HABER: ŞEREF KILIÇLI

Dijital ekonominin global ölçekte büyümesi ve dijital hizmet sağlayıcısı çok uluslu şirketlerin yüksek gelirler elde etmesi, devletleri vergi politikasını yeniden düzenlemeye yönlendirdi. Bu alanda uluslararası bir vergi rejiminin oluşturulması ilk olarak 2013’te Rusya’daki G20 toplantısında gündeme geldi ve mutabakat üzerine OECD’ye çalışma yapması için görev verildi. G20 Liderler Bildirgesi’ndeki, “Kârlar, kâra kaynaklık eden ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirildiği ve katma değerin yaratıldığı yerde vergilendirilmelidir” ifadesi ise yol haritasını gösteriyordu. OECD’nin görevlendirilmesinin üzerinden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen ilerleme sağlanamaması, devletleri yerel-bölgesel çözümler üretmeye zorladı.

AB KOMİSYONU’NUN ÖNERİSİ

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2018 yılında belirli dijital işlemlerden kaynaklanan gelirlere dijital hizmet vergisi adıyla yeni bir vergi uygulama önerisi de önemli bir adım oldu. AB komisyonu tarafından önerilen Dijital Hizmet Vergisi, ‘dijital hizmet gelirleri ilgili ülkede 50 milyon Euro’yu ve globalde 750 milyon Euro’yu aşan şirketlerin hasılatı üzerinden yüzde 3 oranında alınması’ şeklindeydi. AB içinde dijital hizmet vergisinin yasalaşması konusunda öncü ülke Fransa oldu. Fransa Ulusal Meclisi, dijital hizmet vergisi yasa tasarısını 11 Temmuz 2019'da onayladı. ABD, bir yıllık süreçte Fransa’ya sert uyarılarda bulundu, geçtiğimiz temmuz ayında ise Fransa'nın bazı Amerikalı teknoloji firmalarına getirdiği dijital hizmet vergisine karşılık olarak yaklaşık 1.3 milyar dolar değerindeki Fransız ürünlerine yüzde 25 gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu.

ABD’DEN KARŞI TAVIR

Dijital hizmet vergisi konusunda ABD’nin tepkisi sadece Fransa ile sınırlı değil. ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi, Fransa’yla ilgili karardan önce 2 Haziran’da, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak Amerikan orijinli dijital hizmet şirketlerine yönelik uygulamaya konulan ya da uygulamaya konulması planlanan dijital hizmet vergilerine karşı rekabet soruşturması başlattığını duyurdu. Açıklamada; Avusturya, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, AB, Hindistan, Endonezya, İtalya, İspanya, Türkiye ve İngiltere uygulamaları sayılarak, bu ülkelerin makamları ile iletişime geçileceği vurgulandı. ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi kendilerine, 1974 Ticaret Kanunu’na göre inceleme yapılması görevi verildiğini belirterek, söz konusu yasal düzenlemeye göre Amerikan Hükümeti’nin bu ülkelere karşı ithalat vergilerini yükselterek karşı yaptırımlar uygulama yoluna gidebileceğini de ifade etti. ABD, haziran ayında, dijital hizmet sağlayıcılarına uygulanacak vergi konusunda OECD'de yürütülen müzakerelerden geri çekildiğini de bildirdi.

AB’DEN GAFA’YA YAKIN TAKİP

Dijital hizmet sağlayıcılarının vergilendirilmesi meselesi özellikle Avrupa’da büyük davalara konu oluyor. Avrupa Birliği Komisyonu 2016 yılında, Apple’a, İrlanda hükümetiyle özel anlaşmalar yaparak buradaki şirketleri vasıtasıyla geçerli matrahın çok altında vergi ödediği gerekçesiyle 13 milyar Euro vergi cezası verdi. Ancak bu karar, Temmuz 2020’de Avrupa Adalet Divanı’ndan geri döndü. Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Komisyonu’nun, İrlanda’da sağladığı vergi avantajlarının birlik mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle Apple'a verdiği cezayı iptal etti. AB ülkeleri GAFA (Google, Apple, Facebook, Amazon) diye tabir ettikleri şirketleri vergi politikası açısından mercek altına almış durumda. Fransız mali savcılığı, Google’a satış sözleşmelerini İrlanda’nın başkenti Dublin’den düzenleyerek ülkeden vergi kaçırdığı iddiasıyla 2015 yılında soruşturma başlatmıştı. 2019 yılında varılan anlaşma çerçevesinde, Google, ek vergilerle beraber Fransa'ya yaklaşık 1 milyar Euro vergi cezası ödemeyi kabul etti.

TÜRKİYE’DE VERGİ UYGULAMALARI

Türkiye de dijital faaliyet alanları konusunda ulusal vergi mevzuatını geliştiren ve uygulayan öncü ülkeler arasında yer alıyor. Bu konuda yürürlükte olan 3 önemli vergi düzenlemesi şu şekilde:

* 2017 yılında KDV Kanunu’nda değişiklik yapılarak; Türkiye’de ikametgâhı, işyeri veya kanuni merkezi bulunmayanlar tarafından Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda sunulan hizmetler KDV’ye tabi oldu. Yani düzenleme ile Türkiye’de gelir/kurumlar vergisi gibi sürekli bir mükellefiyeti olmayan dijital hizmet sağlayıcısı çok uluslu şirketler beyanname vermekle yükümlü bir KDV mükellefi oldu.

* 19 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere yapılan ödemeler gelir/kurumlar vergisi stopajı kapsamına alındı. Düzenleme ile Türkiye’de temsilciliği olmadığı için mükellef yapılamayan global sosyal medya devi şirketler, online reklam gelirleri üzerinden yüzde 15 stopaja tabi tutulmuş oldu.

* 7 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7194 sayılı kanun ile dijital hizmet vergisi getirildi. Dijital hizmet vergisi, 1 Mart 2020 tarihi itibariyle de yürürlüğe girdi.

HANGİ FAALİYETLER VE KİMLER VERGİ KAPSAMINDA?

Türkiye’de, dijital hizmet vergisinin oranı yüzde 7.5 olarak belirlendi. Bu oran, Cumhurbaşkanı tarafından hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1’e kadar indirilebiliyor veya iki katına kadar artırılabiliyor. Kanunda, dijital hizmet vergisi mükellefinin, dijital hizmet sağlayıcıları olduğu da vurgulandı. Dijital hizmet başlıkları itibariyle Türkiye’de elde edilen hasılatı 20 milyon TL’den veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon Euro’dan az olanlar dijital hizmet vergisinden muaf oldu. Türkiye’de dijital ortamda sunulan şu hizmetler vergiye tabi tutuldu:

* Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri

* Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler

* Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri

* Yukarıda sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetlerinden elde edilen hasılat da dijital hizmet vergisine tabi oldu.

DİJİTAL HİZMET VERGİSİNİN ÖDENME SÜRECİ

Beyanname vermek mecburiyetinde olan mükellefler bir vergilendirme dönemine ait dijital hizmet vergisini beyanname verme süresi içinde ödemekle de yükümlü. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu süreyi üç ay olarak belirlemeye de yetkili. Beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yetkili vergi dairesi tarafından ihtarda bulunulabilir. Bu durum Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde de ilan ediliyor. İlandan itibaren 30 gün içinde bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişim yükümlülükler yerine getirilinceye kadar engellenebilecek. Buna Hazine ve Maliye Bakanlığı karar verecek, durumu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na gönderecek. Engelleme kararlarının gereği bildirimden itibaren 24 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilmek zorunda.

SOSYAL MEDYA DEVLERİNE TEMSİLCİ BULUNDURMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, temmuz ayının sonunda TBMM’de kabul edilmesinin ardından Resmi Gazete’de yayımlandı. 5651 sayılı kanuna eklenen maddeye göre; Türkiye'den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, en az 1 kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirleyecek. Bu kişinin iletişim bilgilerine kolayca görülebilecek ve doğrudan erişilebilecek şekilde internet sitesinde yer verilecek. Sosyal ağ sağlayıcı bu kişinin kimlik ve iletişim bilgilerini BTK'ya bildirecek. Temsilcinin gerçek kişi olması halinde Türk vatandaşı olması zorunlu olacak. Bu madde ve bağlı düzenlemeler, 1 Ekim 2020'de yürürlüğe girecek.

11 Ağustos 2020 Salı

Etiketler : Gündem