Paketi’nin görüşmelerine geçilecek.

 

Çalışmalarını tamamlayan TBMM Balıkçılık ve Su Ürünleri Araştırma Komisyonu ile TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonunun hazırladığı raporlar da Genel Kurul gündemine alınarak görüşülecek.

 

MECLİS, OVP KAPSAMINDA DA MESAİ YAPACAK

 

Meclis, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında kanuni düzenlemeler gerektiren reformlar için de mesai yapacak.

 

OVP'de "Öncelikli Reform Alanlarına Yönelik Düzenlemeler" başlığı altında sıralanan kanuni düzenleme gerektiren konulardan bazıları şöyle:

 

- Vergi harcamaları gözden geçirilerek etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacak.

 

- Sosyal güvenlik sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik eden, hakkaniyeti ve aktüeryal dengeyi önceleyen düzenlemeler hayata geçirilerek sistemin mali sürdürülebilirliği güçlendirilecek.

 

- Otomatik Katılım Sisteminin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak.

 

- İş Kanununda sosyal taraflar ile diyalog halinde yapılacak değişiklikler ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek ikincil mevzuat çalışmaları ile işgücü piyasalarında güvenceli esneklik sağlanacak.

 

- Sosyal güvenlik mevzuatı, değişen işgücü piyasası koşullarına ve yeni nesil esnek çalışma şekillerine daha uyumlu hale getirilecek.

 

- Yargılama süreçlerinin etkinleştirilmesi ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin daha da güçlendirilmesi sağlanacak.

 

- İcra ve iflas mevzuatı günün şartları göz önüne alınarak güncellenecek.

 

- Yeşil dönüşüm sürecinde rekabet gücünü korumak, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının (SKDM) etkilerini en aza indirmek ve düşük karbonlu ekonomiye geçişi desteklemek amacıyla sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik karbon fiyatlandırma mekanizması tesis edilecek.

 

- Piyasa Gözetim ve Denetim Kurumu kurulacak.

 

- Sermaye piyasası uyuşmazlıklarında tahkimin etkinleştirilmesi için gerekli mevzuat çalışmaları yapılacak.

 

- KİT yönetişim reformuna yönelik düzenlemeler hayata geçirilecek. Performansa dayalı ölçüm yöntemleri kullanılarak kamu işletmelerinin ve yönetim kurullarının hesap verebilirliği artırılacak.

 

Salı ve çarşamba günü Mecliste grubu bulunan bazı siyasi partilerin grup toplantılarını gerçekleştirmesi bekleniyor.

29 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : TBMM Meclis ekonomi OVP vergi