tatil-sepeti

HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU

Binlerce yıllık maziye sahip olan ve üç kıtaya yayılan Türk kültür mirası, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil edilerek hem gelecek nesillere taşınması sağlanıyor hem de bütün dünyada tanıtımı yapılıyor. Bu kervana son olarak geleneksel zeka ve strateji oyunu mangala ile klasik Türk süsleme sanatlarından minyatür de dahil edildi. Her iki kültürel mirasın da UNESCO listesine alınmasıyla Türkiye’nin söz konusu listedeki kültürel miras varlık sayısı 20’ye çıktı. UNESCO listesine 2008 yılında ilk olarak Meddah Sanatları ile Mevlevi Semah Töreni girmişti.

TÜRK STRATEJİ OYUNU

UNESCO listesine Türk kültür varlığından son olarak mangala dahil oldu. Mangala-Göçürme, özel tahtalarda veya zeminde çukurlar üzerinden doğaçlama olarak oynanabilen geleneksel bir oyun şeklinde tanımlanıyor. Oyun, çukurlara dağıtılmış taş, tahta, metal ve kemik, fındık veya tohumlardan yapılmış peletlerle oynanıyor, en çok peleti toplayan oyuncu oyunu kazanıyor. Oyunun birkaç çeşidi var. Örneğin, tahtada oyuncu sayısına göre düzenlenmiş iki, üç, dört, altı veya dokuz çukur olabiliyor ve süre oyuncu sayısına göre değişiklik gösteriyor. Oyun, oyuncuların bilişsel, motor ve sosyal becerilerini, stratejik ve yaratıcı düşüncelerini geliştirir; onlara sabırlı ve düşünceli olmayı öğretiyor. Son zamanlarda, ilgili topluluklar oyunu öğrenmek ve/veya oynamak için mobil cihaz uygulamaları geliştirdi.

Bu da ilgili becerileri aktarmanın ve genç nesiller arasında uygulamanın görünürlüğünü artırmanın yeni bir yolunu sağlıyor.

GÖBEKLİTEPE’DEKİ İZ

Mangala’nın bir Türk zeka ve strateji oyunu olduğunu belirten Hacı Bayram Veli Üniversitesi Geleneksel Sporları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yöneticisi Dr. Zeynep Nalcıoğlu, şu bilgiyi verdi: “Mangala’nın temeli çok eski dönemlere dayanıyor. Hatta Şanlıurfa’da Göbeklitepe’de yapılan araştırmalarda orada da bir mangala oyun alanına rastlandı. Hatta daha önce Gaziantep Müzesi’nde de mangala kayası adı verilen bir mangala düzeneği vardı. Mangala gerçekten çok eski dönemlere dayanan ama Osmanlı döneminde de çok yaygın bir şekilde oynanan günümüze kadar ulaşan, günümüzde de yaygınlığını sürdüren bir Türk zeka ve strateji oyunudur.”

SÜSLEME SANATI

Listeye en son dahil olan diğer bir Türk kültür varlığı da minyatür… Minyatür, altın, gümüş ve çeşitli organik maddeler gibi hammaddeler kullanılarak kitap, kağıt hamuru, kilim, tekstil, duvar, seramik ve diğer eşyaların üzerine küçük resimlerin tasarlanmasını ve oluşturulmasını içeren iki boyutlu bir sanat eseri olarak tanımlanıyor. Minyatürün desenleri inançları, dünya görüşlerini ve yaşam tarzlarını resimsel bir tarzda temsil ediyor ve aynı zamanda İslami etkiyle yeni bir karakter kazandı. Minyatür, figürlerin boyutlarının önemlerine göre değiştiği belirli bir perspektif türü sergiliyor - gerçekçi ve natüralist tarzlardan önemli bir fark. Yüzyıllardır var olmasına rağmen gelişmeye devam ediyor ve böylelikle geçmiş ile bugün arasındaki bağları güçlendiriyor. Minyatür, öyküleri, olayları veya bilgileri bir resim yöntemiyle gösterme sanatı şeklinde de özetleniyor. Osmanlı döneminde bu sanat ‘nakış’ veya ‘tasvir’ olarak adlandırılıyor. Uygulayıcıları ise ‘rakkaş’, ‘müsavvir’, minyatür sanatçısı, tasvir sanatçısı veya ‘şebihnüvis’ olarak adlandırılıyor. Zamanla minyatür sanatı farklı okullarda ve coğrafyalarda gelişti. İslam inancının etkisinde yeni bir karakter kazandı. El yazmalarına uygulanan minyatürler, yaygın görsel sanatlar haline geldi.

DEKORASYONA UYGULANDI

Osmanlı minyatür okulu, imparatorluk coğrafyasının kültürel çeşitliliği ve çoğulculuğunu yüzyıllar içinde gelişen anlatım ve anlatım ilkeleriyle harmanlayarak farklı bir illüstrasyon yöntemi oluşturdu.

19. yüzyıldan itibaren bu sanatın uygulandığı alanlar çeşitlenerek kitapların yanı sıra minyatürler daha çok duvar, kanvas, ahşap, çini ve deri gibi malzemelere uygulandı. Minyatürlerin baskın konuları olarak manzara, sarayda tören, sünnet, düğün ve av sahneleri resmedildi. Minyatürler, dönemin gündelik yaşamı, kıyafetleri ve ritüelleri hakkında bilgi veriyor.

Bu nedenle, aynı zamanda tarihsel bir belge işlevi de görüyorlar.

DÜNYA MİRAS LİSTESİ İÇİN 5 ÖNEMLİ KRİTER

Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarına göre bir varlık aşağıdaki kriterlerden bir veya daha fazlasını karşılıyor ise UNESCO Komitesi, bu varlığın istisnai evrensel değere sahip olduğunu kabul ediyor. Önce bakanlık envanterine kaydedilen varlığın UNESCO’ya aday gösterilebilmesi için aranan kriterlerden 5’i şöyle:

1. İnsanın yaratıcı dehasının bir başyapıtını temsil etmeli.

2. Yaşayan veya ortadan yok olmuş bir kültürel geleneğe veya bir uygarlığa yönelik ünik veya en azından istisnai bir tanıklık üstlenmeli.

3. İnsanlık tarihinde önemli bir aşamayı veya aşamaları gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olmalı.

4. Bir kültürün (veya kültürlerin) veya insanın çevresiyle etkileşiminin temsilcisi olan geleneksel insan yerleşiminin, arazi kullanımının veya deniz kullanımının istisnai bir örneği olmalı.

5. Üstün doğal bir fenomeni veya istisnai bir doğal güzelliğe ve estetik öneme sahip alanları içermeli.

UNESCO LİSTESİNE DAHİL OLAN UNSURLAR

2020
Geleneksel zeka ve strateji oyunu: Mangala / Göçürme
Minyatür sanatı

2019
Geleneksel Türk okçuluğu

2018
Dede Korkut Ata / Dede Korkut Mirası, destan kültürü, halk masalları ve müzik

2017
Islık dil (Acil korunmaya ihtiyaç duyan somut olmayan kültürel miras listesi)
Bahar kutlaması, Hıdrellez

2016
Çini yapımının geleneksel işçiliği
Nevruz
Gözleme yapma ve paylaşma kültürü: Lavash, katyrma, jupka, yufka

2014
Türk ebru sanatı

2013
Türk kahvesi kültürü ve geleneği

2012
Mesir macunu festivali

2011
Tören keşkek geleneği

2010
Semah, Alevi-Bektaşi ritüeli
Geleneksel Sohbet toplantıları
Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali

2009
Âşıklık geleneği
Karagöz

2008
Meddah sanatları, halk hikâyecileri
Mevlevi sema töreni

28 Aralık 2020 Pazartesi

Etiketler : Gündem