tatil-sepeti

HABER: CANAN BİLGİN

Yaşantımızı, işimizi ve birbiriyle bağlantılarını esas olarak değiştirebilecek teknolojik bir devrimin eşiğinde duruyoruz. 1. Sanayi Devrimi, üretimi makineleştirmek için su ve buhar gücünü kullandı. İkincisi, seri üretime geçmek için elektriğin gücünden faydalandı. Üçüncüsü, üretimi otomatikleştirmek için elektronik ve bilgi teknolojilerinden yararlandı. Şimdi ise dördüncü bir endüstriyel devrim geçen yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan dijital devrimin yani üçüncü sanayi devriminin üzerine inşa ediliyor. Bu, fiziksel, dijital ve biyolojik alanlar arasındaki çizgilerin belirsizleştirildiği teknolojilerin birleşmesi olarak nitelendiriliyor. Kısacası gelecek 10 yıla kadar şekillenmesi beklenen 4. Sanayi Devrimi, insan ve doğanın biyolojik düzeninde çığır açacak. Tabii ki bunda en etkin araç, dijitalleşme ve teknolojinin işbirliği olacak.

LİDERLERİN GÜNDEMİ

Dünya Ekonomik Forumu’nun 20-23 Ocak tarihleri arasında Davos’ta yapılacak olan yıllık toplantısının ana teması da, “4. Sanayi Devrimi ile baş etmek”. Bu temanın belirlenmesindeki en büyük etken ise daha önceki sanayi devrimlerinden daha kapsamlı bir devrimin önümüzdeki 10 yılda pek çok alanda çarpıcı gelişmelere sahne olacağı.Önceki sanayi devrimleriyle karşılaştırıldığında 4. Sanayi Devrimi doğrusal bir tempodan ziyade yukarı doğru bir hızda gelişiyor. Bu değişikliklerin derinliği ve genişliği de, tüm üretim, yönetim ve kontrol sistemlerinin dönüşümünün habercisi.

İŞİN ÖZÜ ENTEGRASYON

Milyonlarca insanın benzeri görülmemiş işlemci gücü, depolama kapasitesi ve bilgiye erişim ile mobil cihazlarla bağlantı olanağı sınırsız. Tüm bu imkanlar, yapay zeka, robotlar, nesnelerin interneti, otonom araçlar, 3D baskı, nanoteknoloji, biyoteknoloji, malzeme bilimi, enerji depolama ve kuantum hesaplama gibi alanlarda ortaya çıkan teknolojik devrimlerle daha da genişleyip yayılacak. Yapay zeka, zaten sürücüsüz araba ve drone’lerden sanal asistanlara ve yazılıma kadar etrafımızdaki her şeyde ortaya çıkıyor.

GENLERİMİZE İŞLEYECEK

Öte yandan dijital fabrikasyon teknolojileri, günlük bazda biyolojik dünya ile etkileşim halinde. Mühendisler, tasarımcılar ve mimarlar, bilişimsel tasarımları, katma üretimi, malzeme mühendisliği ve sentetik biyolojiyi ortak bir yaşama öncülük edip çığır açması için mikroorganizmalar, vücutlarımız, tükettiğimiz ürünler ve hatta oturduğumuz binalarla birleştiriyor.

MALİYET AZALACAK

4. Sanayi Devrimi de küresel gelir düzeyini yükseltme ve yaşam kalitesini artırma potansiyeline sahip. Bugüne kadar bundan en fazla dijital dünyaya ulaşabilen ve bunu göze alan tüketiciler kazandı. Teknoloji, kişisel yaşamda verimliliği ve memnuniyeti artırmak için yeni ürünleri ve hizmetleri bizlere sundu. Taksi çağırmak, uçuş için rezervasyon yaptırmak, ürün almak, ödeme yapmak, müzik dinlemek, film izlemek veya oyun oynamak… Bunların her biri şimdi uzaktan yapılabilir. Teknolojik inovasyon, verimlilik ve üretkenlikte uzun vadeli kazançlarıyla arz yönlü bir mucizeye öncülük edecek. Ulaştırma ve iletişim maliyetleri düşecek, lojistik ve global tedarik zincirleri daha etkili olacak ve ticaretin maliyeti azalacak. Ve bütün bunlar yeni pazarlar açarken, ekonomik büyümeye olumlu katkı yapacak.

SERMAYE DEĞİL YETENEK

Devrimin büyük eşitsizlik getireceğine ve özellikle emek piyasalarını karışıklığa sürüklemedeki potansiyeline işaret ediliyor. Kesin olan şu ki, gelecekte üretimde kritik faktörü sermayeden çok yetenek temsil edecek. Bu da düşük beceri/düşük ücret ve yüksek beceri/yüksek ücret kesimlerine bölünmüş bir işçi piyasasının artmasına yol açarken, sosyal gerilimlere de öncülük edecek.

EYLEMLERİMİZ DEĞİL BİZ DEĞİŞECEĞİZ

4. Sanayi Devrimi sadece yaptıklarımızı değil, bizi de değiştirecek. Kimliğimizi, mülkiyet kavramlarımızı, tüketim kalıplarımızı, işe ve eğlenceye adadığımız zamanı, kariyerimizi ve yeteneklerimizi nasıl geliştirdiğimizi ve hatta ilişkilerimizi etkileyecek. Bu liste sonsuz; çünkü sadece hayal gücümüzle sınırlı. Yeni bilgi teknolojilerinin en büyük bireysel zorluklarından biri ise gizlilik. Özel yaşamımıza etkileri gibi temel konulardaki tartışmalar da şiddetlenerek artacak.

İNSANLIĞI ROBOTLAŞTIRIR MI?

İnovasyondan en fazla yararlananlar, zeka ve fiziki sermaye tedarikçileri (yenilikçiler, pay sahipleri, yatırımcılar) olma eğiliminde. Bu da emeğin karşısında sermayeye bağımlı olanlar arasındaki servette yükselen boşluğu ifade ediyor. Bu yüzden teknoloji, yerinde sayan gelirlerin artmasının veya yüksek gelire sahip ülkelerde nüfusun büyük çoğunluğu için düşmesinin ana nedenlerinden biri: Daha düşük eğitimli ve düşük vasıflı işçilere talep azalırken, yüksek vasıflı işçiler için talep arttı. Sonuçta, ortanın dışında yüksek ve düşük sınırlarda güçlü bir taleple bir iş piyasası oluştu. Bu, dünyada orta sınıfın neden giderek tatminsiz ve adaletsiz bir anlayışa maruz kaldığını ve bu şekilde yaşadığını açıklıyor. En kötümser senaryoda, 4. Sanayi Devrimi, gerçekten insanlığı robotlaştıran bir potansiyele sahip olabilir ve böylece bizi kalbimizden ve ruhumuzdan mahrum bırakabilir. Ama yaratıcılık, empati, yöneticilik gibi insan doğasının en iyi parçalarının bir tamamlayıcısı olarak, aynı zamanda insanlığı yeni bir ahlaki ve kolektif bilince taşıyabilir. Bu ikincisini başarmak da hepimizin üzerine düşen bir görev.

4. Sanayi Devrimi’nin öne çıkan teknolojilerinden 3D baskı, konuttan otomotive kadar pek çok alanda üretim için kullanılıyor.

HÜKÜMETLER GÜÇ KAZANACAK

Fiziksel, dijital ve biyolojik dünyalar birbirine yaklaşmaya devam ettikçe, yeni teknolojiler ve platformlar giderek vatandaşların hükümetlerin dikkatini çekmesine ve hatta kamu otoritelerinin denetimini aşmaya olanak tanıyacak. Aynı zamanda hükümetler nüfus üzerindeki kontrollerini artırmak için yaygın gözetim sistemleri ve dijital altyapıyı kontrol yeteneğine dayalı yeni teknolojik güçler kazanacak. Sonuçta hükümetin sistemlere ve kamu otoritelerine uyum yeteneği, onların hayatta kalmalarını belirleyecek. Değişim dünyasını, şeffaflık ve verimlilik düzeylerinin yapılarının nedenlerini kabullenirlerse, bu onlara rekabet avantajı sağlayacak. Aksi takdirde giderek artan sorunlarla karşı karşıya kalacaklar.

YENİLİKÇİ İŞLETMELER RAKİPLERİNDEN AYRILIYOR

4. Sanayi Devrimi’ni destekleyen teknolojilerin işletmeler üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağı açık. Arz tarafında pek çok sanayi yeni teknolojilerini tanıtıyor. Araştırma, geliştirme, pazarlama, satış ve dağıtım için global dijital platformlara erişebilen çevik, yenilikçi işletmeler rakiplerinden ayrılıyor. Talep tarafında esas değişim, şeffaflığın artması, tüketici bağlılığı ve tüketici davranışlarında görülüyor. Tüm bunlar şirketleri tasarım, pazarlama, ürün ve hizmetlerinin dağıtım yöntemlerini bu kıstaslara uyarlamaya zorluyor.

4. Sanayi Devrimi’nin işletmeler üzerinde dört ana etkisi var: Müşteri beklentileri, ürün artırma, işbirliğiyle yapılan inovasyon ve organizasyon şekli. Bu durumda iş dünyası liderleri ve üst düzey yöneticiler, değişen ortamı anlamak ve sürekli yenilik yapmak zorunda.

19 Ocak 2016 Salı

Etiketler : Teknoloji

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Hedefimiz, 2030'a dek 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişiminin bu ülkeden doğması, bu ülkede yeşermesi, dünyaya açılmasıdır, bunu başarabilecek potansiyelimiz olduğunu biliyoruz" dedi.


 

Global Liderler Zirvesi (Global Leader Summit), "Yapay Zeka Çağı ve Sürdürülebilir Gelecek" temasıyla İstanbul'da başladı.

 

Bakan Kacır, zirveye yolladığı video mesajında, 4. Sanayi Devrimi çağında, inovasyon odaklı yaklaşımlarla sosyal hayattan iş dünyasına, üretim modellerinden tüketici davranışlarına tüm alanlarda değer üretiminin yeniden şekillendiğini belirtti.

 

İş süreçlerinin değiştiğine, üretim modellerinin geliştiğine ve tüketici davranışlarının çeşitlendiğine hep birlikte şahit olduklarını vurgulayan Kacır, "Yenilikçi teknolojiler arasında yerini alan yapay zekanın geniş ve yaygın kullanımıyla birlikte iş süreçleri güçlü bir şekilde değişime uğruyor. Yapay zekanın kuantum hesaplama ve biyoteknoloji gibi derin teknolojilerle iç içe gelişmesi mevcut ve potansiyel etkilerini üssel olarak artırıyor. Gelecek adına yapay zeka alanında beklentiler oldukça yüksek." diye konuştu.

 

Kacır, yapay zeka geliştirme faaliyetlerinin, toplum yararını gözeten devlet veya akademik aktörlerden çok karlarını maksimize etmeye odaklanmış büyük ölçekli şirketler tarafından daha fazla yürütüldüğüne dikkati çekerek, ABD ve Çin'in yeni bir hegemonya yarışı olarak gördüğü bu alanda geliştiricileri, uygulayıcıları ve ürünleri sınırlayan kurallar öngören küresel bir fikir birliği çerçevesine dair net bir işaret bulunmadığını söyledi.

 

Türkiye olarak yapay zekanın bir tercih meselesi olmayıp, "Dijital Türkiye" vizyonuyla kalkınma yolculuğunun en büyük taşıyıcılarından biri olduğunu dile getiren Kacır, şöyle devam etti: "Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimiz doğrultusunda yapay zeka çağının sunduğu fırsatları maksimum düzeyde değerlendiriyoruz. Sorumlu ve etik yapay zeka uygulamalarının geliştirilmesinde aktif rol üstlenen bir anlayışla hareket ediyoruz. 'Refah seviyesi yüksek bir toplum için çevik ve sürdürülebilir bir yapay zeka ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretmek' vizyonuyla Ulusal Yapay Zeka Stratejisi'ni kamuoyuyla paylaştık. Ülkemizdeki yapay zeka ekosistemini harekete geçirmek ve ekosistemin paydaşları arasındaki işbirliğini güçlendirmek üzere TÜBİTAK bünyesinde Yapay Zeka Enstitüsünü kurduk. Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'te gençlerimizin geleceğin teknolojileri üzerinde çalışmalarını desteklemek için birçok alanda yarışmalar düzenliyoruz. Bu yıl Türk Ulusal Bilim e-Altyapısı (TRUBA) bünyesinde yeni süper bilgisayarımızı ülkemize kazandırdık. ARF Süper Bilgisayar ile savunma sanayisinden üretim sektörüne, ilaç tasarımından hastalık tespitine kadar birçok alanda araştırmacıların ihtiyaç duyduğu simülasyonlar eş zamanlı gerçekleştirilebilecek."

 

"TÜRKİYE BAYRAKTAR ROL ÜSTLENMEYE HAZIR"

 

Yapay zeka alanında yetkinliklerini artırmanın yanında yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve sorumlu şekilde kullanımı için uluslararası işbirliklerinde aktif rol üstlendiklerini vurgulayan Kacır, Türkiye'nin geçen yıl Yapay Zeka Küresel Ortaklığı'nın (GPAI) üyesi olduğunu hatırlattı.

 

Kacır, bu kapsamda sorumlu yapay zeka, mesleklerin geleceği, yenilik ve ticarileştirme, veri yönetimi gibi kritik alanlarda yürütülen uluslararası projelerde aktif olarak yer aldıklarını belirterek, geçen yıl katıldıkları 8,2 milyar avro bütçeli Dijital Avrupa Programı ile yüksek başarımlı hesaplama ve yapay zekada stratejik altyapıların kurulumunu ve bu alanlarda ihtiyaç duyulan insan kaynağının yetiştirilmesini sağladıklarını anlattı.

 

Katıldıkları EuroHPC Ortak Girişimi ile dünyanın sayılı süper bilgisayarlarından MareNostrum 5'e doğrudan erişim imkanına sahip olduklarına dikkati çeken Kacır, şu ifadeleri kullandı: “Yapay zeka teknolojilerinin etkili ve sorumlu şekilde kullanılması açısından yerli ve milli projelerin geliştirilmesi büyük önem taşımakta. Kullanıcıların yapay zeka teknolojilerden elde ettikleri bilgilerin, kendi değer yargılarıyla tam olarak örtüşmemesi önemli bir risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Her zeminde vurguladığımız üzere, bilimin, teknolojinin ve refahın sadece birkaç ülke veya şirketin elinde asimetrik şekilde toplanması, insanlığın geleceği için büyük tehditler taşımaktadır. Böyle bir düzen hem çatışmaları tetikleyecek hem de dünya barışını bozacak bir düzendir. Türkiye, güçlü insan kaynağı ve teknoloji geliştirme altyapısıyla her geçen gün daha da büyüyen girişimcilik ekosistemiyle insanlık yararına teknoloji anlayışıyla bayraktar rol üstlenmeye hazır konumdadır.”

 

TEKNOFEST’E DAVET

 

Kacır, son 22 yılda teknoparkların sayısını 2'den 104'e, teknoparklarda AR-GE ve inovasyon yapan girişimlerin sayısını 56'dan 10 bin 800'ün üzerine çıkardıklarını belirterek, AR-GE ve tasarım merkezleri sayısının 1600'ü aştığının altını çizdi.

 

Türkiye'nin 2019'da hiç unicornu bulunmazken, bugün 6'sına bakanlık olarak destek verilen 7 unicornu olan bir ülkeye dönüştüğüne işaret eden Kacır, şu bilgileri paylaştı: "Bizim deyimimizle 7 Turcorn'umuz var. Bu ivmeyi daha da yükseltmekte kararlıyız. Erken aşamayı başarıyla geçmiş, hızlı büyüme potansiyeli taşıyan teknoloji girişimlerinin, daha hızlı ölçeklenmesine ve küresel pazarlara açılmasına rehberlik eden Turcorn 100 Programı, girişimcilik dostu mevzuat uygulamaları, Türkiye'nin en büyük gücü, en büyük kuvvet çarpanı genç ve nitelikli insan kaynağımızı teknolojiye ve teknoloji girişimciliğine yönlendirecek yeni projelerle hedefimiz, 2030'a dek 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişiminin bu ülkeden doğması, bu ülkede yeşermesi, dünyaya açılmasıdır. Bunu başarabilecek potansiyelimiz olduğunu biliyoruz. Teknoloji geliştirmede elde ettiğimiz kazanımlar bizlere katma değerli üretim ve yüksek teknolojide daha da ileriye gitme cesaretini veriyor."

 

Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Cumhuriyet tarihinin en büyük çaplı yatırım teşvik programı HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı ile Türkiye'yi yüksek teknolojili üretimde bir üst lige taşımakta kararlı olduklarını söyledi.

 

"Yeşil ve dijital dönüşüm destek programları" ile işletmelerin ikiz dönüşümde ihtiyaçlarına cevap verecek destek mekanizmalarını devreye aldıklarını vurgulayan Kacır, şunları kaydetti: "Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programıyla ülkemizin teknolojik ve stratejik öncelikleriyle uyumlu yatırımların gerçekleştirilmesi için uzun vadeli ve uygun koşullarda finansmana erişim imkanı sunuyoruz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile yüksek teknoloji odaklı yatırımlar için AR-GE'den seri üretime uçtan uca bütüncül bir destek mekanizması sağlıyoruz. Elbette, daha müreffeh ve sürdürülebilir bir gelecek inşasında attığımız tüm adımların odağına da en kıymetli hazinemiz insan kaynağını koyuyoruz. Bunun en güçlü örneği de yıldan yıla daha da büyüyen, rekorları alt üst eden, dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'tir. Bu vesileyle sizleri, 2-6 Ekim'de Adana'da gerçekleştireceğimiz TEKNOFEST'e davet ediyorum."

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : arge yapay zeka turcorn

PİLDER Başkanı Kadem Usta, Türkiye'de kurulması planlanan 4 batarya üretim tesisi için anlaşmaların imzalandığını belirterek, "Ülkemizin 2030’a kadar 80 gigavatsaat üretim kapasitesini aşacağını öngörüyoruz" dedi.


 

Pil Batarya Üreticileri ve Tedarikçileri Derneği (PİLDER) Başkanı Usta ve PİLDER üyeleri, gazetecilere Türkiye'nin batarya piyasasındaki gelişmeleri değerlendirdi.

 

Cep telefonlarından elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemlerine kadar farklı tip ve kapasitede üretilen bataryaların küresel hacminin gelecek 10 yılda ciddi büyüme göstereceğini vurgulayan Usta, batarya teknolojilerinin, sürdürülebilir enerji geçişinin kritik parçası haline geldiğini anlattı.

 

Pil ve batarya endüstrisinin son derece dinamik bir sektör olarak hızla büyüdüğünü aktaran Usta, "Ülkemizdeki artan talebin yanı sıra G7 ülkelerinin 2030'a kadar ulaşmayı hedeflediği 1500 gigavatsaatlik yeni küresel enerji depolama hedefi de sektörümüz için önemli bir fırsat sunuyor. Bu alanda küresel pazarda daha etkin bir konuma gelerek ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlayabiliriz, bu yüzden de batarya ve pil teknolojilerinde üretim üssü olma vizyonuyla hareket ediyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Türkiye'deki batarya üretim ekosisteminde önemli gelişmeler gözlemlediklerini dile getiren Usta, "2 hücre üretim tesisi halihazırda aktif faaliyet gösteriyor. Yatırım aşamasında olan gigavatsaat üzeri kapasiteli 4 yeni tesisle bu sayı daha da artacak. Ülkemizin 2030 yılına kadar 80 gigavatsaat üretim kapasitesini aşacağını öngörüyoruz." diye konuştu.

 

Kadem Usta, ayrıca batarya sektöründe yatırımların artması için eksik mevzuatların tamamlanması ve süreçlerin kısalması gerektiğini belirterek, sektörde teşviklerin artmasını beklediğini söyledi.

 

TÜRKİYE'NİN BATARYA TALEBİNİN 2030'A KADAR 10 MİLYAR DOLARI AŞMASI BEKLENİYOR

 

Türkiye'nin 2022'de 573 milyon dolar üzerindeki lityum-iyon pil ve batarya ithalatının, 2023'te 1,06 milyar dolara yükseldiğine dikkati çeken Usta, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun depolamalı enerji üretim lisansları ve elektrikli araç üretimleriyle Türkiye'nin lityum-iyon pil ve batarya talebinin 2030'a kadar 10 milyar doları aşmasını beklediklerini kaydetti.

 

Usta, bu potansiyelin, Türkiye'nin hücre ve batarya üretim tesislerinin ve kapasitelerinin artmasını zorunlu kıldığına işaret ederek, şöyle devam etti: "Türkiye, 2022 yılında 10,5 milyon dolar olan pil ihracatını 2023 yılında 39,7 milyon dolara çıkararak 4 katına çıkardı. Şu anda faal durumda çalışan yaklaşık 100 tesiste lityum-iyon batarya üretimi yapılıyor. Ülkemizin lityum-iyon pil potansiyelini değerlendirirken tüm bu verileri göz önünde bulundurmamız gerekiyor."

 

KÜRESEL BATARYA PİYASASININ 2030'DA 9 TERAVATSAATE ULAŞMASI ÖNGÖRÜLÜYOR

 

Enerjide "oyun değiştiren" olarak kabul edilen ve özellikle "yenilenebilir enerji" sektörünün büyümesini destekleyecek batarya teknolojilerinin, dünyada üzerinde en çok yatırım ve AR-GE yapılan alanlar arasında yer aldığını bildiren Usta, dünya genelinde batarya üretim kapasitesinin halihazırda 2,6 teravatsaat seviyesinde bulunduğunu bildirdi.

 

Usta, "2030'a gelindiğinde ise bu rakamın büyük bir sıçrama yaparak 9 teravatsaate ulaşması bekleniyor. Ülkemiz için de geçerli olan bu talep artışı bu alandaki ihtiyacın yerli üretimle karşılanması gerekliliğini ortaya koyuyor." dedi.

 

KÜRESEL BATARYA PİYASASI 2. BATARYA TEKNOLOJİLERİ ZİRVESİ'NDE MASAYA YATIRILACAK

 

PİLDER'in batarya alanında yenilikçi fikirleri paylaşmak, en son teknolojik gelişmeleri ve uluslararası perspektifleri Türkiye'ye taşımak amacıyla 25-26 Eylül'de Gebze'deki Bilişim Vadisinde 2. Batarya Teknolojileri Zirvesi'ni düzenleyeceği bilgisini veren Usta, zirvede Türkiye dahil 12 ülkeden ve tamamı sektörün "kalbinden gelen" katılımcılarla 2 gün boyunca enerji gündeminin ele alınacağını ifade etti.

 

Usta, ayrıca "enerjide oyun değiştiren" olarak nitelenen depolama teknolojilerinin gerçekçi bir bakış açısıyla ve tüm hatlarıyla konuşulmasını hedefledikleri zirvenin, Türkiye'de batarya ekosisteminin en sağlıklı biçimde oluşmasına büyük katkı sağlayacağına inandıklarını sözlerine ekledi.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : pil batarya tesis anlaşma