tatil-sepeti

Kömür sektörünün yan ürünü olan leonardit, Türk tarımında verimi artıracak, maliyeti düşürecek yeni bir kaynak olarak gelecekte adından söz ettirecek.


HÜSEYİN AKARÇEŞME

 

Kömürün ham hali olarak değerlendirebileceğimiz bir mineral leonardit… Son zamanlarda tarımda tamamlayıcı bir şekilde kullanılmaya başlanan ve aranan duruma gelen üründen bahsediyorum.

 

Kömürün kullanım alanlarını sayarken, ‘genç kömürler gübre olarak da kullanılabilir’ prensibini sürekli vurguluyoruz. Ülkemizde bol miktarda bulunan leonardit nimetini vurgularken de buradan başlamak istiyorum.

 

OLMAZSA OLMAZ BİR İHTİYAÇ

 

Her ne kadar kömür sektörünün yan ürünü olarak görülen bir madde olsa da Türk tarımını adeta uçuracak olan, olmazsa olmaz duruma gelen bir ihtiyaç durumuna geldi.

 

Ayrıca birçok değişik alanda da tercih ediliyor şimdilerde.

 

Leonardit, alkali çözeltilerde kolayca çözünebilen, yumuşak, siyah veya kahverengi, parlak, camsı bir mineraloittir. Yakın yüzey madenciliği ile ilişkilendirilen linyitin bir oksidasyon ürünüdür. 

 

Hepimizin bildiği gibi tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasallar doğanın dengesini bozmakta ve toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Tarımda kimyasal madde kullanımından uzaklaşılması ve organik tarıma olan ilginin gittikçe artması, leonardit hammaddesinin ve bu hammaddeden elde edilen humik ve fulvik asitin tarımsal faaliyetlerdeki önemini arttırmaktadır. 

 

PEK ÇOK ALANDA DA KULLANILIYOR

 

Ayrıca son yıllarda leonarditten elde edilen hümik asit üzerine de çalışmalar yapılmaktadır.

 

Leonardit ve türevleri, kozmetikten ilaç sanayine, sondaj sektöründen hayvan yemi ve filtre sistemlerine kadar pek çok alanda kullanılmaktadır.

 

Leonardit, linyitin kömürleşme esnasında yüksek oranda oksidasyona uğramış hali olup, yüzde 35-85 arasında değişen miktarlarda hümik asit içeriğine sahiptir. Leonardit, yüksek oranda hümik asitler dışında; karbon, makro ve mikro besin elementleri içeren, kömür düzeyine ulaşmamış tamamen doğal organik madde olarak da tanımlanır. İçerdiği yüksek orandaki hümik asitlerden dolayı önemli ekonomik değere sahiptir. 

 

Leonarditin, metamorfizma ve hümifikasyon şiddetine bağlı olarak hümik asit içeriği yüzde 35–85 arasında, nem oranı da yüzde 25–40 arasında değişmektedir. Siyah-kahverengi, pekişmiş toprak görünümünde, elle kolaylıkla ufalanabilecek sertliktedir. Kaliteli leonarditin yoğunluğu 0,75–0,85 gr/cm3, pH değeri ise 3–5 arasında değişmektedir. Yüzde 1’lik KOH, NaOH solüsyonlarında çözünürlüğü yüksek, suda çözünürlüğü ise düşüktür. Çözeltisi siyah parlak renkte, köpüksü, kolloidal ve yağsı görünümdedir. pH değeri 8–9 olan toprakla hazırlanan satürasyon çamurunda kolay çözünmektedir.

 

LEONARDİTTEN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER

 

Leonardit, potasyum hidroksit ile reaktörlerde kimyasal işleme sokularak ham sıvı hümik asit elde edilir. Homojenizasyon ve filtrasyon işlemlerinden geçirilen sıvı hümik asit şişelenerek, konsantre işlemine tabi tutularak veya kurutulup toz haline getirilerek kullanıma hazır hale getirilir Leonarditten elde edilen humik maddeler; humin, humik asit, fulvik asit ve ulmik asittir.

 

Toprak; canlı, cansız ya da çürümüş olan organik maddeleri içerir ve tamamen çürümüş olan organik bileşenler humus olarak adlandırılır. En iyi humus kaynağı çürümüş bitki ya da kompost materyallerdir. Yüksek hümik asit içeriğine sahip humatlar da iyi bir humus kaynağı olarak bilinmektedir.

 

Hümin, hümik maddelerin asit ya da alkali herhangi bir pH değerinde suda çözünemeyen bir bölümüdür. Moleküler yapıları çok büyük olup, hümik maddeler içinde parçalanmaya en dayanıklı olanıdır.

 

LEONARDİT KULLANIMININ SAĞLADIĞI YARARLAR

 

Hümik asitin faydalarını fiziksel, kimyasal ve biyolojik olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Organik tarımda leonardit kullanımının önemi her geçen gün artmaktadır. Bitki verimi ve kalitesi dikkate alındığında, leonardit kullanımının avantajları genel olarak şöyledir:

 

* Verim artışı sağlanır,

* Daha kaliteli, canlı, sağlıklı, besleyici ve standart ürün elde edilir,

* Önemli ölçüde erkencilik sağlanır,

* Gübre kullanılması durumunda, kullanılan gübre miktarı çok azaltılır,

* Leonardit (veya hümik asit) toprağın yapısını mükemmel bir şekilde düzenler ve ıslah eder,

* Çevreye zarar vermediği gibi topraktaki mevcut kirlenmeleri giderir,

* Toprağın sıkışmasını önleyerek daha iyi havalanmasını sağlar,

* Toprağın su geçirgenliğini arttırır,

* Kumlu toprakların organik madde miktarını arttırır,

* Toprağın su tutma kapasitesini arttırır,

* Kuraklığa karşı su kayıplarını azaltarak toprak nemini korur,

* Toprak rengini koyulaştırdığı için güneş enerjisinden daha iyi yararlanmayı sağlar,

* Topraktaki yararlı mikroorganizma faaliyetlerinin artmasını sağlar,

* Toprağın pH yapısını düzenler ve toprağı nötralize eder,

* Hümik asit yüksek tuzlanma sonucu ortaya çıkan toksitlenmeleri düşürür. 

* Linyit, turba, gitya ve leonardit arasındaki en önemli fark içerdikleri hümik asit oranıdır.

* Kuru bazda; linyit, turba ve gitya en fazla yüzde 30 oranında hümik asit içermekte olup, hümik asit oranları genellikle yüzde 5-20 arasındadır. Bir materyalin leonardit olarak tanımlanabilmesi için içerisinde en az yüzde 50 oranında hümik asit bulunması gerektiği uluslararası literatürde yer almaktadır. Ancak, Tarım Bakanlığının ilgili yönetmeliğinde bu alt sınır yüzde 40 olarak belirtildiğinden, leonardit tanımında alt sınır yüzde 40 olarak alınmalıdır. Üst sınır ise bütün yayınlarda yüzde 90 olarak belirtilmektedir. Bu durumda leonarditin hümik asit oranının yüzde 40-90 aralığında kabul edilmesi gerekmektedir. Oran olarak yüksekliğinin yanı sıra, leonarditin içerisindeki hümik asitlerin çözünürlüğüde diğerlerine göre çok daha fazla ve hızlıdır. pH oranları; leonarditte yüzde 3-5 arasında, linyitte yüzde 6-8 arasında, turbada yüzde 5,5-6,5 arasında ve gitya da ise yüzde 6,5-8 arasında değişmektedir.

 

Karbon içerikleri farklılıklar göstermekte olup, ortalama olarak; linyit için yüzde 70, turba için yüzde 60, leonardit için yüzde 50 olarak kabul edilir. Gitya (organik maddece zengin çamur/organik çamur) karbon oranı daha düşük olup, Afşin-Elbistan ve Horasan-Erzurum sahasında yer alan gitya için karbon oranı yüzde 25-30 arası olarak ölçülmüştür.

 

Kömürün olduğu bütün sahalarda leonardit de vardır. Ancak kalite farklılıkları vardır.

 

İçerdikleri oksijenin oranları, her birisi için, yine farklı yerlerdeki maden ocaklarına göre farklılıklar göstermektedir. Ortalama olarak; leonardit yüzde 30-50 arası, linyit yüzde 20 ve turba yüzde 25-30 arasında değişen oranlarda oksijen içerir. Oluşum süreçlerinde oksitlenme özelliğinden dolayı leonarditin oksijen oranı göreceli olarak diğerlerinden daha yüksektir.

 

Sertlik dereceleri; leonarditin 1, linyitin 2-2,5 arasında olup, turba pekişmemiş bir materyal olduğundan sertliği yoktur.

 

Gitya ise orijinal haldeyken (tüvenan) plastik yapıdadır, sertliği yoktur ancak kurutulunca küp şeklinde parçalara ayrılacak şekilde çamur çatlakları oluşur. Leonarditin yoğunluğu 0,70 gr/cm3 ile 0,90 gr/cm3 arasında, linyitin yoğunluğu 1,30 gr/cm3 ile 1,50 gr/cm3 arasında değişim gösterir. Turbanın yoğunluğu ise nemi alınmadan önce 0,80- 1,00 gr/cm3 civarındayken kurutulduktan sonra 0,10–0,40 gr/cm3 arasında değişen değerlere düşmektedir. 

 

KÖMÜRÜN EN YAŞLI HALİ DE ELMASTIR

 

Gityanın ortalama yoğunluğu ise literatürde 0,46 gr/cm3 olarak verilmektedir. Nem oranı orijinal turba ve gitya numunesinde %50-75 arasında, linyit ve leonardit numunesinde ise

en fazla %35-40 düzeyindedir. 

 

Yeraltındaki kömürler yaşıyla alakalı olarak kalite sırasına göre Antrasit-Taşkömürü-Linyit-Turba-Gitya-Leonardit olarak isimlendirilir. Kömürler yeraltında yaşlandıkça kalitesi artmaktadır. Kömürün en yaşlı hali de elmastır.

Nokta…

21 Nisan 2024 Pazar