istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Sosyal yıkıma karşı afet sigortası şart

Depremler ve doğal afetler, fiziki yıkımın ardından ekonomik ve sosyal yıkımı da beraberinde getiriyor. Bu nedenle zorunlu afet sigortası ile deprem dışı afetlerin de sigorta kapsamına alınması ve kırsal bölgelerdeki binaların sigortalanması öneriliyor.

Giriş: 14.02.2025 - 11:15
Güncelleme: 14.02.2025 - 11:15

Olası bir deprem sonrası yaraların sarılması ve vatandaşların ayakta kalabilme güvencesi açısından en önemli sektörlerden biri de sigortacılık sektörü. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan son depremlerle birlikte afet sigortasının önemi bir kez daha anlaşıldı.


İstanbul Ticaret Odası da deprem konusunda farkındalık oluşturmak ve sigortacılık sektörünün güncel durumunu değerlendirmek için 'Türkiye’de Deprem Gerçeği ve Zorunlu Afet Sigortalarındaki Uygulama Değişikliği (ZAS) Paneli' düzenledi. Açılış konuşmasını İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu'nun yaptığı panelin oturum başkanlığını, İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Özgür Yılmaz yürüttü. 

İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu

SİGORTACILIK SEKTÖRÜ KRİTİK ROLDE

İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, doğal afet konusunun Türkiye’nin değişmez gündem maddelerinden biri olduğunu vurgulayarak, bu nedenle sigortacılık sektörünün Türkiye için çok daha kritik bir önemde olduğunu söyledi. Deprem felaketinin büyük manevi ve sosyal yıkımla birlikte pek çok ekonomik olumsuzluğu da beraberinde getirdiğini belirten Develioğlu, “Söz konusu süreçte, 36 binin üzerinde bina anında yıkılırken, 500 binin üzerindeki bina da ağır hasar aldı. 100 binlerce konut ve ticari alan kullanılmaz hale geldi. Bu büyük felaketin ekonomimize maliyetinin 100 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Yaraları sarmak üzere 2024 yılında merkezi yönetim bütçesinden 1 trilyonun üzerinde kaynak ayrıldı. Doğal afetlerin olumsuz etkilerini tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak alınacak önemlerle bu etkileri en aza indirmek, yeniden yapılandırmayı hızlandırmak bizim elimizde” dedi.  


TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNE YAYILMALI

Develioğlu, sigorta mekanizmasının doğal afetlerin oluşturacağı hasarın telafisinde kullanabilecek en etkili enstrüman olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu sektör hem ticaretin en önemli girdilerinden olan sermaye birikimine katkıda bulunuyor hem de sigorta teminatıyla ekonomik faaliyetin kesintisiz devam etmesini sağlıyor. Hükümetler sigorta enstrümanı sayesinde doğal afetler sonrası çalışmalarını finanse edebilmek ve yeniden yapılanmayı tesis edebilmek için önemli bir fona sahip oluyor. Nitekim ülkemizde yaşanan bu büyük deprem sonrası sigorta sektörü sağladığı fonla yeniden inşaya katkı sundu. İşte bu nedenle özellikle zorunlu afet sigortasının toplumun tüm kesimlere yaygınlaştırılması ve etkinliğinin artırılması son derece önemli. Bu doğrultuda zorunlu afet sigortası çalışmasıyla deprem dışı afetlerin de sigorta kapsamına alınması, kırsal bölgelerdeki binaların sigortalanması ve zarar tazmin mekanizmalarının hızlandırılması gibi yaklaşımları son derece yerinde adımlar olarak değerlendiriyoruz. Toplumumuzdaki sigorta bilincini artıracak, sigortacılık sektörümüzü ileri taşıyacak her bir uygulama, bizi doğal afetler karşısında güçlü ve tedarikli kılacak.” 


ETKİN RİSK YÖNETİMİ İÇİN

İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Özgür Yılmaz da Türkiye’nin özel sektör merkezli büyüyen bir ekonomiye sahip olduğunu ifade ederek, özel sektörün büyüyebilmesi için mali ve ticari varlıkların sigortalanması gerektiğini vurguladı.  Etkin risk yönetimi için güçlü bir sigorta sektörüne ihtiyaç olduğunu aktaran Yılmaz, “Sigorta, ülkelerin ekonomilerini koruması açısından en büyük sektörlerden biri. Bundan sonraki yıllarda deprem riski için daha bilinçli bir toplum olarak yaşayabiliriz. Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.


ACENTELER DEPREM SAHASINDA KENETLENDİ  

TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Levent Korkut, Türkiye’nin deprem kuşağında olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini anlatarak, şöyle konuştu: “Akil insanlar bir araya gelip, geleceği planlamamız lazım. Bundan aksiyon alıp icraat yapmalıyız. Depreme de hazırlıklı olmalıyız. En fazla deprem riski yaşayan 5 ülkeden biriyiz. Acenteler olarak bizler Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) önderliğinde DASK ve tüm sigorta şirketleri olarak sahadaydık ve çok önemli işler yaptık. Çok iyi kenetlendik. Çok hızlı aksiyon aldık. 650 bin dosya açıldı. Sektör iyi bir sınav verdi. Japonya bile bu kadar kısa sürede aksiyon almazdı.”


DERS ÇIKARIP ACİL ÖNLEM ALINMALI

Panelde konuşan sigortacılık sektörü temsilcileri ve deprem uzmanları da şu uyarılarda bulundu: 

* Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin: Kurum olarak ulusal ve uluslararası gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ortak akıl zemininde fikir alışverişlerine önem veriyoruz. Sigortalılık oranını artırmak en büyük önceliğimiz. Zorunlu deprem sigortasını hatırlatmak isterim. 

* Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Koordinatörü Özgür Bülent Koç: Bir taraftan geçmiş afetlerin yarasını sararken, diğer taraftan da sonraki afete hazırlanmak durumundayız. Depremden sonra sigortalılık oranı arttı. Beklenen Marmara depremine de her gün biraz daha yaklaşıyoruz. 40 milyar lirayı Kahramanmaraş depremine ödedik. 1999’daki depremden yeterince ders almış olsaydık, Kahramanmaraş’taki depremi bu kadar acı yaşamazdık. Zorunlu afet sigortasına geçişi planlıyoruz. Acil ihtiyaç teminatı oluşturduk. 

* Allianz Teknik Test Merkezi Direktörü-Risk Mühendisi Dr. Ceyhun Eren: Artık deprem riskinin ne olduğunu biliyoruz. Çıkarılacak çok ders var. İlk sırada zemin yapısının sağlam olması çok önemli. Depremi bir su dalgası gibi düşünebiliriz. Nereye bina inşa edip, etmeyeceğimizi doğa bize çok net söylüyor. Maalesef binalarımızda malzeme ve işçilik gibi birçok kusurla karşılaşıyoruz.

* Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Dünyada insanların çoğu akıllı şehirlerde yaşıyor. Nüfusu 10 milyonu geçen şehirler mega kent biliniyor. İstanbul da bu mega kentlerden biri. İstanbul’un nüfusunun 20 milyona yaklaştığı düşünüldüğünde dünyanın en iyi afet planını yapsanız bile nüfus en büyük engel olarak karşımıza çıkacak. Peş peşe küresel afetlerle karşı karşıya kaldık ve kalıyoruz. Küresel iklim değişikliği de sinsi sinsi dünyayı etkiliyor. Sadece biz değil, bizim kuşaktaki ülkeler de risk altında.