Salı, 29 Ekim, 2024
Avrupa, kamu binalarında konfor sıcaklığını 22 dereceden 19 dereceye indirerek, gaz tüketimini yüzde 15-20 oranında azalttı. Konfor sıcaklığından yapılacak her bir derecelik fedakarlık, enerjide yüzde 7’lik tasarruf sağlıyor.
Uzmanlara göre, Türkiye’nin konfor sıcaklığı Avrupa’dan yaklaşık 4 derece yüksek. Türkiye, konfor sıcaklığını Avrupa seviyesine yaklaştırırsa ciddi bir tasarruf yapabilir. Böylelikle cari açıkta önemli bir iyileşme sağlayabilir.
HABER: MESUDE DEMİRHAN
COVID-19 salgınının olumsuz etkileri ve ardından patlak veren Rusya-Ukrayna savaşıyla dünyada enerji dengesi de değişti.
Özellikle enerji tedarikinde yaşanan sorunlar, gelişmiş ekonomileri bile zor durumda bıraktı. Doğalgazda Rusya’ya bağımlı olan Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri de çözüm için binalarda sıcaklığı düşürüyor. Bu uygulamaya göre konutlarda konfor sıcaklığı 22 dereceden 20 dereceye, kamu binalarında ise 19 dereceye indiriliyor. Avrupa’nın, bu hamlesinin gaz tüketimini de yüzde 15-20 oranında azalttığı açıklandı.
TÜRKİYE DE UYGULARSA
Türkiye’nin yaz ve kış aylarının ortalama konfor sıcaklığı 24 derece. Konfor sıcaklığının sadece 1 derece düşmesi bile doğalgaz tüketiminden yüzde 5-7 oranında tasarruf sağlıyor. Böyle bir ‘kazancın’ Türkiye’nin dış ticaret açığını azaltmaya yönelik çabalarına katkısı da oldukça fazla. Konutlarda sıcaklığı 1 derece düşürmek, sanayide kullanılan miktar da hesaba katıldığında toplam yıllık tüketimin yüzde 1’ine denk geliyor. Yani her 1 derece ile doğalgaz ithalatına ödenen tutarın yüzde 1’i ülke hazinesinde kalabilir.
TÜKETİMİN YÜZDE 30’U
Türkiye’de enerjinin yaklaşık yüzde 30’u konutlarda tüketiliyor. Bu tüketimin yaklaşık yüzde 50’sini ise havalandırma ve iklimlendirme, yani termal konfor tüketimi oluşturuyor.
FATURA GİDEREK KABARIYOR
Türkiye, birincil enerji kaynakları açısından ithalatçı durumunda. Sadece geçtiğimiz yıl 50 milyon ton petrol ve petrol ürünü, 38 milyon ton kömür ve 55 milyar metreküp doğalgaz ithalat edildi. Bu tabloya madenler de eklendiğinde geçen yıl enerji ithalat faturası 100 milyar dolara yaklaştı. Enerji arz güvenliğinden taviz vermeden, ithalat faturasını azaltmak için yenilenebilir enerji yatırımlarından kara ve deniz keşiflerine, yerli kömür teşviklerinden enerji verimliliğine kadar birçok alanda yeni yatırım adımları atan Türkiye, hidrojen, batarya ve dijitalleşme teknolojilerini de yakından takip ediyor.
2030 İÇİN ÖNLEM
Bu arada, daha önce genelgeyle yüzde 15 olarak belirlenen enerji tasarruf hedefi, 2030 yılına kadar asgari yüzde 30 olacak şekilde güncellendi.
Bu tasarruf hedefine, enerji verimliliğini artırıp, emisyonu azaltarak ulaşılması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın koordinasyonunda ‘Kamu Binalarında Tasarruf Hedefi ve Uygulama Rehberi (2024-2030)’ hazırlandı. Buna göre iç ortam sıcaklığının ısıtma sezonunda en fazla 22 derece, soğutma sezonunda ise en az 24 derece olması sağlanacak.
HANGİ BİNALARI KAPSIYOR?
Mevzuat, enerji yöneticisi görevlendirmekle yükümlü olan kamu binalarından; mülkiyeti kamuya ait ve hakkında yıkım, taşınma veya elden çıkarma planı olmayan ve 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle en az 5 yılını tamamlamış olan binalarda (yardımcı tesis binaları, ısı merkezleri, sosyal donatılar ve kampüs alanı dahil) ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, sıcak su tedariki ve diğer ekipmanlar için kullanılan enerji kaynaklarını ve verimli ekipman kullanımını kapsıyor.
Kamunun aldığı önlemlerin yanı sıra Türkiye’de üretim yapan bazı firmalar da ısı tasarrufu sağlayacak yeni sistemler için yatırım yapıyor. Bu yatırımların başında da ısı pompası üretimi geliyor.
ALMANYA, KAMUDA 10.8 MİLYAR EURO’LUK TASARRUF ETTİ
Prof. Dr. İsmail Ekmekçi-İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi: Almanya’da yürürlüğe giren iki yönetmelikte önümüzdeki iki yıl içerisinde hane halkları, şirketler ve kamu sektörü için toplam 10.8 milyar Euro’luk enerji maliyetinde tasarruf sağlanması öngörülüyor. Türkiye’de binaların 2017 yılı nihai enerji tüketimi yüzde 32.3’lük payla sanayi ve ulaşım sektörünün üzerinde. 2019 sonu itibariyle toplam bina sayısı 9.3 milyonu geçti. Türkiye’de konut binaları, toplam binaların yüzde 86.8’ini oluşturuyor. Bu binalardaki toplam daire sayısı 22 milyon 606 bin 906. 2018 yılı itibariyle ısınma ve/veya sıcak su ihtiyacı için doğalgaz kullanan konut abone sayısı 14.7 milyonu geçti. Türkiye’nin yıllık toplam 58-60 milyar metreküplük doğalgaz tüketiminin yaklaşık yüzde 25’ine karşılık gelen 15 milyar metreküp doğalgaz konutlarda tüketiliyor.
1 derecelik düşüş ile yaklaşık 0.9 milyar metreküp doğalgaz tasarrufu yapabiliriz. Yani 15 milyar dolarlık konutlardaki doğalgaz faturamızda yaklaşık 0.5 milyar dolar tasarruf ederek cari açığı azaltabiliriz.
ISI KONFORUMUZ 22 DERECEDEN FAZLA
Bülent Şen-Enerji Verimliliği Derneği Başkan Vekili: Dünyada 22 derece olarak kabul edilen konfor sıcaklığı, Türkiye’de 22 derecenin de üzerinde. Evinizdeki kombiyi kullanırken özellikle konfor sıcaklığını bir derece indirdiğinizde bile yüzde 7 tasarruf sağlanıyor. Her yerde belki yüzde 7 olmaz, ancak sanayiyi düşünürsek ortalama yüzde 5 bile olsa 55 milyar metreküp doğalgazdan 2 milyar metreküp tasarruf olur. Bu, çok ciddi bir rakam.
GAZ İTHALATINA ÖDENEN PARANIN YÜZDE 1’İ CEBİMİZDE KALABİLİR
Dr. Cihad Terzioğlu-Enerji Uzmanı: Türkiye’nin termal konfor sıcaklığı, yaz ve kış aylarının ortalamasına bakıldığında 24 derece. Konfor sıcaklığının sadece 1 derece düşmesi ile doğalgaz tüketiminden yüzde 5-7 oranında tasarruf imkanı olduğu biliniyor. Bu da ülkece yıllık tüketimimizin yaklaşık yüzde 1’ine tekabül ediyor. Yani her 1 derece ile doğalgaz ithalatına ödenen tutarın yüzde 1’i cebimize kalabilir. Yıllık ortalama 55-60 milyar metreküp doğalgaz ithal ediyoruz. Doğalgaza ödediğimiz paranın 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. 1 derecelik tasarrufla 1 milyar dolar para cebimizde kalır. Her 20 tüketiciden birinin doğalgaz faturasını sıfırlama imkanımız olur.
BU YIL ENERJİ FATURAMIZ DÜŞTÜ
Oğuzhan Akyener-Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM): Türkiye’nin konfor sıcaklığını 23 dereceden 22 dereceye çekmesi, kamu binalarındaki kışın ısıtma veya yazın soğutma amaçlı enerji giderlerini yaklaşık olarak yüzde 10 oranında azaltır. Türkiye, kamu binalarında enerji verimliliğini yüzde 15’ten yüzde 30’a çıkarmayı planlıyor. Türkiye’nin 22 derece yaklaşımı, Almanya’nın kamu kurumlarındaki 19 dereceye göre daha mantıklı ve uygulanabilir. Geçen sene 100 milyar dolar olan enerji ithalatımız bu yıl düştü. Sene sonunda yaklaşık 70 milyar dolar fatura ödeyeceğiz.
KONFOR SICAKLIĞI NEDİR?
Her iklim koşulunda, kişilerin sağlığını ve performansını koruyabildikleri ve kendilerini en rahat hissettikleri sıcaklığa konfor sıcaklığı deniliyor. Konfor sıcaklığı, genellikle ısı, nem, hava hızı, giyim ve aktivite düzeyi gibi çeşitli faktörleri içeriyor. Bu değer, kişinin bulunduğu odanın şartlarına, duvar sıcaklıklarına, pencerelerden giren güneş ışığına, kişinin giyim şartları gibi birçok parametreye bağlı. Ayrıca, mevsimler, coğrafi konum, kültürel farklılıklar ve bireysel tercihler gibi çeşitli etkenler de konfor sıcaklığını etkileyebilir. Türkiye’de konfor sıcaklığı ortalama 22-24 derece olarak kabul görüyor.
20 Kasım 2023 Pazartesi
Almanya’nın 2024'te daralması, 2025'te durgunlaşması bekleniyor… Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK), ülke ekonomisinin büyüme tahminini “kalıcı yapısal kriz” nedeniyle yüzde 0’dan eksi 0,2’ye indirdi.
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK), Alman ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerini güncelledi.
Birlikten yapılan açıklamada, bu yıl için Almanya’nın Gayri Safi Yurtiçi Hasılasına (GSYH) ilişkin büyüme beklentisinin yüzde 0’dan eksi 0,2’ye indirildiği bildirildi. Birlik, Alman ekonomisinin gelecek yıl da büyümeyeceğini öngördü.
Açıklamada, Almanya’da tüm sektörlerden yaklaşık 25 bin şirketle yapılan ankette, şirketlerin yüzde 31’nin mevcut iş durumlarının daha da kötüye gitmesini beklediği aktarıldı.
Bir önceki ankette bu oran yüzde 26 olarak kayıtlara geçmişti.
DIHK'ya göre, ülkede şirket yatırımları hala Kovid-19 öncesi seviyelerin çok altında. Şirketlerin üçte biri yatırımlarını azaltmak isterken sanayide bu rakam yüzde 40'a kadar çıkıyor.
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Genel Müdürü Martin Wansleben, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Almanya'da sadece ekonomik bir krizle değil, aynı zamanda kalıcı bir yapısal krizle de karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.
Almanya’da “çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve çok yüksek maliyet” olduğunu anlatan Wansleben, “Alman ekonomisi sıkışmış durumda. Avrupa'da ve uluslararası alanda geride kalıyor.” dedi.
Wansleben, Alman şirketlerin işlerin daha da kötüye gidebileceği endişesi taşıdıklarını aktararak, gelecek yıl için de sadece sıfır büyüme beklediklerini dile getirdi. Martin Wansleben, “2025 yılına ilişkin rakamlarımız iyimser olmamıza izin vermiyor. Aksine, bazı yerlerde şirketlerden gelen geri bildirimler işlerin daha da kötüye gidebileceğine dair endişeleri artırıyor. Bu, gayrisafi yurtiçi hasılada reel büyümenin olmadığı üst üste üçüncü yıl olacak.” dedi.
Yaz başındaki zayıf beklentilerin artık “iş dünyasının gerçekliği haline geldiğini” bildiren Wansleben, şunları kaydetti: “Ekonomide bir toparlanma umudu ya da orta ve uzun vadede enerji fiyatlarının düşmesi veya gelirlerin artması gibi bir ekonomi politikası atılımı bu beklentileri aydınlatmıyor. Almanya'nın Avrupa için ekonomik bir yük haline gelmesinden ve artık ekonomik itici güç rolünü yerine getirememesinden büyük endişe duyuyoruz. Gerçek bir yapısal kriz yaşıyoruz. Yüksek enerji ve personel maliyetleri, aşırı bürokrasi ve vergi yükünün yanı sıra jeopolitik belirsizlikler ve yurtiçi ve yurtdışından gelen talepte bir çöküş söz konusu.”
2023’te yüzde 0,3 küçülen ekonomi, 2002 ve 2003'te yalnızca iki yıl art arda küçülmüştü.
ALMAN EKONOMİSİ YENİDEN RESESYONA GİRME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA
Almanya, 10 yıllık ekonomik büyümenin ardından salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.
Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'ten sıfıra düşürmüştü.
Uluslararası Para Fonu (IMF) da 22 Ekim'de Almanya'nın bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,2'den sıfıra indirmişti.
Alman ekonomisi geçen yıl da alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi nedenlerle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.
Ülke G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke olmuştu. Almanya, bu yıl da küçülürse, 2023'te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.
Alman hükümeti "Büyüme Girişimi-Almanya için Yeni Ekonomik Dinamikler" adı verilen bir büyüme paketi ile ekonomiyi canlandırmayı hedefliyor.
Paket, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması, daha iyi çalışma teşvikleri, güçlü bir ekonomi için etkin bir finans merkezi ve yarının ekonomisi için verimli enerji piyasası gibi beş alanda 49 önlem içeriyor.
Ülkenin üçüncü çeyreğe ilişkin GSYH verileri 30 Ekim'de açıklanacak.
29 Ekim 2024 Salı
Son dakika haberi: İsrail'in saldırgan eylemleri nedeniyle 'Acil' koduyla toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde ülkelerden peş peşe İsrail mesajları geldi. İran, İsrail'in yanında ABD'yi de topa tuttu. İranlı yetkili "ABD bunun sonuçlarına katlanacak" dedi.
Son dakika haberleri: İsrail’in 26 Ekim’de İran’a yönelik misilleme saldırılarının ardından Orta Doğu’da gerilim had safhaya yükselmişti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BM) 'Acil' koduyla toplandı. İran’ın talebi ve Cezayir, Çin ve Rusya’nın desteğiyle gerçekleştirilen toplantıda İranlı yetkili Tahran’ın İsrail’in son saldırılarına uygun gördüğü bir zamanda yanıt verme hakkına sahip olduğunu ifade etti.
"İSRAİL ULUSLARARASI HUKUKU SİSTEMATİK OLARAK İHLAL EDİYOR"
İsrail’in İran’a hava saldırısının uluslararası hukukun ihlali olduğunu savunan İran’ın BM Daimi Temsilcisi Emir Said İrevani, "İsrail’in uluslararası hukuku sistematik olarak ihlali, İran’a yönelik saldırganlığı, Filistin ve Lübnan’ın yanı sıra Suriye ve Yemen’de devam eden suçları, uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Bu durum Güvenlik Konseyi’nin bunu gerektirdiği şekilde kınamasını ve kararlı bir şekilde eyleme geçmesini gerektirmektedir" diye konuştu.
İRAN'DAN ABD'YE TEHDİT GİBİ AÇIKLAMA
İrevani, "ABD, İsrail'e teknik bilgi ve gelişmiş askeri sistemler sağlayarak, İsrail'in İran'a karşı yaptığı saldırgan eylemleri daha da teşvik etti ve bu saldırılarda etkin bir rol oynadı. Bu nedenle Amerikan hükümeti, İsrail'in saldırısının suç ortağıdır ve bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır" şeklinde ifade etti.
ABD: BİZ ASKERİ OPERASYONLARA KATILMADIK
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, İran ve İsrail arasındaki son doğrudan çatışmanın daha fazla gerginlik olmadan sona ermesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Washington'ın İsrail'in son askeri operasyonuna katılmadığını özellikle belirtti.
"İSRAİL VE İRAN'A MESAJIMIZ NET"
Linda Thomas-Greenfield, "İsrail’e mesajımız açıktır. İsrail halkını ve topraklarını, İran ile onun terörist uzantıları ve ortaklarından korumak için her zaman destek vereceğiz. İran’a yönelik mesajımız da net: Eğer İsrail’e ya da bölgede bulunan ABD personeline saldırmayı seçerse, ciddi sonuçlarla karşılaşacaktır. Kendimizi savunmaktan asla çekinmeyeceğiz. Hiçbir yanlış anlama olmasın; Amerika Birleşik Devletleri, daha fazla gerginlik istemiyor. İsrail ile İran arasındaki doğrudan çatışmanın sona ermesi gerektiğine inanıyoruz. İsrail, dünya kamuoyuna İran’a verdiği yanıtın sona erdiğini açıkça ifade etti. Bu nedenle İran’ı, İsrail’e yönelik saldırılarını durdurmaya bir kez daha çağırıyoruz" dedi.
RUSYA: SORUMLUSU ABD
Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, 26 Ekim’de İsrail Hava Kuvvetleri tarafından "ABD ile koordineli olarak gerçekleştirilen saldırının dört İran askerinin ölümüne yol açtığını ve İran’ın hava savunma sistemlerinin engellemeleri olmasaydı, başta siviller olmak üzere çok daha büyük kayıplar olabileceğini" ifade etti.
Nebenzia, ABD'yi İsrail’e saldırılar için istihbarat desteği sağlamakla suçlayarak, "Bu durum sadece uluslararası hukukun ihlali değil; aynı zamanda zaten savaşın eşiğinde olan Orta Doğu'daki durumu daha da istikrarsız hale getiriyor. Bu bağlamda, İsrail ve İran arasındaki artan gerginlikten ciddi endişe duyuyoruz. Bu, bölgedeki istikrar ve güvenlik için gerçek bir tehdit oluşturuyor" dedi.
"İSRAİL SAVAŞIN ALEVLERİNİ KÖRÜKLÜYOR"
Nebenzia, İsrail'in son dönemde Suriye ve Lübnan şehirlerine hava saldırıları düzenlediğine dikkat çekerek, "İsrail'in saldırgan eylemleri, bölgede savaşın alevlerini körüklüyor" dedi.
"CİDDİ SONUÇLARI OLABİLİR"
Rus Büyükelçi, "İsrail’i, Ortadoğu'da provokatif askeri eylemlerden kaçınmaya çağırıyoruz. Bu, Gazze Şeridi çevresinde bir yılı aşkın süredir artan şiddet nedeniyle zaten istikrarsızlaşmış olan bölgede ciddi sonuçlar doğurabilir" şeklinde konuştu.
"İSRAİL GÜÇ KULLANMA YOLUNA GİDİYOR"
İsrail'in komşularıyla yaşadığı tüm sorunlar için güç kullanma yoluna gittiğini vurgulayan Nebenzia, "İsrail’in bu tür bir kararlılığa sahip olmasının arkasında, silah tedarik eden ve Konsey’in sorumlu üyelerinin İsrail’i durdurma çabalarını engelleyen Amerikan müttefiklerinden aldığı destek yatıyor" dedi.
BİR İSRAİL AÇIKLAMASI DA ÇİN'DEN GELDİ
Çin'in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong, İsrail'e "provokatif eylemlerine derhal son verme" çağrısında bulundu. Çin’in BM Büyükelçisi, "İran-İsrail ilişkileri ve Orta Doğu genelinde durum kritik bir eşikte. İsrail'in eylemleriyle tetiklenen gerginlikten ciddi endişe duyuyoruz. İsrail'i tüm provokatif eylemlerine son vermeye davet ediyoruz. Ayrıca, tüm taraflara itidalli davranmaları, BM Şartı’na ve uluslararası hukuka uymaları ve anlaşmazlıkları siyasi ve diplomatik yollarla çözme sürecine geri dönmeleri çağrısında bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.
CEZAYİR: İSRAİL'İN ASIL AMACI ARAP TOPRAKLARINI İŞGAL ETMEK
Cezayir'in BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının bölgesel bir çatışmaya dönüştüğünü belirtti. Bendjama, "Ancak bazı Konsey üyeleri, bu durumu uluslararası barış ve güvenliğe bir tehdit olarak tanımakta isteksiz. İsrail'in saldırıları, uluslararası barışın açık bir şekilde ihlalidir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği yeniden sağlamak için harekete geçmelidir. Cezayir, İsrail işgal güçlerinin son dönemde İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı gerçekleştirdiği askeri saldırıları en güçlü şekilde kınamaktadır" dedi.
Bendjama, Orta Doğu'daki olayların birbirleriyle bağlantılı olduğunu ve temel sebebin İsrail'in Arap topraklarını işgali olduğunu vurguladı. Şiddetin sona ermesi için Filistin ve Lübnan'da acilen ateşkes sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
29 Ekim 2024 Salı
29 Ekim 2024 Salı
28 Ekim 2024 Pazartesi
28 Ekim 2024 Pazartesi