tatil-sepeti

Kimi zaman babadan kalma bir saat, kimi zaman doğum gününde alınan bir oyuncak, kimi zaman da köyde başında oturulup dinlenilen eski bir radyo… Herkesin hayatında anıları olan ancak zamanla ömrünü tamamlayan eşyalar vardır. İstanbul’da küçük dükkanlarında bu değerli eşyaları onaran ‘anı tamircileri’ var. Mesleğe yıllarını veren ustaların en büyük kazancı ise tekrar hayata dönen anılar karşısında gösterilen kocaman bir tebessüm.

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

Onlar anı tamircisi… Hatırası olan ancak zamanla kullanılamaz duruma gelen eşyaları onarıp eski hallerine kavuşturuyorlar. Kimi bebeği olmadan uyuyamayan engelli çocuğunun bebeğini tamir ettiriyor, kimi dedesinden kalma asırlık saatin tik taklarını yeniden duymak istiyor, kimi babasından kalan radyo-kasetçaların başında yeniden eski günlerini yaşamak. Hepsinin amacı ise ortak: Anılarını yeniden yaşamak. Kendilerini ‘bizler aslında anıları onarıyoruz’ cümlesi ile tanımlayan meslekte yılları deviren ustalar, eşyanın kıymetinin ancak duygu ile bilineceği konusunda hemfikir. Yaşanmışlıklarını tamir ettirmek isteyenlerin sayısı ise azımsanmayacak derecede. İşte dükkanları bir dolup bir boşalan ustaların hikayeleri…

TAMİR EDEMEDİĞİMİZ OYUNCAK YOK

Suat Kanat, İstanbul’un ve Türkiye’nin en büyük oyuncak tamircisi. Asıl mesleği elektronik alet tamirciliği olan Suat Usta, oyuncak tamiri alanında bir boşluk olduğunu görünce bu alana girmeye niyetlenmiş. Oyuncak tamirciliğinde ise 23 yılını tamamlamış. “Tamir edemediğimiz hiçbir oyuncak yok” diyen Suat Usta, babasından kalma oyuncağı tamir ettirmek isteyenden, küçük yaşta kaybettiği çocuğunun oyuncağına yeniden hayat verdirmek isteyene kadar sayısız müşteri ile muhatap olmuş. Oyuncak tamirinin bir derya olduğunu söyleyen Suat Usta, “Depolar dolusu tamir bekleyen oyuncak var. Kimi oyuncaklar o kadar sağlam oluyor ki, içini açmak için saatlerce uğraşıyoruz” diyor. Suat Usta’nın Türkiye’nin her yerinden, hatta yurt dışından bile müşterileri var.

“Her ne iş yaparsanız yapın severek yapmak en önemlisi” diyen usta, en büyük kazancının ise yüzlerde bıraktığı tebessüm olduğunu anlatıyor. Suat Usta, yıllardır çok anı biriktirmiş ancak iki anısını hiç unutamamış. Usta, bu anılarını şöyle anlatıyor: “Antalya’dan zihinsel engelli kızı olan bir hanım aradı, kızı 19 yaşındaydı. Bebekliğinden beri elinden düşürmediği oyuncak bir bebeği vardı. Kız, bebek olmadan ne yemek yiyor ne de uyuyabiliyordu. Ancak bebek paramparça hale gelmiş. Bebeği kargo ile gönderdiler, onarıp onlara gönderdim. Annesinin o anki mutluluğunu unutamıyorum. Bir de 20 yaşında kızını kaybeden bir anne, kızının eski bebeğini onarmamı istemiş, fazla oyuncaklarını da ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için bana vermişti. Fazla oyuncakları ihtiyaç sahibi çocuklara verdiğimde annenin gözyaşlarına benim de gözyaşlarım karıştı.”

1928 YILININ KONSERLERİNİ DİNLEDİK

Kerim Nişancı, 5 yaşından beri tamir işinin içinde. “İlkokuldan bu yana bozuk olan ne varsa bana getirirlerdi” diye anlatıyor eşyaları hayata döndürme sevdasını. Yüksek Kaldırım’daki atölyesinde 42 yıldır sese dair ne varsa onarıyor. Yüz yıllık plaklar, kasetler, radyolar, mikrofonlar hepsi onun elinden geçiyor. Bir doktor titizliği ile bu ses makinalarını onaran Kerim Usta, “Bana gelen eşyaya önce bakarım. Tamire değer mi değmez mi. Eğer değerse tüm imkanlarımı seferber edip onu hayata döndürürüm” diyor. “Bunun benim için anısı var” cümlesinin kendisi için anahtar olduğunu söyleyen usta, “Anılar her zaman kıymetli ve ben bu cümle uğruna o anı makinasının kalbinin yeniden atması için elimden geleni yaparım” diyor.

Kerim Usta, meslekte çok bilinen ustalar arasında. Türkiye’nin her yerinden tamir için ses sistemleri geliyor. Kerim Usta, “Yurt dışından da 80-90 binlik özel mikrofon tamirleri için aranıyorum” diyor.

Yüzlerce yıllık ses mucizelerini yeniden çalışır duruma getirdiklerinde yaşadıkları mutluluğun anlatılamaz olduğunu söylüyor Kerim Usta. “Kimi zaman eski Rum madamlarının evlerinden kalma radyoları onarıyoruz. Sanki o eski İstanbullu hanımefendinin anısı canlanıyor gözümüzde” diyor. Kerim Usta, bir anısını ise şöyle aktarıyor: “Çok eski bir ses sistemi onarmam için getirilmişti. İçinde tele kayıtlı bir müzik dinletisi de vardı. O müzik sistemini onardım ve 1928 yılında ABD’de bir üniversitede kaydedilmiş bir konseri tüm canlılığı ile neredeyse bir asır sonra atölyemizde dinledik.”

EMEK BU İŞİN MAYASI

Erhan Emektar, zaman makinalarının yarım asrı aşan tamircisi. İlkokuldan sonra okul çıkışlarında ustasının yanına gelerek bu işe başlamış. “Balkan göçmeniyiz ve bizim oraların insanında zanaata yatkınlık var” diyen Erhan Usta, 54 yıldan bu yana bilfiil küçük dükkanında saat tamiri ile uğraşıyor.

“Kimi zaman çok kaliteli saatler gelir, kimi zaman yapsak bile masrafına değmeyecek saatler. Ama eğer anısı varsa biz azına çoğuna bakmadan onu yeniden hayata döndürürüz” diyor. Adeta nakış işler gibi küçücük makinaların dünyasına giren Erhan Usta, “Emek ve sevgi olmadan bu işi başarmak mümkün değil. Ben bir saati çalışır hale getirdiğim zamanki mutluluğu hiçbir yerde bulamıyorum” diyor.

İYİ SAAT ÇALIŞIR

Erhan Usta’ya Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve Balkan coğrafyasından müşteriler geliyor. Asırlık saatleri onarıyor ve ilk günkü gibi çalışır hale getiriyor. Erhan Usta, “Eski saatleri onaran ancak 10-15 kişi kaldık. İyi saat zamansızdır. İşçiliği, malzemesi iyi ise bakımı güzel yapılmışsa o saati çalışır hale getirmek zor olmuyor” diyor. Bu işi yapmak isteyenlerin artık ince işçiliğe tahammül edemediğini ve sabırsız oldukları için meslekte çok fazla usta yetişmediğini söyleyen Erhan Usta, “Saati çalışır hale getirdikten sonra onun motorunu açıp duvara asıp saatlerce bu tik takları dinleyebilirim” diye özetliyor mesleğine olan sevgisini.

09 Mayıs 2022 Pazartesi

Etiketler : Gündem