tatil-sepeti

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, " TÜBİTAK destek programları kapsamında bugüne kadar 98 sanayi, akademi ve kamu AR-GE projesine 228 milyon liranın üzerinde destek olduk" dedi.


 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tunceli'de Munzur Üniversitesinde düzenlenen Türkiye'nin Nadir Toprak Elementleri Araştırma ve İnovasyon Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, etkinliğe katılmaktan dolayı mutluluk duyduğunu söyledi.

 

Projenin Türkiye'ye ve millete hayırlı olmasını temenni eden Kacır, "Proje bünyesinde oluşturduğumuz merkezlerin ve bu alandaki çalışmaların ülkemizin nadir toprak elementi tedarik zincirini daha da güçlendirmesini temenni ediyorum. Dünya son yıllarda gerilimler, krizler ve kimi yerlerde çatışmaların tetiklediği zor ve keskin bir dönemeçten geçiyor. Ticaret savaşları, iklim değişikliği ve küresel salgınlar başta olmak üzere çok boyutlu sınamalar, küresel ekonomideki belirsizlik tablosunun devam edeceğine işaret ediyor. Türkiye olarak son 22 yıldır sahip olduğumuz güçlü siyasi istikrar, inşa ettiğimiz rekabetçi üretim altyapısı ve adeta sıfırdan inşa ettiğimiz AR-GE ve üretim ekosistemiyle küresel sistemde yaşanan belirsizliklerin başarıyla üstesinden geliyoruz." diye konuştu.

 

Kacır, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu doğrultusunda, ülkenin katma değerli üretim ve yüksek teknolojide öncü ülkeler arasında yer almasını sağlayacak projeleri hayata geçirdiklerini bildirdi.

 

" 'DEVRİM' OTOMOBİLİ HAYALİNİ, DEVRİN OTOMOBİLİ TOGG’U ÜRETEREK GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜK"

 

Türkiye'yi teknoloji geliştirmede ve kalkınmada dünyanın en üst ligine taşıdıklarını söyleyen Kacır, şöyle konuştu: "Ülkemiz bugün ticari araçlardan beyaz eşyaya, güneş panelinden demir çeliğe pek çok alanda Avrupa’nın lider üreticisi konumundadır. Görüntüleme ve haberleşme uydularını kendi imkanlarıyla geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir Türkiye var artık. 60 yıl öncesinin 'Devrim' otomobili hayalini, devrin otomobili Togg’u üreterek gerçeğe dönüştürdük. Yeni nesil otomobil ve batarya üretimi yatırımlarını ülkemize çekerek elektrikli araç ve batarya üretiminde dünyanın önde gelen oyuncularından biri oluyoruz. 5G teknolojilerinden uçan akıllı mobilite sistemlerine, bataryadan çip teknolojilerine, güneş panellerinden rüzgar türbinlerine, biyoteknolojik ilaçlardan yeni nesil uydu teknolojilerine ve hızlı trenlere pek çok alanda hep birlikte büyük atılımlar gerçekleştiriyoruz. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de ilerisine taşıyacak bu projeleri tasarlayıp uygularken eş zamanlı olarak fiziksel ve teknolojik altyapı, insan kaynağı gibi tüm başlıklarda ihtiyaç ve kaynak analizlerimizi eksiksiz yerine getiriyoruz."

 

Kacır, özellikle farklı sektörlerde yeni buluşların tohumunu atan malzeme teknolojilerinde kabiliyetlerinin geliştirilmesini Milli Teknoloji Hamlesi'nin vazgeçilmez bir unsuru olarak değerlendirdiklerini dile getirerek, "Kararlı ve yüksek dayanımlı yapılarıyla ön plana çıkan nadir toprak elementleri, özellikle elektronik, yenilenebilir enerji sanayi, elektrikli araçlar ve batarya, savunma ve havacılık gibi yüksek teknolojili sektörlerin AR-GE ve inovasyon kapasitesinde kritik role sahip. Nadir toprak elementlerine erişimi uzun dönemli, kalıcı olarak sağlamak ve bu elementlere dayalı teknoloji geliştirme kapasitesini oluşturmak, ileri üretim ve yenilikçilikte rekabet avantajına sahip olmak isteyen ülkelerin ajandalarında en üst sıralarda yer alıyor. Bizler de nadir toprak elementlerimize erişimimizi temin edecek ve bu alanda yetkinliklerimizi daha ileriye taşıyacak projeleri hayata geçiriyoruz." ifadelerini kullandı.

 

TÜBİTAK ile nadir toprak elementlerine dayalı ileri malzeme çalışmalarını öncelikli AR-GE ve yenilik konuları arasında değerlendirerek desteklediklerini ifade eden Kacır, şöyle devam etti: "TÜBİTAK destek programları kapsamında bugüne kadar 98 sanayi, akademi ve kamu AR-GE projesine 228 milyon liranın üzerinde destek olduk. Diğer yandan, Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervinin işletilmesi için pilot üretim tesisi kurduk. Ülkemizi küresel nadir toprak elementleri tedarik zincirinde önemli bir oyuncu haline getirecek endüstriyel ölçekteki tesisin devreye alınması için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu üretim altyapısı ve tamamlayıcı rol üstlenecek AR-GE kaynağımızla Türkiye’yi elektrikli araçlar, batarya ve yenilenebilir enerji teknolojilerinde ham maddeden son ürüne, üretim zincirinin farklı halkalarında da söz sahibi konuma taşıyacağız. Avrupa Birliği (AB) destekleriyle, Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında hayata geçirdiğimiz 'Türkiye'nin Nadir Toprak Elementleri Araştırma ve Yenilik Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi' ile ülkemizde sürdürülebilir ve güvenilir bir nadir toprak elementi tedarik zinciri kurmak için önemli bir adım daha atıyoruz."

 

Kacır, nadir toprak elementleri alanında Türkiye'nin arz güvenliğinin tahkimi için bütüncül bir cevap sunan 14 milyon avro tutarındaki proje kapsamında Munzur Üniversitesi Nadir Toprak Elementleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (MUNTEAM) bünyesinde gelişmiş bir laboratuvar altyapısı kurduklarını ifade etti.

 

Son teknoloji ekipman altyapısını nitelikli insan kaynağıyla buluşturarak nadir toprak elementleri bazlı yüksek katma değerli ürünlerin Türkiye'de üretilmesi ve geliştirilmesi için yetkinliklerini genişlettiklerini anlatan Kacır, şunları kaydetti: “Rüzgar enerjisi sanayi, elektrikli araçlar, havacılık ve uzay teknolojileri başta olmak üzere yüksek teknolojili sektörlerde kullanılan optoelektronik malzemeler, mıknatıslar gibi nitelikli ürünleri ülkemizde üretmek üzere AR-GE çalışmalarını gerçekleştirme imkanına sahibiz. Proje kapsamında yürüteceğimiz çok boyutlu çalışmalarla kamu, üniversite ve sanayi işbirliğini artırarak AR-GE ve üretim kabiliyetlerimizin ekonomik değere dönüşmesini sağlayacağız. Ülkemizin temiz enerji ve mobilite çözümleri geliştirme ve uygulama becerisini perçinleyen bu proje kapsamında aynı zamanda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) bünyesinde bir pilot geri dönüşüm tesisi de kuruyoruz. Nadir toprak elementlerinin çevreci yöntemlerle geri kazanımına imkan tanıyacak bu tesis, bünyesindeki yüksek kalite test ve analiz altyapısıyla MTA’nın nadir toprak elementleri alanında ülkemizin ihtiyaçlarına cevap vermesini sağlıyor olacak. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve döngüsel ekonomi hedeflerimizle uyumlu bir ulusal nadir toprak elementi tedarik zinciri kurulması için önemli bir basamak konumundaki bu tesis şimdiden ülkemize hayırlı olsun.”

 

“AVRUPA BİRLİĞİ İLE İŞBİRLİĞİNİ SÜRDÜRME İRADESİ TAŞIYORUZ”

 

Kacır, gelecek dönemde gerek MTA gerekse de MUNTEAM laboratuvarlarının uluslararası ölçekte çalışmalarını sürdürmeleri için akreditasyon başvuru süreçlerini destekleyeceklerini aktardı.

 

Oluşturulan altyapıların yetkinliklerini eğitim, danışmanlık ve işbirliği faaliyetleri ile daha da artıracaklarını vurgulayan Kacır, şunları dile getirdi: "Ülkemizin teknoloji odaklı kalkınma yolculuğunda stratejik ihtiyaçlarımıza cevap veren bu projeyi Avrupa Birliği yeşil dönüşümü ve kritik ham madde tedarikine katkı sağlaması açısından da kıymetli görüyorum. Her fırsatta vurguluyoruz, Türkiye, coğrafi konumu, güçlü üretim ve teknoloji altyapısı, nitelikli insan kaynağıyla Avrupa değer zincirinin vazgeçilmez unsurudur. Türkiye’yi Avrupa’nın vazgeçilmez bir parçası olarak görmeyen bir yaklaşımla Avrupa Birliği’nin yeşil dönüşümde, döngüsel ekonomide, katma değerli üretim ve teknoloji geliştirmede hedeflerine ulaşması asla mümkün değildir. Avrupa Birliği programlarını, Avrupalı dostlarımızın bu yaklaşımımızı paylaştığının önemli birer göstergesi olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de ikiz dönüşümü ve kritik ham madde tedarikini öncelikleyen projelerde kazan-kazan prensibi doğrultusunda Avrupa Birliği ile işbirliğini sürdürme iradesi taşıyoruz. Projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."

 

Konuşmaların ardından Bakan Kacır ve katılımcılar, açılış kurdelesini kestikleri Munzur Üniversitesi Nadir Toprak Elementleri Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde incelemede bulundu.

17 Temmuz 2024 Çarşamba

Google, Microsoft ve Amazon gibi teknoloji şirketleri, yapay zeka kaynaklı elektrik tüketimlerinin artması sonucu yeni enerji yatırımlarına yöneliyor.

Üretken yapay zeka modellerinde yaşanan hızlı ilerleme ile enerji tüketiminde de artış yaşanıyor.

ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs tarafından yayımlanan rapora göre, veri merkezlerinin enerji tüketimi uzun yıllar durağan devam ederken, üretken yapay zeka araçlarındaki hızlı artışla beraber veri merkezlerinin enerji talebinin 2030 yılına kadar yüzde 160 artması bekleniyor.

Rapora göre, dünya çapındaki veri merkezleri, şu anda toplam enerjinin yaklaşık yüzde 2'sini tüketiyor ancak bu oranın 2030'a kadar yüzde 3-4'e yükseleceği tahmin ediliyor.

Son 10 yılda ABD'deki enerji talebinde neredeyse hiç büyüme gerçekleşmezken, 2022-2030 dönemi baz alındığında, veri merkezleri ve diğer ihtiyaçlarla beraber bu talebin yaklaşın yüzde 2,4 artması bekleniyor.

Enerji tüketiminde yapay zeka araçları sebebiyle yaşanması beklenen büyük artış nedeniyle aralarında Google, Microsoft ve Amazon gibi şirketlerin de bulunduğu teknoloji devleri de enerji yatırımlarını hızlandırdı.

Bu kapsamda, teknoloji devi Google, yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için küçük nükleer reaktörler kullanacağını açıkladı. Şirket, bunun için Kairos Power isimli bir firmayla anlaşma imzaladı.

Konu ile ilgili açıklama yapan Google'ın enerji ve iklimden sorumlu yöneticisi Michael Terrell, yapay zeka teknolojilerini devamlılığı için yeni elektrik kaynaklarına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Anlaşmaya göre, ilk reaktörün 2030'a kadar, diğerlerinin ise 2035'e kadar kullanıma girmesi öngörülüyor.

ChatGPT'nin sahibi OpenAI şirketinde ortaklığı bulunan Microsoft da enerji yatırımlarına devam ediyor. Şirket, eylül ayında Three Mile Island enerji santralinde operasyonları tekrar başlatmak için bir anlaşma imzaladı.

Amazon ise martta Pennsylvania eyaletinde nükleer enerji ile desteklenen bir veri merkezi satın alacağını duyurdu.

 

BİR YAPAY ZEKA SORGUSU 10 GOOGLE ARAMASI KADAR ENERJİ HARCIYOR

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre de yapay zeka uygulamaları ile yapılan sorgulamalar çok fazla enerji tüketiyor. Buna göre, bir ChatGPT sorgulaması 2,9 vatsaat elektrik tüketirken, bir Google araması ise 0,3 vatsaat saat elektrik tüketimine neden oluyor.

Bu da yapay zeka sorgularının Google aramalarından yaklaşık 10 kat daha fazla enerji tükettiği anlamına geliyor.

 

YAPAY ZEKA İLE BİR GÖRÜNTÜ ÜRETMEK BİR TELEFONU ŞARJ ETMEK KADAR ENERJİ HARCIYOR

Görüntü üreten yapay zekaların tükettiği enerji miktarı da yine tartışmalara sebep oluyor. Son dönemde popüler hale gelen görüntü merkezli yapay zekalar, ürettikleri her görüntüde önemli oranda enerji tüketiyor.

Teknoloji sitesi The Verge'de yer alan bilgilere göre, ortalama bir akıllı telefon şarj olmak için 0,012 kilovatsaat enerji tüketiyor.

Üretken yapay zekayı kullanarak sadece bir adet görüntü elde etmek bir telefonun şarj olması kadar enerji harcıyor.

17 Ekim 2024 Perşembe

TÜBİTAK'ın Dünya Bankası ile yürüttüğü "Sanayide Yeşil Dönüşüm 1. Çağrısı" sonucunda 74 proje desteklenme hakkı kazandı.

TÜBİTAK'ın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Dünya Bankası Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında açılan ve ülke sanayisinin yeşil dönüşümüne destek vermeyi hedefleyen "1832 Sanayide Yeşil Dönüşüm 2023 Çağrısı"nın sonuçları açıklandı.

 

162 PROJE BAŞVURUSU YAPILDI

Söz konusu 1832-2023 çağrısına 162 proje başvurusu yapıldı, bunlardan 74'ünün desteklenmesine karar verildi, 12 proje için ise değerlendirme süreci devam ediyor.

 

"SANAYİDE YEŞİL DÖNÜŞÜM HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da konuya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.

Kacır, şunları kaydetti: "Dünya Bankası işbirliğiyle yürüttüğümüz Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında, 175 milyon dolarlık finansman ile Yeşil Dönüşüm Odaklı AR-GE ve Yenilik projelerini destekliyoruz. Bu kapsamda açtığımız TÜBİTAK Sanayide Yeşil Dönüşüm Çağrısı'na yapılan 162 başvurudan 74 proje destek almaya hak kazandı. Destek kazanan firmalarımızı tebrik ediyor, tüm başvuru sahiplerini yeni çağrılarımızı yakından takip etmeye davet ediyorum. Türkiye'nin sanayide yeşil dönüşümü hız kesmeden devam ediyor."

16 Ekim 2024 Çarşamba