Salı, 05 Kasım, 2024
HABER: ADEM ORHUN
Türkiye, seçim sürecine odaklanmışken, küresel ekonomide ciddi gelişmeler yaşanıyor. ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeye son vereceği yönündeki açıklamalarına bir de Çin’deki gelişmeler eklendi. Çin’debüyümedeki düşüşle beraber üretim kaynakları ithalinin azalması, ekonomiyle ilgisi olan herkesi kara kara düşündürüyor. Çünkü bu talep daralması ve küçülme anlamına geliyor. En tepedeki idarecilerden en küçük şirkete kadar herkes, “Ne olacak?” diye soruyor. Yaşananlar ‘kusursuz fırtına’ olarak adlandırılıyor. Kusursuz fırtına kavramı ise şöyle tanımlanıyor: Dünyanın dört bir yanında büyüme, üretim, ticaret ve istihdamın düşmesi. Bununla beraber kur, faiz ve enflasyondaki ciddi dalgalanmaların bütün ülkeleri olumsuz etkilemesi de cabası.
SERMAYE YER DEĞİŞTİRİYOR
Kusursuz fırtına tahminleri bir yana, gözlenen en önemli olay küresel sermayenin yer değiştirmesi. Bol para dönemi de bitti. Çoğu ülkede en azından önümüzdeki 5 yıl sıcak para girişi kısıtlı olacak. Peki her şey kötüye mi gidecek? Hiç mi çıkış yolu yok? Ne yapmak lazım? Bu soruların cevaplarının bir kısmı problemin içinde gizli. Birçok uzmana göre FED’in faiz değişikliği kararı tarih ve etkileri bakımından acabalarla dolu. Ağustos ayı ortasında, Batılı ekonomistlerden “Eylül değil ama yakın zamanda” minvalindeki görüşler, yeni esneme payı yorumlarına sebep oldu. Zaten iki yıldır sürekli anonsları yapılan ve piyasalar tarafından önemli ölçüde ‘satın alınmış’ faiz kararının ekonomileri ve şirketleri ne seviyede etkileyeceği muğlak.
DALGA ETKİSİ
Global ekonomide öne çıkan Çin’deki gelişmeler ise daha çok büyükleri etkiliyor. Şöyle ki; önceki yıl 2 trilyon dolarlık ithalat yapan Çin’in mal alımı, halkını doyurmaktan öte, yeni sanayi mallarının üretiminde kullanılan hammadde üzerine kurulu. Kömür, alüminyum, nikel, çinko, bakır, demir, platin gibi malları en fazla Çin tüketiyor. Çin’in bu tüketimi dünyanın bütün ülkelerinde lastik, bardak, ayakkabı, mutfak eşyası ve elektronik ürünler olarak kendisini gösteriyor. Peki Çin’de işler kötüye giderse... Öncelikle Çin’in hammadde aldığı ülkeler bundan etkilenecek. ABD ve AB ülkelerinin Çin ile ticari ilişkileri nihai ürün ithalatı sebebiyle hayli yüksek. Fakat Orta Asya ülkeleri, İran ve Afrika ülkeleri Çin’in emtia tedarikçisi olarak ihracattan kaybedecek ilk ülkeler. Çin ile ticari ilişkileri yoğun olan Almanya gibi Avrupa ülkelerinin de negatif etkilenmesi bekleniyor.
TÜRKİYE’NİN ŞANSI
Türkiye ise bu iki halkada bulunmuyor. Fakat Çin ile dış satımı çok yüksek hacimlerde olan ülkelerin ihracatı düşerse, ithalatına da olumsuz yansıması olması muhtemel. O nedenle Türkiye’nin bu ülkelere yönelik ticareti zorlaşabilir. Bu noktada hazırdaki ve yeni pazarlardaki başarı; ihracatı, üretimi, istihdamı ve büyüme rakamlarını doğrudan etkileyecek. Hazır pazarlarda finansman modellerinin, alternatif ülkelerde ise pazar araştırmasının ve pazara giriş çalışmalarının büyük önemi bulunuyor. Emtia fiyatlarındaki düşüş, üretim maliyetlerimizi ve cari açığımızı düşürecek. Pazarlar konusunda ise uzmanlar Afrika’daki fırsatlara işaret ediyor.
Dünya genelinde talep düştüğü için firmaların üretim planlarını temkinli yapması gerekiyor. Ekonomistler, kriz şartlarının yerel etkilerinin ağırlaştığı zamanlarda stokta kalmamak gerektiğini söylüyor. Üretimi, dağıtım ve satıştaki masrafları gözden geçirmek gerektiğini vurgulayanuzmanlar şunları öneriyor: “Verimliliği artırmak için kurumsal kaynak kullanım araçları (ERP) kullanın. İşletmeler bir araya gelmeli; kümelenme uygulamalarına dahil olarak teşviklerinden yararlanmalı. Küçük olsun, benim olsun mantığından ziyade, güçlerini ve tecrübelerini birleştirenlerin ayakta kalacağı unutulmamalı. Birkaç kişilik şirketlerin dahi ihracat yapabileceği unutulmamalı. Bunun için Ekonomi Bakanlığı’ndan destek alınmalı.”
HEDGİNG İLE SAĞLAMA ALIN
Kur riskine maruz kalan bir firmanın, bu riski bertaraf etmek için korunma araçlarına başvurması akıllıca bir yöntem. Hedging denilen bu yöntem; döviz kuru dalgalanmalarından doğan riski en aza indirmek anlamına geliyor.Uluslararası para piyasası yoluyla kur riskine karşı korunma yönteminde, döviz bazında net açık pozisyonu olan bir firma, döviz tevdiat hesabı açtırmak ya da döviz kredisi kullanmak yollarından birini seçebilir.
EMTİA FİYATLARI FIRSAT
Abdurrahman Yıldırım / Habertürk Ekonomi Yazarı: Bu krizin ana sebebi Çin’in durumu. Çin, eskisi gibi büyüyemiyor; çünkü doygunluğa ulaştı. Büyüme ve üretim için gerekli emtia ithalatı da azaldı. Bu durum emtia ihraç eden gelişmekte olan ülkeleri vuruyor. Ancak emtia fiyatlarında ciddi düşüşler olması Türkiye’nin lehine. Bizim şirketlerimiz ve ekonomimiz hammadde ve ara malı ithal eder yapıda. Bu malların fiyatı düşerse, imalat maliyetlerimiz düşecek. Şirket satın alma konusunda temkinli olmak gerekir. Dünyada fazla kapasite var. Ancak talep düşük. Firmalarımız bunu dikkate almalı. Fırtınada dışarı çıkarsan hasta olursun, sonraki işgücünü de kaybedersin. Aşırı risk almaya gerek yok. Hava kötüyse evine çekilip istirahat edersin, hazırlık yaparsın. Hava iyi olduğunda dışarı çıkarsın.
FED FAİZ ARTIRMAYACAK
Necmettin Batırel / Türkiye Gazetesi Ekonomi Yazarı: Dövizle ihracat yapanlar o kadar tehdit altında değil. Fakat katma değeri yüksek mal satmak lazım. İhracat yaptığımız ülkelerde seçici olmalıyız. Avrupa’da toparlanma işaretleri görünse de, hacimler sıkışık. Polonya ve Hindistan iyi pazar olabilir. Hindistan yüzde 8 büyüyecek. Afrika’ya ağırlık vermemiz gerekiyor. Özellikle Güney Afrika ile ilişkileri geliştirmeliyiz. Türkiye diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışacak. Zira emtia fiyatları ucuzladı. Üretim maliyetimizi aşağıya çekecek gelişmeler bunlar. Dolardaki yükseliş spekülatif. Kurdaki yükselişe rağmen piyasada dolara koşan yok. Zira baktığımızda zaten 185 milyar dolarlık döviz mevduat hesabı olduğunu görüyoruz. Fed eylülde faiz artırmayacak. Çünkü Çin’deki bozulma, ABD’nin ihracatını olumsuz etkiyor.
YURT DIŞINDA İŞ YAPMA BECERİSİ
Güntay Şimşek / Habertürk Ekonomi Yazarı: Krizin olumsuz etkilerini önlemek için bir an önce TOBB, İTO, bakanlıklardan ilgililer ve özellikle yurt dışında iş yapma becerisi, tecrübesi olan iş adamlarının yer aldığı konsorsiyum oluşturup hareket tarzı ve adımlar belirlenmeli. Burada THY’nin başarı hikayesinin ayrıntılarına dikkati çekmek istiyorum. Diğer hava yollarının kapasite yetersizliği sebebiyle çekildiği noktalardaki ihtiyacı karşılayan THY, hem daha çok noktaya ulaştı hem iş hacmini büyüttü. Çin’in, Almanya’nın çekildiği veya kârlı görmediği yerleri araştırıp oralara oynayabiliriz. Krizi fırsata çevirecek fırsatlar var. Hangi sektörlerin ithalat kaynaklı sıkıntıda olduğunu anlamak için o sektörlerde üretim yapanların önerileri dikkate alınmalı.
DESTEKLİ YÜRÜMEK GEREK
İhracatçının başarısı için üretimden dış ticarete kadar birçok noktada şirketlerin ‘destekli yürümesi’ gerekiyor. İşletme yönetimi açısından hesapsız iş yapmamak, devletin ve finans kuruluşlarının olabilecek bütün desteklerini kullanma becerisi daha bir önem kazandı. Bu ortamda kurumlar ve şirketler için ekonomistler şunları öneriyor:
* Bankalar, reel sektörü zor durumda bırakacak adımlar atmamalı, kredi maliyetini düşük tutmalı, şirketlerle ve STK’larla ilişkilerini geliştirmeli.
* Yurt dışı ofisleri bulunan bütün sivil toplum kuruluşları Türkiye algısını iyileştirmek için daha aktif çalışmalı.
* İhracat yapıp döviz kazanmayan şirketler dövizle borçlanmaktan kaçınmalı.
* Döviz kuru riskinden korunmak için hedge fonları kullanılmalı.
* Yurt dışında varlık fiyatları yakından takip edilmeli, şirket satın alma ve ortaklık fırsatları değerlendirilmeli.
28 Ağustos 2015 Cuma
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
04 Kasım 2024 Pazartesi