Son dakika haberleri: Türkiye Rusya'nın Kazan Bölgesinde gerçekleşen BRICS toplantısına davet edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS Zirvesi'nde bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi. Bu durum Türkiye'nin BRICS'e üyelik başvurusu konusunda kamuoyunda merak uyandıran gündemi beraberinde getirdi. Erdoğan son dakika olarak yaptığı açıklamada, "BRICS de diğer platformlar ve uluslararası oluşumlar bizi ekonomik açıdan güçlendiren unsurlardır. Bunları görmezden gelemeyiz" ifadelerini kullandı.
PUTİN'İN DAVETİ ÜZERİNE ERDOĞAN BRICS ZİRVESİ'NE KATILDI
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in davetine icabetle BRICS Zirvesi'ne katılmak üzere gerçekleştirdikleri Kazan ziyaretini tamamladıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Genişletilmiş liderler oturumunda Orta Doğu'daki İsrail saldırganlığı başta olmak üzere, küresel, siyasi ve iktisadi meselelere dair tutumumuzu anlattım. Ayrıca ev sahibi Sayın Putin başta olmak üzere, zirveye katılan liderlerle ikili görüşmeler yapma fırsatım oldu. Bu çerçevede Venezuela Devlet Başkanı Sayın Maduro, Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev, Vietnam Başbakanı Sayın Pham Minh Chinh, Kongo Cumhurbaşkanı Sayın Sassou Nguesso ile bir araya geldik. Diğer liderlerle de ayrıca birebir görüşmelerim oldu.
BRICS ÜLKELERİNİN DÜNYA TİCARETİNDE ÖNEMLİ BİR YERİ BULUNUYOR
Bu temaslarımda İsrail'in bir an önce durdurulması için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, farklı platformlarda yürüttüğümüz çabalara destek istedim. Karşılıklı saygı ve kazan-kazan formülüyle BRICS'le ilişkilerimizi geliştirme noktasında neler yapılabileceğini ele aldık. Önemli kısmı bizim gibi G20 üyesi olan BRICS ülkeleri dünya yüz ölçümünün yaklaşık yüzde 30'unu, nüfusunun yüzde 45'ini kapsıyor. Küresel petrol üretiminin yüzde 40'ı, mal ihracatının yüzde 25'i, ticaretin 5'te 2'si de yine BRICS ülkeleri tarafından gerçekleştiriliyor."
Sadece bu verilerin bile BRICS platformunun ekonomik açıdan önemini gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye de kendi menfaatleri ekseninde BRICS ile işbirliğini önümüzdeki dönemde de ilerletme arzusundadır. Bu düşüncelerle ziyaretimizin ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, şimdi de sizleri dinlemek istiyorum." dedi.
"TUSAŞ'A YÖNELİK TERÖR SALDIRISI OLASI BRICS ÜYELİĞİ NEDENİYLE DIŞ BAĞLANTILI MI" SORUSUNA YANIT
TUSAŞ'a yönelik terör saldırısının BRICS toplantısı ve üyelik başvurusu nedeniyle dış bağlantılı olma ihtimali ile İsrail'in bu saldırının arkasında olduğuna ilişkin iddialara yönelik bir soru üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu terör saldırısında TUSAŞ gibi güzide bir kuruluşumuzun seçilmiş olması manidardır. Teröristler sadece bir kuruluşu değil, Türkiye'nin huzur ve güvenliğini hedef almışlardır. Kahramanlarımız canları pahasına TUSAŞ'ımızı, yani Türkiye'nin aydınlık geleceğini savunmuşlardır. Maalesef hain saldırıda şehitler verdik, 5 şehidimiz, bunun yanında çok sayıda yaralımız bulunuyor. Başımız sağ olsun. Yaralılarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum. Hem bu gözünü kan bürümüş canilerle mücadele edeceğiz, bu konuda durmak yok, hem ülkemizi müreffeh geleceğe taşıma azmimizden asla taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Nitekim Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız İbrahim Kalın dün akşam bu saldırının sonrasında hemen Ankara'ya döndü ve bütün gelişmeleri yerinde bizzat takip etti.
Bizler de Tataristan'dan bu gelişmeleri takibe devam ettik. İstanbul'da bulunan Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, hemen İstanbul'dan Ankara'ya geçti. Ankara'daki Cumhurbaşkanı Yardımcım Cevdet Yılmaz, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya anında hadiseye müdahil oldular. Bütün güvenlik güçlerimiz anında teröristlere müdahale ederek, çok kısa zamanda saldırıyı gerçekleştiren kadın teröristi etkisiz hale getirdiler. Terörist kendi kendini bildiğiniz gibi öldürmüş oldu. Bu terör saldırısının Suriye'den bir sızma hareketi şeklinde gelişmiş olduğunu özellikle öğrenmiş bulunuyoruz. Buna yönelik de tüm gece boyunca 40 ayrı noktaya operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlarla da teröristlere çok çok ağır bedeller ödetildiği de ortada."
TÜRKİYE BRICS'E GİRECEK Mİ? ERDOĞAN: KENDİ KARARIMIZI KENDİMİZ VERİRİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin BRICS'e üyelik başvurusu kamuoyunda duyulduktan sonra başlayan bir yön değişimi tartışması, soru işareti vardı. Siz de önceki açıklamalarınızda 'BRICS'e katılma isteği NATO'ya alternatif değil' vurgusu yapmıştınız. Kazan Zirvesi sonrası Türkiye'nin durduğu yeri nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye Kazan Zirvesi'nden ne tür sonuçlarla ayrılıyor?" sorusu üzerine, BRICS'in yükselen ekonomilerin bir arada bulunduğu büyük bir platform olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bu gerçeği görmek durumunda olduğunu ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. BRICS üyesi ülkelerle ikili olarak zaten uzun yıllara dayalı ilişkilerimiz, birlikteliğimiz söz konusu. BRICS de diğer platformlar ve uluslararası oluşumlar da bizi ekonomik açıdan güçlendiren unsurlardır. Bunları da biz görmezden gelemeyiz." dedi.
"TÜRKİYE HEM DOĞU HEM DE BATI ÜLKESİ"
Türkiye'nin hem doğu, hem de batı ülkesi olduğunu sürekli anlattıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin BRICS ile işbirliğini ilerletmesi, ekonomik ortaklıklarımızın sayısını artırmayı karşılıklı saygı çerçevesinde bu dayanışmayı sürdürmemiz, 'kazan-kazan' esasına göre hem BRICS ülkelerinin hem de ülkemizin çıkarınadır. Nitekim başta dönem başkanı olarak Sayın Putin olmak üzere yaptığımız ikili görüşmeler, bunları çok açık net ortaya koyuyor. Bu anlayıştan birilerinin bize yapmış olduğu telkinlerle vazgeçemeyiz. Kendi kararımızı kendimiz vermek suretiyle yolumuza devam edeceğiz."
ERDOĞAN'DAN YERLİ PARA İLE TİCARET MESAJI
"BRICS Zirvesi'nde 'alternatif finans sistemi' dillendirildi. Sizin bu konudaki görüşlerinizi biliyoruz. ABD Başkan adaylarından Donald Trump geçtiğimiz günlerde 'Doları rezerv para birimi olmaktan çıkaran ülkelerin mallarına yüzde 100 vergi getirilebileceği' tehdidinde bulundu. Bu durumda mevcut finans sistemine alternatif bir finans sistemi hayata geçirilebilir mi?" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, amaçlarının mevcutları birbiriyle yarıştırmak olmadığını söyledi.
"Bizim yerli ve milli paralarımızla yolumuza devam etmemiz lazım." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sayın Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin başında bulundu. Bu tür bir görüşü olabilir. O zaman da biz kendileriyle finans sektörüyle ilgili tüm konuları görüştük. Bunları kendileriyle paylaştık. O zaman ne için buna müdahale etmediler? Yerli ve milli paralarla hangi ülke ile bu adımı atabiliyorsak atarız. Burada amacımız 'kazan-kazan' esasına dayalı olarak finansal sektörü ayağa kaldırmaktır. Bu konuda Amerika olsun, Batı ülkeleri olsun herkes adımını buna göre atacak olursa biz de kazanırız, onlar da kazanır, Amerika da kazanır. Biz yıllardır milli paralarla ticaret politikasını savunuyoruz. Bu, ikili ticaretin döviz baskısından kurtarılmasını sağlar. Ülkelerin ticari faaliyetlerine başka ülkelerin müdahil olmasının önüne geçer. Milli paralarla ticaret aynı zamanda özgür ticarettir. Aynı şekilde ödeme sistemlerinde çeşitliliğin olmaması da finans piyasalarının şoklara karşı kırılganlığını artırıyor. Dolayısıyla alternatif bir finans ve ödeme sistemi hem uluslararası ticareti kolaylaştırır hem de çeşitlendirir."
BATILI ÜLKELERE SESLENDİ: İSRAİL'İN SALDIRGANLIĞINA YÜKSEK SESLE 'DUR' DEMELİSİNİZ
Erdoğan, "İtalya, İspanya gibi bazı ülkeleri dışarıda tutarsak Batı'nın İsrail'in Gazze'deki uyguladığı soykırıma ve Lübnan'da yaptığı katliama sessiz kaldığını görüyoruz. Sizin BRICS Zirvesi'nde yaptığınız ikili görüşmelerde diğer ülkelerin yaklaşımı nasıldı? Bu konuda ne düşünüyorlar ve Batı'dan hangi noktada ayrışıyorlar?" sorusu üzerine, Filistin'e destek veren ülkelerin bu destekte kararlı olduklarını, bu konuda taviz vermediklerini vurguladı.
"Biz bundan sonraki süreçte de gerek İspanya gerek İrlanda gerekse Norveç ve Slovenya gibi ülkelerle bu dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız." diyen Erdoğan, birlikte adım atarlarsa güç kazanacaklarını vurguladı.
Batılı ülkelerin kendini İsrail'e karşı borçlu hissettiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mesela Almanya Nazi döneminde yaşananlar nedeniyle kendilerini İsrail'e karşı sorumlu görüyor. Bazı Batılı ülkelerin de tutumu aynı şekilde. O dönemde Avrupa Yahudilerine karşı Nazi yönetiminin yaptıklarına sessiz kaldıkları için bir borç ödeme yöntemi olarak İsrail'in soykırımına sessiz ve tepkisiz kalıyorlar. Yani Batı, bir anlamda borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Fakat şimdi de Filistinlilere karşı borçlanıyorlar, bu dönemin Nazileri haline gelen İsrail'e kol kanat gererek torunlarına utanç verici bir geçmiş bırakıyorlar. BRICS üyelerinin de Filistin'in haklı davasına ve İsrail’in hedefindeki Lübnan'a daha fazla destek vermelerini, İsrail saldırganlığına yüksek sesle 'dur' demelerini bekliyoruz."