Ragıp Paşa Kütüphanesi

Giriş: 17.01.2019 - 00:00
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu Ragıp Paşa Kütüphanesi. Laleli’de Ordu Caddesi üzerinde bulunan yapı, kitap ve kaynaklarının çeşitliliği, düzeni, nezaketiyle meşhur çalışanları ve verimli çalışma ortamı ile döneminin en meşhur kütüphanesiydi. 18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden olan yapının uzun ve renkli geçmişiyle kütüphanecilik tarihimizdeki yeri çok mühim.
Koca Ragıp Paşa, kudretli bir diplomat, işinin ehli bir vezir, yetkin devlet adamı gibi kimliklerinin yanı sıra yaşamı boyunca okuyan, okumaya değer veren, sanatı, sanatçıyı gözetip destek olan meşhur bir şairdi. Şeyh Galib ve Nedim gibi büyük isimlerden sonra adını 18. yüzyılın çok okunan şairleri arasına yazdıran Ragıp Paşa’nın kitaplara ve edebiyata bağlılığının yaşayan ispatı, ömrünün son günlerinde inşa ettirdiği Laleli’deki kütüphanesidir. İyi bir aydın olan paşa, kütüphane kurumunu gerçek anlamıyla toplumsal hayata adapte eden kişi. Ondan evvel kütüphane, özel kitaplıkları ifade ediyordu. Ragıp Paşa, vakfettiği kütüphaneyi 1762’de sıbyan mektebi, sebil, iki çeşme, türbe, hazire ve mahzenlerden oluşan bir külliyenin parçası olarak yaptırır. Külliyesi Ordu Caddesi’ne bakar, bu cephede alt katta dükkanlar, üst katta sıbyan mektebi yer alır.

ZENGİN KOLEKSİYON

Kütüphanenin kurulduğu dönemde Ragıp Paşa’nın nadir yazma eserlerden oluşan zengin bir koleksiyonu vardır. Evinde de bir kütüphanesi ve kütüphanecisi bulunan Ragıp Paşa, dönemin tarihçilerinin aktardığına göre yaşamı boyunca biriktirdiği kitapları, sağlığında kütüphanesine bağışladı. Topkapı Sarayı Arşivi’ndeki bir belgede ise Ragıp Paşa’nın ölümünden önce bütün kitaplarını vakfettiği ama içlerinden okumak istediği 28 tanesini kütüphaneden tekrar konağına getirttiği aktarılıyor.

1173 YAZMA ESER

Kütüphanenin vakfiyesine, kuruluşu esnasında koleksiyonun kaç kitaptan oluştuğunu gösteren bir not düşülmemiş. Kütüphanenin hayatına kaç kitapla başladığı kesin olarak bilinmese de kütüphanedeki kitap sayısını 18. yüzyılın ikinci yarısında bir süre İstanbul’da kalan Giambatista Toderini’den öğreniyoruz. Onun kütüphaneyi ziyaret ettiği dönemde koleksiyonda 1173 yazma eser bulunuyor.

İLK ESERLERDEN BİRİ

Toderini, Venedik balyosu Agostino Garzoni maiyetinde İstanbul’a gelen ve 1781-1786 yılları arasında Venedik Sarayı’nda yaşayan bir cizvit rahibidir. İstanbul’da kaldığı sürece Letteratura Turchesca (Türk Edebiyatı) adlı bir eser kaleme alır. Toderini’nin Letteratura Turchesca’sı, Batı dünyasında Türklerin edebiyatına dair kaleme alınmış ilk eserlerden biri. Toderini, eserinin ikinci cildini İstanbul’daki medrese ve kütüphanelere ayırıyor. Cildin en çarpıcı bölümü, gizlice elde ettiği fihristini de vererek tanıttığı Topkapı Sarayı Kütüphanesi. Toderini’nin ziyaret edip tanıttığı nice yapıdan biri de Ragıp Paşa Kütüphanesi olur. Toderini çok beğendiği kütüphaneyi etraflıca tasvir eder ve “Bu kütüphaneyi gezerken, en zarifi ve en süslüsü olduğu için büyük bir zevk duydum ve inceden inceye tetkik ettim. Dalgalı güzel mermer sütunların üzerine dayanan dört küçük kubbe ortasında, apaydınlık büyük bir kubbe yükseliyor. Duvarlar, kakma fayans kitabeler ve kırmızı-beyazla resmedilmiş vazo ve çiçeklerle donatılmış… Bunlar kütüphaneye pek hoşa giden bir görünüş vermiş” der. Toderini, yapı ve koleksiyonun yanı sıra kütüphanenin çalışanlarından da bahseder: “Kendisiyle konuştuğum kütüphaneci pek nazik bir adamdı; bana katoloğu ve en nadir yazmalardan birkaçını gösterdi. Mayıs ayında idik; vakit, öğleyi bir saat geçmişti. Kütüphanede yedisi kitap okumakla, ikisi istinsahla meşgul (dokuz) Türk vardı.”

KİTAPSEVERLER AÇILACAĞI GÜNÜ MERAKLA BEKLİYOR

Giambatista Toderini’nin tasvirleriyle gözümüzde canlanan kütüphane binası, kesme taş ile tuğladan inşa edilmiş. Binaya, iki yönlü merdivenlerle çıkılan üstü küçük bir kubbe ile örtülü bir revaktan girilir. Dikdörtgen planlı kütüphane bir büyük, yedi küçük tonoz biçimli kubbe ile örtülü. Kare planlı okuma salonu 12.30 metre yüksekliğinde bir kubbe ile örtülmüş ve iki sıralı 39 penceresi sayesinde günün her saati aydınlık. Kütüphanenin içi süslü ve bezemeli. Duvarlar, üst pencerelerin altına kadar çini kaplı. 1957’deki imar faaliyetleri esnasında Ordu Caddesi yükseltilince Ragıp Paşa Külliyesi, kütüphane ve paşanın açık türbesi sokak seviyesinin altında kalmış. 1999 Marmara Depremi’nde hasar gören, birkaç yıl önce restore edileceği duyurulan ve bu faaliyetlerin halen sürdüğü Ragıp Paşa Kütüphanesi günümüzde kapalı. Kitapseverler, kütüphanecilik tarihimizde özel yeri olan bu müstesna kütüphanenin yeniden açılacağı günü merak ve sabırsızlıkla bekliyor.