tatil-sepeti

İklim kriziyle mücadele için atılacak yeni adımlar, BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de değerlendirildi. 118 ülke, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç, enerji verimliliğindeki ilerleme hızını ise iki katına çıkarma taahhüdüne katıldı.

 

Başkanlığını bu yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma girişimi açıklandı. Girişim kapsamında, 118 ülke küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 itibarıyla üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması, 2022’deki mevcut 3.4 teravat seviyesinden 2030’da 11 teravata yükselmesi anlamına geliyor.

 

Söz konusu iki hedef, Uluslararası Enerji Ajansı’nın COP28 öncesinde zirvenin başarıya ulaşması için açıkladığı beş önemli adımdan ikisi arasında yer alıyor.


 

OGDC GİRİŞİMİ

 

Girişimde küresel petrol üretiminin yüzde 40’ından fazlasını temsil eden 50 şirket, Petrol ve Gaz Karbon Uzlaştırma Sözleşmesi’ni (OGDC) imzaladı. Metan emisyonlarını azaltım projeleri için bir milyar dolarlık finansmanın sağlanması taahhüdünde de bulunuldu. OGDC’nin başlatılmasını ‘harika adım’ olarak nitelendiren COP28 Başkanı Sultan Ahmed Al Jaber, “Birçok ulusal petrol şirketi ilk kez 2050 için net sıfır emisyon hedeflerini benimsemiş olsa da onların ve diğerlerinin daha fazlasını yapabileceğini biliyorum. Sektörün tamamının, küresel sıcaklık artışını 1.5 derecenin ulaşılabilir kılınması için daha güçlü hedefler belirlemesine ihtiyacımız var” dedi.

 

NÜKLEER HEDEFİ

 

BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de ülkeler, 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve küresel sıcaklık artışının 1.5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerjinin kilit rol oynadığına işaret edilen Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’nu da imzaladı. Küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma çağrılarına ABD öncülük ederken, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gana, Macaristan, Japonya, Güney Kore, Moldova, Moğolistan, Fas, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İsveç ve Ukrayna, bildiriyi imzalayan ülkeler oldu. Söz konusu ülkeler, küresel nükleer enerji kapasitesini 2050’de 2020 seviyesine göre üç katına çıkarma taahhüdünde bulundu.

 

KAYIP ZARAR FONU

 

Dubai’deki zirvede, iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan durumda olan ülkelerin kayıp ve zararlarının tazmini için Kayıp Zarar Fonu’nun kurulması ve fonun taban çizgisinin 2030 itibarıyla yıllık en az 100 milyar dolar olması konusunda da anlaşıldı. Fona katkı ‘gönüllülük esasına dayalı’ olarak sağlanacak. Gelişmiş ülkelerden daha fazla katkı beklenirken, gelişmekte olan ülkelerin fona doğrudan erişimi olacak. İlk etapta fona yıllık 100 milyar dolar katkı sağlanması önemli bir ilerleme olmasına rağmen BM verilerine göre gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine adaptasyonu için yıllık 215-387 milyar dolar finansman ihtiyacı bulunuyor. İklim değişikliğinin meydana gelmesinde payı düşük olmasına rağmen iklim krizinin etkilerine karşı savunmasız durumda olan gelişmekte olan ülkelerin kayıp ve zararlarının tazmin edilmesi için uzun yıllardır mücadele veriliyordu. Taraflar, ilk olarak geçen yıl COP27’de Kayıp Zarar Fonu’nun oluşturulmasına yönelik fikir birliğine varmıştı.

 

KARAR MEKANİZMASI

 

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) Kayıp ve Zarar Fonu müzakerelerine ilişkin metnine göre, Dünya Bankası dört yıllık bir süre için fonun geçici ev sahibi olacak. Fon, karar alma mekanizması olan 26 üyeli bir kurul tarafından yönetilecek ve denetlenecek. 

 

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye’nin Kayıp Zarar Fonu Kurulu’nun içinde yer almasının odaklanılması gereken bir konu olduğunu belirterek, “Kurulda yer almak, Türkiye’ye Paris Anlaşması’nın kurumlarında karar verecek bir konum sağlar ve dolayısıyla iklim müzakerelerinde Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirir. Türkiye’nin fona katkı sağlama veya fondan yararlanmak yerine, bu karar verici yapıda çeşitli iklim kırılganlıkları olan bir ülke olarak tarafsız biçimde görev alması, ülkemiz açısından önemli bir adım olur” diye konuştu.

 

EKONOMİK BÜYÜME KÜRESEL ENERJİ TALEBİNDEKİ BÜYÜMEDEN AYRIŞACAK

 

Küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarma hedefini değerlen-

diren Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Küresel Analizler Lideri Dave Jones, şunları kaydetti: “Söz konusu adım, küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlandırma hedefi için kritik. Eğer verimlilik hedefi başarıya ulaşırsa, tarihte ilk kez ekonomik büyüme küresel çapta enerji talebindeki büyümeden ayrışacak. Bu iki hedef, petrol, kömür ve gaz talebinin 2030’a kadar sadece pik yapmasını sağlamakla kalmaz, talepte anlamlı bir düşüşü de sağlayabilir.”

 

KÖMÜR SONRASI TEMİZ ENERJİ İTTİFAKINA 7 ÜLKE DAHA KATILDI

 

BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de, kömürden temiz enerjiye dönüşümü hızlandırmak için 7 ülke yeni taahhüt açıkladı. ABD, Çekya, Dominik Cumhuriyeti, İzlanda, Kosova, Norveç ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kömürden temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için çalışan ulusal ve uluslararası hükümetler ve kuruluşlardan oluşan ittifak Powering Past Coal Alliance’a katıldı. Ülkeler, yeni kömürlü termik santral geliştirmeme ve mevcut kömür santrallerini aşamalı olarak kapatma taahhüdünü duyurdu. Dünyanın en büyük üçüncü kömür ülkesi olan ABD, elektrik sektörünü 2035’e kadar karbonsuzlaştırmayı hedefliyor. Çekya 2033 ve Kosova 2050’de elektrik sektörünü karbonsuzlaştırmayı planlarken, Dominik Cumhuriyeti kömürden çıkış stratejisi hazırlamayı taahhüt etti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İzlanda ve Norveç, hali hazırda faaliyette kömür santrali bulunmamasına rağmen kömürden temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için ittifaka katıldı.

 

FİNANSMANIN YÜZDE 45’İ İKLİM İÇİN...

 

Dünya Bankası, 1 Temmuz 2024’ten 30 Haziran 2025’e kadar sürecek mali yıl için yıllık finansmanının yüzde 45’ini iklimle ilgili projelere ayırdığını açıkladı. Bankanın 2021 yılında 2025’e kadar ortalama yüzde 35’e ulaşma hedefini duyurduğu anımsatılarak, Temmuz 2022’den bu yana ortalama yüzde 36.3 ile programın ilerisinde bulunulduğu da açıklamada ifade edildi. Dünya Bankası’nın projelerinin iklim değişikliğinden en çok etkilenenlerin dayanıklılığını ve uyumunu artırmanın yanı sıra insanların ve gezegenin sağlığını korumak için ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına da odaklanacağı belirtilen açıklamada, bankanın iklim şoklarından etkilenen ülkelere yönelik uyum çalışmalarına ve iklim değişikliğine katkıda bulunan sera gazlarının azaltılmasına yardımcı olmaya devam edeceği bildirildi.

11 Aralık 2023 Pazartesi