tatil-sepeti

Osmanlı tarihinin en meşhur isimlerinden Mimarbaşı Koca Sinan (Mimar Sinan), eserlerinde kullandığı teknikler ortaya çıktıkça, adından daha çok söz ettiriyor. Tarihi eser restorasyonu denildiğinde akla ilk gelenisimlerden olan Vahit Okumuş, 25 yıl süren araştırmalarında, Mimar Sinan’ın matematiğini çözmeyi başardığını söyledi. Okumuş, “Sinan, ne mühendis ne de bir mimardır. Bu iki unvana sığmaz çünkü o bir filozoftur” dedi.

MALZEMENİN GÜCÜNE GÖRE

Sinan’ın, bir eser yapacaksa, onun depreme dayanıklılığını, zeminini, akustiğini, mukavemetini, hatta ısınmasını dahi düşündüğünü ve buna göre bir yöntem aradığını belirten Okumuş, modern biliminse, istediği şeyi önce çizdiğini ve onun hesap şeklini yaptığını söyledi.

Sinan’ın, elindeki malzemenin taşıyacağı güce göre, kendi matematiğini kurduğunu anlatan Okumuş şöyle devam etti: “Sinan mühendislik dalında, akustikte, köprüde, kemerde, istinat duvarında, barajlarda, zeminde, izolasyonda, deprem konusunda dünya bilimininbugündahi ulaşamadığı, yeni bir matematik sistem kurmuştur. Bu sistemin adına da ‘birim daire metodu’ denir. Bugün dünyada ilk kez ben yayınladım, şu anda da bilip kullanan yok. Sinan bu nedenle filozoftur, çünkü kendine özgün bir mühendislik oluşturmuş, bulduğu statik sistemle, matematiksel çözümler üretmiştir.”

KEMERLERE YÜK BİNMİYOR

Okumuş Büyükçekmece’deki 636 metrelik Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü’nden örnekle, Mimar Sinan’ın köprü yaparken kullandığı metodu, şöyle anlattı:

“Sinan, köprü inşasında birim daire metodunu kullanır ve köprüsü hiçbir zaman düşey yük oluşturmaz. Yani, üzerinden hangi yük geçerse geçsin, kemerlerin hiçbiri aşağı doğru basmaz, yana doğru basar. Yükü, yana doğru iter. Bu Sinan’a ait bir metottur. Modern bilim, iş metodu, enerji metodu gibi çeşitli metotlarla kemerlerde çözüm yapar ama hiçbir şekilde doğru çözümler üretemezler.Bu sadece Sinan’ın metoduyla çözülür. O nedenle Sinan, bugünkü bilimin üzerinde bir adam. Sinan’ın köprülerinde, sivri kemer görünümü vardır. Sinan, daireyi 8 derece ile 82 derece arasındaki iki yaydan oluşturur. Bunu da hesapla yapar. Tam daire yapılmış köprüler ve kemerlerde, üst kısımda düşey basınç oluşur. Sinan bu düşey basıncı istemez. Taşları özel bir teknikle dizer. Öyle bir dizer ki derininedoğru birbirine bağlar bu taşı. Sistem kendi içinde bağlanır.”

Sinan’ın inşa ettiği köprülerin ayaklarında da bir köprü bulunduğunu ifade eden Okumuş, “Bunun amacı şu; su yükseldikçe köprü yatay etki yapar, düşey etki yapmaz. Yatay etki yaparak, ayakları tutmayı sağlar. Su yükseldikçe üzerine yük fazla binecektir. Binen yük ayaklarını sıkıştıracaktır, kaymasını önleyecektir” diye konuştu.

SÜLEYMANİYE’DE DUVARLARIN İÇİ BOŞ

“Süleymaniye Camisi’nesabah namazına gidiyordum ve öğlene kadarcamiyi izliyordum. Amacım şuydu; neyi nasıl ve niçin yaptığını görmek için eseri iyi tanımalıydım. Kullandığı malzeme ne? Taş kullanmış, tuğla kullanmış. Taş ve tuğla, eğilmeye ve çekmeye dayanmaz. Öyleyse bütün eserlerini, basınca dayanır şekilde yapma mecburiyetindeydi. Bunun için kullandığı metodu buldum. Çok iyi trigonometri bilir. Trigonometriden yola çıkarak, bunu buldum. Kubbenin dönüşünü bulmak için yıllarca uğraştım. Çünkü onu formüle etmesi gerekiyordu. Hiç bilmediğimiz galen taşını kullanmıştır akustik için. Sinan, Süleymaniye Camisi’nin duvarlarına hiçbir zaman yük taşıtmamıştır. Kemerlerine taşıtmıştır. Süleymaniye’de duvarların içi boştur.”

DEPREMDEN VE RUTUBETTEN KORUYOR

Sinan’ın eserlerinin hiçbir zaman rutubet almadığını, izolasyonu da bilimsel yöntemlerle yaptığını belirten Okumuş, “Süleymaniye gibi bir bina yapıyor. O eserin depreme dayanmasını değil, o eseri depremden nasıl koruyacağını düşünerek hesap yapıyor. O eseri nasıl ısıtacağını düşünüyor. Kullandığı taşın akustiğini bildiği için öyle şekil veriyor. Sinan cami yaparken önce kafasından çizmiyor. Onun statiğini, akustiğini, izolasyonunu, depreme dayanıklılığını düşünerek mimarisini oluşturuyor” dedi.

26 Nisan 2016 Salı

Etiketler : Gündem