Perşembe Pazarı’nın tozlu mücevheri

Giriş: 27.07.2018 - 00:00
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

Karaköy Perşembe Pazarı’nın bir labirenti andıran dar sokaklarında dolaşırken karşınıza tarihi bir kapı çıkar da girişinde Kurşunlu Han yazısını görürseniz, hiç tereddüt etmeden içeri girin. Böylelikle İstanbul’un en karakteristik han / kervansaray yapılarından birini görme fırsatını kaçırmamış olacaksınız. İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu, Kurşunlu Han ya da diğer adıyla Rüstem Paşa Kervansarayı…

DÜNYADAN KONUKLAR

Bir Mimar Sinan eseri olan Kurşunlu Han, Tarihi Yarımada’nın karşısında, Galata surlarının iç tarafına paralel olarak yükselirdi. Bugün Karaköy Perşembe Pazarı’nın, Hırdavatçılar Çarşısı’nın içinde kalan yapı, 16. yüzyılın yoğun ticaret yaşantısına hizmet etmiş, dünyanın dört bir yanından gelen tüccarları, seyyahları ve yolcuları ağırlamıştı. Mimar Sinan’ın, yapımını büyük ihtimalle 1544-50 yılları arasında tamamladığı kervansarayın 13. yüzyıldan kalma Ceneviz Katedrali San Michele’in kalıntıları üzerine inşa edildiği biliniyor. Yapının hikâyesini Evliya Çelebi’den dinleyecek olursak, burada katedralden önce çok farklı fonksiyona sahip bir yapı bulunuyordu. Çelebi’ye göre Cenevizliler bu araziye çobanları için kale gibi sığınacak bir yer yapmıştı.

TİCARETİN KALBİNDE

Kervansarayın bânisi, Sultan Süleyman’ın sadrazamı ve damadı Rüstem Paşa’dır. Rüstem Paşa’nın 1561 tarihli vakfiyesinde yapıdan “Kurşunlu Han” diye bahsedilir. Dönemin kervansarayları, konaklama hizmeti veren bugünün otelleri gibi düşünülürse tüccarların konaklama dışındaki saklama, depolama ve satış faaliyetlerini de gerçekleştirdiği ticari yapılardır. Yani kervansaraylar hem konaklamak için kullanılan hem de tüccarların yanlarında getirdikleri malları satışa çıkarmadan önce muhafaza ettiği sağlam ve güvenlikli alanlardır. İşte eski Galata surlarıyla iç içe önemli bir konumu olan Kurşunlu Han da, Eminönü ve Karaköy gibi hareketli bir ticari bölgenin tam kalbindeydi ve 16. yüzyıl ticari hayatında rolü büyüktü.

RESTORE EDİLİRSE

Bugün yapı, Perşembe Pazarı esnafı tarafından aktif olarak kullanılıyor. Özgün dokusunu büyük ölçüde muhafaza ediyor olsa da yapının acil bir restorasyona ihtiyaç duyduğu aşikâr. Kurşunlu Han için uzun yıllardır gündemde olan restorasyon projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi ve Perşembe Pazarı’nın içinde tozlu bir mücevher gibi gizlenen yapının eski ışıltısına kavuşması temennimiz. Bugün içerisinde ağırlıklı olarak hırdavatçı ve tornacıların yer aldığı, depoların bulunduğu kervansarayın, söz konusu meslek erbabının da dahil edileceği başarılı bir restorasyon projesiyle hem kültürel miras olarak kıymeti bilinerek turizme hem de ticarete hizmet edebileceği şekilde yenilenip, işlevini yitirmeksizin korunması güzel bir çözüm olacaktır. İyi gezmeler, iyi seyirler…

YAPILAR PATRONU

Rüstem Paşa, Sultan Süleyman ile hasekisi, biricik nikahlı eşi Hürrem Sultan’ın tek kız evladı Mihrimah Sultan’ın kocasıdır. Sadrazamlığı sırasında rol oynadığı tarihsel hadiseler, II. Selim’e taht yolunu açmak için Hürrem Sultan ile yaptığı işbirliği ve dillere destan olan zenginliği ile 16. yüzyılın önemli karakterlerinden biridir. Evliya Çelebi, ondan “Aristo akıllı idi” diye bahseder. Hırvat asıllı olan Rüstem Paşa, kardeşiyle beraber köyünde çobanlık yaparken keşfedilip devşirilir ve Enderun’da yetiştirilir. Hırslı, siyasi entrikalardan çekinmeyen, para kazanmayı ve kullanmayı bilen dikkat çekici bir kişiliktir. Dönemin tarihçileri onun zekası ve becerileri kadar şaibeli yönetim tarzından, tamahkârlığından ve rüşvete bulaşmış olduğundan bahsederler. Rüstem Paşa, vakfettiği eserlerle şehirleşmeye, hayır ve hasenatı ile tebayla, halkla kurulan ilişkilere katkı sağlamış, imparatorluğun birçok yerinde inşa ettirdiği binalar ile adeta bir yapılar patronu olmuştur.

TARİHSEL DEVAMLILIĞIN PAHA BİÇİLEMEZ NİŞANESİ

Avlusuna adım attığınızda size zamanı unutturan Kurşunlu Han’ın hemen girişindeki çeşme taşını sakın gözden kaçırmayın. Erken Bizans döneminden kalma bir sütun başlığının oyulmasıyla yapılan bu çeşme taşı, İstanbul’daki tarihsel devamlılığın sadece küçük ama paha biçilemez bir nişanesi.

ORİJİNAL DOKUSU DEĞİŞMEDİ

85x35 metre ölçüsünde dikdörtgen bir alana iki katlı uzunlamasına inşa edilmiş kervansarayın 8.25x47 metrelik iç avlusunun merkezinde merdivenler yer alır. Zemin katındaki tuğla ve derz dokulu kısımlar, Bizans döneminden kalma bir yapının varlığını gösterir. Üst kısımları, duvar ve taşıyıcı destek sistemi ise bütünüyle 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin karakteristiğini yansıtır. Günümüze özgün olarak ulaşan kervansaraya adını veren, çatısını kaplayan kurşunları sökülüp satılmış olsa da Kurşunlu Han’ın yaşadığı tahribat İstanbul’daki diğer tarihi hanlarla kıyaslandığında minimum düzeyde kalır.