Salı, 05 Kasım, 2024
HABER: MÜGE BİBER
İstanbul Ticaret Odası liderliğinde, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ortaklığında yürütülen Yükselen Markalar Projesi ile üreten kadın girişimcilerin markalaşmalarına, küresel değer üretmelerine yol açıldı.
Yükselen Markalar Projesi’nde başarılı olan 14 markanın hikayesinde bu hafta, takı alanında başarılı olan ‘Pınar Kul İstanbul’yer alıyor. Pınar Kul, İstanbul Ticaret’e markalaşma hikayesini anlattı.
HİKAYEYİ CANLANDIRDIM
Kendi markanızı oluşturmaya nasıl karar verdiniz?
Pandemi öncesi Roma gezilerimden birinde, Galleria Borghese’de Bernini’nin David heykelini veya Proserpina ve Pluto’sunu hayranlıkla incelerken, döndüğümde bir heykel atölyesine başlamaya karar verdim. Gördüğüm heykellerin minyatürlerini kilden çalışırken, kilden takılar yapma fikri doğdu. Tamamen hobi olarak yaptığım bu kil parçalarını sonrasında, Kapalıçarşı’da usta bir altın atölyesinde altın/gümüş takı koleksiyonuna çevirdim. Çok kurgulanmış bir süreç değildi, tamamen kendiliğinden gelişti. Markanın hikayesi, kimliği sanki hep vardı ve ben onu 1.5 sene gibi kısa bir süre içinde canlandırdım, bugüne getirdim.
FARKLI KÜLTÜRLERİN BİRİKİMİ
Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Üniversitenin ilk yılını Alexander McQueen, John Galliano, Stella McCarthney gibi tasarımcıların mezun olduğu Central St Martin’s School of Art and Design-Londra’da tamamladım. Sonrasında Chicago’ya, 1866’da 35 sanatçının kurduğu müzenin okuluna, The School of the Art Institute of Chicago’ya transfer oldum. Moda tasarımıyla beraber iki okulda da sanat tarihi programı yoğundu. Bu konseptüel okullar, daha o yıllardan bana branşım ne olursa olsun, ortaya konan orijinal çalışmaya önem vermeyi öğretti. Sanırım bu yüzden, tasarımda kadın, erkek, çocuk, kumaş, ev tekstili, haute couture, fast-fashion gibi birçok alana yayıldım.
Ama mücevher geç buluştuğum, en çok keyif aldığım alan oldu. Bana öyle geliyor ki, tüm bu saydıklarım arasında en fazla anıyı biriktirebilen, anneanneden toruna aktarılabilen, en özel parçaların, sevginin, aşkın anlamını yükleyebildiğimiz parçalar mücevherler. Ben bu özel duyguları farklı formlarda ortaya koymayı başarabilen bir marka olmak istedim. İlk olarak Roma’nın terakota dokulu sokaklarını hikayeleştirdim. İkinci sıraya ise doğup büyüdüğüm, bendeki İstanbul’un oryantal ruhunu aldım. Londra, İstanbul, Chicago, New York, tüm bu yaşadığım şehirlerin ve kadınların güçlü kimliği bana ilham veriyor. Markam tüm farklı şehirlerin, sokakların, dokuların, kültürlerin, stillerin, mimarinin bendeki birikimini taşıyor.
ZAMANSIZ TASARIMLAR
Müşteri profilinizde kimler var?
Aktif şehir hayatını ve içinde bu hayata ayak uyduran, feminenliğini öne çıkaran kadını çok çekici buluyorum. Parçalar yeni ve kusurlu bir estetik anlayışı taşıyor. Her bir tasarım, modern, zamansız ve dinamik olmakla birlikte neredeyse her zaman geçmişe dönük bir tavır içeriyor. Formlar, organik, doğal, düzensiz, bazen dokulu, pütürlü, bazen cilalı, parlak, pürüzsüz ama hep bir tezatlık içerisinde. Yüzeysel olmayan, cesur, yaratıcılığa önem veren kadınla aynı hikayeyi anlatıyoruz. Hayatta neyi ortaya koyuyorsan, o kadarını geri kazanıyorsun fikrine çok inanıyorum. Koleksiyonda her bir parça, bu alışveriş için bir araç. Takanın, taşıyanın bunu hissetmesi en büyük başarı.
HEDEFİM DÜNYA KENTLERİ
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Markamı global bir platforma taşımayı hedefliyorum. İstanbul çıkışlı seçkin bir dünya markası olmak, benim için çok heyecan verici başarı hikayesi olacak. Dünya şehirlerinde satış noktalarımı, mağazalarımı, üzerinde İstanbul yazılı logomla, tabelamla görmek isterim.
KENDİLERİNDEKİ ARTILARIN FARKINA VARSINLAR
Kadın girişimcilere önerileriniz neler?
Ben başarmak için içimdeki iyi sesi dinlemeyi kendime kural koydum. Nasıl yaparım, mümkün değil gibi negatif konuşmaları göz ardı ettim. Hep bir sonraki adımım ne olabilir, bugün bir fazla ne yapabilirimle yol aldım. Çünkü çok büyük hedefler en başta göz korkutabilir. Ama adım adım istikrarla ilerlemek, durmamaktır, tekrar tekrar denemektir, öğrenmektir. Bu arada, kadın olmanın iş hayatında avantajlarının çok fazla olduğuna inanıyorum. Birçok projeyi, alanı aynı anda organize edebiliyor kadınlar. Örneğin, çalışan birçok kadın, evde çocuklarını, evinin işini, ofisteki işi birlikte götürebiliyor. Bu, üretkenliğimizi artırıyor, zamanımızı iyi değerlendirmemizi sağlıyor. Bir de doğamız gereği sezgilerimiz çok kuvvetli. İletişim kurduğumuz insanlara, karşılaştığımız olaylara farklı açılardan bakabiliyor, yaklaşabiliyoruz. Eksileri, haksızlıkları görmek yerine, kendimizde bu gibi artıların farkına varmak, altını çizmek önemli.
BU YOLDA YALNIZ DEĞİLİZ
Yükselen Markalar Projesi’ne girmenize ne etken oldu?
Projeden bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum. Katılmanın, projenin yaratıcısı olan, arkasında duran güçlü insanlarla tanışmak, deneyimlerinden yararlanmak için büyük bir fırsat olabileceğini düşündüm. Açıkçası düşündüğümden çok fazlasını aldım. Bu yolda yalnız olmadığımı bilmek, iyi işler ortaya koyarken donanımlı insanların desteğini alabileceğimi hissetmek, zorlu, karamsar pandemi sürecinde dahi yere daha sağlam basmama yardımcı oldu.
EŞSİZ BİLGİLERLE DOLUYDU
Yükselen Markalar Projesi size neler kattı?
Bir markanın kimliğinin oluşumundan koleksiyon sürecine, sonrasında satış noktaları oluşturmaya, gümrük bilgisinden sosyal medya kullanımına çok geniş, kapsamlı bir yelpazede eğitimler aldık. Bu eğitimleri, alanlarında çok deneyimli, ayrıcalıklı isimlerden gördük. Benim için çok değerli bir projeydi, yoğun bir sertifika programı gibi eşsiz bilgilerle doluydu. Defterler dolusu notlar tuttum, her günümü kendime, markama yığınla bilgi katarak geçirdim. Üzerine, jüri tarafından başarılı bulunmak bonus oldu.
10 Mayıs 2021 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı