Gülhane Parkı’nın kapısından girip Osman Hamdi Bey Yokuşu’nu tırmanıp ulaştığınız Arkeoloji Müzesi, İstanbul’un en huzurlu, en sessiz, en büyüleyici avlularından birine sahip. Türkiye’nin mutlaka görülmesi gereken en önemli müzelerinden olan, tam adıyla İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Bu üç binayı, şöyle bir gezmek için bir gün yetebilir ama beni dinlerseniz bu müzeyi hakkıyla gezmek, içindeki birbirinden değerli arkeolojik eserleri inceleyebilmek için birkaç gün ayırmak şart. Böylesine bir müze kompleksini, eserlerin dönemlerine göre, şehirde yapacağınız turlara paralel olarak parça parça gezmek de güzel olabilir.
MERAKLISINA VAHA
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin ziyaretçiler tarafından pek de bilinmeyen bir bölümü var ki işte bu yazının konusu da o, geçmişi aydınlatan yüz binlerce eserin yanı sıra araştırmacılara vazgeçilmez bir kaynak, meraklı okuyuculara bir vaha sunan müze kütüphanesi…
Kütüphane, müze merkez binasının ikinci kat kuzey kanadında, II. Daire denen kısımda yer alıyor. İnşaatı 1903 yılında biten kütüphane aynı yılın 7 Kasım günü hizmete girmiş. Kütüphanenin faaliyete geçişi için 1903 tarihi esas alınsa da kuruluşunun daha eskiye dayandığı biliniyor. Evvelden I. Daire’deki salonlardan birinde bulunan kitapların tanzimi için ilk kez 1893 yılında Maarif Nezâreti’nden memur istenmiş.
Yapı, 1903’ten bugüne, 115 yıldır fazla bir değişiklik geçirmemiş. Özenli tasarımı, incelikli mimarisi ve zarif mobilyaları ile insanı etkileyen, şaşırtan bir kütüphane. 19.yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başına tarihlenen klasik mobilya üslubunun en güzel örnekleri olan dolaplar, masalar, merdivenler ve bu dekorasyonu destekleyen halılar, vazolar ve mangallarla süslü kütüphanenin sıcak ve huzurlu bir havası var. Bu büyüleyici mekânın kendisi kadar koleksiyonu da insanı soluksuz bırakıyor. Kitap sayısı 80 bine yaklaşan kütüphanedeki 2116 yazma eserden 1304’ü Türkçe, 633’ü Arapça, 179’u Farsça ve bu yazma eserlerden 23 tanesi minyatürlü. Koleksiyonda Târîh-i Cevdet ile Târîh-i Lutfî’nin müsveddeleri de yer alıyor.
KÜTÜPHANENİN KOLEKSİYONLARI
Kütüphanenin kuruluş yıllarında satın alma, değiştirme ve bağışlarla koleksiyona birçok değerli kitap katılmış. İlk yıllardan itibaren koleksiyonun önemli bir bölümünü toplu bağışlar oluşturmuş. Kütüphaneye eklenme tarihine göre 5 bin ciltten oluşan Sadrazam Ahmed Cevad Paşa koleksiyonu, 510 ciltten oluşan Mehmed Şâkir Paşa koleksiyonu,686 ciltlik Sultan Mehmed Reşad koleksiyonu, 602 ciltlik Diyarbekirli Said Paşa koleksiyonu, 395 ciltlik Recâizâde Ekrem Bey koleksiyonu, 135 ciltlik Hattat Mektebi koleksiyonu, 54 ciltlik Murtaza Hocazâde Hatice Hanım koleksiyonu, 25 ciltlik Zeki Mugamiz koleksiyonu, 250 ciltlik Kâmran Büyükkayra koleksiyonu ve 784 ciltlik Hikmet Turhan Dağlıoğlu koleksiyonu bunların en önemlileri.
Ayrıca müze araştırmacılarından Baltacızâde, Macridy, Mistakidis beylerle müze müdürü Osman Hamdi Bey, Halil Edhem Bey, Edhem Paşa, Mylonas, Kaula, Th. Homolle, Mordtmann, Schlieman, Huart’ın bağışları ve British Museum, Berlin, Viyana, Kensington, Smithsonian müzeleri, Société de Palestine, Chemin de Fer de Salonique Dedeağaç, Institut des Langues Orientales de St. Petersbourg, University of Pennsylvania gibi kuruluşların bağışları ve Fransa, Avusturya, İspanya, Almanya’nın yaptığı devlet bağışları kütüphaneye büyük katkılar sağlamış.
Farklı dillerde arkeoloji, sanat tarihi ve tarih ağırlıklı eserlerden müteşekkil koleksiyonun oluşmasında ve bağışların organize edilmesinde Osman Hamdi Bey’in rolü büyük. Tüm bu kitaplar içinde dünya çapında nadir kabul edilen çok sayıda eser yer alıyor. Bugün kütüphanede süreli arkeolojik yayınlar da bulunuyor.
KÜTÜPHANEYİ ZİYARET
Gelelim bu kütüphaneden faydalanmaya, bu büyüleyici mekânda zaman geçirmeye… Kütüphanede çalışmak İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nden alınacak özel izne tabi, yani gitmeden önce izin almalısınız. Ayrıntılı bilgi içinhttp://www.istanbularkeoloji.gov.tr/adresinden faydalanabilirsiniz.