tatil-sepeti

Yazılım, donanım ve servislerin toplamı olarak bakıldığında küresel dijital sağlık pazarının 2025'te 505 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Pazar 2015’te 86 milyar dolar olurken, 2020'de ise 192 milyar dolar büyüklüğe ulaştı.

 

Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye'nin yedinci kez düzenlediği EY Health Talks toplantısında sağlık hizmetleri, ilaç ve medikal teknolojiler sektörlerindeki dijital fırsatlara dikkat çekildi.

 

EY Türkiye'den yapılan açıklamaya göre, "Dijital sağlıkta küresel perspektif ve Türkiye'nin potansiyeli" başlığı ile EY Türkiye ofisinde gerçekleştirilen toplantıya yerel ve uluslararası kurumları temsilen üst düzey yöneticiler katıldı.

 

Toplantıda sağlık sektöründe dijitalleşme, inovasyon, tedarik zincirlerinin dönüşümü ve yatırım faaliyetleri alanlarındaki son gelişmelerin yanı sıra Türkiye'nin dijital sağlık alanındaki potansiyeli ele alındı.

 

EY Health Talks toplantısının moderatörlüğünü EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren üstlenirken, EY Amerika Kıtası Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri Arda Ural ve EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri Ahmet Sağlı konuşmacı olarak katkı sağladı.

 

Ayrıca toplantıda, sağlık sektöründeki öncü firmalardan konuklar değerlendirmelerde bulundu. Son dönemde tüm dünyada etkili olan belirsizliklerin ve jeopolitik sorunların sağlık ve yaşam bilimleri sektörüne etkileri değerlendirildi.

 

KÜRESEL DİJİTAL SAĞLIK PAZARININ BÜYÜKLÜĞÜ 2025'TE 505 MİLYAR DOLARA ULAŞACAK

 

Açıklamada toplantıdaki konuşmasına yer verilen EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren, dünyada ve Türkiye'de sağlık sektöründe dijitalleşme gündemini değerlendirerek, şu ifadeleri kullandı: "Küresel dijital sağlık pazarına yazılım, donanım ve servislerin toplamı olarak baktığımızda, 2015 yılında 86 milyar dolar olan pazarın 2020'de 192 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını, 2025'te ise 505 milyar dolar olacağının tahmin edildiğini görüyoruz. Tüm dünyada dijital sağlık servisleri pazar büyüklüğünün ise 2027'ye kadar 278,3 milyar dolar seviyesine çıkması bekleniyor. Türkiye, tıbbi teknolojiler ve sağlık hizmetleri için zaten büyüyen bir pazar konumunda. Bu alanda Türkiye'nin toplam pazar büyüklüğünün 2027'ye kadar 2,13 milyar dolara çıkması, 2022'de gerçekleşen dijital sağlık gelirinin ise toplam 1,16 milyar dolar olması bekleniyor."

 

Küresel alanda pazar büyümesini yönlendiren etkenler hakkında bilgiler de veren Eren, bu etkenleri "Eksponansiyel bir şekilde artan teknoloji gelişimi ve internet bağlantısı, artan akıllı telefon penetrasyonu, artan sağlık bilişim giderleri, BT altyapısının geliştirilmesi, sağlık hizmetlerinde arzın talebi karşılayamaması, aşırı yüklü sağlık tesisleri, artan tıbbi harcamalar." olarak sıraladı.

 

"2022, DEĞERLEMELERİN DÜŞTÜĞÜ ZOR BİR SENEYDİ"

 

EY Amerika Kıtası Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri Arda Ural da ilaç ve medikal teknolojiler dahil dijital sağlık sektörünün büyük bir potansiyel taşıdığını vurguladı. Arda Ural, konuşmasında şunları söyledi: "2022 senesi, değerlemelerin düştüğü zor bir seneydi. 2020-2021 senesinde sağlık sektörüne konvansiyonel olmayan bir sermaye aktarımı oldu. Kovid tedavileri, aşılar ve monoklonal antikorlar gibi etkenler dolayısıyla oldukça büyük bir sermaye akışı gerçekleşti. 2022'de ise bu akışın gerilediğini gördük. Halka açılmalar büyük oranda durdu, hatta medikal teknolojiler sektöründe bir tek halka açılma dahi olmadı. Bu bağlamda sektör 2022'de bir duraklama ve adeta kendini yeniden inşa etme dönemine girdi. 2021-2022 senelerinde dünya çapında bazı teşvikler gören sağlık sektörü, bu teşviklerin durmasıyla sadece finansal olarak değil, aynı zamanda özellikle hemşire ve doktor bulamamanın getirdiği sıkıntılar ile de karşı karşıya kaldı. Global çapta baktığımızda, sektörün 2023'e girerken çok parlak bir görüntü sergilemediğini söyleyebiliriz. Bunun ötesinde jeopolitik olarak bazı kırılmalar da yaşandı. Ukrayna'da ve İran'da yaşanan sorunların ve Tayvan konusunda yaşanan endişelerin sağlık sektörüne de dolaylı etkilerini gördük. Tedarik zincirindeki kırılganlıklar sektörü oldukça etkiledi. Şu anda bütün firmalar tedarik zincirlerini riskten arındırıarak yeniden inşa etmeye çalışıyorlar."

 

Dijitale olan ilginin son bir yıl içerisinde yavaşlama kaydetse bile hala dijitalleşme trendinin sürdüğünü belirten Arda Ural, şöyle devam etti: "2022'deki olumsuz tablonun 2023'ün özellikle ikinci yarısında daha düzeleceği konusunda beklentiler var. Çünkü makro düzeyde yenilikçilik halen devam ediyor. Geçen yıllarda yaşanan kırılganlıkların geçmesi bekleniyor. Dijital konusunda ana trendlerden biri, sağlık sektöründe olmayan teknoloji firmalarının sağlık sektörüne girme konusundaki yatırımlarını sürdürmesi. Burada sağlık sektörünün mü teknolojiyi önce öğreneceği, yoksa teknoloji sektörünün mü sağlığı daha önce öğreneceği konusunda bir yarış var ve bu yarış uzun vadede sağlık sektörüne dijital yatırımları artırmaya devam ediyor. Yapay zeka, makine dili, doğal dil işleme ile insanların cihazlarla konuşarak anlaşabilmesi, 5G'nin de devreye girmesi ve medikal konuda 'nesnelerin interneti' ile birçok konunun artık bilim kurgu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğünü görüyoruz."

 

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri Ahmet Sağlı da konuşmasında şunlara yer verdi: "Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlılıkta yüzde 90'ın üzerinde bir oran söz konusu. Dolayısıyla, kamunun dahiliyeti, dijitalleşme ve bu alana bütçe ayrılması konusuyla doğrudan bağlantılı. Regülasyon açısından bakıldığında, bir yandan bazı konularda geç kalınmış gibi görünse de henüz önümüz açık ve hala geç değil. Özellikle uzun zamandır gündemde olan evde sağlık örneğindeki gibi çeşitli alanlarda atılacak adımlar var. Önümüzdeki yıllarda dünyadaki dijital sağlık yatırımlarında geride kalmamamız için bu adımların gecikmeden atılması önem taşıyor."

 

EY Health Talks toplantısına; AİFD'den Dr. Ümit Dereli, Ekspotürk'ten B. Kemal Şahin, Roche'dan Yusuf Eser, Ece Kozlu, Nur Kara ve Dilan Polat, Eczacıbaşı'ndan Pelin Bağçe, Volitan'dan İrem Eren, Dakik'ten Ayhan Aydos, Livemedy'den Taylan Önerci ve Koç Yaşa'dan Seda Cinhüseyinoğlu Boğ katıldı.

 

EY Türkiye Health Talks toplantıları, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün nabzını tutmak ve sektör liderleri ile karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak amacıyla her yıl belirli aralıklarla düzenleniyor.

30 Ocak 2023 Pazartesi

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, "Türk müteahhitliği artık dünyada bir marka haline geldi. Firmalarımız Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde çalışıyor, Sahra Altı Afrika bölgesinde faaliyetlerimiz her geçen gün artıyor." dedi.


Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren, Türk müteahhitliğinin artık dünyada bir marka haline geldiğini belirterek, "Firmalarımız ağırlıklı olarak Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde çalışıyor, Sahra Altı Afrika bölgesindeki faaliyetlerimizi de her geçen gün artırıyoruz." dedi.

 

Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar'ın katılımıyla MÜSİAD Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Uluslararası Müteahhitlik ve Finans Zirvesi, sektörün paydaşlarını bir araya getirdi.

 

Zirvede konuşan TMB Başkanı Eren, Türk inşaat sektörünün bugün sahip olduğu küresel rekabet gücünün yarım asırlık bir yolculuğun ardından mümkün olduğunu dile getirdi.

 

Son yıllarda yaşanan salgın ve Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu olumsuz ekonomik koşulların dünyayı, bölgeyi ve sektörü etkilediğini belirten Eren, "Buna ilave olarak 2020-2022 dönemindeki Suudi Arabistan ve BAE ile olan 3 yıllık siyasi soğukluk ve ambargo dönemi, üstlendiğimiz yıllık proje tutarlarında düşüşler yaşanmasına neden oldu. Tüm bu olağanüstü koşullara rağmen, firmalarımız yurt dışına yönelik faaliyetlerine hız kesmeden devam ettiler, yurt içinde 'ekonominin lokomotifi', yurt dışında ise 'dünyayı inşa eden' müteahhitler olarak üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmeye gayret ettiler." diye konuştu.

 

Eren, Türkiye'nin en büyük pazarı olan Rusya ile ilişkilerin muhafaza edilip geliştirildiğini, Ukrayna'nın yeniden inşasında yer alınması amacıyla çalışmaların yürütüldüğünü anlatarak, "Şimdiye kadar 102 milyar dolar, yani toplam iş hacmimizin yüzde 20'sini Rusya'da yaptığımızı dikkatinize sunmak isterim." ifadelerini kullandı.

 

Son dönemde yaşanan olumsuz gelişmelere karşın Türk müteahhitlik firmalarının mart sonu itibarıyla 136 ülkede, 507 milyar dolar tutarında 12 binin üzerinde proje üstlendiğini dile getiren Eren, şunları kaydetti:

 

"Türk müteahhitliği artık dünyada bir marka haline geldi. Firmalarımız ağırlıklı olarak Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde çalışıyor, Sahra Altı Afrika bölgesindeki faaliyetlerimizi de her geçen gün artırıyoruz. Avrupalı dev inşaat firmalarının rekabetçi gücümüzden korkup önümüze şimdiye kadar çıkardıkları engelleri de yıllar içinde zorlayarak aşmış bulunuyoruz. Artık Romanya, Makedonya, Slovenya, Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki çoğu altyapı projelerini bizler yapıyoruz."

 

Eren, Basra Körfezi'nden Türkiye'ye kara ve demir yolu ağıyla ulaşacak Kalkınma Yolu Projesi'nde atılacak adımların da önemine işaret etti.

 

Kısa vadede 30, orta vadede 50 ve daha sonra ortalama 100 milyar dolar yurt dışı yıllık yeni proje hedefine ulaşmak istediklerini belirten Eren, yaşadıkları sorunlara ilişkin bilgi verip, bunları teminat mektubu, kredi ve işçi sorunu şeklinde sıraladı.

 


ORTAK İŞ YAPMA KÜLTÜRÜ ÖZELLİKLE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SON DERECE ÖNEMLİ

 

Limak Şirketler Grubu Onursal Başkanı Nihat Özdemir de müteahhitlikte eğer altyapı işleri yapılıyorsa büyük projeleri üstlenebilmek için ortaklık kurulması gerektiğine vurgu yaptı.

 

Özdemir, "Hem işin uzmanı firmalarla çalışmalısınız hem de finansal olarak riskinizi azaltmak zorundasınız. Bizim içinde bulunduğumuz pek çok proje, büyüklük bakımından kolay kolay tek bir firmanın altından kalkmasına maalesef olanak sağlamıyor. Bu yalnız Türkiye'mizde, yalnız bizler için değil, bugün dünyadaki bütün büyük projelerde tek başına bir firmayı görmeniz mümkün değil." ifadelerini kullandı.

 

Ortak iş yapma kültürünün özellikle inşaat sektöründe son derece önemli olduğunun altını çizen Özdemir, "Büyük projelerde ancak gerekli bilgiyi, deneyimi, kuvvetli yönleri aynı potada eritebilen ortaklıklar bu işleri yapabilir. Bu süreçte ise bizim için en kıymet verdiğimiz şey, ortaklıkların birbirine öğrettikleri." diye konuştu.

 

Türk müteahhitlik sektörünün dünyada adından söz ettirdiğini belirten Özdemir, "Uluslararası müteahhitlik anlamında uzun süredir ikinci sırada yer alıyorsak, bunda kaliteli iş yapmanın yanında özellikle Türk firmalarının hızlı konsorsiyum kurma kabiliyeti, hızlı karar alma, hızlı hareket edebilme ve kolay uyum sağlama özellikleri çok büyük önem sağlamaktadır." değerlendirmesini yaptı.

 

İnşaat sektöründe hala çok büyük bir potansiyel bulunduğunu dile getiren Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:

 

"Özellikle Körfez Bölgesi, Suudi Arabistan'da çok büyük altyapı ve şehirleşme projeleri var. Türk müteahhitleri olarak bunların pek çoğunu yakından takip ediyoruz. Birçoğunda da hem yerelden hem de Türkiye'den ortaklıklarla hareket ediyoruz. Bu bizim gücümüzü daha da artırıyor. Yeni bir ülkeye girerken mutlaka iyi bir yerel ortakla hareket etmek sizler için çok daha yararlı olacaktır. Yerel ortaklar, yabancısı olduğunuz bir coğrafyaya uyum sağlama açısından süreci kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. Avrupa'da ve Amerika'da altyapı eskiyor ve müthiş bir yenileme ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Özellikle havalimanları, yollar, ulaşım altyapısı, statlar yenileniyor. Bu da sektörümüze olan ilginin devam edeceğini gösteriyor."

 

TÜRK İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN BİR BAŞARI HİKAYESİ VAR

 

Zirve kapsamında düzenlenen "3. Ülke Proje Finansmanı: İnşaatın Ötesinde Ekonomik Perspektifler" başlıklı panelde, İslam Kalkınma Bankası Türkiye Direktörü Walid Abdelwahab, ICBC Genel Müdür Yardımcısı Halit Döver, Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi Başkanı Eyüp Vural Aydın ve Eximbank Proje Finansmanı Direktörü Hatice Ürkmez konuştu.

 

İslam Kalkınma Bankası Türkiye Direktörü Abdelwahab, Türk inşaat sektörünün dünyada önemli bir konumda olduğunu belirterek, "Türk inşaat sektörü, ufku genişletiyor, teknolojiyi çok iyi kullanıyor, yeniliklere açık ve yarım asrı aşan bir başarı hikayesi var." dedi.

 

Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi Başkanı Aydın da özel sektör finansmanının projelere dahil edilmesinin önemine değinerek, kamu ile özel sektör işbirliğinin projelere birçok açıdan fayda sağladığını anlattı.

 

Sürdürebilirlik, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile ilgili altyapı yatırımlarının kamunun gündeminde olacağını belirten Aydın, aksi takdirde finansmana erişimin zorlaşacağını ifade etti.

 

Özel sektörün de sürdürebilirlik konusuna hakim olması gerektiğini dile getiren Aydın, bu konunun tüm paydaşların ortak çabasıyla sonuçlanabileceğini söyledi.

 

Türk Eximbank Proje Finansmanı Direktörü Ürkmez de bankanın müteahhitlere yurt dışında üstlendiği projelere yönelik sunduğu en temel ürünün alıcı kredileri olduğunu aktardı.

 

Alıcı kredilerinin projenin işverenine sundukları uzun vadeli finansman imkanı olduğunu belirten Ürkmez, Sahra Altı Afrika'da Türk projelerine sağladıkları destekleri anlattı.

 

Zirve kapsamında, "Ülkeler Arası İnşaat Projelerinin Geleceği ve Diplomatik Rolü", "Yurtdışı Müteahhitlikte Fırsatlar ve Riskler", "Küresel Yatırım ve Proje Finansmanının Değerlendirilmesi", "Diplomatik Görüşler: Büyükelçiler Perspektifinden Küresel İnşaat Endüstrisi" ve "Sektörün Geleceği ve Yönlendirici Değişimler" başlıklı paneller de gerçekleştirildi.

18 Nisan 2024 Perşembe

İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) tarafından düzenlenen "İhracatın Liderleri Ödül Töreni"nde 2022-2023 yıllarında sektörün en çok ihracat gerçekleştiren firmalarına ödül verildi.


İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği’nin, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Binası'nda yapılan 2023 yılı Olağan Genel Kurulu'nun ardından İhracatın Liderleri Ödül Töreni düzenlendi.

 

İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hakkı Şanal, burada yaptığı konuşmada, Türk iklimlendirme sektörünün 2023'ü 7,2 milyar dolarlık ihracatla kapattığını belirtti.

 

Sektörün ihracat rakamlarının tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını bildiren Şanal, ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90 seviyelerine ulaştığını söyledi.

 

Şanal, bu yıl için sektörün ihracat hedefinin 7,8 milyar dolar olduğuna işaret ederek, "İklimlendirme sektörü olarak dünya ihracatından yüzde 1,5’lik pay almayı amaçlıyoruz. Gösterdiğiniz üstün başarı, Türkiye iklimlendirme sektörünün global arenada daha çok söz sahibi olması ve küresel bir şahlanış yaşaması için çok değerli." değerlendirmesinde bulundu.

 

Törende, 2022-2023 yıllarında çeşitli kategorilerde en fazla ihracat gerçekleştiren firmalara ödülleri takdim edildi.

 

Buna göre, en çok ihracat yapan firma ödülünü Bosch Termoteknik aldı. En çok ülkeye ihracat yapan firma ödülü Mikropor Makina'ya verilirken, en çok izolasyon malzemesi ihracatı yapan firma Ode Yalıtım oldu. En çok kazan ihracatı yapan firma ödülü Rima Isı Sistemleri'ne, en çok radyatör ihracatı yapan firma ödülü ise Eleks Dış Ticaret'e verildi.

18 Nisan 2024 Perşembe