HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU
Rusya krizinden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen deri ve saraciye, alternatif pazar arayışına yöneldi. Ukrayna ve İran’dan gelen canlanma sinyallerine sevinen sektör bir yandan da yeni projeler üzerinde çalışıyor. Ancak, farklı KDV uygulaması, kıymetli kürkten vergi alınması, ithalata uygunluk belgesinde yaşanan sorunlar güncelliğini koruyor. İTO Deri, Kürk ve Saraciye Meslek Komitesi Başkanı Nurettin Aydın, Rusya ile inşa edilen 25 yıllık birikim ve işbirliğinin yok olmaması gerektiğini söyledi.
RAHATLIK BİTTİ
Sektörleri açısından hiçbir ülkeyle olmayacak kadar toleranslı bir ticaret hattı kurulduğunu vurgulayan Aydın, şöyle konuştu: “Konfeksiyonu, deriyi, halıyı, sebzeyi, plastiği ve birçok ürünü bu coğrafya satıyorduk. İsteyen gidip Moskova’nın herhangi bir sokağında kiraladığı dükkâna mallarını koyup satabiliyordu. Kimse karışmazdı. Ruhsat, vize, vergi, KDV, ÖTV sormazdı. Sattığını cebine koyup alıp THY ile bir saat sonra Bayrampaşa’daki atölyesine gelip işçilerine maaşlarını öderdi. Şimdi bunlar bitti. Ruslar İstanbul’un, Trabzon’un, Antalya’nın ticari lokomotifi olmuştu.”
Aydın, Rusya krizi ile yaşanan son durumla ilgili görüşlerini şöyle özetledi: “Tuzla Deri Organize, Çorlu Deri Organize, Uşak Deri Organize, İzmir Menemen gibi milyonlarca dolarlık yatırımlarımız o coğrafyaya yapılan ticaretten elde edilen kazanç sayesinde oldu. Yıllarca kota ve vergi duvarı ile bedavaya çalıştığımız Avrupa’nın tersine, burada iki ülke arasındaki ticarette gösterilen tolerans ile vergi duvarları ve bürokrasi aşılmış, herkes ürettiğini kolayca satma imkânı bulmuştu.” Dünyada derinin tek pazarının Rusya coğrafyası olduğunu vurgulayan Aydın, “Eğer bu diplomatik krizi aşamazsak, deri organize bölgeleri ve deri konfeksiyon atölyeleri çökme riski ile karşı karşıya kalır. Sermayemiz Rusya’da ‘alacak’ olarak kaldı. Bu alacaklar gelmezse, sadece sermayeyi değil küresel misyonumuzu da kaybedeceğiz” dedi.
EN ÖNEMLİ SORUNLAR
Komite Üyesi Faysal Nerse ise deri-kürk sektörü tarihinin en büyük krizi ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Esnaf artık kendi kiralarını ödeyemez duruma düştü. Ancak alternatif pazarlar bulunursa mevcut kriz daha az hasarla atlatılabilir” dedi. Nerse, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini şöyle anlattı: “Dünyada kıymetli kürk yetiştiriciliği daha çok Avrupa ve Amerika’da. Ülkemizde ise üretimi yapılmadığı gibi yerli tüketim de yok. AB’den yapılan ithalatta yüzde 20 ÖTV ile yüzde 18 KDV alınıyor. Ham yarı işlenmiş ve işlenmiş olarak ithal edilen kürkler, ülkemizde işlenip, katma değeri yüksek ürün olarak ihraç ediliyor. Bu durum ihracat hedefi ile çelişkili. ÖTV’nin kaldırılması ya da tolere edilebilir düzeye çekilmesi gerekir. Ya da KDV’de olduğu gibi ihracatta geri ödenebilir. Ayrıca kıymetli kürkteki KDV oranı yüzde 18. Kıymetli kürkün aksesuar olarak yaygın bir şekilde kullanıldığı deri, kürk-süet ve tekstil sektörlerinde ise KDV oranı ise yüzde 8. İkisinin bir arada kullanıldığı ürünlerin ihracatında sorun yaşanıyor. İthal edilen kıymetli kürk hayvanları postlarının kahir ekseriyeti CITES (Nesli Tehlike Altında Olan Hayvan Kürklerinin Uluslararası Ticareti Konvansiyonu) kapsamında değil. Hâlbuki ithalat esnasında kürkler, bu kapsamda değerlendiriliyor. İthalata Uygunluk Belgesi için fahiş fiyatlar alınıyor.”
KURBAN DERİSİNDEN YARARLANAMIYORUZ
Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanın derilerinden yeterince faydalanılmadığını belirten Meclis Üyesi Mehmet Musa Evin, kayıt dışılığa dikkat çekti. Evin, kesilen büyükbaş hayvan sayısının 753 bin 762, küçükbaş hayvan sayısının 1 milyon 930 bin 255 olmasına rağmen bunların derilerinin çok küçük bölümü-nün kayıt altında olduğunu, diğer kısmının kayıt dışı yollardan piyasaya girdiğini belirterek, şöyle konuştu: “Yakında kurban bayramları yaz dönemine denk gelecek. Derilerin sıcaktan zayi olmaması için şimdiden tedbir alınmalı. Kurban derilerinin ehli kişilerce toplanıp işlenmesi şart. Öte yandan Mayıs 2015’te Moskova’da düzenlenen Le Show fuarına katılan firmalarımız teşvik (geri) ödemelerini 1.5 yıldır alamadı. Teşviklerin ivedilikle ödenmesi firmalarımıza can suyu olacak.”
YENİ PAZARLAR BULMALIYIZ
İTO Yönetim Kurulu ve aynı zamanda Meclis Üyesi Fahrettin Basiloğlu, sektörde yaşanan sorunların en önemli nedeninin; deri ve deri ürünleri dış satımının genellikle komşu ülkelere yapılmasından kaynaklandığını söyledi. Basiloğlu, sektörün durumunu şöyle anlattı: “Ayakkabı Rusya, Ukrayna, Türk Cumhuriyetleri, Irak ve İran’a satılıyor. Son günlerde Ukrayna ve İran pazarı yeniden canlanma sinyalleri veriyor. Sektör bu tabloyu öngördüğü için yeni pazar arayışını hızlandırmıştır. Bu çalışmalar doğrultusunda İstanbul Ticaret Odası, Uluslararası Rekabeti Geliştirme (URGE) projesi başlattı. Proje deri, konfeksiyon ve saraciye sektörlerini kapsıyor. Hedef pazarlar ABD, Kanada ve Avrupa ülkeleri. Ayrıca Türkiye Deri Sanayicileri Derneği önderliğinde tabakhaneleri kapsayan URGE projesi de başlatıldı. Bu gibi çabalar inanıyorum ki, sektörümüze yeni bir ivme kazandıracak.”