Çarşamba, 29 Mart, 2023
2015'te restorasyonuna başlanan ve büyük bir titizlikle çalışmaları tamamlanan Seddülbahir Kalesi, Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108. yıl dönümünde açılacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığınca 2015'te restorasyonuna başlanan ve büyük bir titizlikle çalışmaları tamamlanan Seddülbahir Kalesi, Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108. yıl dönümünde açılacak.
Çanakkale Boğazı'nın girişini savunmak amacıyla Osmanlı Padişahı 4. Mehmet döneminde yaptırılan Seddülbahir Kalesi'ndeki restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Padişah 4. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 1659 yılında Boğazın girişini savunmak amacıyla yaptırılan Seddülbahir Kalesi, dünya harp tarihine geçen Çanakkale Muharebeleri sırasında 12 top ile savunmaya katıldı. İngiliz ve Fransız gemilerinin henüz bir savaş durumu olmamasına rağmen Boğazın girişini koruyan tabyaları 3 Kasım 1914'te bombalamasının ardından ilk şehitlerin verildiği kalede, 2015 yılının Haziran ayında başlayan restorasyon çalışmaları tamamlanarak çevre düzenlemelerine geçildi.
Büyük Zafer'in 108. yılında açılışı yapılacak kale, diğer gazi kaleler Bigalı ve Kilitbahir gibi yaşayan müze olarak hizmet verecek.
14 Mart 2023 Salı
On bir ayın sultanı Ramazan, manevi atmosferinin yanı sıra çeşitli etkinliklerle de coşkusunu hissettiriyor. Seminerden fuara, tiyatrodan söyleşiye kadar birbirinden farklı etkinliklerin adresi olan İstanbul’da Ramazan, tarihte de ‘ibadet ve kültür mevsimi’ olarak anılıyordu.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
On bir ay heyecanla beklenen Ramazan ayı geldi. Bu kutsal ayın maneviyatının en güzel şekilde hissedilmesi için İstanbul merkezli belediyeler ve çeşitli kurumlar farklı etkinlikleri programına aldı. İstanbul halkının gönül dünyasını zenginleştirmek, dayanışma bilincini artırmak için düzenlenen bu etkinlikler, 20. yüzyıl başlarında İstanbul’un yıllık kültürel faaliyetlerinin yüzde 70’ini oluşturuyordu. Üstelik Ramazan ayının kültür bereketi, salgın hastalık, savaş, deprem gibi zor zamanlarda bile devam ediyordu. İşte İstanbul Ramazan kültürüne dair kısa notlar:
HUZUR DERSLERİ
Ramazan ayının maneviyatının yaşanmasına vesile olan camilerdeki tefsir derslerinin temeli, huzur dersleri adı altında 1758 yılında atıldı. Saray kaynaklı olan huzur derslerinde Kuran-ı Kerim’den bazı ayetler tefsir edilerek, bunun üzerine sohbet edilirdi. Ramazan ayına özgü olan bu geleneğe bizzat padişah da katılırdı.
KÜLTÜREL ETKİNLİKLER
Bugün Ramazan ayının gönül dünyasına hitap eden çeşitli kültürel etkinliklerle karşılanması geleneği, 20. yüzyıl İstanbul’unda da vardı. Öyle ki, 1914 yılı kayıtlarına göre tiyatro etkinliklerinin yüzde 70’i Ramazan ayında gerçekleşiyordu. Etkinlik takvimlerinin yayınlandığı bir gazete olan İkdam’da 30 gün boyunca 120 kültürel etkinlik ilanı paylaşılmıştı.
SİNEMA İLE TANIŞMA
Özellikle 20. yüzyılın başlarında Ramazan ayını kültürel etkinliklerle özdeşleştiren İstanbul’un sinema ile tanışması da tarih kayıtlarına göre Ramazan vesilesi ile oldu. 1897 yılının Ramazan ayında Sabah gazetesi Ramazan münasebeti ile duyurduğu etkinlik takvimine, Şehzadebaşı Direklerarası 21-23 numaralı Osmanlı Tiyatrosu’nda gösterime girecek kısa sinema başlığını da eklemişti.
SAVAŞ DÖNEMİNDE
İstanbul, zor geçen yılların Ramazan aylarında da toplumsal manevi bütünlükten vazgeçmedi. Birinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü 1914 yılı Ramazan ayında da ‘Ramazan Esnasında Türk Ocağı’nın Muhasebe-i Tertibi’ isimli etkinlik takvimi yayınlandı.
Bu etkinlikler arasında ‘halkı uyandırmak için cami ve medreselerin görevi konferansı’, ‘Eski İstanbul konferansı’, ‘Yeni şairler konferansı’ gibi başlıklar yer alıyordu.
İstanbul’un Ramazan ayı kültüründe piyasalardaki Ramazan bereketi de dikkat çekiyordu. Öyle ki, 1855 yılında İstanbul’da Ramazan münasebeti ile bir sergi açılmıştı. ‘Sergi-i Osmaniye’nin Küşadına Dair’ isimli belge ile 6 fasıl 61 madde ile açıklanan sergide, tekstilden sanayi ürünlerine kadar farklı eşyaların sergileneceği duyuruluyordu.
YILDA İKİ AY ÇALIŞMA
İstanbul Ramazan kültürünün bir diğer önemli gastronomi ürünü olan güllaç da Türk mutfağına özgü bir ürün olarak literatürde yer alıyor. Su ve nişastanın kızgın ateşte pişmesi ile elde edilen kuru yufkaya güllaç yaprağı deniyor. Günümüzde de özellikle Ramazan ayında tüketilen güllaç tatlısının geçmişten bu yana rolü çok değişmedi. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne göre
17. yüzyıl İstanbul’unda 40 güllaç esnafı bulunuyordu. Bunlar yılda iki ay çalışarak güllaç yaprağı üretiyordu.
MÜZELER ÜCRETSİZ
İstanbul halkı bu yıl da Ramazan ayını kültürel etkinliklerle harmanlayarak idrak ediyor. Kültürel ortak etkileşim mekânlarının başında Beyazıt, Üsküdar, Eyüpsultan meydanları geliyor. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı müzeler, Ramazan ayı boyunca ücretsiz olarak gezilebilecek.
RAMAZAN PİDESİ
İstanbul Ramazan kültürünün önemli bir parçasını, bugün de Ramazan deyince ilk akla gelen gastronomi ürünlerinden güllaç ve Ramazan pidesi oluşturuyordu. Nan-ı aziz olarak adlandırılan ekmeğin değişik bir biçimde yapılışı ile elde edilen Ramazan pidesi, tarihi kayıtlara göre 15. yüzyılda bugünkü halini aldı. İstanbul’da ekmekçiler ayrı, pideciler yani fodlacılar ise ayrı mesleki standartlara sahipti.
Osmanlı İstanbul’unda Ramazan mutfak kültürünün önemli kalemlerinin Ramazan öncesinde fiyatları sabitleniyor ve ürünlerin bu fiyattan yukarı satılmasına müsaade edilmiyordu. 1832 senesinin Ramazan ayı narh fiyatlarına göre, güllacın 1 kıyyesi 6 kuruştan yukarı satılamayacaktı. Fiyatı sabitlenen ürünler arasında şeker, yumurta, nişasta, peynir, bal, nohut gibi ürünler de bulunuyordu.
27 Mart 2023 Pazartesi
İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsünce hazırlanan "En Güzel İsimler: Esmaü'l Hüsna" sergisi ziyarete açıldı.
Esmayıhüsnayı oluşturan Allah'ın 99 adı ebru, seramik ve el nakışı sanatlarıyla hazırlanarak, İstanbul Lale Vakfında (İLAV) sergilenmeye başladı.
Açılış öncesi açıklamada bulunan İLAV Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Akdağ, ramazan ayına, esmayıhüsnayı konu alan bir sergiyle girdikleri için memnun olduklarını belirterek, "Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü iş birliğiyle geleneksel sanatlarımızın çeşitli türlerinin yer aldığı değerli bir seçki oluşturuldu. Önümüzdeki ay da koleksiyoner Gülay Kayacan'ın, emeğin ve kadim zanaatin buluştuğu bakır koleksiyonunda yer alan, sofra ve yemek ekipmanları sergilenecek." dedi.
Vakfın önemli amaçlarından birinin, sanatçıları bir araya getirmek olduğunu dile getiren Akdağ, "Sanat galerimizde sanatçılarımıza destek oluyoruz. Ayrıca bir de müzemiz var. Orasıyla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Hem mekanımızı hem de koleksiyonumuzu genişletiyoruz. Dünyanın en büyük lale müzesi İstanbul'da olacak." diye konuştu.
Enstitü öğretmeni, hattat Ömer Faruk Özoğul ile atölyelerdeki öğretmen ve ustalar tarafından hazırlanan sergide, özellikle lale desenli tekstil, seramik ve el nakşı ürünler yer alıyor.
Sergi süresince İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü tarafından lale motifli nakış, tahta boyama ve seramik workshopları da düzenlenecek.
2 Nisan'a kadar açık kalacak sergi, daha sonra yurt içi ve yurt dışında yolculuğuna devam edecek.
24 Mart 2023 Cuma
27 Mart 2023 Pazartesi
24 Mart 2023 Cuma
20 Mart 2023 Pazartesi
20 Mart 2023 Pazartesi