Cumartesi, 14 Aralık, 2024
* Günlük üretimi 30 milyona ulaşan ve arz fazlası oluşturan maskeler de dış pazarlara açılmak için sırada bekliyor. Tekstil sektörü de 2 milyar dolarlık potansiyel barındıran ihracat için hazır durumda.
HABER: CANAN BİLGİN
Küresel ekonomiyi durma noktasına getiren Covid-19 salgınında güçlü sağlık sistemiyle başarılı bir testten geçen Türkiye, 128 ülkeden gelen tıbbi malzeme ihtiyacını karşılamaya hazırlanıyor. ASELSAN ve 3 Türk firmasının tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği solunum cihazında ilk ihracat Litvanya’ya yapıldı. Sırada maske, tulum ve diğer tıbbi malzemeler var.
TÜRKİYE İÇİN FIRSAT
Avrupa’dan ABD’ye kadar gelişmiş ülkelerin kötü bir sınav verdiği Covid-19, sunduğu sağlık hizmetleriyle tüm dünyanın takdirini kazanan Türkiye için fırsata dönüştü. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 128 ülkenin Türkiye'den tıbbi malzeme talebinde bulunduğunu ve yaklaşık yarısını karşıladıklarını söyledi. Çavuşoğlu, “Dünyadaki ülkelerin üçte ikisi, Türkiye'den hibe, ihracat izni ya da satın alma şeklinde tıbbi malzeme talebinde bulundu. Yaklaşık yarısını karşıladık. Bu, Türkiye'nin güvenilir bir kaynak olduğunu gösteriyor” dedi.
İZİN LİSTESİNDEN ÇIKTI
Ticaret Bakanlığı da yayınladığı tebliğle solunum cihazları ve bunların sarf malzemelerini, ihracı ön izne bağlı mallar listesinden çıkardı. Yeni yönetmelikle etil alkol, kolonya, dezenfektan ve hidrojen peroksit ihracatında kayıt ve izin uygulamasına son verildi.
Covid hastalarının tedavisinde en önemli sağlık aletlerinden biri olan ve tüm dünyanın peşine düştüğü solunum cihazında da ilk ihracat yapıldı. ASELSAN ve 3 Türk firmasının bir araya gelerek tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirip 14 günde ürettiği solunum cihazlarından 20’si, tanesi 17 bin 500 dolardan Litvanya'ya satıldı. İlk etapta 100 adet üretilen yerli solunum cihazı sayısının, mayıs sonuna kadar 5 bin adedi bulacağı belirtildi.
ÜRETİCİLER ARTIYOR
Üniversitelerin ve özel sektörün yerli solunum cihazı üretmek için hazırlık yaptığı bu dönemde yüzleri güldüren bir diğer gelişme de Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan (MKEK) geldi. MKEK, tasarımı ve üretimi tamamen yerli ve milli olan ‘Sahra’ mekanik solunum cihazını üretti. Muadillerine oranla çok daha ucuza mal edilen Sahra, sağlık ve bakım üniteleri, askeri üs bölgeleri veya kışlaların sağlık birimleri, sahra hastaneleri, hastaneler ve yoğun bakımların yanı sıra ambulans ve evlerde hastalara ‘nefes’ olacak. Henüz prototip aşamasında olan cihaz, Sağlık Bakanlığı’nın onayının ardından seri üretime geçecek. Hedef, haftada 500 adet cihaz üretmek.
2 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Solunum cihazlarına verilen ihracat izninden sonra gözler arz fazlası oluşan maskede. Kamu kurumlarının, meslek liselerinin, özel sektörün ve özellikle tekstil firmalarının adeta seferberlik ruhuyla çarklarını hızlandırdığı maskede günlük üretim 30 milyon adetlere yaklaştı. Tekstil firmaları, stokları dış pazarlarda değerlendirmek için ihracat izni bekliyor. Yurt dışında maske, tulum ve önlüğe ciddi talep olduğunu belirten sektör temsilcileri, “Son dönemde tekstil kumaşından maske yapımı yaygınlaştı ve bu alanda büyük bir ihracat potansiyeli var. Pazarı ele geçirme şansımız var. İhracatın önü açılsa çok iyi işler yapacağız. 2 milyar dolarlık potansiyel ihracat fırsatını kaçırmayalım” dedi.
NUMUNELERİ DEVLET GÖNDERDİ SİPARİŞLERİ ÖZEL SEKTÖR ALACAK
Salgında hızlı teşhis ve başarılı tedavi uygulamaları yanında birçok ülkeye yaptığı yardımlarla da dikkatleri çeken Türkiye, yardım diplomasisiyle birlikte medikal sektörünün de tüm dünyaya tanıtımını gerçekleştiriyor. ABD, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerin yanı sıra Somali gibi en fakir ülkelere de yardım elini uzatan Türkiye’nin gönderileri, aynı zamanda ihracat numunesi niteliği taşıyor. Somali’ye ülkenin ilk solunum cihazını gönderen Türkiye, bu vesileyle ürünleri test ettiriyor, denettiriyor. Sivil ulaşımın durduğu, numune gönderiminin mümkün olmadığı bir dönemde devletin askeri uçaklarla açtığı bu kanal, özel sektör için büyük iş potansiyeli barındırıyor. Medikal ürünlere ihracat kısıtlarının kalkmasıyla sıra siparişleri almaya geldi.
ECZACILIK ÜRÜNLERİ İHRACATI YÜZDE 30.7 ARTTI
Covid-19salgınının etkili olduğu bu yılın ilk çeyreğinde, Türkiye'nin eczacılık ürünleri ihracatı yüzde 30.7 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerinden derlenen bilgilere göre, bu yılın ilk çeyreğinde gerçekleştirilen ihracat alt kalemlerinde en fazla artış, eczacılık ürünlerinde gözlendi. Bu kalemde 386 milyon 451 bin 895 dolarlık ihracat yapıldı. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 295 milyon 567 bin 505 dolar seviyesindeydi.
İhracatta Asya ülkelerinin ağırlığı dikkat çekti ve toplam ihracatın yüzde 35’i Güney Kore'ye gerçekleşti. Güney Kore'ye 136 milyon 93 bin 57 dolar eczacılık ürünü ihracatı yapıldı. Bu ülkeyi 16 milyon 299 bin 658 dolarla Irak ve 14 milyon 404 bin 194 dolarla Özbekistan takip etti.
Ocak-mart döneminde Avrupa’ya ihracatta ise Polonya ilk sıraya yerleşti. Polonya’ya 9 milyon 736 bin 975 dolarlık eczacılık ürünü satıldı. Bu ülkeyi 9 milyon 321 bin 76 dolarla Slovenya, 8 milyon 363 bin 593 dolarla İsviçre izledi. ABD'ye ise 793 bin 916 dolarlık eczacılık ürünü ihracatı yapıldı.
AB PAZARINA YOĞUNLAŞALIM
OSTİMTeknik Üniversitesi araştırmacıları da düşük maliyetli solunum cihazı geliştirerek tıbbi cihaz seferberliğine katıldı. İlk prototipini üniversitenin tasarım ve hızlı prototipleme laboratuvarında hayata geçiren araştırma ekibi, maliyet odaklı yürüttükleri süreci tamamladı.Üniversitenin rektörüProf. Dr. Murat Yülek, Covid-19’un, Türkiye’de tıp endüstrisinin üretim ve ihracatı açısından fırsat sağladığına dikkat çekti. Tıbbi cihaz ve ürün ihracatımızın yıllık 350-400 milyon dolar seviyesinde olduğunu belirten Prof. Dr. Yülek, “Bu hatırı sayılır bir rakam, ancak dünya pazarındaki payımız yaklaşık yüzde 1’ler seviyesinde. Özellikle kardiyoloji, kardiyovasküler, girişimsel radyoloji alanında tıbbi cihaz ihraç ediyoruz” dedi.
Salgınla birlikte özellikle solunum cihazları ihtiyacının karşılanması için Türkiye’ye birçok ülkeden talep geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Yülek, “Regülasyonları oldukça sıkı olan ABD’den de Türk ürünlerine olan talep arttı. Dolayısıyla tüm dünya, ürünlerimize pazar olabilir. Covid salgını, tüm dünyayı kötü etkilemiş olsa da Türk tıbbi cihaz, medikal sektörünü olumlu etkiledi. Akılcı politikalarla bu sektörde hak edilen yere rahatça ulaşılabilir” diye konuştu.
REKABETÇİ FİYATLAR
Tıbbi cihaz ve sarf malzeme üretiminde Ankara, İstanbul, Samsun ve İzmir’in önderlik ettiğini belirten Prof. Dr. Yülek, endüstriye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Uluslararası pazarda kendisini kanıtlamış, gerekli sertifikalara sahip (CE, FDA, KFDA, ANVISA vb.) ve100’den fazla ülkeye ihracat yapabilen firmalarımız mevcut. Türkiye, en az gelişmiş ülkelerin üretim kalitesinde, uygun ve rekabetçi fiyatlarıyla bu sektörde ön plana çıkıyor. Cihazlarda kullanılan hammadde ve girdiler (özellikle elektrikli cihaz ve implant vb. ürünlerde) uluslararası sertifikalı ve büyük markaların tercih ettiği girdiler. Ancak ülkemiz bu girdileri mühendislik ve işçilik katma değeri ile daha uygun fiyata üretebiliyor ve bu da büyük bir rekabet gücü kazandırıyor. En az savunma sanayi kadar stratejik öneme sahip endüstri, Covid salgını ile birlikte önemini bir kez daha ispatladı. Türkiye’de kurulan teknoparklar, teknoloji transfer ofisleri ve devlet tarafından verilen Ar-Ge teşvikleri olumlu bir sinerji yarattı ve böylelikle üniversite-sanayi işbirliği güçlenerek devam ettiriliyor.”
“Türkiye’nin tıbbi cihaz endüstrisine yönelik ihracat pazarı ürünlere göre değişmekle birlikte genelde Orta Doğu ülkelerinde yoğunlaşıyor” diyen Prof. Dr. Murat Yülek, Asya ve Afrika ülkelerinin de ülkemiz için potansiyel vadettiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Yülek, “Avrupa ülkelerine de tıbbi cihaz ihracatı yapılıyor. AB tıbbi cihaz ve diğer teknoloji ürün pazarlarının görünmeyen duvarlarla korunmakta olduğu biliniyor. Ancak AB pazarının büyüklüğü, bu alana yoğunlaşmayı gerektiriyor. Firmalarımız özellikle protez ürünlerinde dış pazarlarda oldukça başarılı” dedi.
TIBBİ CİHAZDA KATMA DEĞER YÜZDE 50’YE ÇIKIYOR
TümTıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)Yönetim Kurulu Üyesi V. Cengiz Balçık, “Tıbbi cihaz, çok katma değerli bir ürün. Gıda üretiminde katma değer yüzde 20, motorlu taşıtlarda yüzde 34 iken tıbbi cihazda yüzde 50. Katma değeri bu kadar yüksek olduğu için de her ülke bu cihazları üretmek ister” diyerek sektördeki potansiyeli vurguladı.
Tıbbi cihazda ihracat için fırsat olduğunu belirten Balçık, şunları söyledi: “Bu dönemde yerli firmalarımız ihracatı artırdı, hem de üreterek değil, transit ticaretle. Türkiye’de orta teknolojili ürünler üretiyoruz. Teknolojiyi artırır, mühendislik altyapımızı hazır hale getirirsek ihracat kapısı bize açık. Yüksek teknolojiyle ürünlerimizin çeşitliliği, yelpazesi de artar. Tıbbi cihazda pazar var, fırsat var, yeter ki üretelim. Girişimcilere, öğrencilere ‘Ucundan bile olsun tutun, bu sektöre girin’ diyorum.”
11 Mayıs 2020 Pazartesi
14 Aralık 2024 Cumartesi
14 Aralık 2024 Cumartesi
14 Aralık 2024 Cumartesi
14 Aralık 2024 Cumartesi
14 Aralık 2024 Cumartesi