Salı, 05 Kasım, 2024
İslam aleminde derin izler bırakan Ahmet Yesevi, hoşgörü ve tevazuyla harmanladığı derin bilgisini yeni bir ekol olarak insanlarla buluşturmayı başarmıştı.
HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
“Başım toprak, cismim toprak, özüm toprak… Yandım yakıldım da yine tertemiz olamadım…” diyordu ünlü Türk mutasavvıf ve şair Ahmet Yesevi. Derin bilgisine rağmen tevazuyu en büyük zenginliği haline getiren Ahmet Yesevi, bu yıl tüm dünyada çeşitli etkinliklerle anılacak. UNESCO’nun 2016-2017 sezonunu Ahmet Yesevi ve Prof. Dr. Fuad Köprülü yılı ilan etmesiyle büyük fikir adamının düşünceleri yeniden dünyayı aydınlatacak.
TASAVVUFUN ÖNCÜLERİNDEN
Türk dünyasında hem tasavvufi hem de edebi kişiliği ile derin izler bırakan Ahmet Yesevi, düşünceleriyle tüm İslam alemini etkisi altına almıştı. “Pir-i Türkistan” ve “Hazret-i Türkistan” namı ile anılan büyük Türk düşünürü Yesevi’nin asıl önemi, Türkleri ilk defa tasavvufla buluşturmuş olmasıydı. Yesevi, yeni yeni İslamiyet’i kabul eden Türkler arasında ilk defa bir tasavvuf cereyanına hayat vererek insanlar üzerinde asırlarca hüküm süren düşünceleri filizlendirmişti. Yesevi, derin bilgisini tevazu ile harmanlayarak halkın gönlüne nüfuz eden düşünceleriyle bir tasavvuf ekolü olmuştu. Yesevilik, bu özelliğiyle Türkler arasında ve bir Türk tarafından kurulmuş ilk tasavvufî tarikat olarak nitelendiriliyor.
TÜRKÇE’YE HAYAT VERDİ
Ahmet Yesevi’nin yaşadığı 9. yüzyılda Arapça ve Farsça ilim dili olmasına karşın Yesevi irşat vazifesini gerçekleştirirken kendi anadilini kullanmayı tercih etmişti. Bu dilleri çok iyi bilmesine rağmen İslamiyeti yeni yeni kabul eden göçebe Türkmen toplumuna onların anlayacağı sade bir dille seslenen Yesevi, böylece Türkçe’ye de hayat vermişti. Ahmet Yesevi’nin eseri olan Divan-ı Hikmet, bu nedenle İslami Türk edebiyatının Kutadgu Bilig’ten sonraki en eski eseri olma özelliği de taşıyor.
SÜNNETE UYGUN YAŞAYIŞ
Düşünceleri ve yaşayış biçimi asırları aşan büyük düşünür Yesevi’nin hayatında en dikkat çeken özellik, ehlisünnete uygun olan yaşamıydı. Yesevi’nin nefsi köreltmek, dünya malını hor görmek, soy ve din farkı gözetmeksizin bütün insanları eşit saymak gibi yüksek görüşleri vardı. Yaşadığı dönemi en iyi şekilde analiz eden Yesevi, tasavvufu basit ve anlaşılır bir dille çevresindeki insanlara anlatmış ve İslamiyet’in doğru anlaşılmasında büyük hizmetler gerçekleştirmişti.
KAŞIK SATIYORDU
Son derece mütevazı bir hayat yaşayan Yesevi, Kazakistan’ın güneyinde bulunan Yesi, şimdiki ismiyle Türkistan bölgesinde doğdu.
9. yüzyılda yaşadığı bilinen büyük düşünür, kendi yaptığı kaşıkları satarak geçimini temin etti. Genç yaşında Buhara’ya ilim tahsil etmek için giden Yesevi, burada Yusuf Hemedani’ye intisap ederek ondan zahir ve batın ilimleri öğrendi. İlerleyen dönemlerde şeyhlik makamına ulaşan Yesevi, Anadolu’ya gönderdiği onlarca dervişle, Anadolu’yu tasavvuf ekolüyle buluşturdu.
İKİ ASIR SONRA TÜRBE
Vefatından sonra da etkisini hiçbir zaman yitirmeyen Yesevi, rivayetlere göre kendisinden iki asır sonra yaşayan Timur’un rüyasına girdi ve Buhara’nın fethini müjdeledi. Bu müjdeyle Buhara’yı fetheden Timur, şükran vesilesi ile Yesevi’nin mütevazı kabrinin üzerine bir türbe yaptırdı. Kazakistan’ın güneyindeki Türkistan şehrinde bulunan dergâh içinde kalan pek çok eşya ne yazık ki o dönemde Sovyetler Birliği’nin sıkıyönetimi altında çeşitli müzelere dağıtıldı.
ORİJİNAL KAZAN
Ahmet Yesevi Türbesi’nde yer alan döküm kazan, büyük düşünür Yesevi’nin yaşadığı yıllara ait nadir bir iz olarak varlığını sürdürüyor.
18 Ocak 2016 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı