tatil-sepeti

Küresel piyasalar Ortadoğu'daki çatışmaların daha da şiddetlenebileceği ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikasını daha da sıkılaştırabileceğine yönelik endişelerle haftayı negatif bir seyirler tamamlarken, piyasalar gelecek hafta Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz kararına odaklandı.



 

Dünya genelinde artan jeopolitik riskler varlık fiyatlarını etkilemeyi sürdürürken İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin haber akışı, piyasaların yönü üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

 

İsrail'in geçen hafta Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonucu 500 kişi hayatını kaybetti.

 

ABD Başkanı Joe Biden'ın Orta Doğu ziyaretinde istenilen verimin alınamadığına yönelik güçlü algı da çatışmaların durmasına yönelik beklentilerin zayıflamasına neden oldu.

 

İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin haber akışı piyasaların yönü üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik kara operasyonunun yakın olduğu mesajını verdi. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ise İsrail'in Gazze'ye yönelik süren saldırılarının bölgesel bir savaşa dönüşebileceği uyarısında bulundu.

 

ABD basınında yer alan haberlerde ise ABD ve Avrupa hükümetlerinin, Hamas tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla Katar aracılığıyla yürütülen gizli görüşmelere zaman kazandırmak için Gazze'ye yönelik kara operasyonunu ertelemesi için İsrail'e baskı yaptığı aktarıldı.

 

Gelişmeler, Orta Doğu'daki çatışmaların daha geniş bir alana yayılabileceği endişesiyle risk iştahının azalmasına neden olurken Fed Başkanı Jerome Powell'ın açıklamaları da yatırımcı davranışları üzerinde etkili oldu.

 

Powell, ekonomik büyümenin ve iş gücü talebinin dayanıklılığını gösteren son verileri dikkatle izlediklerini belirterek büyümenin sürekli olarak trendin üzerinde olduğuna veya iş gücü piyasasındaki sıkılığın azalmadığına dair ek kanıtların para politikasının daha da sıkılaştırılmasını gerektirebileceğini ifade etti.

 

Sıkılaştırmanın hızlı temposu göz önüne alındığında hala anlamlı bir sıkılaştırma olabileceğine işaret eden Powell, enflasyonu zaman içinde sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2'ye indirecek kadar kısıtlayıcı bir politika duruşu elde etmeye ve enflasyonun bu hedefe doğru gittiğinden emin olana kadar politikayı kısıtlayıcı tutmaya kararlı olduklarını bildirdi.

 

Tahvil faizlerindeki yükselişe de değinen Powell, "Yüksek tahvil faizlerinin, yüksek enflasyon beklentisi veya beklenen faiz artışı konusundan kaynaklanmadığı görüşündeyim." dedi. Powell, tahvil faizlerindeki yükselişin finansal koşulları sıkılaştırdığını da hatırlattı.

 

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in gelecek ay politika faizini değiştirmeyeceğine kesin gözüyle bakılırken kasım toplantısından sonraki süreç için belirsizlikler devam ediyor.

 

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in kasım toplantısında politika faizini sabit bırakmasına kesin gözüyle bakılırken Banka'nın aralıkta da yüzde 80 ihtimalle politika faizini değiştirmeyeceği öngörülüyor.

 

Fed yetkilileri sözle yönlendirmelerine devam ederken, Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker, Fed'in enflasyonun yeniden hızlanmasına izin veremeyeceğini belirterek, faiz oranlarını sabit tutmayı ve verileri yakından takip etmeyi tercih ettiğini kaydetti.

 

Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin de ABD'nin ekonomik resesyona girmesi halinde bunun yakın zamandaki diğer sıkıntılı dönemlerden daha hafif olabileceğini bildirdi.

 

Enflasyonun yolunun henüz net olmadığını ancak enflasyonda belirgin bir ilerleme görüldüğünü dile getiren Barkin, hala ekonominin yavaşladığına dair teyit aradığını söyledi.

 

Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller, daha fazla faiz artırımının gerekip gerekmeyeceğini söylemek için henüz çok erken olduğunu belirtti. Waller, politika faizinin seyrinde kesin hamleler yapmadan önce bekleyebileceklerine ve ekonominin seyrinin nasıl gelişeceğini görebileceklerine inandığını kaydetti. Verilere dikkatle bakacağını kaydeden Waller, gelecek toplantıda faiz oranlarının sabit tutulmasından yana olduğunun sinyalini verdi.

 

Christopher Waller, “Ekonominin reel tarafı yumuşarsa daha fazla faiz artırımı için beklemeye daha fazla alanımız olacak ve uzun vadeli faizlerdeki son yükselişin işimizin bir kısmını yapmasına izin vereceğiz. Ancak reel ekonominin temel gücünü göstermeye devam etmesi ve enflasyonun istikrar kazanması ya da yeniden hızlanması durumunda, uzun vadeli faiz oranlarında son dönemde görülen artışa rağmen daha fazla politika sıkılaştırmasına ihtiyaç duyulması muhtemel.” İfadelerini kullandı.

 

New York Fed Başkanı John Williams ise enflasyonun bankanın yüzde 2 hedefine geri getirilmesi için faiz oranlarının “bir süre” kısıtlayıcı seviyelerde kalmasının gerekeceğini kaydetti.

 

Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, faiz indirimlerinin 2024 yılına kadar gerçekleşeceğini öngörmediğini belirtti. Ekonominin hala büyük bir ivmeye sahip olduğuna ve enflasyonun yavaş yavaş düşeceğine işaret eden Bostic, Fed’in temkinli, sabırlı ve kararlı olması gerekeceğini vurguladı.

 

Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester ise ekonominin beklendiği gibi gelişirse Fed’in agresif sıkılaşma politikasını tamamlamaya yakın olduğunu belirtti.

 

Mester, “Bir sonraki toplantımızda alınan karar ne olursa olsun, eğer ekonomi beklendiği gibi gelişirse benim görüşüme göre, muhtemelen faiz oranlarını tutma noktasına yakın veya bu noktadayız.” İfadelerini kullandı.

 

Öte yandan, Fed’in “Bej Kitap” raporunda ise eylülden bu yana ekonomik faaliyette “çok az” değişiklik olduğu, iş gücü piyasasındaki sıkılığın ülke genelinde gevşemeye ve fiyatların genel olarak ılımlı hızla artmaya devam ettiği bildirildi.

 

Fed, Amerikan finansal sistemindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Finansal İstikrar Raporu’nun ekim sayısını yayımladı.

 

Raporda, küresel jeopolitik gerilimlerin kötüleşmesinin, küresel piyasalara geniş çapta olumsuz etkisinin olabileceği aktarıldı.

 

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, jeopolitik riskler nedeniyle İsrail’in “A+” olan kredi notunu negatif izlemeye aldı. Fitch, İsrail-Filistin çatışmasının bölgedeki diğer aktörleri de içerecek şekilde tırmanmasının not indirimiyle sonuçlanabileceği konusunda uyardı.

 

Moody’s ise İsrail’in “A1” olan kredi notunu olası bir düşüş için incelemeye aldığını bildirdi.

 

ABD’de, ekonominin gücünü koruduğuna işaret eden verilerin ardından Fed’in faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutacağına ilişkin beklentiler güçlenirken tahvil faizleri yükselişe geçti.

 

Analistler, Fed’in attığı adımlara karşın ekonomik aktivitede istenilen yavaşlamanın sağlanamadığını ve enflasyon tehdidinin hala endişe kaynağı olmaya devam ettiğini kaydederek bu durumun tahvil piyasalarında satış baskısını artırdığını dile getirdi.

 

Bu gelişmelerle, yüzde 4,99’la 19 Temmuz 2007’den bu yana en yüksek seviyeyi gören ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı yaklaşık 31 baz puan artışla 4,93’ten tamamladı.

 

Geçen hafta 1.997 dolarla mayıs ayından bu yana en yüksek seviyeyi test eden altının ons fiyatı da haftayı yüzde 2,5 artışla 1.981 dolardan tamamladı. Orta Doğu’daki çatışmaların daha da şiddetlenebileceği endişesiyle Fed Başkanı Jerome Powell’ın yaptığı “şahin” tonlu sözle yönlendirmelerine rağmen güvenli liman olarak nitelendirilen altına talebin güçlü kalmaya devam etti.

 

İsrail-Filistin çatışmasının petrol arzını etkileyebileceğine yönelik korkuların artmasıyla Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 1,4 artışla 91,3 dolardan tamamladı.

 

Öte yandan ABD yönetimi, Venezuela’da hükümetin muhalefet ile seçimlerin 2024’te yapılması konusunda anlaşmaya varmasının ardından ülkenin petrol, doğal gaz ve altın sektörlerine yönelik uyguladığı bazı yaptırımları askıya aldı.

 

NEW YORK BORSASINDA GEÇEN HAFTA NEGATİF BİR SEYİR İZLENDİ

 

New York borsası ABD'de açıklanan makroekonomik verilerin faiz oranlarının daha uzun süre yüksek tutulacağına dair beklentileri güçlendirmesiyle haftayı negatif tamamladı.

 

ABD'de açıklanan perakende satışlar beklentilerin üzerinde gerçekleşirken enflasyon endişeleri de güçlü kalmaya devam ediyor. Ülkede perakende satışlar, eylülde aylık bazda yüzde 0,7 artışla 704,9 milyar dolar oldu. ABD'de sanayi üretimi, eylülde aylık bazda yüzde 0,3 artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Kapasite kullanım oranı, 0,2 puan yükselerek 79,7'ye çıktı.

 

Ülkede konut inşaatını eylülde toparlandığı görüldü. Buna göre, ABD'de ağustosta 3 yılın en düşük seviyesine gerileyen konut başlangıçları, eylülde yüzde 7 artarken inşaat izinleri aynı dönemde beklenenden az düştü. Ekonominin gücünü koruduğuna işaret eden verilerin ardından Fed'in faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutacağına ilişkin beklentiler güçlendi.

 

Ayrıca, ABD'de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, geçen hafta 198 bin ile piyasa beklentilerinin altında kalırken ocak ayından bu yana en düşük değer kaydedildi.

 

Analistler, iş gücü piyasasının sıkı kalmaya devam ettiğini gösteren işsizlik maaşı başvurularına ilişkin verilerin, Fed'in agresif sıkılaşma döngüsüne karşı piyasada dirence işaret ettiğini ve faiz oranlarını yüksek tutmak için bankaya alan sağladığını belirtti.

 

ABD'de ekimde eksi 9 ile beklentilerin altında gerçekleşen Philadelphia Fed İmalat Endeksi de sektördeki daralmanın devam ettiğine işaret etti.

 

Ülkede ikinci el konut satışları ise eylülde yüzde 2 azalarak Ekim 2010'dan bu yana en düşük seviyeye geriledi.

 

Ülkede devam eden bilanço sezonunda hisse bazlı oynaklık artarken ülkenin büyük bankalarından Morgan Stanley'nin yılın üçüncü çeyreğindeki net karı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 9 azalarak 2,4 milyar dolara geriledi.

 

ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Tesla'nın karı, dünya genelinde otomobil fiyatlarında yaptığı indirimlerin etkisiyle üçüncü çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44 düştü.

 

Bank of America'nın beklentilerin üzerinde kar açıklarken küresel internet televizyon ağı Netflix'in abone sayısı, bu yılın üçüncü çeyreğinde 8,8 milyon arttı.

 

Goldman Sachs'ın bu yılın üçüncü çeyreğindeki geliri ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1 azalışla 11,8 milyar dolara indi.

 

Söz konusu gelişmelerle geçen hafta, New York borsasında haftayı Nasdaq endeksi yüzde 3,16, S&P 500 endeksi yüzde 2,38, Dow Jones endeksi ise yüzde 1,61 düşüşle tamamladı.

 

23 Ekim ile başlayan haftada pazartesi Chicago Ulusal Aktivite Endeksi, salı imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), çarşamba yeni konut satışları, perşembe büyüme, haftalık işsizlik başvuruları, dayanıklı mal siparişleri, toptan stoklar, cuma Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi, kişisel gelir ve harcamalar takip edilecek.

 

AVRUPA'DA ECB'NİN FAİZ KARARI PİYASALARIN ODAĞINDA YER ALACAK

 

Avrupa borsalarında da geçen hafta satış ağırlıklı bir seyir öne çıktı.

 

Avrupa borsalarında Orta Doğu’daki gelişmeler yakından takip ediliyor. Analistler, piyasaların ECB’nin açıklayacağı faiz kararına odaklandığını söyledi.

 

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ECB’nin gelecek ayki toplantıda politika faizini değiştirmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

 

Artan petrol fiyatlarının ECB’nin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratabileceği endişesi varlık fiyatları üzerinde etkili oluyor.

 

ECB Başekonomisti Philip Lane, gerekmesi halinde bankanın ek önlemler almaktan çekinmeyeceğini belirtirken analistler, İsrail-Filistin çatışması nedeniyle yükselen petrol ve doğal gaz fiyatlarının ECB’nin enflasyonla mücadelesini zorlaştırdığını hatırlattı.

 

Avrupa basınında çıkan haberlerde, ECB Başkanı Christine Lagarde’nin, Avro Bölgesi maliye bakanları ile yaptığı toplantıda, enflasyonist etkiler nedeniyle petrol fiyatlarını yakından izlediklerini söylediği anımsatıldı.

 

ECB üyesi Robert Holzmann enflasyon konusunda henüz yeterince yol almadıklarının altını çizerken ECB, bankalara gayrimenkul sektörüne daha fazla dikkat etmeleri gerektiğini bildirdi.

 

Analistler, söz konusu gelişmelere karşın para piyasalarında ECB’nin politika faizini daha fazla artırmasının öngörülmediğini ancak faiz artırım ihtimalinin yeniden fiyatlamalara dahil olmaya başladığını kaydetti.

 

Açıklanan makroekonomik veriler ve yükselen emtia fiyatları para piyasalarındaki fiyatlamaları etkilemeyi sürdürüyor. Öte yandan İngiltere’de bugün açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) eylülde aylık yüzde 0,5 ve yıllık yüzde 6,7 artışla beklentileri aştı.

 

Avro Bölgesi’nde TÜFE, eylülde bir önceki aya göre ise yüzde 0,3, yıllık ise yüzde 4,3 arttı.

 

Avro Bölgesi’nde ZEW Güven Endeksi, bu yılın ekim ayında eksi 8 seviyesinde olan beklentiyi aşarak 2,3’e yükseldi.

 

Bölgede bir önceki ayda (eylül) endeks eksi 8,9 olarak kaydedilmişti.

 

Öte yandan İngiltere’de, artan enflasyonun neden olduğu endişelerin ardından 30 yıllık tahvil faizleri, son 25 yılın zirve seviyesine ulaştı.

 

Ülkede Çarşamba günü açıklanan enflasyon verisinin ardından 30 yıllık tahvil faizi, bugün yüzde 5,163’e ulaşarak 1998’in eylül ayından bu yana en yüksek seviyesini gördü.

 

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, İngiltere’nin kredi notunu “Aa3” olarak teyit ederken not görünümünü “negatif”ten “durağan”a çevirdi.

 

Söz konusu gelişmelerle geçen hafta Almanya’da DAX endeksi de yüzde 2,56, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,67, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 2,29 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 2,60 azalış kaydetti.

 

Gelecek hafta, pazartesi Avro Bölgesi’nde tüketici güven endeksi, Salı Avro Bölgesi’nde, Almanya’da ve İngiltere’de imalat sanayi ve hizmet sektörü PMI, Çarşamba Almanya’da Ifo iş dünyası güven endeksi, Perşembe ECB’nin faiz kararı takip edilecek.

 

ASYA PİYASALARI SATIŞ AĞIRLIKLI SEYRETTİ

 

Asya piyasalarında, geçen hafta satış ağırlıklı bir seyir öne çıktı.

 

ABD ve Avrupa borsalarındaki düşüş Asya piyasalarına da taşınırken Çin hükümetinin ekonomiye rekor seviyede likidite sağlaması satış baskısını azaltamadı. Analistler, Çin'de gayrimenkul sektöründe devam eden sıkıntıların risk iştahını oldukça olumsuz etkilediğini belirterek dünya genelinde artan tahvil faizlerinin de pay piyasalarının baskılanmasında önemli rol oynadığını bildirdi.

 

Çin'in beklentilerin üzerindeki büyüme verileri de risk iştahının artmasına yardımcı olmadı. Ekonomi, yılın üçüncü çeyreğinde 2022'nin aynı dönemine göre yüzde 4,9 büyüyerek yüzde 4,5'lik beklentileri geride bırakırken ülkede sanayi üretimi de eylülde yıllık bazda yüzde 4,5 ve perakende satışlar yüzde 5,5 artarak öngörüleri aştı. Analistler, söz konusu verilere karşın Çin ekonomisine ilişkin endişelerin varlığını koruduğunu, bu durumun piyasalarda satış baskısını desteklediğini ifade etti.

 

Çin'de gayrimenkul sektörünün sıkıntıları piyasaları etkilemeyi sürdürürken ülkenin bu alandaki en büyük oyuncusu Country Garden'a ilişkin haber akışı yatırımcıların odağında bulunmaya devam ediyor.

 

Çin Merkez Bankası (PBoC) ayrıca 1 ve 5 yıllık borçlanma faizini sırasıyla yüzde 3,45 ve 4,20'de sabit bıraktı.

 

Japonya'da açıklanan verilere göre TÜFE eylülde yüzde 3 artışla beklentilere paralel gerçekleşirken çekirdek TÜFE yüzde 2,8 yükselişle öngörüleri geride bıraktı. Ülkede dış ticaret dengesi beklentilerin aksine 62 milyar yen fazla verdi.

 

Güney Kore Merkez Bankası üst üste 6'ncı toplantıda da politika faizini değiştirmeyerek yüzde 3,5'te sabit bıraktı.

 

Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 3,60, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 3,30, Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 3,27, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 3,40 değer kaybetti.

 

Gelecek hafta Japonya'da Tokyo TÜFE takip edilecek.

 

YURT İÇİNDE GÖZLER TCMB'NİN FAİZ KARARINDA OLACAK

Yurt içinde geçen hafta Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi yüzde 7,43 değer kaybederek 7.510,68 puandan tamamladı.

 

Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,68 üzerinde 27,9879'dan tamamladı.

 

Gelecek hafta pazartesi tüketici güven endeksi, çarşamba reel kesim güven endeksi ve kapasite kullanım oranı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında açıklayacağı faiz kararı takip edilecek.

 

TCMB PPK toplantısına ilişkin AA Finans'ın beklenti anketine katılan ekonomistler, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının (politika faizi) 500 baz puan artırılarak yüzde 35'e çekileceğini tahmin ediyor.

 

Ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 40 oldu.

21 Ekim 2023 Cumartesi