Cuma, 22 Kasım, 2024
Uluslararası araştırmalara göre, küresel enerji tüketimi Asya’dan gelecek taleple 2024’te yüzde 1.8 artacak, yenilenebilir enerji kaynaklı enerji talebi de yüzde 11 yükselecek. Öte yandan, Covid-19 sonrası tedarik zincirindeki yavaşlama, enerji krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında ülkelerin enerji güvenliğini yerli kaynaklardan sağlama ihtiyacını ortaya çıkardı. Özellikle diğer kaynaklara göre kurulum yatırımı uygun, kolay ve ölçeklendirilebilir olan güneş enerjisi santrallerine, rüzgar, jeotermal ve biyokütle gibi kaynaklara yönelimi artırdı.
ÜLKE PLANLARI
Avrupa Birliği’nin REPowerEU Planı’na göre, Birlik 2030’a kadar Rusya kaynaklı fosil yakıt bağımlılığını yerli kaynaklarla ikame etmek istiyor. ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası ile Çin’in 14. Yenilenebilir Enerji 5 Yıllık Planı, yenilenebilir enerjinin gelecek yıllarda daha fazla sisteme dahil edilmesine katkı sağlayacak gelişmelerin başında geliyor. Ülkelerin yenilenebilir enerjinin üretimdeki payını artırma politikaları, yenilenebilir enerji teknolojilerinin artışını desteklerken bu durumun özellikle güneş, rüzgar, hidrojen, batarya ve elektrik depolama sistemlerini kapsayan geniş bir alanda kullanılacak maden ve minerallere talebi artıracağı öngörülüyor.
2040 TAHMİNLERİ
Ülkelerin yenilenebilir enerji teknolojisine geçişinde, daha fazla madene ihtiyaç duyacağı da kaydediliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) raporuna göre, 2040’ta lityum talebi 2020’ye göre 42, grafit talebi 25, kobalt talebi 21, nikel talebi 19 ve nadir toprak elementleri talebi de 7 katına çıkacak. Rüzgar enerjisi teknolojilerinde kullanılan maden ve mineraller, rüzgar türbininin karasal ve deniz üstü olmasına göre değişiklik gösteriyor. Yol, şebeke ekipmanları ve türbinler demir ve çelik kaynaklı iken polimer ve kompozitler de bu alanda yaygın olarak kullanılıyor. Bakır, alüminyum, bronz gibi metaller de türbin teknolojisinde önemli yer tutuyor. Bunun yanında beton ve ilgili altyapı inşaat malzemelerinden de tüm enerji kaynaklarının inşasında yararlanılıyor.
Jeotermal enerji üretiminde kullanılan materyallerin yüksek ısılara dayanıklı olduğunu söyleyen Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği Başkanı Ufuk Şentürk, “Cihazların büyük çoğunluğu çelik. Bakır ise iletken tellerde kullanılıyor. Jeotermal enerji santrallerindeki türbinlerde kullanılan kalitede dayanıklılığı artırılmış çelik maalesef ithal ediliyor ve ülkemizde üretilmiyor. Buna uygun bir teknoloji gerekliliği bulunuyor. Ancak eşanjörler ve diğer adıyla ısı değiştiriciler için kullanılan çelik ülkemizde üretilebiliyor. Elektrik iletimi için gerekli bakır kablolar da ülkemizde üretiliyor” dedi.
MADENCİLİKTEKİ İHRACAT 30 MİLYAR DOLARA ÇIKABİLİR
Madencilikte gelişmiş ülkeler seviyesinde üretime geçildiği taktirde yıllık ortalama 6 milyar dolar olan ihracatın 30 milyar dolara çıkabileceğini vurgulayan Rüstem Çetinkaya, şunları kaydetti: “Eğer bu rakamlara ulaşabilirsek Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında yer alabiliriz. Böylece hammadde anlamında da bağımsızlığımızı yakalayabilir, madenlerimizi üreterek ekonomiye kazandırabilir, entegre tesisler kurarak cari açığımızı kapatma noktasında madenlerden katkı sağlayabiliriz. Madene karşı olmak, yaşam şeklimize karşı gelmek anlamını taşıyor. Hayatımızın her yerinde maden var. Bu yaşam şekline devam edeceksek madenlere her zaman ihtiyacımız olacak.”
GÜNEŞ PANELLERİ VE RÜZGAR SANTRALLERİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi Maden Sektör Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, “Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasında bir tercih yapmadan yol almamız gerekiyor. IEA’nın raporuna göre, lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır, alüminyum gibi madenlerin kullanımı 2040’ta 6 kat artacak. Bu stratejik madenlerle güneş panelleri, rüzgar santralleri yapılıyor. Rüzgar panellerini taşıyacak ayaklar için dahi alüminyuma ihtiyaç duyuluyor” diye konuştu.
18 Aralık 2023 Pazartesi
22 Kasım 2024 Cuma
22 Kasım 2024 Cuma
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe