Cuma, 22 Kasım, 2024
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Tezhip ve minyatür sanatçısı Sabriye Şeker, sanata 37 yılını vermiş bir isim. Sanatın çıkış noktasının Anadolu kültürü olduğunu düşünen Şeker, “Modern anlayıştan faydalanıyorum. Ama gelenek her zaman benim en büyük kılavuzum. İnanmazsınız belki çok ilgisiz de görünebilir ama sanat bütünüyle matematik, hesap ve araştırmaktır” diyor. Şeker, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı.
SANATÇI YORULDUM DEMEZ
Sanatla geçen 37 yıl… Ne hissediyorsunuz?
Geriye dönüp baktığınızda o kadar uzun yıllar geçmiş gibi hissetmiyorsunuz. Yapacak, öğrenecek o kadar çok şey var ki. Her an benim için yeni bir sayfa açılıyor. Sanatta en üst noktanın olduğunu düşünmüyorum.
İnsanlar belli bir süre aynı mesleği icra ettikten sonra ‘yoruldum artık’ diyebiliyor. Bunun sizdeki yansıması nasıl?
O kadar farklı dallarda, o kadar farklı yoğunluklarım oluyor ki… Yıllardan beri bu düzenin içinde yoğruldum. Bu kadar zihinsel harekete rağmen insan hiç yoruldum demez mi? İnanın demiyorum. Yorulmuyorum çünkü.
AKIŞTAN GELEN HUZUR
Çoğumuzun yorulma sebebini, çalışarak dinlenen bir sanatçı olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Ben aslında kendi durumumu çalışmak olarak da tanımlayamam. Sanat, benim için yaşam tarzı. Bu yüzden o düzenin içinde akışta kaldıkça, daha fazlasını yapmak için emek vermek istiyorum. Bunun da bana yansıması bir iç huzur hali oluyor.
Nelerden besleniyorsunuz?
Aslında belli bir ritüelim, kuralım yok bu konuda. Hiç farkında olmadan bir şey gelip konuverir yüreğinize bazen. “İşte bu” dersiniz. Bir çocuğun koşturması, bir insanın gülümsemesi… Bazen insanlara bakınca o insanı anlatmak için nasıl desenler kullanmam gerektiği gelir aklıma ve bir tasarım oluşur zihnimde hemen.
MÜTEVAZI DURUŞ
Tezhibin kendisi bir sanat olmasına rağmen mütevazı bir duruşu var sanki değil mi?
Evet, tezhip çerçevelediği sanat dalı her neyse incelikle onun görünür olmasını sağlıyor. Bunu o kadar zarafetle ve tevazu ile yapıyor ki, kendi inceliğini yalnızca onu tanımak isteyenlere sunuyor.
Tezhibi yaşayan bir sanat olarak tanımlıyorsunuz…
Tezhip, bana göre yaşayan tüm çiçeklerin sanatla hayat bulmuş hali. Bu yüzden yaşadığını düşünüyorum. Şu an yeni bir çiçek görsek, yeni keşfedilen bir çiçek bile görsek onu sadeleştirerek motiflerimize aktarıyoruz. Bu anlamda bu sanat dalının çok özel olduğunu düşünüyorum.
GELENEKSEL SANATLAR KARDEŞTİR
Sizin gibi tezhiple ilgilenen pek çok sanatçının eserlerinde geleneksel sanatların iç içe geçtiğini görüyoruz…
Evet, tezhip eğitimim daha kuvvetli olmasına rağmen minyatür, ebru alanlarında da eğitimim var. Zaten hat, ebru, minyatür, tezhip; bu sanat dallarının birbiriyle kardeş olduğunu düşünüyorum. Ayrılmaları mümkün değil.
Özellikle geleneksel sanatlarda bir sanatçıdan el almak çok önemli değil mi?
Usta bir isimden dersi talim ettiğinizde hocanız size o sanatın tekniğiyle birlikte felsefesini de aktarıyor. Usta-çırak ilişkisinin yansıması çok farklı. Ben Cahide Keskiner, Mamure Öz, Semih İrteş gibi çok kıymetli isimlerden ders aldım. Sanat yolculuğuma belli bir süre sonra hoca olarak devam etmeye başladım. Şu an her biri alanında usta olan ve ders veren öğrencilerim var. Hepsi ile aile gibiyiz.
MEŞGULİYET EN GÜZEL TEDAVİ YÖNTEMİ
Hünkar Kasrı’nda açılan Aşk-ı Tezhip ve Hat Sanatı sergisinin ortak sanatçısı ve müzehhibe Sabriye Şeker’in öğrencisi Nalan Oğul da tezhip sayesinde hayatında çok farklı kapılar açıldığını ifade etti. Oğul, “Ben aslında çerçeve sanatçısıyım. Bu sanata ilk olarak Sabriye Hocamın eserlerini çerçevelerken ilgi duymaya başladım. Her biri birbirinden güzel eserleri gördükçe içimde bir şeylerin kıpırdadığını hissediyordum. Hocam da çok özveriyle bana tüm bildiklerini aktardı. Yıllardır kopmadık. Tezhip sayesinde hayatımda çok farklı kapılar açıldı. Hem bu sanatı icra ediyorum hem de bu sanata dair en güzel örnekleri toplamaya çalışıyorum. Meşguliyet, en güzel zihinsel tedavi yöntemi. Farkında olmadan onarılıyorsunuz; bunun nasıl olduğunu, nasıl iyileştiğinizi göremiyorsunuz” şeklinde konuştu.
SANAT DÖNEMLERİ ÇOK FARK EDİYOR
“Aynı şeyleri yapıyor gibi görünsek de aslında öyle değil. Sanat dönemlerinin o kadar farkı var ki. Bunu ancak incelikle bakan biri anlayabiliyor.”
BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
“Bazı günler yedi gün yedi gece çalışıyorum. Fırça ile kalemi elime aldığım andan itibaren her şeyi unutuyorum. Bir buzdağının altı gibi düşünün. Çok derinliği olan bir sanat. Siz içine girdiğiniz zaman anlıyorsunuz zaten.”
BENİ EĞİTMESİNE İZİN VERDİM
“Sanat benim hayat felsefemi kökten değiştirdi. Değiştirmesine izin verdim. Başta çok sabırsız bir insandım ve ‘böyle de olur’ diyebiliyordum. Şimdi ise ince ince olana kadar sabırla yeniden yol alıyorum.”
22 Kasım 2024 Cuma
22 Kasım 2024 Cuma
22 Kasım 2024 Cuma
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe