Pazartesi, 09 Eylül, 2024
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, müzelerde teşhirde ve depolarda bulunan 254 bin 698 eseri yapay zeka destekli "DNA uygulaması" ile kimliklendirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz, bakanlığa bağlı müzelerdeki eserlerin korunması ve geleceğe miras bırakılması amacıyla başlatılan "Tarihi Eserlerin Güvenliği İçin Kimliklendirilmesi Projesi"ne ilişkin açıklamada bulundu.
Türkiye'deki tüm müzelerde sikkeler hariç toplam 2 milyon 860 bin eser bulunduğunu belirten İnceciköz, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un talimatıyla kültür varlıklarının yurt dışına kaçırılması ile mücadele ve eserlerin kimliklendirilerek envanterinin çıkarılması için çalışma başlattıklarını söyledi.
İnceciköz, çalışmanın birinci etabında müzelerin teşhirinde bulunan 103 bin 816 eserin tamamının kimyasal kimliklendirmesini yaptıklarını, ardından depolarda çalışmaya başladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Müzelerimizin depolarındaki 150 bin 882 eseri tamamlamış durumdayız. 2028'e kadar depolarımızda bulunan tüm eserlerimizi hem kayıt altına alacağız hem de dijital kimliklendirmeyle bu eserlerin bize ait olduğunu belli etmiş olacağız. Sayın Bakanımızın talimatlarıyla çok önemli büyük bir proje daha başlattık. İsmi 'Geleceğe Miras'. Özellikle kazı başkanlarımızın, kazı çalışma faaliyetlerini yoğunlaştırması üzerine kurulu bir sistem. Kazılardan çıkarılan eserler konservasyonu yapılarak müzelerimize sergilenme amacıyla getiriliyor. Eser sayısı 2028'e kadar mutlaka artacaktır. Biz yeni bulduğumuz eserler de dahil olmak üzere 2028'e kadar bu işlemi tamamlamayı hedefliyoruz."
İnceciköz, eserlere DNA kodunun yüklendiği çalışmanın yerli ve milli olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: "Kullandığımız maddede önemli kimyasallar var. İçinde yapay zeka algoritması ile oluşturulan DNA izlerinin olduğu, gözle görülmeyen, hissedilmeyen bir tür madde. Her eserin kendi kimlik kartı bilgilerini işledikten sonra, eserin uygun bir yerine, esere de zarar vermeyecek şekilde bir imza bırakmış oluyoruz. Siz bunu elle hissedemez, gözle göremezsiniz. Ultraviyole ışıkla orada bir bilgi olduğunu da tespit edemezsiniz. Bunun kendine ait okuyucu sistemleri var. Ancak bu sistemler üzerinden o eserdeki iz görülebilir."
"ESERE BİR KİMLİK KARTI HAZIRLIYORUZ"
Kaçakçılıkla mücadele kapsamında oldukça önemli işler yaptıklarını ve önemli başarılara imza attıklarını vurgulayan İnceciköz, Türkiye'nin bu konuda kural koyan ülke durumuna geldiğini söyledi.
Çalışmayı, alanında uzman güçlü bir ekip ve müze uzmanları koordinesinde yürüttüklerini aktaran İnceciköz, yapılan sistemin gelecekte kültür varlıkları üzerine çalışanlara iyi bir veri oluşturacağını işaret etti.
Birol İnceciköz, eserleri kimliklendirme çalışmasının kendi içinde alt çalışmaları içerdiği bilgisini paylaşarak, "Esere sadece bir DNA kodu koymuyoruz. Depolardaki veya teşhirdeki eserin bugünkü halinde her türlü incelemesini tamamlıyoruz, esere bir kimlik kartı hazırlıyoruz. Sistemde tüm verilerini saklıyoruz. Eserin eğer konservasyon veya temizlik ihtiyacı, bir küçük müdahale ihtiyacı varsa bakımlarını da yapıyoruz. Eserlerin bakım ve onarımlarını da konservasyon laboratuvarlarımız yapıyor." dedi.
19 Ağustos 2024 Pazartesi
20 milyon öğrenci ve 1.2 milyon öğretmen için yaz tatilinin ardından yeni eğitim-öğretim dönemi, 74 bin okul ve 750 bine yakın derslikte başladı.
Türk eğitim camiası, 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’na Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile adım atıyor.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’na Türk eğitim tarihinde bir dönüm noktası oluşturacağına inandığımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile adım atıyoruz” diyerek yeni döneme işaret etti.
BECERİ TEMELLİ MODEL
Bakan Tekin, şöyle devam etti: “Bu sene okul öncesi, ilkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf, ortaöğretim hazırlık ve 9. sınıf düzeyinde uygulanacak olan ve beceri temelli bu modelin; eğitim sistemimizin birçok meselesine çözüm getireceğine canıgönülden inanıyorum. Bu kapsamda öğretmenlerimiz için hizmet içi eğitimlerimizi yıl boyunca sürdüreceğiz, uygulama aşamasında karşılaşılan problemlerin çözümünde öğretmenlerimizin yanında olacağız.”
HERKESİN BİR MESLEĞİ OLMALI
Bu eğitim öğretim yılında öne çıkacak ikinci husus da değinen Bakan Tekin, “İkinci önemli hususu, ‘herkesin bir mesleği olmalı’ anlayışı ile yola çıktığımız mesleki ve teknik eğitimde atacağımız adımlardır. Bakanlık olarak millî bir sorumluluk olarak gördüğümüz mesleki ve teknik eğitimi, ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi ve sürdürülebilir bir kalkınma için elzem görmekteyiz. Bu idrakle mesleki ve teknik eğitimi daha iyi noktalara taşıma gayretiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
OKUL-AİLE İŞ BİRLİĞİ
Bakan Tekin, açıklamasını, şöyle sonlandırdı: “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nda hassasiyetle üzerinde duracağımız üçüncü husus ise okul-aile iş birliğini daha da güçlendirmektir. Bu hususta öğrencilerimizin üstün menfaati doğrultusunda ebeveynlerimizin eğitim öğretim süreçlerine katkılarını artırmak amacıyla farkındalık oluşturacak projeler geliştirmeye yeni dönemde de kararlılıkla devam edeceğiz. Bu vesileyle yeni eğitim öğretim yılının ülkemize ve maarif ailemize hayırlı olmasını diliyorum.
09 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndeki panelde, Sudan’daki iç savaşın kökenleri ve barış için atılması gereken adımlar ele alındı. Diplomatlar ve hukukçular, Sudan’daki krizin bölgesel ve uluslararası etkilerini değerlendirirken, Türkiye’nin muhtemel desteğinin potansiyel faydalarına dikkat çekti.
ERTAN ERYILMAZ
İstanbul Ticaret Üniversitesi Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından ‘Sudan İç Savaşı ve Barışın Tesisi İçin Gerekli Adımlar’ konulu panel düzenlendi. Önceki hafta gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını, Afrika’da büyükelçilik yapmış olan Prof. Dr. Ahmet Kavas gerçekleştirdi. Sudan’ın Afrika’daki konumu ve ilişkileri sebebiyle çok önemli bir ülke olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kavas, “Sudan’daki kriz, kamuoyu oluşturularak ve devletin kurumlarına bilgi sağlayarak çözüme kavuşturulabilir” dedi. Savaşın küresel etkilerine dikkat çeken Prof. Dr. Kavas, uluslararası toplumun Sudan’daki krizle daha etkili bir şekilde ilgilenmesi gerektiğini vurguladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay ise üniversitenin ‘Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin önemine dikkat çekti. Sudan hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını hatırlatan Dr. Kuralay, düzenlenen panelin bu bakımdan da önemli olduğunu belirtti.
15 MİLYONU AŞTI
Akademisyenlerin yanı sıra iş adamlarının da takip ettiği panelin konuşmacılarından Büyükelçi Sanaa Hamad Alawad, Sudan’ın uluslararası müdahalelere maruz kaldığını söyledi. Sudan’daki iç savaşın, sadece iki taraf arasında değil, 17 ülkeden gelen milislerle daha karmaşık bir hale dönüştüğünü belirten Alawad, “Milislerin liderlerinin yeterli askeri rütbesi ve deneyimi yok. Bu eksiklikler, sivil alanlarda kayıpları ve yıkımı artırıyor” dedi. Alawad, savaşın gıda ve su güvenliğiyle ilişkisine, özellikle Mısır ve Etiyopya üzerindeki olumsuz etkilerine de dikkat çekti. Savaş nedeniyle yerinden edilmiş mülteci sayısının 15 milyona ulaştığını hatırlatan Alawad, Batı’nın Sudan’daki barış sürecini desteklemek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söyledi.
BÖLGESEL SAVAŞ
Askeri, Siyasi ve Strateji Alanı Uzmanı Amir Hasan Abbas da konuşmasında, sömürge döneminde İngilizlerin uyguladığı kapalı bölge politikalarının, mevcut durumların ortaya çıkışında etkili olduğunu kaydetti. Abbas, Sudan’daki çatışmanın sadece iç savaş değil, aynı zamanda sınır ötesi ve bölgesel bir savaş haline geldiğini belirtti. Abbas, milislerin geniş alanlarda etkili olmaya çalıştığını, ancak kontrolü tam olarak elde edemediğini söyledi. Savaşın tarım alanlarını ve sanayi tesislerini yok ettiğini belirten Abbas, “Milislerin üye sayısı 250 bine ulaştı. Sudan’ın uluslararası desteğe ve yardıma ihtiyacı var” dedi.
DESTEĞE İHTİYAÇ VAR
Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Aydın Özkan’ın gerçekleştirdiği panelde konuşan hukukçu Yasir Yusuf İbrahim ise savaşın sona ermesi için gerekenler hakkında bazı öngörülerin sunumunu yaptı. Savaşın, Sudan milli ordusu ile milisler arasında geçtiğini hatırlatan İbrahim, savaşın uzamasının Sudan ordusu için mali ve operasyonel zorluklar oluşturduğunu kaydetti. İbrahim, Sudan ordusunun desteğe ihtiyacı olduğunu ifade etti.
TÜRKİYE İÇİN POTANSİYEL
Panelin son konuşmacısı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mayada Kemal Eldeen oldu. Türkiye’nin daha önce Somali ve Azerbaycan gibi ülkelerde başarılı yeniden yapılanma projeleri gerçekleştirdiğini hatırlatan Dr. Eldeen, Sudan’ın da benzer yardımlardan yararlanabileceğini ifade etti. Dr. Eldeen, Türkiye’nin Sudan’a siyasi, askeri ve ekonomik açıdan destek verebileceğini, bu desteğin savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde kritik rol oynayacağını vurguladı. Dr. Eldeen ayrıca, uluslararası medyanın Sudan’daki durumu daha fazla gündeme getirmesi gerektiğini kaydetti.
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi