Aşırı kar güdüsü, toplum ve çevreye karşı sorumluluk duygusunun önüne geçmemeli

Ticaret Bakanı Bolat,"Aşırı kar güdüsü, toplum ve çevreye karşı sorumluluk duygusunun önüne geçmemeli. Toplumsal ve ahlaki değerler, pazarlama anlayışının temel ayaklarından biri olmalı." dedi.

Giriş: 18.10.2023 - 14:47
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35


Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Kovid-19 salgınının tüketim alışkanlıkları ve tüketici davranışlarının yanında pazarlama anlayışını da değiştirdiğinin görüldüğünü belirterek, "İşin ahlaki tarafında bir dezenformasyona yol açtığı da söylenebilir. Bu süreçte stokçuluk, başkalarının ürünlerine el koyma, fırsatçılık, tamahkârlık gibi kötücül anlayış ve uygulamalar, ticaret ahlakında ciddi zafiyetler maalesef oluşmuştur. Ahlaki kaygıları gözeten, toplumsal faydayı göz ardı etmeyen, çevreye duyarlı ve gelecek nesilleri ihmal etmeyen sürdürülebilir bir pazarlama anlayışı temenni ediyorum." dedi.

 

Pazarlama ve iş dünyasını bir araya getiren, iş dünyasının etkin liderleri ile ilham veren ünlü isimlerin katıldığı ve "Sürdürülebilir İş- Sürdürülebilir Dünya" temasıyla düzenlenen Global Marketing Summit 2023 İstanbul'da başladı.

 

Etkinliğin açılışında konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, ticaret ve pazarlamanın iç içe alanlar olduğunu aktararak, KREA M.I.C.E'ın düzenlediği Altın CEO Liderler Ödül Yarışması'nda 2021 ve 2022'de kendisinin de ödül altığını hatırlattı.

 

Dün akşam Gazze'de yaşanan olaylar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bolat, şu ifadeleri kullandı:

 

"1948'den beri ve 1967'den sonra bölgedeki daha da artan huzursuzluk ve çatışmaların son halkasının son 12 gününü yaşıyoruz. Bu çerçevede yaklaşık 2,5 milyon kişinin açık bir cezaevinde yaşadığı ve son 12 gündür ekmek, su, elektrik, ilaç gıda maddelerinin olmadığı ambargo altındaki o bölgede sivil yerleşim yerlerinde ve masum sivillere yönelik saldırılara karşı çok ciddi üzüntü ve kızgınlık duyarken, bir de hastane bombalanması ve aşağı yukarı 500 kişinin vefat etmesi, binlerce kişinin yaralanması içimizdeki üzüntüyü ve acıyı katbekat artırdı. Bu hunharca saldırıyı yapanları şiddetle kınıyoruz. Adalet önüne çıkarılmaları gerektiğini bir kez daha haykırıyoruz. Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımız İsrail'in masum sivillere yönelik bu saldırısının durdurulması noktasında uluslararası temaslarla ve girişimlerle ellerinden geleni yapıyorlar. Uluslararası toplumu Gazze ve Gazze halkına yönelik İsrail saldırılarını durdurması konusunda bir kez daha göreve çağırıyoruz."

 

Yeni pazarlama anlayışının gövdesini rekabetin oluşturduğuna dikkati çeken Bolat, "Merkezinde hızlı değişim ve süreklilik arz eden hızlı bir etkileşimle yeni trendlerin ortaya çıkması, odağında ise 'bilgili tüketici' yer almaktadır. Ancak pazarlama, sadece ürünü satmak demek değildir; aynı zamanda markayı oluşturur, markanın ne olduğunu ifade eder. Başarılı ve uzun bir pazarlama süreci olmadan, büyük bir marka oluşturmak neredeyse imkansızdır." şeklinde konuştu.

 

PAZARLAMA 'YIKICI REKABET' ÜZERİNDE YÜKSELMEMELİ

 

Bakan Bolat, pazarlamanın "yıkıcı rekabet" üzerinde yükselmemesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Aşırı kar güdüsü toplum ve çevreye karşı sorumluluk duygusunun önüne geçmemeli. Toplumsal ve ahlaki değerler pazarlama anlayışının temel ayaklarından biri olmalı. Pazarlama, tüketici refahını ve memnuniyetini öncelemenin yanında, toplumsal faydayı gözeten, doğaya karşı duyarlı ve çeşitli sosyal sorumluluk projelerini geliştiren bir anlayışta olmalı. İşletmelerin belli değerleri de olmalıdır. Firmaların sadece para ve daha çok kazanmak, ürün veya hizmet satmak değil, aynı zamanda ülke ve toplum sorunlarına çözüm bulmayla da ilgili olmaları beklenmektedir. Bugünkü neslin ihtiyaçları karşılanırken, gelecek nesillerin ihtiyaçları da unutulmamalıdır. Bugünün nesilleri olarak, yarının nesillerine yaşanabilir bir dünya bırakma borcumuz olduğunu unutmamak ve yarının nesillerinin de bugünün kaynaklarını tükettiğimiz için bizden alacaklı olduklarını unutmamak, pazarlama departmanlarının asla unutmamaları gereken bir husustur."

 

Sürdürülebilir bir pazarlama ve marka yönetimi için en güçlü aracın, gerçek durumu anlamak ve anlatmak olduğunu belirten Bolat, "Bu kapsamda strateji geliştirmek, hedef kitleyle iletişimi doğru kurmak, paydaşları harekete geçirmek ve etki yaratabilmek için gerçek durumu anlatan çok yönlü ve detaylı verilere ihtiyaç duyulur. Sürdürülebilir pazarlamada en kritik nokta, hikâyeyi iyi anlatmak, samimi olmak ve ikna etmektir." ifadelerini kullandı.

 

Ömer Bolat, yapılan araştırmaların, sürdürülebilir yaşam pratiklerine yönelik talebin hızla arttığını gösterdiğini bildirerek, "Bu artış bölgeden bölgeye, kültürden kültüre değişse de sürdürülebilir yaşam biçimlerine eğilim, tüketicinin markalardan da taleplerini beraberinde getirmektedir. İklim krizinin etkilerini tecrübe ettikçe, insanların daha sağlıklı bir gezegende yaşama arzuları giderek artmaktadır. Sürdürülebilir ürünlere yönelik Google aramalarının 2016-2021 arasında yüzde 71 artması, bu gerçekliği teyit etmektedir. Diğer taraftan, markanın uyguladığı strateji ve belirlediği hedef ile uygulamalarının, hedef kitle tarafından benimsenmesi ve takip edilmesi, sürdürülebilir pazarlamanın hedefe ulaşması için temel şart durumundadır. Bu yüzden, 'hedef kitle/müşteri, sürdürülebilir pazarlamada önemli bir paydaş' olarak konumlandırılmalıdır." diye konuştu.

 

AVRUPA'NIN EN BÜYÜK ŞİRKETLERİNİN SADECE YÜZDE 9'U 2050 EMİSYON HEDEFLERİNE ULAŞMAYA HAZIRLANIYOR

 

Dünyadaki ekonomik düzenin ve iş yapma modellerinin sürdürülebilir olmadığını aktaran Bolat, "Yeryüzünü iyileştirmek, gelecek nesillerin kaynaklarını tüketmeden bir ekonomik model yaratmak için iş dünyasının sürdürülebilir alternatiflere yönelmesi şart. Örneğin, Avrupa'nın en büyük şirketlerinin sadece yüzde 9'u 2050 emisyon hedeflerine ulaşmaya hazırlanıyor. Bu da daha küçük, yenilikçi şirketlerin sürdürülebilir modellere öncülük etmesi gerektiğini göstermektedir." dedi.

 

Bolat, sürdürülebilir bir pazarlamanın yenilikçi olmanın yanı sıra, ancak iş ahlakına bağlı kalarak, devamlılığı sağlayarak, verimliliği artırarak, rekabet ederek, optimum kaynak kullanımını sağlayarak, israftan kaçınarak, doğayı ve çevreyi koruyarak ve sosyal sorumluluk projeleri geliştirerek sağlanabileceğini söyledi.

 

Sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk bilincinin işletmeler için giderek bir mecburiyet haline geldiği gibi, prestij ve toplumsal meşruiyet de sağladığını ifade eden Bolat, küresel sürdürülebilirlik ve toplumsal refahın sağlanmasına yönelik olarak iş dünyasında ortak bir vizyon oluşturmanın mümkün olduğunu aktardı.

 

Bakan Bolat, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Öncelikle, 'yalnız ben', 'hep ben' diye asla demeden, 'biz', 'hep birlikte' ve 'ülkemiz' diyerek; empati yaparak, yani kendimizi karşımızdakinin yerinde düşünerek, karşılıklı saygı ve birlikte paylaşma değerlerine sahip çıkarak, yıkıcı rekabetle değil, rekabet ederken birlikte yaşama, 'bu dünya hepimize yeter, gelecek nesillere borcumuzun olduğunu unutmamalıyız' gibi temel değerler etrafında birleşmeliyiz.

 

Kovid-19 salgınının tüketim alışkanlıkları ve tüketici davranışlarının yanında pazarlama anlayışını da değiştirdiği görülmektedir. Maalesef işin ahlaki tarafında bir dezenformasyona yol açtığı da söylenebilir. Bu süreçte, stokçuluk, başkalarının ürünlerine el koyma, fırsatçılık, tamahkârlık gibi kötücül anlayış ve uygulamalar, ticaret ahlakında ciddi zafiyetler maalesef oluşmuştur. Ahlaki kaygıları gözeten, toplumsal faydayı göz ardı etmeyen, çevreye duyarlı ve gelecek nesilleri ihmal etmeyen sürdürülebilir bir pazarlama anlayışı temenni ediyorum."