Petrol ve gazda yapay zekayla sondaj dönemi

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile savunma ve yazılım firması HAVELSAN’ın işbirliğiyle petrol ve doğalgaz sondajı yapay zekayla yapılacak. Böylece hem Gabar ve Karadeniz’deki üretim artışı hızlanacak hem de enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için önemli bir adım daha atılacak.

Giriş: 05.09.2025 - 09:24
Güncelleme: 05.09.2025 - 10:34
Petrol ve gazda yapay zekayla sondaj dönemi

Türkiye, petrol ve doğalgaz aramasında yapay zeka destekli yeni bir döneme giriyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile savunma ve yazılım firması HAVELSAN’ın ortaklaşa yürüttüğü Yapay Zeka Destekli Formasyon Belirleme Projesi, sondaj kuyularında elde edilen kayaç örneklerini görüntüleme teknolojileriyle analiz edip, jeolojik yapıyı hızlı ve yüksek doğrulukla tespit edecek. Böylece sondaj süresi kısalacağı gibi maliyet tasarrufu da sağlanacak.


TPAO Coğrafi Bilgi Sistemleri Müdürü Tünay Öztürk, yapay zekanın sondaj operasyonlarında devreye alınmasıyla arama kuyularında beklenmedik olumsuz jeolojik koşulların önüne geçmeyi ve operasyon kaynaklı ekstra maliyet artışlarını engellemeyi hedeflediklerini vurguladı. Öztürk’ün verdiği bilgiye göre yapay zeka modeli, formasyon yorumlamasında hata payını da düşürecek.

Petrol ve gazda yapay zekayla sondaj dönemi

TÜRKİYE’NİN İKİZ DÖNÜŞÜMÜ

Türkiye’nin son yıllarda hem savunma sanayinde hem de enerji sektöründe tarihi adımlar attığına dikkat çeken Enerji Uzmanı Altuğ Karataş ise HAVELSAN ile TPAO’nun yapay zeka destekli formasyon belirleme işbirliğinin Türkiye’de ikiz dönüşümü sağlayacağını belirtti. Karataş, şunları söyledi: “Yapay zeka destekli analizler, klasik yöntemlere göre yüzde 20–30 daha hızlı veri işleme, yüzde 10–15 maliyet tasarrufu ve yüzde 90’ın üzerinde formasyon doğruluğu sağlıyor. Bu sayede hem yanlış sondajların önüne geçiliyor hem de üretime daha hızlı başlanabiliyor. Gabar sahasında bu dönüşümün sonuçları şimdiden görülmeye başlandı. Günlük üretim 80 bin varili aştı. Türkiye genelinde kara sahalarındaki toplam üretim 140 bin varilin üzerinde. Hedef, 2025 sonunda 200 bin varil/gün seviyesi. Yerli kulelerle entegre edilen yapay zeka tabanlı sistemler, bu süreci hızlandırarak Türkiye’nin yıllık 30 milyar doları bulan petrol ithalatının azaltılmasına doğrudan katkı sunuyor.”


YENİ KEŞİFLER HIZLANACAK

Aynı zamanda Karadeniz’de Sakarya Gaz Sahası’nda 710 milyar metreküp rezervin teyit edilmiş durumda olduğunu belirten Altuğ Karataş, şu bilgiyi verdi: “Bu rezervin 2026 itibarıyla günlük 15 milyon metreküp, 2030’da ise 40 milyon metreküp üretim sağlaması hedefleniyor. Bu miktar, Türkiye’nin yıllık doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 25’ine denk geliyor. Ayrıca Karadeniz’de yapılan yeni sismik çalışmalar, ilave gaz keşifleri ve hatta petrol rezervi ihtimalini gündemde tutuyor. Yapay zeka destekli formasyon belirleme projeleri bu yeni keşiflerin hızlanmasına ve doğruluğuna büyük katkı sağlayacak.”


YURT DIŞINDA DA OLACAK

Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolundaki bu adımların yalnızca kendi sınırlarıyla sınırlı olmadığının altını çizen Karataş, Somali’deki saha çalışmalarının belli bir aşamaya ulaştığına; Libya, Pakistan, Azerbaycan ve Irak ile yapılan anlaşmalarla Türkiye’nin küresel enerji denklemindeki rolünün güçlendiğine dikkat çekti. Karataş, “Bu projelere gelecekte yapay zeka tabanlı teknolojilerin entegre edilmesi, hem keşiflerin doğruluğunu hem de üretim verimliliğini artırabilir. Uluslararası enerji şirketleriyle olası işbirlikleri de özellikle derin deniz aramaları ve ileri dijital çözümler noktasında sermaye ve teknoloji katkısı sağlayabilir. Türkiye burada kontrolü elinde tutarak, kendi milli kapasitesini korurken dışarıdan stratejik destek alabilir” dedi.


DEV ŞİRKETLERİN SONDAJI

Pek çok uluslararası petrol ve gaz şirketi de büyük veri analitiği ve makina öğrenimi algoritmalarından yararlanarak arama ve üretim faaliyetlerini optimize ediyor. Shell, derin deniz petrol aramalarında yapay zeka tabanlı sismik veri analizine geçti. 2023 yılında SparkCognition şirketiyle geliştirilen generatif yapay zeka teknolojisi sayesinde Shell, denizaltı jeolojik yapı analizinde gereken sürenin yaklaşık dokuz aydan dokuz güne kadar indirildiğini açıkladı. Benzer şekilde BP de dijital arama süreçlerine yapay zekayı entegre eden öncülerden. BP’nin Sandy adı verilen bulut tabanlı yapay zeka platformu, jeologların sondaj öncesi veri toplama, yorumlama ve simülasyon işlerini hızlandırmak üzere tasarlandı. Bu sistemle veri analiz ve modelleme süreçlerinin yüzde 90’a varan oranda kısaltıldığı görüldü. Yine Amerikan enerji devi ExxonMobil, IBM ile ortak yürüttüğü makina öğrenimi projesi sayesinde yeni açılacak petrol kuyularının sondaj planlarını önceki yöntemlere kıyasla yaklaşık iki ay daha hızlı tasarlamayı başardığını açıkladı.


KÖRFEZ ÜLKELERİ DE

Körfez ülkeleri de yapay zeka yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Abu Dabi merkezli ADNOC (Abu Dhabi National Oil Company), son yıllarda operasyonlarına onlarca yapay zeka aracını entegre etti. Şirketin Panorama adını verdiği dijital komuta merkezi, gerçek zamanlı operasyon verilerini büyük veri analizleri ve yapay zekayla birleştirdi. Yöneticilerin doğru karar almasını sağladı. ADNOC, yapay zeka uygulamalarının katkısıyla sadece bir yılda yaklaşık 500 milyon dolar ek değer (tasarruf ve verim artışı) oluşturduğunu açıkladı.

Petrol ve gazda yapay zekayla sondaj dönemi

YAPAY ZEKANIN ENERJİ İHTİYACI 

MÜSİAD Enerji Sektör Kurulu Başkanı Bülent Şen, teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği yüksek enerji ihtiyacına dikkat çekti. Şen, geçmişte veri madenciliği süreçlerinde enerji tüketiminin katlandığını hatırlatarak, benzer bir tablonun bugün yapay zeka teknolojilerinin hızlı yükselişiyle yaşandığını söyledi. “Dijital madencilik için kullanılan enerji, Afrika Kıtası’nın toplam tüketimi kadar. Bu tablo, önümüzdeki dönemde enerji talebinin hangi boyutlara ulaşacağını açıkça ortaya koyuyor” diyen Şen, özellikle generatif yapay zeka platformlarının arka planında çalışan veri merkezlerinin devasa elektrik tükettiğini vurguladı. Şen, yapay zekanın yalnızca yazılım ve algoritmalardan ibaret olmadığını belirterek, “Bunun aynı zamanda çok güçlü sunucular, yüksek kapasiteli işlemciler, gelişmiş soğutma sistemleri ve sürekli erişilebilir bir enerji altyapısı gerektirdiği unutulmamalı” dedi.