istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Rusya ve Çin nükleer güçlerini genişletiyor

Rusya hava-hava nükleer füzelerini devreye alırken Belarus'taki taktik nükleer kapasitesini artırıyor. Çin ise nükleer başlık sayısını hızla yükseltiyor. Küresel caydırıcılık dengesi yeniden şekilleniyor.

Giriş: 22.05.2025 - 18:49
Güncelleme: 22.05.2025 - 18:49
Rusya ve Çin nükleer güçlerini genişletiyor

ABD Savunma İstihbarat Ajansı'nın (DIA) hazırladığı yeni rapora göre, Rusya’nın nükleer kapasitesi önemli ölçüde artış gösteriyor. Raporda, Moskova’nın yeni hava-hava nükleer füzeler geliştirdiği, Belarus’taki taktik nükleer gücünü genişlettiği ve stratejik silah modernizasyonuna hız verdiği belirtiliyor.


TAKTİK GÜÇLER BELARUS’TA

DIA’nın verilerine göre, Rusya, Yeni START (Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması) antlaşması sınırları çerçevesinde yaklaşık 1.550 adet konuşlandırılmış stratejik nükleer savaş başlığına sahip. Bunun yanı sıra, sayıları 2.000'e kadar ulaşan stratejik olmayan, yani taktik nükleer savaş başlıklarını da elinde bulunduruyor. Bu taktik silahlar, savaş alanı kullanımı için tasarlanmış olup, Belarus’un askeri altyapısıyla daha da entegre ediliyor.


Raporda ayrıca, Belarus’ta nükleer silah depolama tesislerinin inşası, çift kabiliyetli uçakların konuşlandırılması ve Belaruslu askeri personelin taktik nükleer silahların kullanımı ve konuşlandırılması konularında eğitim aldığına dikkat çekildi.


YENİ NESİL FÜZE

Raporun en dikkat çekici unsurlarından biri, Rusya’nın havadan havaya nükleer füze kapasitesi kazanma yönündeki çabaları oldu. Uzmanlar, bu girişimin, ilk olarak 2010’lu yıllarda geliştirilen ve NATO tarafından AA-13 “Axehead” olarak tanımlanan R-37M füzesinin yeni bir varyantına odaklandığını belirtiyor. Nükleer kapasiteye sahip modelin teknik detayları gizli tutulurken, R-37M'nin 60 kilogramlık harp başlığının minyatürleştirilmiş nükleer yük taşıyabilecek kapasitede olduğu vurgulanıyor.


MENZİL VE HIZ ÜSTÜNLÜĞÜ

R-37M, Mach 6 hızına ulaşabilen dünyanın en hızlı hava-hava füzesi konumunda bulunuyor. MiG-31BM önleme uçakları tarafından yüksek irtifalarda fırlatıldığında, 400 kilometreye kadar menzile sahip. Bu yönüyle yalnızca Çin’in PL-XX füzesi tarafından geçiliyor.


Füze, özellikle AWACS (Havadan Uyarı ve Kontrol Sistemi), yakıt ikmal uçakları ve elektronik harp platformları gibi yüksek değerli hava hedeflerini, Rus hava sahasına yaklaşmadan etkisiz hale getirmek üzere tasarlandı. Çok katmanlı güdüm sistemiyle donatılan R-37M, ataletsel navigasyon, uçuş sırasında güncelleme ve aktif radar yönlendirmesi sayesinde aşırı menzillerde bile yüksek isabet oranı sağlıyor. Hızlı ivmelenme sağlayan atılabilir güçlendirici aşama da füzenin performansını artırıyor.

Rusya ve Çin nükleer güçlerini genişletiyor


R-37M’nin menzil, hız ve yük kapasitesi, onu nükleer görevler için oldukça uygun hale getiriyor. Uzmanlar, dört adet nükleer başlıklı R-37M ile donatılmış bir tek uçağın, düşman savaş uçaklarından oluşan filoları etkisiz hale getirebileceğini, seyir füzesi saldırılarını durdurabileceğini veya çok sayıda insansız hava aracını imha edebileceğini ifade ediyor.


KİMYASAL VE BİYOLOJİK TEHDİTLER

Raporda Rusya’nın kimyasal ve biyolojik silah konusundaki yaklaşımına da yer veriliyor. Ukrayna’daki savaşta isyan kontrol ajanları ve kloropikrin gibi zehirli endüstriyel kimyasallar kullanıldığı belirtilirken, dördüncü nesil sinir gazlarının daha önce suikastlarda kullanıldığı bilinmesine rağmen, bunların çatışmalarda kullanıldığına dair bir bulguya rastlanmadığı ifade ediliyor.


Ancak Moskova’nın kimyasal ve biyolojik ajanların geliştirilmesi ve depolanması konularında kapasitesini artırdığı değerlendiriliyor.


NÜKLEER EŞİK YAKIN MI?

DIA, Rusya’nın saldırgan söylemlerine rağmen, Ukrayna savaşında nükleer silah kullanımına ancak rejimin varoluşsal bir tehdit algılaması durumunda başvurabileceğini öngörüyor. Bu durum, nükleer silahların yalnızca en uç senaryolarda devreye sokulacağı anlamına geliyor.


ÇİN DE HIZLANIYOR

Raporun bir diğer bölümünde Çin’in hızla artan nükleer kapasitesine dikkat çekiliyor. Pekin’in operasyonel nükleer savaş başlığı sayısı 600’ü geçmiş durumda ve bu sayının 2030 yılına kadar 1.000’i aşması bekleniyor. Çin’in geliştirdiği harp başlıkları arasında düşük verimli hassas silahların yanı sıra yüksek verimli kıtalararası balistik füzeler de bulunuyor.


Pekin’in nükleer stratejisi ise ağırlıklı olarak caydırıcılık ve karşı saldırı ilkelerine dayanıyor. Esnek tepki ve tırmanış hakimiyeti odaklı yaklaşımı, Çin’in nükleer politika çerçevesini belirliyor.


KÜRESEL CAYDIRICILIK YARIŞI

Sonuç olarak, Rusya ve Çin’in nükleer kapasite artışları, çok alanlı ve hızlı yanıt verebilen caydırıcılık stratejilerine yönelen küresel bir eğilimi yansıtıyor. Bu gelişmeler, hem bölgesel hem de küresel güvenlik dengeleri üzerinde ciddi etkiler yaratma potansiyeli taşıyor.