Dünyaca ünlü yönetim ve pazarlama gurusu Prof. Dr. Philip Kotler:
- "2000'li yıllarda doğan nesillerle rekabet edecekseniz bir amacınız olması gerekiyor. İnsanlar bir şeyi temsil eden markalardan alışveriş yapmak istiyor"
-İstanbul'a geldiğimde havalimanında birçok İtalyan markasını gördüm. Dünya havalimanlarında Türk markaları olması lazım"
Pazarlama gurusu Philip Kotler'ın öncülüğünde 7 yıl önce kurulan World Marketing Summit (WMS),Japonya, Kanada, Bahreyn, Hindistan gibi dünyanın çeşitli ülkelerinin ardından bugün İTO ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlendi.
Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen ve küresel pazarlama profesyonellerinin en prestijli platformlarından biri olarak kabul edilen Dünya Pazarlama Zirvesi'nin teması, ‘Pazarlamanın geleceği İstanbul’da tasarlanıyor’ olarak belirlendi.
3 binden fazla kişinin katıldığı Dünya Pazarlama Zirvesi'nde konuşan "Modern pazarlamanın duayeni" olarak anılan, dünyaca tanınmış yönetim ve pazarlama gurusu Profesör Philip Kotler, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, pazarlama ve satışın birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirterek, pazarlamanın bir bilim olarak son 110 yıldır var olduğunu söyledi.
Pazarlama olmadan satış olmayacağını vurgulayan Kotler, "İnsanların problemlerini çözmek için fikirler geliştirmelisiniz. İnsanların ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçlar her zaman karşılanmıyor. Girişimci bir kişi bir fırsat görür ve çözüm yaratır. Eğer bu çözüm iyiyse, insanlar bunu almak için sıraya girer. Arada bir satıcı olması gerekmez. İnsanlar için iyi bir çözüm üretirseniz, satışa gerek kalmadan insanlar o çözümü satın alacaktır." diye konuştu.
Kotler, şirketlerin ürünlerinin fiyatlarını belirlemeden iyi düşünmesi gerektiğini belirterek, bir marka kurmak için belli ölçülere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı.
"MARKANIN BİR AMACI OLMALI"
Konuşmasında "Marka aktivizmi" kavramının önemine değinen Philip Kotler, "Markaların tercihleri vardır. Bir marka, ne olduğunu herhangi bir pozisyon olmadan söyleyebilir. Ben bir marka satın aldığım zaman, şirket hakkında çok şey bilmem. Ama dünyada artık daha fazla şirket, başlatacakları markanın bir amacı olması gerektiğine inanıyor. Yalnızca bir marka adı oluşturmak yeterli olmuyor. Bir amaç oluşturarak başlıyorlar. Markanın yalnızca o amaca hizmetle etmekle sınırlı değil, aktif olmasını, insancıl ve topluma değer verdiğinin bilinmesi isteniyor" dedi.
Toplumların açlık, yoksulluk gibi çok sayıda sosyal problemle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Kotler, "Sosyal problemleri devletler çözmeli ama devletler yeterli finansmana sahip değil. Birisinin sosyal problemler üzerine çalışması gerek. Belki de iş dünyasının ülkeyi daha iyi bir ülke haline getirmek için buna bakması gerek. Gittikçe daha fazla şirket, sosyal problemler hakkında çalışması yapması gerektiğini söylemeye başladı." diye konuştu.
"HAYRANLAR, MARKA İÇİN GEREKLİ OLAN PAZARLAMAYI YAPAR"
Philip Kotler, işletmelerin kar odaklı olmanın yanı sıra insan ve dünyaya fayda odaklı olması gerektiğine işaret ederek, her şirketin insanlara değerleri olduğunu göstermesi gerektiğinin vurguladı. İnsanların bir şeyi temsil eden markalardan alışveriş yapmak istediğine dikkati çeken Kotler, şirketlerin sosyal aktivizm ve toplumlarla beraber çalışarak topluma katkıda bulunması gerektiğini ifade etti.
Toplumun şirketlerin sosyal bir amaç gütmesini istediğini belirterek, şirketlerin hayran kitlesini yaratması halinde, hayranların marka için gerekli olan pazarlamayı yapacağını belirterek,"Sizler, gittikçe daha fazla 2000'li yıllarda doğan insanları işe alacaksınız. Çünkü dijital insanlara ihtiyacınız var. Şirketinize dijital dünyayı iyi bilen insanlar lazım. Görüyorsunuz ki dijital kişiler kolay bulunmuyor. Yeni nesil, yaptıkları işte kendilerini iyi hissetmek istiyorlar. Eğer 2000'li yıllarda doğan nesillerle rekabet edecekseniz bir amacınız olması gerekiyor" dedi. Şirketlerin marka aktivisti olmak için eğitimi veya sağlığı destekleyebileceklerini aktaran Kotler şöyle devam etti:
"Türkiye'yi dünyanın en iyi ülkelerinden biri haline getirmek için çalışacağınız bir amaç seçin. Türkiye’nin güçlü markaları olan bir ülke olmasını istiyoruz. Bazı ülkeler, özellikle İtalya bunu başardı. İstanbul'a geldiğimde havalimanında birçok İtalyan markasını gördüm. Bu, Çin'deki bir havalimanı da olabilirdi. Sizin de dünya havalimanlarında yanından geçtiğimizde gördüğümüz Türk markaları olması lazım."