Çarşamba, 06 Kasım, 2024
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Ekonomide doğrudan veya dolaylı olarak hemen hemen tüm sektörleri etkileyen petrolde yeni bir dönem başladı. Rusya-Ukrayna savaşı petrol piyasasında da önemli ayrışmalara sebep oluyor. ABD ve Avrupa Birliği (AB), Rusya’dan petrol alımına yasak getirirken, en büyük tüketici ülkeler arasında yer alan Çin ve Hindistan ise Rus petrolünün alımını artırıyor. Diğer taraftan petrol fiyatlarında yukarı yönlü büyük dalgalanmaların yaşandığı süreçte ABD ve Avrupa ülkelerinin çağrılarına rağmen OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) beklenilen düzeyde üretim artışı yapmadı. Keza, OPEC’in Rus petrolüne ambargo konusunda uyarıları oldu.
BUMERANG ETKİSİ
Süreci, İstanbul Ticaret’e değerlendiren The London Energy Club ve Global Resources Partners Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, geri dönüşü olmayan köklü bir enerji piyasaları dönüşümünün yaşandığını ve dünyanın enerji arz mimarisinin yeniden şekillendiğini söyledi. NATO ile Rusya arasında savaş başlatmanın nükleer eşiği aşmak anlamına gelebileceğinden ABD ve AB’nin Moskova’yı ekonomik ve enerji yaptırımlar ile dize getirmeye çalıştığını belirten Öğütçü; “Rusya’nın enerji ihracından günde 1 milyar Euro kazandığı, GSMH’sının yüzde 40’ini petrol ve doğalgaz gelirleri oluşturduğu düşünülürse enerji ithalatına getirilecek yasaklar Rus ekonomisini kalbinden vurabilir. Ancak bugüne kadar yaptırımların Moskova’nın kararlılığını sarstığı yönünde bir hareketlilik görmedik. Tam tersine bumerang etkisi ile Batı’yı vurdu. Batı’da stagflasyon, yani durgunluk içinde enflasyon, riski yükselirken, enerji fiyatları görülmedik düzeylere sıçrayarak ihracatı azalsada Moskova’nın daha fazla gelir elde etmesine yol açtı” dedi.
ENERJİ SİLAHI
Enerjide soğuk savaş döneminde bile görülmeyen bir mücadele yaşandığına dikkat çeken Öğütçü şunları söyledi: “Batı ülkeleri, hep Rusya’nın enerjiyi dış politika ve güvenlik stratejilerinde bir silah olarak kullanabileceği kaygısını duyuyordu. İşin garibi Soğuk Savaş’ın en olumsuz koşullarında bile Moskova bu silahı kullanmaktan kaçındı. İki tarafın da ticaretin ve karşılıklı bağımlılığın devamında menfaati vardı. ‘Kazan-kazan’ dengesi iyi kurulmuştu. Çok ilginçtir ki, enerjiyi Rusya’ya silah olarak kullanan Batı oldu. Hem ABD’nin petrol ve doğalgaz ithalatını yasaklaması, hem de AB’nin aşamalı olarak 2030’a kadar Rusya’yla enerji ticaretini sıfırlama kararı, Moskova’yı Ukrayna’da caydırma-geri adım atmaya zorlama stratejisinin bir silahı olarak devreye alındı.”
YENİ ARZ MİMARİSİ
Batılı ülkelerin, Moskova’ya karşı uygulanan petrol, doğalgaz ve kömür yaptırımlarıyla gelecekte Rusya’yı tamamen tablonun dışında bırakan yeni bir enerji arz mimarisi inşaası çabası içinde olduklarını da belirten Öğütçü; “Ancak en iyimser tahminlerle Avrupa’nın enerji açığını başka yakıt ve kaynaklar ile karşılaması en azından 3-4 yıllık bir süre gerektirecek. Bu arada gereken enerji gereksinimi nasıl sağlanacak? Asıl uykuları kaçıran soru budur. Bu arada, yaptırımlara katılmayan dünyanın en önemli petrol ithalatçıları olan Çin ve Hindistan, Batı’nın terkettiği boşluğu doldurmakta Rusya’dan iskontolu alımlarını arttırmakta hiç tereddüt etmediler” diye konuştu.
FONLAR PETROLDEN ÇEKİLDİ
Önümüzdeki dönemde petrol talebinin artacağı ve arzda sıkıntı yaşanacağı öngörüsünde bulunan Öğütçü; “Dolayısıyla, hem beklediğimiz yeni jeopolitik gerilimler, hem yeterince yeni petrol arz yatırımının yapılmamış olması, hem de dünya ekonomisindeki canlanma emareleri yüzünden fiyatların 100 dolar üzerinde seyredeceğini düşünüyorum. Aslında petrol ekonomisi, gerçek fiyatların 80-100 dolar aralığında olması gerektiğine işaret ediyor. Ancak olağanüstü dönemlerden geçtiğimiz için önümüzdeki üç yılda fiyatların da olağanüstü olmasını bekleyebiliriz. Büyük ölçüde yenilenebilir enerji ve yeşil mutabakata aktarılan büyük fonlar nedeniyle dev devlet şirketlerinin dışında kimse ciddi şekilde petrol arzını arttırmak için yeni yatırımlara yönelmiyor. Sonuçta önümüzdeki üç-dört yılda daha ciddi arz darboğazı yaşayabiliriz” dedi.
ÇİN VE HİNDİSTAN PAZARINDAKİ DEĞİŞİM NEYİ GETİRECEK?
Petrolde yaşanılan değişimin dünya piyasalarını nasıl etkileyeceği konusunda ise The London Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü şu değerlendirmelerde bulundu: “Ham petrol ticaretinde dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin, elimizdeki verilere göre, halihazırda Rusya’nın en büyük müşterisi konumuna yükseldi. Çin başlangıçta Moskova’yı açıkça desteklemekten çekinmişti, kendi devlet petrol sirkletlerinin Batı yaptırımlarına çarpmasından da korkmuştu. Çin’in denizyolu ile Rusya’dan ithal ettiği petrol günlük 1.2 milyon varil civarında. ÜNİPEC ile Zhengua en büyük alimları yapan iki şirket. İki ülke hükümetlerinin imzaladığı anlaşma uyarınca Çin’e boruhatları ile de günlük 800 bin varil Rus petrolü akıyor. Yani Çin toplam 2 milyon varillik Rus petrolünün alıcısı. Dahası, Ruslar Çinli rafinerilere mevcut uluslararası fiyattan 29 dolar daha ucuza satıyorlar. Çin’in alımlarında Suudi Arabistan, 1.8 milyon varil ile ikinci sıraya düştü. Aynı şekilde Rusya, elverişli fiyatla satışları sayesinde Suudi Arabistan’ı Hindistan pazarında da ikinci sıraya düşürdü. Ukrayna savaşından önce Hindistan’ın petrol ithalatında Rusya’nın payı yüzde 0.2 seviyesindeydi. Bugün ise 50 kat artarak yüzde 10 düzeyine fırladı. Batı’nın Rusya’yı dışlaması dinamik Asya ülkelerinin işine yaramış görünüyor. Dünya piyasalarında Çin ve Hindistan önemli ölçüde Rusya tarafından besleneceği için daha önce bu ülkelere satış yapan petrol üreticileri ellerinde kalan kapasiteyi (ihtiyaç içindeki) Batılı ülkelere kaydırma imkanına kavuştular.”
KAZAK PETROLÜNÜN TÜRKIYE ÜZERİNDEN TAŞINMASI
Dünyanın ilk 10 büyük petrol ihracatcısı ülkeleri arasında yer alan Kazakistan, petrol ihracatı için Rusya’nın Karadeniz’deki Novorossiysk limanına alternatif arayışında. Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye ortak bir çözüm geliştirebilir mi ve Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı’na Kazakistan’ın gönderdiği petrol artırılabilir mi? konusunun önümüzdeki süreçte daha çok gündeme gelmesi bekleniyor. Mehmet Öğütçü’nün bu konudaki değerlendirmesi ise şöyle: “Petrol, Kazakistan ekonomisinin kalbi. O yüzden Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Rusya’aki bir mahkemenin önemli bir ihracat boru hattındaki operasyonları askıya alma kararından sonra, Hazar Denizi’nden petrol taşımacılığını en umut verici alternatif olarak gördüğünü açıkladı. Bu yeni bir proje değil, on yıllardır üzerinde konuşuluyor. Ancak Rusya’nın direnci yüzünden rafa kaldırılmıştı. Moskova’nın şimdi yeşil ışık yakacağını da sanmıyorum. Batı Kazakistan’daki Tengiz sahasının yüzde 50’sı ABD’li Chevron tarafından kontrol ediliyor, yüzde 25’i de ExxonMobil’e ait. KazMunaiGaz yüzde 20 paya sahip. Yani Amerikalılar çoğunlukta. Buradaki üretim (yıllık yaklaşık 53-54 milyon ton) CPC hattı üzerinden Rusya’nın güneyindeki Novorossiysk limanına taşınıyor, oradanda tankerlere yüklenip bizim Boğazlardan dünya piyasalarına ihraç ediliyor. Tokayev, Hazar üzerinden Azerbaycan’a bağlanma, oradan da BTC güzergahını kullanarak Ceyhan’a Kazak petrolü göndermenin yanısıra, hükümetine Atyrau-Kenkiyak ve Kenkiyak-Kumkol petrol boru hatlarının kapasitesini artıracak önlemler alması talimatını da verdi. Bu rotalar, ülkenin batısındaki sahalardan doğuya, Çin yönüne, ham petrol taşımak için inşa edilmişti. Şayet Rusya engeli aşılabilirse yaklaşık 2 milyon varillik Kazak petrol üretiminin en azından bir kısmını BTC kapasitesini arttırarak Ceyhan’a taşımada Türkiye önemli bir rol oynayacaktır.”
OPEC’İN BATI’YA TAVRI NEYİ GÖSTERİYOR?
ABD ve Avrupa ülkelerinin OPEC’e üretimi daha fazla artırma çağrıları ve OPEC’in üye ülkelerin petrol üretimine ilişkin ikincil kaynak olarak Uluslararası Enerji Ajansı’ndan (İEA) veri almayacağını kararı konusunda ise Mehmet Öğütçü şu yorumda bulundu: “Sonuçta üretici ülkeler, tüketici güçlere karşı aralarında işbirliği yapmak, dayanışma sergilemek zorundalar. İEA tüketicileri, OPEC+ üreticileri temsil ediyor. Doğal olarak tüketicilerin lideri (aynı zamanda dünyanın en büyük üreticisi) olarak ABD ve de AB birlikte petrol fiyatlarının ekonomilerini stagflasyona sürüklememesi için başta Suudi Arabistan ve diğer Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri olmak üzere OPEC ülkelerine baskı yapıyor. Şimdiye kadar bu konuda başarı sağlanamadı. Batı, Venezuela ve İran’ı da piyasaya sokmanın yollarını arıyor. OPEC+, ittifak içindeki iki büyük ortaktan diğeri olan Rusya’yı arkadan hançerlemek istemiyor. Mevcut fiyat düzeyinden üreticiler memnun. Arzı aralarındaki anlaşmanın ötesinde arttırmak, böylece gelirlerinin düşmesini istemiyorlar. Bu demektir ki Eylül ayına kadar ham petrol üretimi aşamalı olarak yavaş yavaş arttırılacak.”
01 Ağustos 2022 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı