Pazartesi, 09 Eylül, 2024
Basel Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, beynin tek bir anıyı depolamak için üç farklı nöron seti kullandığını ortaya çıkardı.
Bu bulgu, beynin bir bilgisayar sistemi gibi yedekleme yaptığını gösteriyor. Araştırmacılar, buluş sayesinde bir gün, travma yaşayanların acı dolu anılarının yumuşatılabileceğini ya da kaybolan anıların geri getirilebileceğini düşünüyor.
Basel Üniversitesi Biozentrum’undaki araştırmacılar, farelerin beyinlerini görüntüleyerek yeni bir anı oluştuğunda beyinde neler geliştiğini izledi ve beynin taze anıyı kaydetmek için üç farklı nöron setini harekete geçirdiğini gördü. Bunlardan ilki ‘erken doğan’ nöronlar olarak bilinen ve bir fetüs büyürken en erken gelişen nöronlar iken, spektrumun diğer ucunda embriyonik gelişimin geç dönemlerinde ortaya çıkan ‘geç doğan’ nöronlar ve bunların arasında rahimdeki büyüme sürecinin tam ortasında gelişen nöronlardı.
Görüntülemede, yeni anının, erken doğan nöronlarda depolandığında, zaman geçtikçe güçlendiği ortaya çıktı. Geç doğan nöronlarda depolanan hafızanın kopyası başta çok güçlü, zamanla beyin tarafından erişilemez hale geldi, orta nöron grubunda ise yüksek bir stabilite derecesi gösterdi. Beynin hafızayla tecrübe ettiği zorluğun etkileyici olduğunu söyleyen Biozentrum araştırma grubu başkanı Flavio Donato, “Beynin bir yandan içinde yaşadığımız dünyayı anlamamıza yardımcı olmak için geçmişte ne olduğunu hatırlaması gerekiyor.
Öte yandan, etrafımızda meydana gelen değişikliklere uyum sağlamak zorunda ve gelecek için seçim yaparken de tüm bunları koordine etmesi gerekiyor” dedi.
TRAVMA TEDAVİLERİNDE
Araştırmacılar, bulgunun özellikle travma geçirmiş kişilerin tedavisi için kullanışlı olabileceğini belirtiyor. Söz konusu bulgunun, beynin hafızasının nasıl değiştirebileceğini gösterdiğini ve taze bir anının, bu üçlü sistem içinde ilerleyip aktarılmadan evvel değiştirilme şansı olabileceğini düşünüyorlar. Anı depolandıktan sonra değiştirilmesinin giderek zorlaşacağını; çünkü temel olarak, bir anı beyinde ne kadar uzun süre depolanmışsa onu değiştirmenin o kadar zor olacağını söylüyorlar.
Ekip, anıların beyinde bu kadar dinamik bir şekilde depolanmasının beynin muazzam hafıza kapasitesinin temelini oluşturan esnekliğin kanıtı olduğunu vurguluyor. Araştırma sayesinde bu esnekliğin anlaşılması, günün birinde bilim insanlarının, unuttuğumuz anılara erişmesini ve günlük hayatı patolojik bir şekilde etkileyen travmatik anıların silinmesini sağlayabilir. Daha fazlasını merak edenler için araştırma Science dergisinde yayınlandı.
26 Ağustos 2024 Pazartesi
Elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren teknolojisi geliştirildi. İkincil rotalarda emisyonsuz çalışmayı mümkün kılan, hafif, hidrojen ya da pil gücüyle çalışabilen, ikisi arasında geçiş yapabilen bu tren dünyada bir ilk.
Avrupa’nın en ikonik trenlerinden biri olan Stadler RS1 Railbus, demiryollarında uzun yıllardır seyahat ediyor. Üretildiğinde ilk yeni nesil dizel trenlerden olan tasarım, ya doğrudan dizel ya da kolza tohumu yağından yapılan biyodizel ile çalışabiliyor ve şu an hizmette olan bu nitelikte yaklaşık 500 tren var. Onlar hâlâ rayları arşınlarken çevre dostu trenler üretme iddiasındaki Stadler şirketi kısa süre önce Flirt H2 adlı yeni nesil trenlerinin, tek bir hidrojen tankıyla 46 saat boyunca 2 bin 803 km yol kat ederek dünya rekoru kırdığını duyurdu.
RS ZERO PİYASAYA SÜRÜLDÜ
Şirket, şimdi ise elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren olan RS Zero’yu piyasaya sürdü. Nispeten hafif tasarımı sayesinde RS Zero, özellikle yan hatları işleten ray operatörlerine yönelik bir tren. Stadler tarafından yeni duyurulan tren tek vagonlu bir hidrojen modeli, ancak çift vagonlu konfigürasyonları da mevcut. Hidrojenle çalışan tek bir araç 700 km yol kat edebilirken, çift kurulum bunu 1.000 km’ye ulaştırıyor. Pil enerjisi çok daha az menzile sahip. Tek bir araç tek bir şarjla 80-100 km yol gidebilirken, çift araç konfigürasyonu 90-180 km arasında yol kat ediyor. Her iki konfigürasyon da araçları 120 km/s azami hıza ulaştırabiliyor. Çift seçenek, demiryolu operatörlerinin rotalarının uzunluğuna ve rahat ettikleri yakıt türüne uygun aracı seçmelerine olanak tanıyor. Ayrıca, dünyanın ilk hidrojenle çalışan demiryoluna sahip Almanya, tamamen pille çalışan modellere geçtiğini duyurduğundan, RS Zero’da her iki seçeneğin bir arada sunulması, akıllıca bir iş hamlesi gibi görünüyor.
VERİMLİLİK VE KONFORDA İDDİALI
RS Zero, verimliliği maksimum konforla birleştiren ve tüm yolcular için mümkün olan en iyi erişilebilirliği sağlayan bir tren olma iddiasında. Erişilebilirlikten bahsetmişken, tren vagonlarının alçak bir giriş yüksekliği ve basamaksız alçak bir taban alanı var. Bu da onları hareket kabiliyeti sorunları olan kişiler için erişilebilir kılıyor. Trenler ayrıca bisikletler ve diğer hacimli seyahat ekipmanları için çok amaçlı bir alana sahip. Eko-etik anlayışına uygun olarak, iç döşeme yüzde 98 yenilenebilir kaynaklardan geliyor. Yan duvarlar da PET şişeler gibi geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ve iklim kontrol sistemi çevre dostu bir soğutucu ile gerçekleştiriliyor. Prototip, eylül ayı sonunda Berlin’de düzenlenecek InnoTrans 2024 kongresinde sergilenecek.
09 Eylül 2024 Pazartesi
3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolu bulundu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir. Yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceği öngörülüyor.
AYŞE BAŞAK
Yanıcı yapıştırıcılara duyulan ihtiyacı ortadan kaldırabilecek gözenek seviyesinde süper güçlü bağlar oluşturan bir birleştirme yöntemi keşfedildi. Avusturya Graz Üniversitesi bilim insanları, 3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolunu buldu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir.
KİMYASALLARIN ZARARI
Endüstriyel yapıştırıcılar A parçasını B parçasına birleştirmek için ideal görünse de özellikle petrol bazlı kimyasallardan üretilenlerin bir kısmı çevre için son derece zararlı olabilir. Söz konusu yapıştırıcıların üretimi için çok fazla enerji ve kaynak gerekir. Üretimleri esnasında doğaya zararlı maddeler açığa çıkar, kullanım ömürlerinin sonuna ulaştıklarında içerikleri toprağı ve yeraltı sularını kirletebilir. En önemlisi, yapıştırıcı üretiminde kullanılan kimyasallar, bu süreçte çalışan, bunlara temas eden, soluyan işçiler için zararlı olabilir. Bu yüzden, ağır kimyasal içeren yapıştırıcılara alternatif üretme gayreti artıyor. Bir süredir, bitkilerden yapılan yeniden kullanılabilir yapıştırıcılar, ömrünü tamamladıktan sonra biyolojik olarak parçalanan yapıştırıcılar gibi nispeten çevre dostu alternatifler geliştiriliyor. Avusturya Graz Teknoloji Üniversitesi araştırmacıları, ahşap türleri ve iki tür plastik, paslanmaz çelik ve bir titanyum alaşımı arasında bağ kurabilen bir yaklaşıma yönelerek alternatif arayışını farklı bir zemine taşıdı ve iki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bir buluş gerçekleştirdi.
‘EKLEME’ İLE DAHA GÜÇLÜ
İlkinde, araştırmacılar ‘ekleme’ adını verdikleri bir 3D baskı süreci kullandı. Çeşitli malzemeleri doğrudan işlenmemiş bir ahşap parçasına, ahşaptaki gözeneklere nüfuz edecek ve bir yapıştırıcının yapacağı türde bir bağ oluşturacak şekilde 3D yazdırdılar. Ardından doğasını anlamak için kurdukları bu bağı kopardılar. Bağ koparıldıktan sonra, ahşap gözeneklerinde polimer ve polimerde kırık ahşap lifleri buldular. Bu da araştırmacılara kırılmanın ahşapta ve polimerde meydana geldiğini, ancak eklemde olmadığını gösterdi, yani sonuç başarılıydı. Ekip, daha karmaşık yapılar veya ek malzemenin bağlanacağı daha büyük gözenekler oluşturmak için yüzeyi ahşap lazerler kullanarak kazırsa 3D yazdırılmış bağların daha güçlü olacağını öngörüyor.
BİRLEŞTİRME TEKNİĞİNİN KULLANIM ALANLARI
Araştırmacıların bulduğu ikinci birleştirme tekniğine ‘ultrasonik birleştirme’ adı verilmiş. Bu teknikte, ahşap ve metal polimerlerin birleşme noktasına yüksek frekanslı, düşük titreşimli dalgalar göndermek için sonotrot adı verilen bir aletten istifade ediliyor. Bu alet, iki malzemeyi birbirine bağlamak için yeterli ısı üreten sürtünmeyi yaratıyor. Bu teknik, özellikle büyük bileşenler ve 2D yapılar için uygun görülüyor. Bilim insanları, geliştirdikleri yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceğini öngörüyor.
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
07 Eylül 2024 Cumartesi
06 Eylül 2024 Cuma