HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Geleneksel Türk kültüründe her bir cinsine ayrı anlam yüklenen ve ona göre ziyaretlere götürülen çiçek, geçtiğimiz yıl 99 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı. Dünyanın 74 ülkesine ulaşarak Türkiye’ye döviz kazandıran sektör, iç pazarda ise ‘lüks’ harcama olarak görülme tehlikesi ile karşı karşıya. Yapılan harcamalardan ‘en çabuk kısılacak alan’ olarak görülen çiçek, zarafete tekabül eden anlamına yeniden kavuşmak istiyor.
700 BİN İSTİHDAM
Çiçeğin, kültürel anlamının yanı sıra ülkeye önemli miktarda döviz girdisi sağlamasıyla ekonomik değeri de büyük. Dünya çiçek pazarında 25’inci sırada yer alan Türkiye’nin çiçekleri, yüzde 100 yerli olması nedeniyle milli ekonomiyi de yurtdışında temsil ediyor. Ülke ekonomisine döviz girdisi sağlayan çiçekçilik sektörü, iç pazarda da dolaylı olarak 700 bin kişiye iş imkanı sağlıyor.
SOSYAL MEDYA ZEDELİYOR
Hem kültürel hem de ekonomik yönü bulunan çiçekçilik sektörü, son zamanlarda sosyal medyadan çeşitli vesilelerle ‘tebrik etmek için çiçek almayın, kurumlara bağış yapın’ çağrısından olumsuz etkileniyor. Sektör temsilcileri doğrudan hedef gösterilen çalışma alanlarının, adeta israf olarak görülerek çiçek alımının engellenmesinden şikâyetçi. “Çiçekçilik başlı başına bir sektör ve çiçek alan biri israf yapmış olmuyor. Bilakis 700 bin çalışanı olan 99 milyon dolar ihracat yapan sektöre el vermiş oluyor” diyen konunun tarafları, bu tür çağrıların sonlanmasını istiyor.
AYRI ANLAMLARI VAR
Türk kültür dünyasında çiçeğin her bir alanda ayrı değeri bulunuyor. Minyatür, ebru, tezhip, çini ve seramik gibi sanatların ana görsel malzemesi olan çiçeğin izini; türkülerde, şiirlerde, yeni doğan çocuklara verilen isimlerde sürmek mümkün. Osmanlı zamanında pencerelerden salkım salkım aşağı inen çiçekler, aynı zamanda sokakla iletişim kurma biçimiydi. Pencerenin önündeki sarıçiçek, “Bu evde hasta var, sokakta çok gürültü yapmayın”, kırmızı çiçekse, “Bu evde gelinlik çağına gelmiş bekâr kız var, evin önünden geçerken konuşmalarınıza dikkat edin” mesajını veriyordu.
ADINA KİTAP YAZILDI
Özellikle Osmanlı zamanında zirveye ulaşan çiçekçilik ve bahçe kültürü, adına yazılan kitaplarla da yazılı tarihte yerini almış. Çiçeğe dair yazılan kitaplara ‘Şükûfename’ adı verilirken, bu kitaplarda bir çiçeğin tohumundan yaprağına kadar her hali anlatılıyor ve o dönemlerde fotoğrafta olmadığı için çiçeklerin resmi de elle çiziliyordu.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul’da 200’den fazla çiçekçi dükkânı bulunuyordu. Osmanlı zamanında çiçek kültürüne verilen değerin bir başka göstergesi de tohumdan tohum üretilmesiydi. Buna göre yeni tohumdan yeni çiçek tohumları üretiliyor ve bu çiçekler, üreten kişinin ismi ile anılıyordu. Özellikle lale, nergiz ve fulyaya özel önem verilirken, nadir bulunan bir tohum için köşklerin dahi takas edildiği oluyordu.
SEKTÖR HEDEF GÖSTERİLMESİN
Son günlerde özellikle seçimler vesilesiyle sıkça gündeme gelen ‘çiçek göndermeyin’ açıklamalarından rahatsız olan İTO Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi üyeleri, yüz binlerce kişiye ekmek kapısı olan sektörün doğrudan hedef gösterilmemesini istiyor. Konunun uzmanlarının görüşleri şu şekilde:
‘GÖNDERMEYİN’ DEMEK ZARAR VERİYOR
Yusuf Çıracı - İTO Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı: Çiçekçilik başlı başına bir sektör ve sektörden geçimini sağlayan yüz binlerce insan var. Bu tür açıklamalar bizlere zarar veriyor. Bağış yapılmasına karşı değiliz ama sektörümüzün bu şekilde hedef gösterilmesini istemiyoruz.
BU İŞİ YAPANLAR KOBİ ÖLÇEĞİNDE
Kadir Gümüş – İTO Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi Meclis Üyesi: İnsanların değerleri üzerinden sektörün kazancının engellenmesi doğru değil. Bu işi yapanlar KOBİ ölçeğinde firmalar ve açıklamayı yapanlar sonucunu düşünmeksizin sektörümüzü hedef alıyorlar.
YERLİ ÜRETİMLE EKONOMİYE BÜYÜK KATKI
Mehmet Salih Şadoğlu – İTO Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi Meclis Üyesi: Çiçek lüks tüketim ürünü değil. Yerli üretimle ekonomiye katkı sağlıyor. Bu tür açıklamalar özelde çiçekçilik sektörünü, genelde ise ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor.
GEÇİM KAYNAĞIMIZ ENGELLENMESİN
Sertan Dumbar – İTO Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi Üyesi: Olumlu bir işle olumlu bir işin önünün tıkanmaya çalışılması bizi rahatsız ediyor. Elbette bağışlar yapılsın, bunu herkes kendi özelinde yapıyor ama bu bizlerin geçim kaynağını engellemeye neden olmasın.
180 ÇEŞİT ÇİÇEĞİN MANASI
Türk kültür dünyasında her bir çiçek farklı mana taşıyor ve yüklenen anlamlara göre hediye ediliyordu. 19’uncu yüzyıl sonu 20’nci yüzyıl başında yazıldığı tahmin edilen ‘Çiçekler İçin’ isimli kitapta yazar Hasan Bahri, bu durumu şu şekilde dile getiriyor: “Çiçekler, takdim edilecek makama ve maksuda göre tefrik edilmeli. Zarafet ve muaşerete vakıf olanlar, çiçeklerin ne çiçeği olduğunu ve onların delalet ettikleri manayı bilmeli. Götürdüğümüz çiçeklerin manasını bilelim ki, taşıdığı mana ile sevdiklerimizi rencide etmeyelim.” Kitapta 180 adet çiçek ve bitkinin ziyaretlerde götürülürken ne manayı taşıdığı tek tek anlatılıyor. Buna göre meşe misafirperverlik, leylak dostluk ve gençlik, kiraz terbiyelilik, salkım çiçeği zarafet, saf muhabbet ve hoş mizaç manalarını taşıyordu.
ANNELER GÜNÜ’NE HAZIRLIK
Çiçekçilik sektörü bu tartışmaların gölgesinde Anneler Günü’ne hazırlanıyor. Çiçeğin her zaman gönüle en kolay ulaşabilecek hediye olduğunu söyleyen sektör temsilcileri, Anneler Günü’nde satışların yüzde 300 oranında artmasını bekliyor.