Bu süreçte dünyanın en büyük elektrikli otomotiv üreticisi Çinli BYD’nin Türkiye’de üretim yapacak olmasının başka yatırımları da tetikleyecek yeni bir aşama olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin bulunması da önemli bir avantaj görülüyor.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
KÜRESEL otomotiv endüstrisinin pazar büyüklüğü geçtiğimiz yıl 93.5 milyon adeti aşan üretimle 3 trilyon 564 milyar dolar seviyesine yükseldi. Sektörün pazar büyüklüğünün 2033 yılına kadar yüzde 92.5 artarak, 6 trilyon 861 milyar dolar seviyesine ulaşması bekleniyor. Otomotivde pazar büyümesi ile birlikte yaşanan daha önemli gelişme ise elektrifikasyon süreci. Elektrikli araç satışlarındaki hızlı büyümenin küresel otomotiv endüstrisini yeniden şekillendireceği ve ulaşımda kullanılan petrol talebini azaltacağı öngörülüyor. Nitekim 2023 yılında, dünyada elektrikli araç satışları önceki yıla göre yüzde 35 artışla 14 milyona çıktı. Uluslararası Enerji Ajansı ise 2030 yılı sonuna kadar dünyadaki elektrikli otomobil sayısının 10 kat artacağını, 2030 yılına gelindiğinde dünyada satılan araçların yüzde 60’ından fazlasının elektrikli olacağını tahmin ediyor.
İHRACAT LİDERİ
Türkiye özelinde bakıldığında, otomotiv endüstrisi, 2023 yılında önceki seneye göre yüzde 13 artış ve 35.7 milyar dolarlık ihracatla tüm zamanların rekorunu kırdı. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2023’te yüzde 16’lık payla sektörel ihracat sıralamasında zirvede yer aldı. Otomotiv endüstrisi, imalat sanayinin de lokomotif sektörleri arasında. Oto ana ve yan sanayi 300 bin kişiye istihdam sağlarken, aynı zamanda savunma ve gemi inşa sanayinin de altyapısını oluşturuyor. Türkiye, global otomotiv endüstrisine entegrasyonunun ve yıllar içerisindeki gelişiminin bir sonucu olarak, günümüzde yıllık 2 milyon adetlik üretim kapasitesini geçti. İhracat odaklı üretim, Türkiye’yi dünyanın 13., Avrupa’nın 4. büyük otomotiv üreticisi haline getirdi. Yeni hedef ise elektrifikasyon sürecine uyumla birlikte çıtayı daha da yukarılara taşımak.
BYD YATIRIMI
Otomotivde yeni hedefi destekleyecek önemli bir doğrudan yatırım anlaşması, 8 Temmuz’da yapıldı. Çinli elektrikli otomotiv üreticisi BYD ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında yatırım anlaşması imzalandı. Anlaşma çerçevesinde, BYD’nin Manisa’da yaklaşık 1 milyar dolar yatırımla, yıllık 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretim tesisi ile sürdürülebilir mobilite teknolojilerine yönelik Ar-Ge merkezi kurması öngörülüyor. Tesisin 2026 yılında üretime başlaması ve 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlaması bekleniyor. Anlaşma, 27 yıl sonra Türkiye’ye ilk büyük çaplı otomotiv yatırımının dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisinden gelmesi yönüyle de önemli. BYD, aynı zamanda ilk üç global batarya üreticisi arasında yer alıyor.
SIRADA SWM VAR
Yatırımla ilgili BYD tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye’nin gelişen teknoloji ekosistemi, güçlü tedarikçi tabanı, olağanüstü konumu ve nitelikli işgücü gibi sahip olduğu eşsiz avantajlar sayesinde, BYD’nin bu yeni üretim tesisine yaptığı yatırım, markanın yerel üretim yeteneklerini daha da geliştirip lojistik verimliliği artıracaktır. Bölgede yeni enerji araçlarına yönelik artan talebi karşılayarak Avrupa’daki tüketicilere ulaşmayı hedefliyoruz” denildi. Öte yandan, Türkiye’ye doğrudan yatırımların yeni anlaşmalarla devam etmesi bekleniyor. Çin’in önde gelen otomotiv üreticilerinden Shineray Group bünyesinde faaliyet gösteren SWM Motor’un, Türkiye’de üretim yapmak için başvurularını tamamladığı bildirildi. Şirketin Türkiye temsilcisi Anton Chernov, “Yıllık 50 binden fazla araç üretim kapasitesine sahip bir üretim tesisi üzerinde çalışıyoruz. Üretim tesisi, Türkiye pazarının ihtiyaçlarını karşılayacak ve aynı zamanda Balkan ülkeleri ve AB bölgesindeki diğer pazarlara da ihracata odaklanacak” açıklamasını yaptı. Türkiye’de üretim konusunun Çin’in diğer önde gelen otomotiv markaları; Skywell, DFSK, Chery, MG’nin de gündemlerinde olduğu kaydediliyor.
SANAYİ DÖNÜŞÜMÜ
İstanbul Ticaret’e otomotiv sanayindeki yeni yatırımı değerlendiren Paylaşım Ekonomisi Derneği (PAYDER) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aybar, şöyle konuştu: “Avrupa Birliği’nin (AB) Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve 2026 yılında devreye alınacak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. İhracatımızın yüzde 40’ından fazlasını AB’ye yapan bir ülke olarak onların regülasyonlarındaki dönüşüme mutlaka ayak uydurmalıyız. Otomotiv sanayinde fosil yakıt tüketen modeller bundan sonraki süreçte bizi çok fazla bir yere götüremeyecek. Elektrifikasyona mutlaka önem vermemiz, ürünlerimizi olabildiği kadar karbon ayak izi oluşturmayan ürünlerden seçmemiz ve bir sanayi dönüşümüne girmemiz gerektiğini çok net görüyoruz. Çinli BYD’nin Türkiye yatırımı bu bakımdan da önemli. Türkiye’de karbon salımı olmayan elektrikli ya da çok daha düşük karbon salımı olan plug-in hibrit araçların üretileceği açıklandı. Ancak zaman İçerisinde sadece yüzde yüz elektrikliye de döneceklerdir.”
YAN SANAYİNİN ADAPTASYONU DA HIZLANACAK
Çinli elektrikli otomotiv üreticisi BYD’nin Türkiye’deki yatırımıyla başlayacak know-how süreci hakkında PAYDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aybar, şunları söyledi: “Yeni yatırımın önemli bir yönü de şu; 1997 yılından sonra Türkiye’de otomotivde doğrudan bir yabancı marka yatırımı olmadı. Elektrifikasyon ağırlıklı yeni teknolojilerin Türkiye’ye gelmesi birtakım know-how’ların da ortaya çıkmasını sağlayacak. Ayrıca yeni teknolojilere yan sanayilerin adaptasyonunu da hızlandıracak. Bunun bir başlangıç olduğunu, başka markalarla da devamının geleceğini düşünüyorum. Çünkü gelişmeler Çinli markaların Türkiye’yi bir üretim merkezi olarak kullanacağını gösteriyor. AB’nin Çin menşeli elektrikli araçlara yüzde 38.1’e varan ilave gümrük vergisi kararı, bir mesaj verdi. Türkiye’nin ise hem Gümrük Birliği hem maliyet avantajı var. Otomotiv sanayindeki insan kaynağının yetkinliği de son derece gelişmiş durumda. Yeni teknolojilere adaptasyonu da yüksek. Tüm bu faktörler üretim merkezi için Türkiye’yi öne çıkartıyor.”
TÜRKİYE’NİN OTOMOTİV ÜRETİMİNDE DÜNYADA İLK 10’DA OLMASI MÜMKÜN
Türkiye’nin otomotiv üretiminde dünyada ilk 10 ülke arasında yer alabilecek potansiyele sahip olduğunu ve otomotiv sanayindeki elektrifikasyon sürecinin ihracattaki başarının sürdürülebilirlik endişelerini ortadan kaldıracağını belirten Aybar, şöyle konuştu:
“Otomotiv teknolojileri sıfır karbon için hızlı bir dönüşüm içindeyken Türkiye de bunun içinde olmalı. Yeni yatırım bu yönüyle de ışık tutacaktır ve dönüşümde bir hız getirecektir diye ümit ediyorum. Çünkü yan sanayimiz de buna göre yönlendirilmeli. Otomotiv sanayindeki elektrifikasyon süreci ihracattaki başarının sürdürülebilir olması endişesini de ortadan kaldıracaktır. Öte yandan, bataryalı elektrikli otomobiller, şu anda dünyada pazar payını en çok artıran otomobiller konumunda. Batarya teknolojisinde de bir değişim süreci var. Sıvı elektrolit bataryalardan, katı elektrolit bataryalara geçiliyor. Yeni gelişmeler hem bataryalardaki yangın tehlikesini ortadan kaldırıyor hem de bataryaları çok daha küçük ve çok daha fazla elektrik taşıyabilecek hale getiriyor. BYD ve diğer Çinli markalar batarya teknolojilerinde de çok ileriye gitti. Türkiye’de yatırım yapmaları bu bakımdan da know-how kazandıracaktır.”
OTOMOTİVİN GÜNDEMİNDEKİ 3 TREND
Otomotivdeki yeni trendler ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusunda İbrahim Aybar, şu değerlendirmelerde bulundu: “2024 otomotiv eğilimlerine baktığımızda; birinci sırada elektrifikasyon var. İkincisi, hidrojen yakıt pilleri. Bu konuda, işletme şartlarındaki bazı maliyet artışlarını çözmeye çalışıyorlar. Hidrojen yakıt pilleri de çok önemli bir gelecek detayı. Üçüncü sırada ise otonom sürüş var. Tesla, önümüzdeki süreçte robotaksi modellerini artık kendi ana hedefine yerleştirdiğini açıklayacak. Otomotivde böyle bir eğilim başladığı anda bütün markalar buna uyacaktır. Dolayısıyla bu alanda da yepyeni bir teknolojik seferberlik başlayacak. Ülkemizin elektrikli taşıt üretim hatlarını çoğaltarak bu teknolojinin de bir tarafında olacağını düşünüyorum.”
BATARYADA DA ÜRETİM ÜSSÜ OLMA HEDEFİ
Elektrikli otomotivde rekabet gücünü etkileyen en önemli unsurlardan biri de batarya üretimi. Günümüzde küresel batarya üretim kapasitesi; 2.6 terawatt saat seviyesine yükselmiş durumda. Bu rakamın 2030 yılında 3.5 misline yani 9 terawatt saate ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye, batarya ve enerji depolama teknolojilerini stratejik bir alan olarak değerlendiriyor ve bölgesel bir batarya üretim üssü haline de gelmeyi hedefliyor. Bu amaç doğrultusunda batarya ve enerji depolama teknolojilerinin geliştirilmesi ve üretimi öncelikli olarak destekleniyor. Bu kapsamda bugüne kadar sabit yatırım tutarı 78 milyar lirayı bulan ve 6 bine yakın kişiye ilave istihdam sağlayacak 16 firma teşvik sistemine dahil edildi.