tatil-sepeti

Geçen yıl Türkiye’ye gelen müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı yüzde 69 oranında arttı. Bu potansiyeli değerlendirmek için ülke genelindeki 143 arkeolojik bölgeyi ilgilendiren yeni bir adım atıldı.

Kuruluş kararı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı, milli arkeoloji kültürüne yeni bir hareketlilik getirecek.  

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL 

 

Türkiye, mevsimsel turizmin yanı sıra mevsime bağlı olmayan turizm alanlarıyla sektördeki yelpazesini her geçen gün renklendiriyor. Gastronomi turizmi, sağlık turizmi, kongre turizmi, inanç turizmi, kayak turizminin yanı sıra son yıllarda arkeoloji turizmi de yükselişe geçen turizm çeşitleri arasında yer alıyor. Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’nın kurulmasını içeren kanun, geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Vakfın milli arkeoloji kültürü ve turizmine yeni bir ivme kazandıracağı öngörülüyor. 


YÜZDE 69 ARTTI 


Bu yılın ocak ayında 2 milyon ziyaretçi sayısına ulaşılan Türkiye’de en önemli turizm kalemlerinden birini de kültürel turizm oluşturuyor. TÜİK’in son yayınladığı rapora göre, müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 69 oranında arttı. Söz konusu yıl müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı 23 milyon 245 bin 317 olarak kayıtlara geçti. 



143 ÖREN YERİ


Türkiye’de TÜİK verilerine göre 143 ören yeri bulunuyor. Antalya, İzmir, Muğla, Aydın, Manisa, Denizli, Çanakkale, Burdur, Adana, Nevşehir, Adıyaman, Kars ve Bitlis gibi Türkiye’nin pek çok şehrinde yer alan antik kentler ile ören yerleri, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği noktalar olarak ön plana çıkıyor. Türkiye’nin en eski arkeolojik bölgesi ise dünya tarihini değiştiren Göbeklitepe Ören Yeri. 


AVRUPA’DAN FAZLA


Türkiye, barındırdığı kuş çeşitleriyle Avrupa’nın önemli kuş gözlem destinasyonları arasında yer alıyor. Türkiye’nin turizm sepetindeki en renkli alanlardan biri olan kuş gözlem turizmi için her yıl binlerce ziyaretçi Türkiye’ye geliyor. Göç yolları üzerinde bulunan Türkiye’deki toplam kuş türlerinin sayısı Avrupa’nın tamamından bulunan kuş türü kadar olarak kayıtlarda yer alıyor. Türkiye’de kuş gözlem turizmi için 22 farklı havza bulunuyor.  


20 BİNİ AŞKIN


Türkiye mağara turizmi açısından da önemli bir potansiyel barındırıyor. Yüzde 40’ı mağara oluşumuna uygun kayaçlardan oluşan Türkiye’de 20 bini aşkın mağara bulunabileceği öngörülüyor. Şu an Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından belgelenen 800 mağara bulunuyor. Yine Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Ağrı’dan İstanbul’a kadar Türkiye’nin farklı bölgelerinde 31 mağara, mağara turizmine hizmet ediyor. 


FARKLI ALANLAR


Farklı yüksekliklerde onlarca dağa sahip olan Türkiye’de turizm potansiyeli açısından dağ, akarsu ve yaylalar da değerlendiriliyor. Ayrıca gastronomi, av turizmi, kongre turizmi, sağlık turizmi, kayak turizmi, golf turizmi, yat turizmi, inanç turizmi, hava sporları turizmi, su altı dalış turizmi gibi birbirinden farklı turizm çeşitleri de Türkiye’nin turizm yelpazesinde farklı kalemler olarak yer alıyor.   



BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YAPACAK


Arkeoloji turizmine yeni bir ivme kazandırması hedeflenen Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı da Türk ve İslam arkeolojisi ile ilgili alanlarda bilimsel çalışmalar yapacak. Bu alanlarda kütüphane ve müzeler açacak, kültürel miras konusunda işbirlikleri kuracak. Yurt dışında arkeolojik kazı, araştırma ve incelemeler yapacak. İlk olarak Türk İslam arkeolojisi anlamında çalışmalar yapacak olan vakıf, bu alanda çalışmak isteyen araştırmacıları da teşvik edecek. Vakıf, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda yıllık bütçe hazırlayacak, amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında iktisadi işletme kurabilecek, devralabilecek ve bunlara ortak olabilecek. 

13 Mart 2023 Pazartesi

On bir ayın sultanı Ramazan, manevi atmosferinin yanı sıra çeşitli etkinliklerle de coşkusunu hissettiriyor. Seminerden fuara, tiyatrodan söyleşiye kadar birbirinden farklı etkinliklerin adresi olan İstanbul’da Ramazan, tarihte de ‘ibadet ve kültür mevsimi’ olarak anılıyordu.

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

On bir ay heyecanla beklenen Ramazan ayı geldi. Bu kutsal ayın maneviyatının en güzel şekilde hissedilmesi için İstanbul merkezli belediyeler ve çeşitli kurumlar farklı etkinlikleri programına aldı. İstanbul halkının gönül dünyasını zenginleştirmek, dayanışma bilincini artırmak için düzenlenen bu etkinlikler, 20. yüzyıl başlarında İstanbul’un yıllık kültürel faaliyetlerinin yüzde 70’ini oluşturuyordu. Üstelik Ramazan ayının kültür bereketi, salgın hastalık, savaş, deprem gibi zor zamanlarda bile devam ediyordu. İşte İstanbul Ramazan kültürüne dair kısa notlar: 

 

HUZUR DERSLERİ 

 

Ramazan ayının maneviyatının yaşanmasına vesile olan camilerdeki tefsir derslerinin temeli, huzur dersleri adı altında 1758 yılında atıldı. Saray kaynaklı olan huzur derslerinde Kuran-ı Kerim’den bazı ayetler tefsir edilerek, bunun üzerine sohbet edilirdi. Ramazan ayına özgü olan bu geleneğe bizzat padişah da katılırdı.   

 

KÜLTÜREL ETKİNLİKLER 

 

Bugün Ramazan ayının gönül dünyasına hitap eden çeşitli kültürel etkinliklerle karşılanması geleneği, 20. yüzyıl İstanbul’unda da vardı. Öyle ki, 1914 yılı kayıtlarına göre tiyatro etkinliklerinin yüzde 70’i Ramazan ayında gerçekleşiyordu. Etkinlik takvimlerinin yayınlandığı bir gazete olan İkdam’da 30 gün boyunca 120 kültürel etkinlik ilanı paylaşılmıştı. 

 

SİNEMA İLE TANIŞMA

 

Özellikle 20. yüzyılın başlarında Ramazan ayını kültürel etkinliklerle özdeşleştiren İstanbul’un sinema ile tanışması da tarih kayıtlarına göre Ramazan vesilesi ile oldu. 1897 yılının Ramazan ayında Sabah gazetesi Ramazan münasebeti ile duyurduğu etkinlik takvimine, Şehzadebaşı Direklerarası 21-23 numaralı Osmanlı Tiyatrosu’nda gösterime girecek kısa sinema başlığını da eklemişti. 

 

SAVAŞ DÖNEMİNDE

 

İstanbul, zor geçen yılların Ramazan aylarında da toplumsal manevi bütünlükten vazgeçmedi. Birinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü 1914 yılı Ramazan ayında da ‘Ramazan Esnasında Türk Ocağı’nın Muhasebe-i Tertibi’ isimli etkinlik takvimi yayınlandı. 

Bu etkinlikler arasında ‘halkı uyandırmak için cami ve medreselerin görevi konferansı’, ‘Eski İstanbul konferansı’, ‘Yeni şairler konferansı’ gibi başlıklar yer alıyordu. 

 


RAMAZAN SERGİLERİ 

 

İstanbul’un Ramazan ayı kültüründe piyasalardaki Ramazan bereketi de dikkat çekiyordu. Öyle ki, 1855 yılında İstanbul’da Ramazan münasebeti ile bir sergi açılmıştı. ‘Sergi-i Osmaniye’nin Küşadına Dair’ isimli belge ile 6 fasıl 61 madde ile açıklanan sergide, tekstilden sanayi ürünlerine kadar farklı eşyaların sergileneceği duyuruluyordu. 

 

YILDA İKİ AY ÇALIŞMA 

 

İstanbul Ramazan kültürünün bir diğer önemli gastronomi ürünü olan güllaç da Türk mutfağına özgü bir ürün olarak literatürde yer alıyor. Su ve nişastanın kızgın ateşte pişmesi ile elde edilen kuru yufkaya güllaç yaprağı deniyor. Günümüzde de özellikle Ramazan ayında tüketilen güllaç tatlısının geçmişten bu yana rolü çok değişmedi. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne göre 

17. yüzyıl İstanbul’unda 40 güllaç esnafı bulunuyordu. Bunlar yılda iki ay çalışarak güllaç yaprağı üretiyordu. 

 

MÜZELER ÜCRETSİZ

 

İstanbul halkı bu yıl da Ramazan ayını kültürel etkinliklerle harmanlayarak idrak ediyor. Kültürel ortak etkileşim mekânlarının başında Beyazıt, Üsküdar, Eyüpsultan meydanları geliyor. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı müzeler, Ramazan ayı boyunca ücretsiz olarak gezilebilecek.  

 

RAMAZAN PİDESİ

 

İstanbul Ramazan kültürünün önemli bir parçasını, bugün de Ramazan deyince ilk akla gelen gastronomi ürünlerinden güllaç ve Ramazan pidesi oluşturuyordu. Nan-ı aziz olarak adlandırılan ekmeğin değişik bir biçimde yapılışı ile elde edilen Ramazan pidesi, tarihi kayıtlara göre 15. yüzyılda bugünkü halini aldı. İstanbul’da ekmekçiler ayrı, pideciler yani fodlacılar ise ayrı mesleki standartlara sahipti. 

 


6 KURUŞ FİYAT

 

Osmanlı İstanbul’unda Ramazan mutfak kültürünün önemli kalemlerinin Ramazan öncesinde fiyatları sabitleniyor ve ürünlerin bu fiyattan yukarı satılmasına müsaade edilmiyordu. 1832 senesinin Ramazan ayı narh fiyatlarına göre, güllacın 1 kıyyesi 6 kuruştan yukarı satılamayacaktı. Fiyatı sabitlenen ürünler arasında şeker, yumurta, nişasta, peynir, bal, nohut gibi ürünler de bulunuyordu.

27 Mart 2023 Pazartesi

İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsünce hazırlanan "En Güzel İsimler: Esmaü'l Hüsna" sergisi ziyarete açıldı.


Esmayıhüsnayı oluşturan Allah'ın 99 adı ebru, seramik ve el nakışı sanatlarıyla hazırlanarak, İstanbul Lale Vakfında (İLAV) sergilenmeye başladı.

Açılış öncesi açıklamada bulunan İLAV Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Akdağ, ramazan ayına, esmayıhüsnayı konu alan bir sergiyle girdikleri için memnun olduklarını belirterek, "Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü iş birliğiyle geleneksel sanatlarımızın çeşitli türlerinin yer aldığı değerli bir seçki oluşturuldu. Önümüzdeki ay da koleksiyoner Gülay Kayacan'ın, emeğin ve kadim zanaatin buluştuğu bakır koleksiyonunda yer alan, sofra ve yemek ekipmanları sergilenecek." dedi.

Vakfın önemli amaçlarından birinin, sanatçıları bir araya getirmek olduğunu dile getiren Akdağ, "Sanat galerimizde sanatçılarımıza destek oluyoruz. Ayrıca bir de müzemiz var. Orasıyla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Hem mekanımızı hem de koleksiyonumuzu genişletiyoruz. Dünyanın en büyük lale müzesi İstanbul'da olacak." diye konuştu.

Enstitü öğretmeni, hattat Ömer Faruk Özoğul ile atölyelerdeki öğretmen ve ustalar tarafından hazırlanan sergide, özellikle lale desenli tekstil, seramik ve el nakşı ürünler yer alıyor.

Sergi süresince İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü tarafından lale motifli nakış, tahta boyama ve seramik workshopları da düzenlenecek.

2 Nisan'a kadar açık kalacak sergi, daha sonra yurt içi ve yurt dışında yolculuğuna devam edecek.

24 Mart 2023 Cuma